İzmir'de sağlık çalışanları iş bıraktı: Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok
Bayraklı Şehir Hastanesi'nde dün yaşanan saldırı ve şiddet olayının ardından, İzmir'de sağlık çalışanları iş bıraktı. İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, sağlık çalışanlarıyla hastane önünde yaptığı açıklamada, 'Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok' dedi.
İzmir'de sağlık çalışanları, dün yaşanan saldırı ve şiddet olayının ardından bugün iş bıraktı. İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, hastane önünde yaptığı açıklamada, sağlık çalışanlarının endişelerinin sürdüğünü belirtti. Sağlıkta şiddetin politik bir sorun olduğunu vurgulayarak, "Ülkemizdeki her sağlık çalışanını tehdit eden sağlıkta şiddet karşısında kamu yöneticileri olaya seyirci olmaktan öteye gitmemektedir. Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok" dedi.
Bu açıklamaların ardından İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi'nde sağlık çalışanları, olayın yaşandığı hastane önünde basın açıklaması yaparak "Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok" sloganları attı.
İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak sağlık çalışanlarıyla birlikte yaptığı açıklamada, şöyle konuştu:
'Sağlıkta Şiddet Karşısında Kamu Yöneticileri Seyirci'
"Dün İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nde gün boyu süren bir terör olayı yaşanmıştır. Saldırgan sabah saatlerinde bir pompalı tüfekle ve bir yığın mermiyle hastaneye gelmiştir. Bir aile bireyinin ihbarı sayesinde güvenlik ve kolluk kuvvetleri şahsa müdahale edebilmiştir. Ancak silahı alınıp serbest bırakılan şahıs akşam saatlerinde tekrar elini kolunu sallayarak 9. kata kadar çıkarak servise girmiştir. Saldırgan klinikte görevli hekimlere yönelik şiddet uygulamış. Asistan hekim arkadaşlarımız kendilerini odaya kilitleyerek saatlerce beklemişler, ancak saldırgan etkisiz hale getirildiğinde odadan çıkabilmişlerdir. Daha bir hafta önce 17 Nisan’da sağlık terörüne kurban verdiğimiz Dr. Ersin Arslan’ı anarken yetkilileri, bakanlığı şiddete karşı önlem alınması için göreve çağırmıştık. Yıllardır dillendirdiğimiz bu çağrılar yine duyulmadı. Adeta görünmez olduk idareciler tarafından. Dün bir katliamın olmaması, bütünüyle tesadüfidir. Ancak hekimlerin ve sağlık çalışanlarının endişeleri, kaygıları sürmektedir. ülkemizdeki her sağlık çalışanını tehdit eden sağlıkta şiddet karşısında kamu yöneticileri olaya seyirci olmaktan öteye gitmemektedir. Sağlıkta şiddet politiktir.”
'Saldırganların Çoğu Serbest Bırakılıyor'
Sağlık kurumlarında, sıradan bir AVM’deki güvenlik önlemlerinin bile alınmadığını vurgulayan Kaynak şunları söyledi:
Siyasetçilerin, yasama organının konuya ilgisizliği dikkat çekicidir. TBMM de 1 Ağustos 2022’de yapılması teklif edilen 'Sağlıkta Şiddet' özel oturumu önerisine karşı tavır alan milletvekilleri, genel kurul salonuna girmeden kuliste oturmuş ve özel gündemli toplantının gerçekleşmesini engellemişlerdir. Başka ülkelerde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet uygulayanlara çok ağır yaptırımlar uygulanırken ülkemizde mümkün olduğu kadar hafifletici sebepler gerekçesiyle neredeyse saldırganların arkası sıvazlanarak çoğu serbest bırakılmaktadır. Dün İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ne silahla gelen şahısın silahına el konulup serbest bırakılmış olması durumun vahametini gözler önüne sermektedir. Şimdiye kadar sağlık kuruluşlarında şiddeti önleme adına birkaç göstermelik acil durum butonu koymaktan, birkaç hastaneye göstermelik çalışmayan veya herkesin elini kolunu sallayarak geçtiği X-ışını cihazları koymaktan başka ne yaptı Sağlık Bakanlığı? Kurumlara girişte denetleme yapılmadan gerçek anlamda çalışan güvenliği sağlanabilir mi?
'Yetkisiz Güvenlik Elemanlarıyla Bu İş Çözülemez'
Yetersiz ve yetkisiz güvenlik elemanları ile bu işin çözülemeyeceği ortadadır. Hastane polislerinin ve güvenlik görevlilerinin sayısı ve yetkileri mutlaka arttırılmalıdır. İşe yaramayan göstermelik X-ışın cihazları yerine her giriş noktasında denetimli geçiş kontrolü sağlayan aktif güvenlik elemanları görevlendirilmelidir. Acilen bu konuda ağır yaptırımlar içeren yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Sağlık kurumlarında, çok ciddi koruyucu ve şiddeti önleyici engelleyici insan gücü, sağlık polisi, emniyet güçleri, elektronik ve görsel kontrol mekanizmaları oluşturulmalıdır. Şehir hastanesinde güvenlik hizmetlerinin yüklenici firma olan inşaat şirketinin inisiyatifine bırakılması kabul edilemez. Kamu personelinin güvenliğini sağlamak kamu idarecilerinin ve emniyet güçlerinin asli görevidir.
'Artık Bir Gün Bile Beklemeyeceğiz'
Sağlıkta Dönüşüm Programı diye sunulan ve artık tıkanmış olan, her şeyi 3. basamakta çözerim iddiası ile birinci ve ikinci basamağı ihmal eden, hekimlere ve sağlık çalışanlarına üvey evlat muamelesi yapan sistemin terk edilmesi ve bilimsel ölçeklerle, sağlık meslek örgütleriyle birlikte sağlık sisteminin yeniden inşası için harekete geçilmelidir. Sosyal devlet ilkeleri çerçevesinde herkese eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti sunabilecek bir sistem yeniden kurulmalıdır. Adil bir hukuk sistemi çerçevesinde sağlıkta şiddeti önleyecek yasal düzenlemeler geciktirilmeden yaşama geçirilmelidir. Artık bir gün bile beklemeyeceğiz. Sağlıkta şiddet için önlem alınmadıkça, sağlık çalışanlarına insani çalışma koşulları sağlanmadıkça, sağlık hizmeti verilemez, verilmesi beklenemez. Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok.
'Sağlık Sisteminin Faturası, Sağlık Emekçilerine Kesilmek İsteniyor'
TTB Merkez Konseyi Üyesi Adalet Çıbık da “20 yıldır uygulanan, sağlığı piyasaya açan sağlıkta dönüşüm programıyla sağlık hizmetleri alınıp satılan bir meta, sağlıkçılar köle ve hastaların da müşteri olarak görüldüğü için çöken bir sağlık sistemiyle karşı karşıyayız. Bu sağlık sisteminin faturası, sağlık emekçilerine kesilmek istenmektedir. Biz buna asla izin vermeyeceğiz. Bizler sorumluları göreve davet ediyoruz. Artık bıçak kemiğe dayandı, deldi geçti. Bizler sağlıkçılar olarak sorunların üstesinden gelmek için elimizden geleni yapıyoruz. Sesimizi duyanlar duymazlıktan gelmektedir. Bizler bu olayların hukuksal süreçlerin de takipçisi olacağız. Her zaman meslektaşlarımızın yanında olacağız” diye konuştu.
Kaynak: ANKA