Seçim tarihi tartışması: 'Muhalefetin tepki gösterdiği düzenleme, bugün en önemli kozu oldu'
Gazeteci Muharrem Sarıkaya, seçim tarihiyle ilgili tartışmaları değerlendirirken Seçimlerin Temel Hükümlerine ilişkin kanunun 36. maddesinde yapılan düzenlemeye değindi: "Muhalefet çok sert tepki göstermişti. Ancak bugün seçimin yapılması savunmalarının en önemli kozu haline geldi."
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen ve 10 ilde yıkıma yol açan iki büyük deprem sonrası gündeme getirilen 'seçim tarihi' tartışmasını köşesine taşıdı.
18 Haziran'da yapılması gereken, ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 14 Mayıs'a çekileceği açıklanan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerin günü, 13 milyonu doğrudan etkileyen felaket nedeniyle yeniden tartışmaya açıldı.
Kimileri sandığın belirlenen günde kurulacağını savunurken, kimileri de ileri bir tarihe ötelenebileceğini, hatta Mart 2024'te yapılacak yerel seçimlerle birleştirilebileceğini ileri sürdü. Bu görüşü savunanların en büyük gerekçesi; 'iç göç.'
'MUHALEFETİN EN ÖNEMLİ KOZU HALİNE GELDİ'
Sarıkaya ise geçtiğimiz sene AKP ve MHP tarafından 'elden geçirilen' Seçimlerin Temel Hükümlerine ilişkin kanunun 36’ncı maddesinde yapılan düzenlemeye değindi:
"6 Nisan’da yürürlüğe girecek olan maddenin ilgili bölümüne o dönemde muhalefet çok sert tepki göstermişti. Ancak bugün seçimin yapılması savunmalarının en önemli kozu haline geldi. Madde seçmenlerin, 'kütük düzenlemesi dolayısıyla hiçbir şekilde oy kullanma hakkında yoksun bırakılamayacağına' hükmediyor ve devamında şu şartı getiriyor:
"Adresi kapanmış olması sebebiyle adres kayıt sisteminde görünmeyenler, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün adres kayıt sisteminde bulunan en son geçerli adres kayıt bilgileri kapsamında seçmen kütüğüne kaydedilirler."
Yani, evleri yıkıldığı için adreslerini kaybetmiş olanlar da eski adreslerinde gibi oy kullanma hakkına sahip olurlar.
Bu kişiler için evlerinin bulunduğu veya geçmişte oy kullandıkları okulların bahçelerine veya bölgeye bir çadır sandık veya konteyner konulması yetiyor."
'CUMHUR İTTİFAKI NE YAPTIYSA MUHALEFETE YARADI'
Sarıkaya'nın yazısının ilgili bölümü şöyle:
"(...) Cumhur İttifakı seçime ilişkin yakın geçmişte ne yaptıysa muhalefete yaradı… Millet İttifakı bileşenleri bir araya gelip düzenleme yapmaya kalksalar, kendilerine gelecekte yararı olacak bu denli düzenleme öngöremezdi.
Bunun en etkilisi geçen dönem ittifakların oylarının birlikte sayılmasını öngören düzenlemeydi. Sonunda muhalefetin işine yaradı, daha fazla milletvekili çıkarmalarına katkı verdi. Geçen sene bu düzenlemenin yürürlükten kaldırılması için adım atıldı ve Cumhur İttifakı bileşenlerinin oyu ile seçim kanunlarında bazı değişiklikler yapıldı…
Sanki yaşanan deprem öngörülmüş gibi bazı maddeler de bu hükmün içine yerleştirildi.
'YIKILMAYAN BÖLGELERE KURULUR'
Bugün YSK aracılığıyla seçimin ötelenmesinin tartışıldığı süreçte, aslında muhalefetin 'Seçim ertelenemez, YSK yeterli yetkiye de kanuna da sahiptir' tezini güçlendiren maddeler yer aldı.
Her ne kadar 6 Nisan’da yürürlüğe girecek olsa da Seçimin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun’un iki maddesindeki düzenleme de bunun en iyi göstergesi…
İlki bu kanunun 5’inci maddesi, ki YSK’ya aynı seçim bölgesinde kalmaları kaydıyla, farklı sandık bölgelerinde seçmen kayıtlarının yapılmasına imkan veriyor.
Yani yıkımın en çok görüldüğü Antakya seçmeninin, İskenderun, Arsuz veya etkilenmesi en az bölgede oy kullandırma hakkını elinde tutuyor.
Benzer şekilde Gaziantep, Adana, Diyarbakır, Malatya, Kilis, Osmaniye ve Şanlıurfa kent merkezlerinde çok önemli bir sorun yaşanmadı.
Kahramanmaraş’ta da dün İçişleri Bakanı Soylu’nun da altını çizdiği gibi kentin üçte ikisi, Adıyaman’da ise yarısı ayakta. Sandıkların kanunun da elverdiği gibi sağlam bölgelere taşınması olanaklı...
'PANZEHİRİ KENDİNDE'
Asıl önemli düzenleme ise Seçimlerin Temel Hükümlerine ilişkin kanunun 36’ncı maddesinde yapılan sanki bugün öngörülmüş gibi yapılan düzenleme… Geçen yıl düzenlenen ve 6 Nisan’da yürürlüğe girecek olan maddenin ilgili bölümüne o dönemde muhalefet çok sert tepki göstermişti.
Ancak bugün seçimin yapılması savunmalarının en önemli kozu haline geldi. Madde seçmenlerin, 'kütük düzenlemesi dolayısıyla hiçbir şekilde oy kullanma hakkında yoksun bırakılamayacağına' hükmediyor ve devamında şu şartı getiriyor:
'Adresi kapanmış olması sebebiyle adres kayıt sisteminde görünmeyenler, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün adres kayıt sisteminde bulunan en son geçerli adres kayıt bilgileri kapsamında seçmen kütüğüne kaydedilirler.'
Yani, evleri yıkıldığı için adreslerini kaybetmiş olanlar da eski adreslerinde gibi oy kullanma hakkına sahip olurlar.
Bu kişiler için evlerinin bulunduğu veya geçmişte oy kullandıkları okulların bahçelerine veya bölgeye bir çadır sandık veya konteyner konulması yetiyor…
'İLÇE SEÇİM KURULU YETKİLİ'
Ayrıca sadece bu kanun da değil, Mahalli İdareler ile Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkındaki Kanun’un Ek-2 maddesi de YSK’ya bu hakkı veriyor. Madde, dağınık mahalle ve sair yerleşim yerleri bulunan köylerde veya köylerin birbirine yakın olduğu durumlarda seçim sandıklarının bir mahalle veya bir tek köyde toplanmasına olanak tanıyor.
Bu konuda da YSK’ya da değil, ilçe seçim kurullarına doğrudan yetki tanıyor…
Ayrıca Cumhurbaşkanı seçimi tek sepette sayılacağı için seçmenin nerede oy kullandığı da bir önem içermiyor; aksaklık sadece milletvekili genel seçimine dönük bazı uygulama güçlükleri bulunuyor. Seçimin yapılmasının zorluğunu dile getirenlerin haklı nedenleri de bu noktada ortaya çıkıyor.
Çünkü depremden etkilenenlerin ağırlıklı bölümü ülkenin birçok yerine dağıldı. Seçim günü onları kaldırıp memleketlerine götürmenin güçlüğü olabilir.
ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
Ancak Mart ayında evlerin yapımına başlanacağına, bir milyona yakın prefabrik konutun süratle teslim edileceğine dönük planlama göz önüne alındığında geriye bu kişilerin geri dönüşünün sağlanması gerekiyor.
Hatay için geri dönüşün önemi düşünüldüğünde, aslında bir fırsatı da sandık yoluyla sunuyor… Seçimin 14 Mayıs’ta olması belki zorluk içerebilir; 18 Nisan için de muhalefetin 'Aday olamaz' baskısı gelebilir. Bu durumda TBMM kararıyla 11 Haziran’a alınır; muhalefet de mesele etmez, sorun da kökten aşılır…"