Diri Fay Uyarısı! İzmir Tehlike Altında: Her An Yeni Bir Deprem Olabilir
Samos açıklarında 30 Ekim 2020'de meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremin üzerinden dört yıl geçti. Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt Tüzün, İzmir’in çevresindeki 80 kilometrelik alanda benzer bir depremin yüksek ihtimalle tekrar yaşanabileceğine dikkat çekerek, İzmir’in geniş deprem riski taşıdığını belirtti.
Kaynak: Cumhuriyet
30 Ekim 2020 tarihinde Samos açıklarında meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremin üzerinden 4 yıl geçti.
Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre İzmir’in çevresindeki 80 kilometre çapı içine alan bölgede böyle bir depremin tekrar meydana gelmesinin oldukça yüksek bir ihtimal olduğunu belirten Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt Tüzün, “Söz konusu bölgedeki geçmiş depremler incelendiğinde tekrar böyle bir deprem olası” dedi.
Geçen 4 yıllık sürede her ne kadar çeşitli çalışmalar yapılmış olsa da uygulamaya geçirilemediğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Tüzün, şunları ifade etti:
“İzmir ili sınırları içinde deprem riski düşük olarak adlandırılacak bölge yok denecek kadar azdır. Bu nedenle yerel yönetimler merkezi hükümet ile iletişim içinde olup iş birliği yapmalıdır. Bu konuda gerek ülkemizde gerekse deprem riskinin yüksek olduğu ülkelerde gerçekleştirilen projeler örnek alınarak İzmir’e uyarlanabilir. Bu çalışmalar için de gerek yerel gerekse uluslararası kurumlardan uygun fon destekleri bulunabilir."
118 kişinin öldüğü, bin 32 kişinin yaralandığı, 727 binanın kullanılamaz hale geldiği 30 Ekim 2020 depremini değerlendiren Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt Tüzün, şunları söyledi:
“Depremde 9 bina göçtü. 100 binanın acil yıkımına karar verildi. 618 bina ağır hasarlı olarak kayıtlara geçti. Başka bir ifadeyle 727 bina kullanılmaz hale geldi. Bu rakam Bornova sınırları içindeki bina sayısı düşünüldüğünde bu bölgedeki toplam binaların 0.003 oranına karşılık gelmektedir. Bu oran tüm İzmir’deki binalar için yaklaşık olarak kabul edilmesi durumunda ise tüm İzmir için 6 bin 600 adet olarak kaşımıza çıkmakta.”
Halk arasındaki kullanılan yanlış bir ifadeyi düzeltmek gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Tüzün, “30 Ekim 2020’de meydana gelen deprem “İzmir Depremi” olarak adlandırılamaz. Depremin merkez üssü 80 km uzaklıktaydı. Ayrıca insanların bu deprem sonrası 'Bizim binamız depremi güvenli atlattı, hasar oluşmadı' şeklindeki ifadeleri ve binalarının depreme dayanıklı olduğu düşüncesi oldukça yanlıştır. Bu durumun ciddiyetinin göz ardı edilmesine neden olur. İnsanların depreme karşı gerekli önlemleri almalarını ve deprem algısını olumsuz yönde etkiler” diye konuştu.
Merkez üssü İzmir kent merkezi olan olası bir depremde oluşabilecek tabloya değinen Dr. Öğr. Üyesi Tüzün, “Benzer büyüklükte bir deprem İzmir merkezine yakın faylardan birinde örneğin İzmir ya da Bornova faylarında meydana gelirse, tablo gerek can kaybı gerekse ekonomik olarak çok ağır olacağı açıktır” ifadelerini kullandı.
İzmir’de 6.0-7.0 büyüklüğünde deprem yaratabilecek diri fay hatları olduğuna dikkat çeken. Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt Tüzün şu bilgileri verdi:
“İzmir’in çevresindeki 80 km çapı içine alan bölgede bir deprem meydana gelmesi oldukça yüksek bir ihtimaldir. Söz konusu bölgedeki geçmiş depremler incelendiğinde bu durumu desteklemektedir. İzmir ili içinde 6.0 - 7.0 büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeline sahip 21 fayın yanında, ili batıdan sınırlayan Ege Denizi altında da çok sayıda diri fay bulunmaktadır. Bu fayların İzmir’i etkileyecek bir deprem yaratması olasılığı oldukça yüksek."
"İzmir ve çevresindeki deprem kaynaklarının coğrafi dağılımı ve il sınırları içindeki konutların dağılımı düşünüldüğünde, ilk değerlendirilmede en riskli bölgelerin İzmir Körfezi çevresindeki ilçeler olduğunu söylemek mümkündür. Ancak şehirdeki yapı stokunun özellikleri dikkate alındığında İzmir ili sınırları içinde deprem riski düşük olarak adlandırılacak bölge yok denecek kadar azdır.”