İmamoğlu'ndan yeni 'gar ihalesi' yanıtı: Alın teri olmadan 6 ayda böyle yukarı çıkılmaz!
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, öğle saatlerinde yaptığı pazar ziyaretinin ardından Emirgan’da kameraların karşısına geçti.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, öğle saatlerinde yaptığı pazar ziyaretinin ardından Emirgan’da kameraların karşısına geçti.
İmamoğlu’na, TCDD’nin açtığı Haydarpaşa ve Sirkeci garları ihalesini alan şirketin hakkındaki açıklamaları soruldu.
İmamoğlu’nun bu soruya yanıtı, “Ben, o şirketi dikkate bile almıyorum. Benim dikkate alacağım bir şirket değil. Emeksiz, alın teri olmadan 6 ayda bir yılda böyle basamakları yukarı çıkılmaz. Ben ticarette emek vermiş bir insanım. Ben, ticarette emek vermiş bir insanım, 30 yıl ticaret yaptım. Doğduğumdan beri alın terinin, çalışmanın, emeğin ne olduğunu iyi biliyorum, çünkü. Hak etmeden kazanmanın milyonlarca insanı nasıl etkilediğini de biliyorum. Böyle yol alan insanların sözü, lafı, adresi bile düne kadar belli olmayan, interneti bile olmayan bir kişinin açıklamasının, benim zihnimde, bütün vicdanımda cevap verilecek tek bir kelimelik itibarı ve değeri yoktur” oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Güngören’deki pazar ziyaretinin ardından Emirgan’da gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
İmamoğlu, “Diyarbakır ziyaretiniz olmuştu. Sonrasında da bazı gelişmeler oldu. Tutuklanmalar oldu. Değerlendirmeleriniz nedir” sorusuna, şu yanıtları verdi:
“AYNI YERDEYİM”
“Ben, aynı yerdeyim. O zaman da savunduğum şeyler… Cümle cümle bakılabilir. Hepimiz bir seçime girdik. Hatta demokrasi adına birtakım olayların yaşandığı bir seçime girdik ki, bunun en net örneği İstanbul’da yaşadığımız sıkıntılar. Dünyanın bize dönük negatif bakışı ve sonrasında halkın bunu tamir edişi. Güneydoğu’da da insanların bir tercihi var ve oy kullanıyorlar.
Birini seçiyorlar. O seçecekleri birini de devlet uygundur diye onay veriyor. Bir insan hangi partiden olursa olsun, devlete başvuruyor, seçime uygun mu, değil mi diye, YSK karar veriyor. Burada sicil araştırması yapılıyor, uygun olup olmadığı konusunda bütün araştırmalar yapıldıktan sonra onay veriyor. Baktığınızda HDP’li arkadaşlar, devletimizin ilgili kurumundan onay almış insanlar. Yani kanunen, hukuken, sicil olarak hiçbir sorun yoktur denen ve seçime girmiş insanlar. Toplum da seçmiş. Seçtikten sonra da görevden alıyorsunuz; ortada bir gerekçe yok. Şimdi de tutuklama oluyor. Bu bir gerekçe olduğu düşünülebilir; ama ortada sadece bir iddia var. Yine gerekçe yok.”
“MEMLEKETİMDE EN GÜÇLÜ KURUMUN DEVLETİM OLMASINI İSTİYORUM”
“Bu ülkede insanlar, iddialar üzerinden tutuklanıp, hayatlarını kaybettiler. İnsanlar tutuklanıp yıllarını kaybettiler. Biz, terörün yüzde 1 milyon karşısındayız. Bu ülkede terörü asla istemiyoruz. Terör örgütlerini de istemiyoruz. Ama biz, bu ülkede fikrini, zikrini, hal ve tavrını beğenmediğimiz, muhalif olduğunu düşündüğümüz insanlara karşı böyle bir tavır geliştirirsek, ülkemizde demokrasiyi yaralarız. Hatta bu ülkede, “Demokrasi var mı” sorusunu hareketlendiririz.
Bu bakımdan gelişmeleri ne yazık ki doğru bulmuyor, bu tutuklamaları bu anlamada sıkıntılı buluyorum. Zira bir iddia varsa, bu iddia olgunlaştırılır. Hak ettiği ceza varsa, buna hukuk yoluyla da karşılık verilir. Aksi takdirde, gerçekten fikriyle, zikriyle insanları göz altında tutmuş oluruz ve o bölgede milyonlarca oy veren insanların da demokrasiye olan inancını da sıkıntıya uğratmış oluruz. Bu da nerede olursa olsun, hangi siyasi görüşte olursa olsun, ülkemize, devletimize karşı güven noktasında zafiyet yaratır. Ben, bunu istemiyorum. Ben, memleketimde en güçlü kurumun devletimin olmasını istiyorum.”
EREGENEKON HATIRLATMASI
“2000’lerde, 28 Şubat öncesi parti kapatmalar, bugünün kadroları Ak Parti’nin başına geldi. Yani o günlerde demokrasiye yaşatılan zafiyet neyse, bir benzeri yaşatılmış olur, bu iddialar ve hareketlerin temeli sağlam değilse. Şu anda elde, hiçbir sağlıklı veri yok. Sadece iddia üzerinden hareket var. Yakın zamanda FETÖ tehdidi olarak ortaya çıkan Ergenekon sürecini yaşadık.
Bu ve bunun gibi olaylar sonradan pişman olacağımız, sonrasında da geri adım attığımız da ne yazık ki diyeceğimiz sebepler oluşturuyor. Bunların olmaması adına, bugünkü ortamı da doğru bulmuyorum. Türkiye’nin demokrasiye olan bağlılığı, inancı, demokrasinin adına, özgürlükler adına, barış adına huzur adına en önemli kaynağımız. Bunu korumamız lazım.”
“O ŞİRKETİ DİKKATE ALMIYORUM”
İmamoğlu’na, “Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının verildiği şirketten bir açıklama yapıldı. Sürecin daha tamamlanmadığını, bu süre zarfında yapılan açıklamaları karalama kampanyası olarak gördüklerini belirtmişler ve komisyonu da etkileme olduğu için suç teşkil ettiğini altını çizmişler…” sorusu da yöneltildi. İmamoğlu’nun bu soruya yanıtı şöyle oldu:
“Ben, o şirketi dikkate bile almıyorum. Benim dikkate alacağım bir şirket değil. Emeksiz, alın teri olmadan 6 ayda, bir yılda böyle basamaklar yukarı çıkılmaz. Ben ticarette emek vermiş bir insanım. Altı ayda, 1 yılda böyle basamaklar yukarı çıkılmaz. Ben, 30 yıl ticaret yaptım. Doğduğumdan beri alın terinin, çalışmanın, emeğin ne olduğunu iyi biliyorum, çünkü. Hak etmeden kazanmanın milyonlarca insanı nasıl etkilediğini de biliyorum. Böyle yol alan insanların sözü, lafı, adresi bile düne kadar belli olmayan, interneti bile olmayan bir kişinin açıklamasının, benim zihnimde, bütün vicdanımda cevap verilecek tek bir kelimelik itibarı ve değeri yoktur.”
İmamoğlu, “Seçim döneminde milli bayramlarla ilgili hassasiyetinizi çok dillendirdiniz. Cumhuriyet Bayramı da yaklaşıyor. Ve ilk bayramınız olacak. Farklı bir şey görecek mi İstanbullular? Detay verebilir misiniz” sorularını yanıtlarken de şunları dedi:
“CUMHURİYET BAYRAMI’NI TÜM DÜNYAYA HİSSETTİRECEĞİZ”
“Programımızı sanıyorum yarın itibariyle arkadaşlarım kamuoyu ve basınla paylaşırlar. Öncelikle biz bu yıl, Cumhuriyet Bayramı’nı, ilk defa Büyükşehir Belediyesi olarak, yıllar sonra, öyle ifade edeyim, hakkıyla kutlamak istiyoruz. Taksim’le ilgili bir başvurumuz olmuştu. Bununla ilgili tartışmalar var. Şu anda orda da mevcutta bir çadır var vesaire, uygunluğunu gözeterek bunu biraz zamana bıraktık. Ama Taksim’den ziyade bu yıl, özellikle Kurtuluş mücadelesinde özgürlük mitinglerinin yapıldığı Sultanahmet’te biz Cumhuriyet Bayramımızı kutlayacağız.
28’i günü başlıyor. 28’i günü, o mitingin yapıldığı yerde, o meşhur Halide Edip Adıvar’ın konuşmasını yaptığı kürsünün de olduğu yerdi, ki orda çok güzel Atatürk ve İstanbul fotoğraflarıyla beslenen bir sergiyi açacağız. Akşam üstü valiliğin resepsiyonunda olacağım. Daha sonra yine aynı alanda konserlerimiz var, tiyatral gösterilerimiz var, şiirler var, sunumlar var.
Konserlerimizde, hem kıymetli sanatçılarımız Şevval Sam, Türkiye’yi kucaklayacak türküleriyle, şarkılarıyla keyifli bir akşam geçirmemizi sağlayacak. Ardından yine çok değerli bir müzisyenimiz Fahir Atakoğlu’nun bir senfoni orkestrasıyla çok özel besteleri, Türkiye’yi, Kuva-i Milliye’yi, Cumhuriyet’i hissettiren bestelerle buluşturacak. Akabinde de Gökhan Athena Grubu’yla beraber İstanbul’un zevkli bir akşamı olacak. Bir gün sonra 29’unda da tabii ki devletimizin resmi töreni var. Vatan Caddesi’ndeyiz. Yine sonrasında ilk defa, gelecekte dünyanın en güzel kordonu yapmayı planladığımız Salacak Sahili’nden hem tarihi İstanbul yarımadasını hem de Karaköy’ü, Galata Kulesi’ni, Atatürk’ümüzle özdeşleşen Dolmabahçe Sarayı’nı gördüğümüz o bölümde yaklaşık yedi platformda kurulacak sahnelerde; gösteriler, mehteran takımından kent bandosuna, yine teatral gösterilerden şiir performanslarına ve bunun yanı sıra oradaki marşlarımızla insanlarımızla beraber bir ‘sokak balosu’ tadında güzel bir buluşmaya döneceğini düşünüyorum ve o kordondan Boğaz’a dönük ışık gösterileri ve bütün dünyaya servis edebileceğimiz görüntüler ortaya çıkacak.
Yani hem Salacak Meydanı’ndan hem de bir gün önce Sultanahmet Meydanı’ndan canlı yayınla vereceğiz. İsteyen kanallar bizim bu görüntülerimizi alıp yayınlayabilirler. Birçok kanala bunu bildireceğiz. İlk defa İstanbul, Türkiye ve Dünya’ya; Türk Milleti’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük, en milli bayramı olan Cumhuriyet Bayramı’nı hem kutlayacağız hem yayınlayacağız hem de bütün dünyaya hissettireceğiz.”
“TEMEL ATMAYARAK 15 YAŞAM VADİSİ KAZANDIRACAĞIZ!”
İmamoğlu’na sorulan son soru, “Bu arada ilk kez bir ‘temel atmama’ töreni yapacaksınız. Ayrıntıları belli mi? İstanbulluya ne kazandıracak” oldu. İmamoğlu, bu soruya, “Yani ayrıntıları elbette belli; ama çalışıyoruz. Tarihini sizinle paylaşacağız. Buradaki temel mantık şu: Evet, ‘temel atmama töreni’ bana ait bir fikir. Beğenilebilir, beğenilmeyebilir, ama geldiğimiz günde ihalesi oluşturulmuş, yapılmak üzere olan bir sistemi iptal edip daha sonrasında baktığımız çalışmalarımız neticesinde, gerekli olmadığı sonucuna teknik arkadaşlar vardı. Şu an akademik olarak bununla ilgili çalışmalar yapılıyor. Güçlendiriliyor bu tez ve ben bunun da netleşeceğini düşünüyorum. Çünkü bu kararın yüzde 99,9’u önümüze geldi.
Niye temel atmama töreni? Çünkü temelin atılmamasıyla İstanbul 1,5 milyar lira kazanmış olacak. 1,5 milyar lira! Büyük bir bütçe yani… Biz 1,5 milyar lira ile bu şehre 15 tane ‘Yaşam Vadisi’ kazandıracağız. Dolayısıyla bir israfı nasıl engellediğimizi hissettireceğiz. Bunu günü geldiğinde, yerinde ne ifade ettiğimiz tüm detaylarıyla, ‘yapmayarak neyi kazandığımızı’ da anlatarak hepinizi oraya davet edeceğim” yanıtını verdi.