'Kanal İstanbul için gemi trafiği garantisi verilecek'
Kanal İstanbul’u “siyasi çılgınlık” olarak niteleyen CHP’li Toprak, “Gemileri kanaldan parayla geçişe zorlamak mümkün değil. Dövize endeksli 25-30 yıllık gelir garantisi tutturulamayacak. Milletin sırtından ödenecek” dedi.
CHP Genel Başkanı Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, iktidarın kamu özel işbirliği (KÖİ) ya da yap-işlet-devret (YİD) modeliyle inşa etmeyi planladığı Kanal İstanbul için benzer diğer projelerde olduğu gibi üstlenici ve işleticilere gemi trafiği ve gemi sayısı garantisi vereceğini belirterek “Kanal İstanbul’u yapacak olanlara verilecek dövize endeksli 25-30 yıllık gelir garantisi tutturulamayacağı gibi, her yıl garanti edilen gelirler Hazine’den ve milletin sırtından ödenecek” değerlendirmesini yaptı.
Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın aktardığına göre Toprak’ın, partisinin Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) sunduğu haftalık değerlendirme raporunda Kanal İstanbul’la ilgili çarpıcı değerlendirmelere yer verildi. Toprak, iktidarın Kanal İstanbul projesindeki ısrarlı yaklaşımının yalnızca çevresel sorunlar ve rant ekseninde değil, bir dizi dış politika sorununa da zemin hazırlayacağını dile getirdi. Toprak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2011 genel seçim kampanyasında gündeme getirdiği Kanal İstanbul projesinin iktidar tarafından irtifa kaybetmeye başlamasının ardından 8 yıl sonra yeniden ülke gündemine taşındığını vurguladı. Toprak, mali tutarı 75 milyar TL ile 125 milyar TL ya da 22 milyar dolar ile 25 milyar dolar olarak hesaplanan projenin KÖİ ya da YİD modeliyle gerçekleştirilmesinin planlandığı bilgisini paylaştı. Toprak, “Böyle bir proje, bir kişinin isteği, ısrarı ve inadıyla, aklına geldiği gibi uygulayabileceği herhangi bir altyapı, otoyol, köprü, baraj gibi bir proje değildir” değerlendirmesini yaptı.
‘SİYASİ ÇILGINLIK’
İktidarın KÖİ ve YİD modeliyle inşa ettiği benzer diğer projelerde olduğu gibi üstlenici ve işleticilere garanti vereceğini belirten Toprak, şunları kaydetti: “Uluslararası hukuk ve sözleşmenin sağladığı haklar varken, ülkelerin gemilerini Kanal İstanbul’dan parayla geçişe zorlamak mümkün değil. Kanal İstanbul’u yapacak olanlara verilecek dövize endeksli 25-30 yıllık gelir garantisi tutturulamayacağı gibi, her yıl garanti edilen gelirler Hazine’den ve milletin sırtından ödenecek. Ayrıca bu kanalın uluslararası hukuk açısından statüsü de tartışmalı olacaktır. Kanal İstanbul’un aynı zamanda uluslararası bir suyolu olarak uluslararası hukuka tabii olmaksızın işletilmesi halinde, Türkiye’nin Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler ve komşularıyla ihtilaflı bir hale gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Karadeniz’in uluslararası bir güç mücadelesi alanına dönüşmesinin yolu açılacaktır. Bölgede ve dünyada giderek yalnızlaşan, ambargo ve yaptırım tehditleri altında bulunan bir ülkeyi yönetenlerin, ülkenin başına yeni sorunlar açacak gereksiz bir işe kalkışması siyasi çılgınlıktır. Ülkemizin bu tür çılgınlıklara değil, ortak akla ve kaynaklarının akılcı şekilde kullanılmasına ihtiyacı vardır.”