Lüks semtlerin eski ‘torbacısı’ anlatıyor: İşin kaymağını yiyen biz değildik, yakalanırız, yerimize birilerini hep bulurlar
30’lu yaşlarında olan kısa bir dönem ‘torbacılık’ yapan K. K. kendi ifadesiyle 'Parçalı bulutlu' birçok kez cezaevine girip çıkmış. "1 ay sürmüyor, zaten yakalanıyorsun. Alt tabakadan kimse bu işi uzun süre yapamaz, yakalanır ama yeni birilerini hep bulurlar" diyerek anlatıyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2022 yılı raporu, Türkiye’nin uyuşturucu ticaretinde hem tüketici hem de transit rota niteliği taşıdığını gösteriyor. Raporda ayrıca Türkiye’nin metamfetamin pazarına dönüştürüldüğü ifade ediliyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, "Türkiye'nin hiçbir noktasında uyuşturucu satılmasına müsaade etmeyeceğiz. Uyuşturucu satıcısını bulduğunuz an ayaklarını kırın, ayaklarını kırın, ayaklarını kırın" sözlerine karşın kendisinin ve bazı AKP’li isimlerin suç tespiti yapılan kişilerle kamuoyuna yansıyan görüntülerinin ortaya çıkması kamuoyunda uzun süre tartışıldı.
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in siyasetçiler, bürokratlar, iş insanlarını da içine alan iddiaları bir süredir gündemden düşmüş olsa da Emniyet raporları Türkiye’nin şu anda ‘bölgesel bir kokain transit merkezi’ konumunda olduğunu gösterir nitelikte. Yine bu raporlar 2020 yılında güvenlik güçleri tarafından yakalanan eroin miktarının tüm AB ülkelerinde ele geçirilen miktardan yaklaşık üç katı fazla olduğu tespitini içeriyor.
Söz konusu rapora göre Türkiye’de güvenlik güçleri tarafından 2020 yılında 159 bin 268, 2021’de ise yüzde 35,5 artışla, 215 bin 771 olaya müdahale edildi.
2021’de yakalanan 294 bin 604 şüphelinin suç türlerine göre dağılımına baktığımızda ise yüzde 76,1 kullanma amaçlı, yüzde 22’si ise uyuşturucu madde imal ve ticaretinden olduğu görülüyor. Ortaya konulan veriler aslında bize uyuşturucuyla mücadelenin bir ileri, iki geri şeklinde olduğunun resmini çiziyor.
ALT KADEMEDESİN, PARAYA İHTİYACIN VAR, SENİ GÖRÜYORLAR
30’lu yaşlarında olan, kısa bir dönem ‘torbacılık’ (sokaklarda uyuturucu, yasaklı madde batan satan kişilere verilen isim) yapan K. K. kendi ifadesiyle başka suçlardan ötürü “Parçalı bulutlu” birçok kez cezaevine girip çıkmış.
“Alt tabakadan kimse bu işi uzun süre yapamaz, yakalanır ama yeni birilerini hep bulurlar” diyen K.K. şimdilerde başka bir işte çalışıyor. “Ben kendimi frenledim, sabah işime giderim, bu saatte de gelirim” diyor.
Onunla mesai bitiminden sonra yaşadığı yerdeki bir parkta buluşuyoruz. Bir saate yakın süren görüşmemizde oldukça rahattı ve çoğunlukla satış noktalarının tam yerini belirterek konuştu. Bir dönem “çalıştığım bölge” dediği muhit Anadolu yakasında yer alan lüks bir semt.
- Nasıl başladın?
Hapishaneden çıktıktan sonra başladım. 3 ay iş aradım. Çevremden bu işi yapanlar vardı. Çağlayan, Nurtepe, Gazi, Okmeydanı… Parçalı bulutlu, 6-7 defa içeri girdim, çıktım. En son bu işten girdim.
Belli ediyorsun zaten kendini, alt kademedesin, senin paraya ihtiyacın var. Dışardan seni görüyorlar, bunun paraya ihtiyacı var, kullanırız diyorlar. Bir hafta yapsın yeter diyorlar, çünkü zaten yapacak adam hep bulurlar. Bir yandan da işime geldi, parası çok.
Beni bulmadılar, ben kendim gittim. Paraya ihtiyacım var, kolay yoldan nasıl bulurum? Yapan arkadaşım vardı, o da benle yaşıttı. O da biliyordu, içerden çıktığımı, paraya ihtiyacımız olduğunu, iş bulamadığımı.
POLİSE PARA VERSEYDİM BENİ BIRAKIRDI
- Şimdi devam ediyor musun?
Ben kendimi frenledim, sabah işime giderim, bu saatte de gelirim. Yakalandıktan sonra bıraktım. 1 ay sürmüyor, zaten yakalanıyorsun. Ben üç hafta yaptım, yakalandım. Hep öyle olur, biz alt kademeyiz; biri gider, biri gelir. Alt tabakadan kimse bu işi uzun süre yapamaz, yakalanır ama yeni birilerini hep bulurlar.
- Nasıl yakalandın?
Normalde bir yere kadar otobüs sonra taksiye binip bölgeme geçiyordum. Taksi çıkmadı. Bölgeye kadar geldim derken önümden geçen polis arabasındakilerle şöyle bir göz göze geldik. Polis direk önüme kırdı.
- Uzun süre yapanlar nasıl yapabiliyor?
Şöyle oluyor… Eğer ben yakalandığımda, üzerimde para olsaydı, o parayı ben polise verseydim, polis belki beni bırakırdı. Bizden parayı toplayan kişi anlatmıştı. Bir kere seni buldu, bıraktı. Bu sefer ne oldu, üç günde bir gelip avantasını almaya başladı. Bunlar oluyor.
- Tekrar başlaman istendi mi?
Cezaevinden sonra geçmiş olsun demek için geldiler, mahalleye yani. Tekrar devam etmek ister misin diye sordular, dedim istemem, gerek yok. Bir defa yırttık yani, içiciye soktu beni mahkeme. Satıcılığa soksaydı en aşağı 18-20 sene yerdim. Birkaç ay yattım, çıktım. Bir hafta çalışsan, kazanacağın para sana çok gelebilir yakalandın mı 20 seneni heba edeceksin. Hiç gerek yok dedim.
SAAT 15:00’DE BÖLGEMDE OLUYORDUM
- Çalışma sisteminiz nasıldı?
Benim bölgem karşıydı. (Anadolu yakasında lüks bir semt adı veriyor, güvenliği gerekçesi ile muhitin adını haberde kullanmamayı tercih ediyoruz) Üç kişiydik. Bir kişi Avrupa bölgesinde ben Anadolu yakasında, bir kişi de şoför.
- Yaşları kaçtı çalıştığın kişilerin?
25’in altında. Şoför daha büyüktü.
- Nasıl dağıttığınızı anlatıyordun.
İki günde bir paketleri verirlerdi. Saat 15:00’de bölgemde oluyordum, akşam 21:00’de kapatıyordum.
- Bölge dediğin, muhit mi? O muhitte bir mekânı mı kullanıyordunuz?
Bölgemiz yani evet. Mekân yoktu, eşyayı alıp, kuytu bir yere koyuyordum. Üzerimde taşımıyordum. Gelenler zaten telefonla irtibat kuruyorlardı.
- Müşterilere nasıl ulaşıyordun?
Saat 15:00 gibi bölgedeki yer açılır. Biz gideriz oraya, etrafa bakarız, kuytu bir yer buluruz, üzerimizde getirdiğimiz eşyaları oraya koyarız. 3 gram paketler halinde 30 paket, yani 100 grama yakın eşya olur. Yurt dışından gelen hat vermişlerdi bana, arama yapılamıyor. Sadece WP (Bir mesajlaşma uygulaması) kullanılıyor. Taşınabilir Wİ-Fİ (Kablosuz bağlantı alanı) var. İnterneti oradan çekiyorsun. O telefon sürekli üzerimizde olmuyordu, teslim ediyorduk.
Ondan sonra özel bir hat vardır, ana telefona bağlı, açıldığında konumumuzu atarız oraya. O da müşterilere ‘açıldık, konumumuz buradadır’ der. Müşteriler gelir, yanaşır konuma. Atıyorum, buraya yanaştı, şuranın fotoğrafını çeker. (Karşımızda olan bir butiği gösteriyor) Kendi arabasının plakasını, rengini söyler. O tarafa doğru yanaşır, arabaya biner, kaç adet istediğini sorarım. Bindiğimiz gibi inmeyiz. Biraz ilerleriz, ilerlediğimiz esnada alışverişimizi yaparız, ben ona eşyayı veririm, o da bana parasını verir. Sanatçıların bile geldiği oldu.
Eşya bitene kadar parayı cebimde tutarız. Akşam 9’da da kapattık diye mesaj atarız. Belli bir yer vardır, oraya gideriz. (Kaynağımızın kimliğini açık etmemek için yer bilgisini vermiyoruz) Arabasına bineriz, o gün aldığımız tüm parayı alır, onun içinden bizim günlük paramızı verir.
İŞİN KAYMAĞINI YİYEN BİZ DEĞİLDİK
- Parayı toplayan, ‘eşyayı’ getiren aracı nasıl biri? Üst patronlardan mı?
Yok, o da bizim gibi alt tabaka.…
- Büyük patronlarla irtibatın var mıydı?
Biz taşeronluk yapıyorduk, esas parayı kazanan biz değildik. Günlük bin lira alıyordum ben, ister satılsın, ister satılmasın. Elden alıyordum parayı. Asıl patronlarla irtibatımız hiç olmadı. Onların alt kademeleri vardı, onlara çalışanlar. Onlar ellerini hiçbir şeye sürmezler, sadece gelip para toplarlar. Bir de malı nereye koyduklarını söylerler. Büyük kademede kimler var bilmiyoruz ama benim tahmin ettiğim... (Basında da yer alan, uyuşturucu ticareti ile bilinen iki isimden bahsediyor) Bu işin kaymağını yiyen onlar yani.
- Ne satıyordun?
Sigara, kokain, esrar. (Detaylı bir şekilde fiyatlarını belirterek anlatıyor) Zengin muhitin şeyleri.
- Türkiye’ye “eşyanın” nasıl geldiği hakkında bilgin var mı?
Lüks semtlerde benim çalıştığım şekilde oluyor ama eşya nasıl geliyor, o kadar içeriye girmedik, bilmiyoruz.
- Hiç bu mahallede sattın mı?
Bu mahallede hiç satmadım, burada onlar satılmaz.
- Bağcılar, Güngören, Zeytinburnu… Buralarda nasıl oluyor? Bilgin var mı?
Bonzaiye düşüyorlar. Şeker, met… Bizimki büyük, zengin kesimin. Oradakiler kendileri yapanlar. Atıyorum, 50 gram alıp, gram gram satanlar. Birilerinin altında çalışanlar değil yani.
- Senin muhitin dışında nerelerde satılıyordu?
Ataşehir, Zincirlikuyu mezarlığının orası, Beşiktaş (Direk yer adı veriyor)
- Benimle konuşmayı nasıl kabul ettin?
Ben bıraktım artık, biraz onun rahatlığından.
- Şurayı yazma dediğin bir yer var mı?
Bölgemi yazma, ben olduğum anlaşılır.