İsmailağa cemaati: Devlette değil; kahvede hatta meyhanede örgütleniyoruz
İsmailağa cemaatinden "Devletin içinde, Diyanet dâhil olmak üzere bir yapılanma sürecine girmedik. Bizim örgütlenmemiz sahada, kahvede, bakkalda, manavda hatta ve hatta meyhanelere dahi hocalarımız gider. Giderler ‘beş dakika bizi dinleyin’ derler" açıklaması geldi.
Vefat eden İsmailağa cemaatinin lideri Hasan Kılıç'ın oğlu Abdullah Kılıç, devlette yer alıp almamaları, ticaret ile ilişkileri ve kıyafetleri hakkında açıklamalarda bulundu.
Yeni Şafak yazarı Ersin Çelik cemaatten Salih Topçu, Abdullah Kılıç ve Muhammed Fatih Ustaosmanoğlu'nun açıklamalarını şöyle aktardı:
"TİCARETHANE DEĞİLİZ"
“İsmailağa’nın merhum şeyhi Mahmud Efendi’nin yıllardır çok dikkatli davrandığını ve 'Biz bir tekkeyiz, ticarethane değiliz. İnsanlar bize yardım edecektir, bu iş böyle yürüyecektir' dediğini aktaran hocalar şu detayları da verdiler:
İsmailağa Vakfı’nın bir hanı, hamamı, ticari bir işletmesi yok. Herhangi bir akarı yoktur. Yayınevimiz var. Yayınevimiz de birçok kitabı öğrencilere ücretsiz vermek zorunda. İnsanlar, zekât ve sadakalarını vermiştir, biz de bağışları gerektiği gibi kullanarak hizmetleri bugüne getirdik. Mali ve siyasi anlamda hiçbir bagajımız yoktur. Son derece açık, net ve şeffaf bir yapımız vardır. Biz bir tekkeyiz, ticarethane değiliz. Siyaseten hiçbir menfaatimiz yok.
“DEVLETTE DEĞİL SAHADA, KAHVEDE, MEYHANEDE ÖRGÜTLENİYORUZ”
İsmailağa Cemaati bugüne kadar devletin içinde, Diyanet dâhil olmak üzere böyle bir yapılanma sürecine girmedi. Bizim Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı içinde örgütlenmemiz yok. Bizim örgütlenmemiz sahada, kahvede, bakkalda, manavda hatta ve hatta meyhanelere dahi hocalarımız gider. Giderler ‘beş dakika bizi dinleyin’ derler.
“BU KIYAFETLE DEVLETE SIZMAYIZ”
Bir de kıyafet meselesi var. İsmailağa sarık, cübbe ve şalvardan oluşan kisve ile özdeşleşen ve zaman zaman “temsil” sorunları da yaşayan bir cemaat. Sünnete uygun kıyafetleri, 28 Şubat sürecinde ise devlete meydan okuma olarak yorumlanıyordu. Salih Topçu Hoca, bu hususta bu zamana dek yapılmamış bir yorumda bulundu:
Bizim bu kıyafetimiz bir meydan okuma değil. Topluma karışıp kendimizi kamufle etmek istemiyoruz. Bizim bu kıyafetimiz kendimizi ortaya koymaktır. İfşa ederek eğitim faaliyetlerimizi bizim yaptığımız hem görünsün hem de zihin gerimizde bir art niyetimiz yok görünsün diye. Biz bu kıyafeti şart koşuyoruz. ‘Böylece devlete sızmayız’ mesajını herkesin görebileceği şekilde veriyoruz.”