Türkiye’nin utanç davalarından: İkinci Manisa Davası | “Hala toparlanamadım. Sadece kaba dayak görmedik, askı, elektrik…”
1996 yılı şubat ayında İstanbul’da ortaokul, lise, üniversite öğrencisi çocuklar uzun gözaltı süresince ağır işkence gördüler. İşkence gören çocuklardan biri olan Okan Kablan şimdilerde 43 yaşında. Kablan, o dönemi “Sadece kaba dayak görmedik, ters askı, düz askı, elektrik…” diyerek anlatıyor.
1996 yılı şubat ayında İstanbul’da ortaokul, lise, üniversite öğrencisi çocuklar 13-15 gün süren uzun gözaltı süresince Terörle Mücadele Şubesi’nde ağır işkence gördüler.
Kamuoyunda ikinci Manisa Davası olarak adlandırılan davada aileler de çocuklarına işkence yapan polisler tarafından işkence gördü.
Avukat Gülizar Tuncer bu durumu “Anne ve babaya çocuklarına yardım ve yataklık etme gerekçesi ile işkence yapıldı. Vatan Emniyet’te çok ağır işkence gördüler. İşkenceyi yapanlar ise aynı polis memurlarıydı. İkinci Manisa Davası’nın sanığı konumundaki gençlerle ilgili işkence davasının baş sanıkları olan Mustafa Sara ve ekibi işkence yaptı” sözleriyle anlatıyor.
Çoğu lise öğrencisi olan 14 genç, Türkiye Komünist Emek Partisi/Leninist (TKEP/L) üye olma iddiasıyla yargılandı. Askı, elektrik, kaba dayak gibi yöntemlerle işkence gören gençler tutuklanırken, polisler hakkında da işkence yaptıkları gerekçesiyle dava açıldı. 13 yıl süren yargılama sonunda polisler beraat etti. Yaşları 15- 21 arasında olan 14 genç ise 2 ile 10 yıl arasında cezaevinde kaldılar.
12 Mart 2009 tarihinde karara bağlanan dosyada Devrim Öktem ve Bülent Gedik hakkında TKEP-Leninist adlı örgüte üye olup bu örgüt adına eylem ve faaliyette bulunmak suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Verilen mahkûmiyet kararıyla ilgili AİMH'in verdiği ihlal kararı nedeniyle Öktem ve Gedik için yeniden yargılama halen sürüyor.
İkinci Manisa davasının yeniden başlatıldığı davanın duruşması 12 Ocak, saat 09:30’da İstanbul’da Çağlayan’da bulunan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
HALA UNUTMUŞ DEĞİLİM KABA DAYAK, ELEKTRİK, ASKI
Şimdilerde 43 yaşında olan Okan Kablan, işkence gören çocuklardan biriydi. 7 Ocak 1996’da gözaltına alındı. 23 Ocak tarihinden tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi’ne götürüldü. O tarihlerde 15 yaşında olan Kablan, 22 ay cezaevinde kaldı.
Kablan’a ulaştığımda ilk söylediği şey “20 yıl öncesine döndürdünüz beni” oluyor. Kısa süren konuşmamızda şunları söylüyor:
“Hala toparlanamamışım, unutmamışım demek ki… Yine etkilendim. İşkence yapan polisleri hala hatırlarım. Onlara hiçbir şey olmadı. Biz cezaevinden çıktıktan sonra biri Malatya’ya baş komiser atandı. Şimdi emekli olmuşlardı herhalde. Sadece kaba dayak görmedik, ters askı, düz askı, elektrik…”
TEM’DE SORGULANDILAR VE ÇOK AĞIR İŞKENCE GÖRDÜLER
Avukat Gülizar Tuncer bizzat bu döneme tanıklık eden avukatlardan biri. Sözlerine “Ortaokul, lise ve üniversite öğrencileri yargılanıyordu. En büyüğü Bülent Gedik 21 yaşındaydı. 15 yaşından 21 yaşına kadar hepsi çocuk olan öğrenciler çok ağır işkenceler gördüler” diyerek başlıyor ve şöyle devam ediyor:
“O dönem 15 günlük gözaltı süresi vardı. Her birisi çocuk olmasına rağmen Terörle Mücadele Şubesi’nde sorgulandılar. Yine o dönem savcılık, sorgu hakimliği aşamasında avukat bulundurulmuyordu. İşkenceli sorgu sonucunda hukuka aykırı yolla elde edilen delillerle bir fezleke hazırlandı. Her birinin gördüğü işkenceler doktor raporu ile belgelendi. Cezaevine gittiklerinde vücutlarındaki yara bere izi duruyordu. O dönem Eyüp Adli Tabipliğinden, devletin resmi kurumundan raporlar aldık.”
BİR AİLEYİ YOK ETTİLER
Tuncer, işkence sonucunda bebeğini düşüren Devrim Ökten’i şu sözlerle anlatıyor:
“Çantasındaki test sonucunu görüyorlar. Beline vurarak, sırtına çıkarak işkenceyi sürdürüyorlar. Çok ağır işkence gördüler ve tekrar ediyorum çocuktular. Bir kere 13 yıl boyunca tutuklu kaldılar. Devrim Öktem ve Özgür Ökten bırakıldı ama diğerleri tutuklu kaldı. Bülent Gedik ise halen içerde, 27 yıl oldu. O dosyadaki çocuklar, o dönem fiilen uygulanmasa da idamla yargılandılar.”
Tuncer, yargılama süresince çok büyük haksızlıklar yapıldığını, ailelerin de işkence gördüğünü ve işkenceyi yapan polislerin aynı ekip olduğunu hatırlatarak şunları söylüyor:
“Devrim Öktem ve Özgür Öktem iki kardeş. Anne ve babaya çocuklarına yardım ve yataklık etme gerekçesi ile işkence yapıldı. Vatan Emniyet’te çok ağır işkence gördüler. İşkenceyi yapanlar ise aynı polis memurlarıydı. Manisa Davası’yla ilgili işkence dosyasının baş sanıkları olan Mustafa Sara ve ekibi işkence yaptı. O kadar ağır dramlar yaşandı ki… Bir aileden bahsediyoruz, üç çocuk ve anne baba. Diğer küçük çocuk Evrim Öktem pankart astığı gerekçesi ile ablası Devrim Öktem’e benzetildiği için 14 yaşında vuruldu. Ablası işkencede bebeğini düşürdü. Diğer kardeş Özgür Öktem yine çok ağır işkenceler gördü.”
POLİSLER TERFİ ETTİRİLDİ
Avukat Tuncer, yargılama sonunda polislerin beraat ettiğini sonrasında ise terfi ettirilerek görevlerine devam ettiğini belirtiyor.
İkinci Manisa Davası’nın kalan tek tutuklu sanığı Bülent Gedik. Avukat Tuncer, Gedik’in gözaltına alındığında üniversite öğrencisi olduğunu, cezaevinde Marmara Üniversitesi Basın Yayın bölümünü bitirdiğini, gazetecilik yapmak istediğini ancak şimdi yayınevlerine tercümeler yapmaya çalıştığını, kitapları olduğunu söyleyerek “Bütün ömrü cezaevinde geçti. Şu anda da yeniden yargılaması yapılıyor” diyor.
Bülent Gedik, 27 yıldır cezaevinde ağırlaştırılmış müebbetlere özgü tecrit koşullarında yaşıyor. 1996’dan beri içerde olan Gedik, Kandıra 2 No’lu Cezaevi'nde yıllardır tek kişilik hücrede kalıyor. Yargılaması 13 yıl sürdü. Masumiyet karinesi ilkesinin aksine bu süre boyunca tutukluydu.
İŞKENCE GÖRDÜKLERİ DAVAYA GELİRKEN DE İŞKENCE GÖRDÜLER
Tuncer, dosya ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden beş ayrı mahkumiyet kararı olduğuna dikkat çekerek şöyle devam ediyor:
“Çocuklar işkence gördükleri davanın duruşmasına gelirken de askerler ve adliye koridorunda bekleyen sivil polislerin saldırısına uğradılar. Biz de ordaydık, koridorda bekliyorduk. Kan revan içinde geldiler. Suçları da ailelerini görünce zafer işareti yapmaktı.”
İŞKENCECİ POLİSLER KORUNDU
Tuncer, bu dönem zarfında İçişleri Bakanı olan Meral Akşener’e ilişkin ise şunları söylüyor:
“Meral Akşener sadece kendi bakanlığının emrinde çalışan polis memurlarının yaptığı işkencelerden değil, aynı zamanda o dönemde yargısız infaz, kirli savaş politikaları nedeniyle de ağır sorumlukları olan bir insan. Bugünün demokratı görünümünde farklı bir profil çizmeye çalışıyor ama böyle bir şey yok. O dönem bütün bu işkenceler onun emri altındaki polis memurları tarafından gerçekleştirildi. Onlarla ilgili adli soruşturmalar zaman aşımı ve beraatle sonuçlandırıldığı gibi idari soruşturmalarda hep korundular, görevlerini yapmaya devam ettiler ve terfi ettirildiler. En başta Mustafa Sara.”
Kaynak: Haber Merkezi