Erdoğan'ın eski metin yazarından mahalleyi karıştıracak sözler: Makamlarını kaybetmekten korkan, özgüvensiz, samimiyetsizler var

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski metin yazarı Aydın Ünal, "Dindarlar korkak mı?" sorusunu irdelediği yazısında kendi mahallesine yönelik olarak imalı sözler sarf etti: "Makamlarını, konforlarını, elde ettikleri haksız kazançları kaybetmekten korkan samimiyetsizler de var."

Erdoğan'ın eski metin yazarından mahalleyi karıştıracak sözler: Makamlarını kaybetmekten korkan, özgüvensiz, samimiyetsizler var

Bir dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın metin yazarlığını üstlenen, eski AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, Yeni Şafak'ta yayımlanan yazısında iktidara yakın mahalleyle ilgili dikkati çeken sözler sarf etti.

Geçtiğimiz hafta düzenlenen 'Şehitlere rahmet, Filistin'e destek' mitinginin hilafet tartışmalarının gölgesinde kaldığını savunan Ünal, bu ve benzeri olaylar sonrasında özellikle gençlerden "Dindarlar neden korkaklar, neden pısırıklar?", "Örneğin yumruk atan magandaya mahallesi güçlü şekilde sahip çıkarken dindarlar mazluma dahi sahip çıkmakta neden çekingenler?" gibi sorular geldiğini dile getirdi.

Ünal, gençlerin bu sorgulamalarında küçük bir haklılık payı olduğunu, ancak Türkiye'de dindar / muhafazakar kesimi "korkak" ya da "pısırık" olarak nitelemenin doğru olmayacağını söyledi; sözlerine şöyle devam etti:

"Birincisi Türkiye’de dindar/muhafazakâr kesim temkinlidir. Gerek Türkiye’de gerek İslam dünyasında son asırda yaşanan hadiseler dindarları temkinli olmaya itmiştir. Fevri, radikal, keskin hareketler kimi zaman katliama varan saldırılara maruz kalmış, çok acılar yaşanmıştır. Muarızları tarafından dindarların yer altına girmeleri, şiddete başvurmaları çok arzulanmış, hatta teşvik edilmiş, ancak dindarlar temkin sayesinde bu tuzağa düşmemiş, ayakta ve diri kalabilmişlerdir.

İkincisi dindar/muhafazakâr kesim edep, ahlak ve meşruiyet dairesi içerisinde kalmıştır. Azınlığın cazgırlığı karşısında her zaman mülayimliği tercih etmiştir. Bir kesimin edep, adap, ahlak sınırlarını aşan taşkınlıkları karşısında onlar gibi yapmak, onlar gibi olmak yerine 'Edep ya Hu' sırrına ve sabra sığınmıştır. Haksızın yüksek gürültüsü karşısında haklılığın sükûtunu tercih etmiştir. Allah’a inanmanın doğal bir neticesi olarak 'İyilerin her zaman kazanacağına' iman etmiş, iyilik dairesini terk etmemiştir. Bundan dolayıdır ki dindar/muhafazakâr kesim, sövgüden, sömürüden, yalan ve iftiradan beslenen medyada, sosyal medyada diğerleri kadar varlık gösteremez. Kuşkusuz bir dezavantaj değil avantajdır.

Üçüncüsü, dindar/muhafazakâr kesim iktidarda temsil edilmektedir. Haklarının, seçtikleri eliyle savunulacağını bilmekte, hislerinin yetki verdikleri tarafından dile getirileceğine inanmaktadır.

Bütün bunlara rağmen dindar/muhafazakâr kesim, gerektiğinde, bıçak kemiğe dayandığında gözünü kırpmadan fedakârlıkta bulunabileceğini de her fırsatta göstermiştir. İstiklal Savaşı’nda can veren, terörle mücadelede en ön safta olan, 15 Temmuz’da destan yazan kesim bu kesimdir. Afganistan’dan Bosna’ya, Çeçenistan’dan Irak’a nerede cihat varsa çekinmeden koşan bu kesimdir. Varını yoğunu cesaretle ortaya döken, feda eden, hibe eden kesim de bu kesimdir. Bugün Gazze’de iman, sabır ve cesaretle direnen kahramanların yüreği ile Türkiye’deki kardeşlerinin yüreği tek yürektir.

'KUŞKUSUZ AZ DA OLSA HAKLILAR'

Dindarların korkak ya da pısırık olduğu yönünde gençlerin sorgulamalarında hiç mi haklılık payı yok? Kuşkusuz az da olsa haklılar: Makamlarını, konforlarını, elde ettikleri haksız kazançları, etraflarına ördükleri güvenlik duvarlarını kaybetmekten korkan, bagajları nedeniyle her kriz anında ortalıktan kaybolan, sinen, saklanan, kompleksli, özgüvensiz, her fırsatı değerlendirip her riskten kaçınan samimiyetsizler de var. Onları not etmeli ama suyu bulandırmalarına da müsaade etmemeli."

Ünal'ın bu sözleri kim veya kimleri gözeterek sarf ettiği anlaşılamadı, ancak 'mahallede' bir tartışmaya yol açacağa benziyor.

Yazının tamamı.

ÖZDAĞ VE YERLİKAYA İLE GİRDİĞİ POLEMİKLERLE GÜNDEMDEYDİ

Ünal, son günlerde İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile yaşadığı polemiklerle gündemdeydi.

Hatırlanacağı üzere Galatasaray ve Fenerbahçe arasında Suudi Arabistan'da oynanması planlanan Süper Kupa finali, sahaya pankart ve Atatürk tişörtüyle çıkma isteğinin reddedilmesi üzerine bir krize evrilmiş; iki takım da aynı gece Riyad'dan İstanbul'a dönmüştü.

Sosyal medya kullanıcıları birbiri ardına Atatürk'le ilgili paylaşımlar yapmış, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya buna attığı bir tweetle destek vermişti.

Ünal, Yerlikaya'nın mesajını alıntılayarak şu 'eleştiriyi' yöneltmişti: "CHP iktidara mı geldi, nedir, gece darbe mi oldu yoksa?"

Özdağ ile yaşadığı tartışmada ise Ünal, Zafer Partisi destekçileri için "Bunlar zaten kafası çalışmayan, ahmak, çok yüzeysel düşünen bir kitle" gibi ifadeler kullanmış, siyasetçi için de şunları kayda geçirmişti:

"(...) Özellikle Ümit Özdağ denilen o kansız. Ki isterse dava açsın gider o mahkemede de sonuna kadar kendimi savunurum. Ümit Özdağ bir vatan hainidir. Vatana ihanetten mutlaka yargılanması gerekiyor. Bütün yaptıklarıyla Türkiye’ye zarar vermektedir. Türkiye'yi ayrıştırmaktadır. Onun için inşallah dava eder. (...)"

Bu polemik sonrası ikili, mahkemelik olmuştu.

Etiketler
Aydın Ünal Hilafet