Yardım kampanyası engellenen İmamoğlu, Cumhuriyet'e yazdı: Ne diyordu Nâzım...

"Bu süreç, bir arada hareket etmenin ve dayanışmanın kazanacağı bir süreç. Biz hep birlikte İstanbuluz. Anımsarsanız geçen yıl bu zamanlarda da bir sancı ile kıvranıyordu bu şehir."

Yardım kampanyası engellenen İmamoğlu, Cumhuriyet'e yazdı: Ne diyordu Nâzım...

Koronavirüs salgını nedeniyle başlattığı yardım kampanyası İçişleri Bakanlığı tarafıdan engellenen, diğer yandan salgın için tedbirler almaya çalışırken çeşitli sabotaj ve kumpaslarla uğraşmak zorunda bırakılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet gazetesine bir yazı yazarak İstanbullulara seslendi.

İmamoğlu'nun Nazım Hikmet'in dizleri ile bitirdiği yazısı şöyle:

Dünyanın neredeyse tamamının karşı karşıya kaldığı bir salgın ile biz de mücadele ediyoruz. Üstelik pek çok Avrupa ülkesinden daha kalabalık, dünyanın en büyük kentlerinden biri İstanbulumuzda. Her şeyden önce şunu söylemeliyim ki bu kadim kentimizin belediye başkanı olarak, 16 milyon hemşehrimin her biri için eşim, çocuklarım, annem ve babam adına duyduğum ölçüde kaygı duyuyorum. Ancak omuzlarımda hissettiğim bu büyük sorumluluğa karşın, kendime ve ekibime güveniyorum.

Bütün kentin refahı için canla başla çalışan İBB personeline ve sorumlu davranarak #EvdeKal çağrısına uyan herkese teşekkür ediyorum. Bu salgına karşı çok erkenden önlemleri aldığımızı ve ardımızda bıraktığımız süreçte de ciddi bir şekilde çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü söylemeliyim. İlk vakanın görüldüğü anda tiyatro, kalabalık katılımlarla gerçekleşen konser ve İSMEK gibi etkinliklerimizi, hiç düşünmeden iptal ettik. Müzelerimizi hemen kapattık. “Korona Hijyen Filosu” oluşturarak kentimizin meydanlarını, kapalı alanlarını, ibadethanelerini, toplu taşıma araçlarını düzenli olarak dezenfekte etmeye başladık ve bu çalışmamız bütün hızıyla devam ediyor. İstanbul’un farklı noktalarında bilgilendirme etkinlikleri düzenleyerek farkındalık yaratmaya çalıştık; görselleri, videoları, haberleri, bildirileri, broşürleri, sosyal medya paylaşımları ile..

Özetle, her kanaldan yapmaya çalıştık bunu. Farklı dillerde bilgilendirici içerikler ve animasyonlar da hazırlayarak sosyal ağlardan paylaştık. İstanbullulara bir yandan evde kalmaları çağrısında bulunurken, bir yandan da evde kalış motivasyonu sağlayan materyaller ürettik. Pazarlarda alınacak önlemlerin öncülüğünü yaptık. Böylesi zor bir dönemde, su ve doğalgaz gibi fatura ödemelerinde hemşehrilerimizin kaygısı oluşmasın diye kolaylıklar sağladık. Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezimizi bu sürecin merkezi haline getirdik. Bütün süreci oradan takip edeceğiz. Burada yaşama geçirdiğimiz “İstanbul Yardımlaşma ve Koordinasyon Merkezi” İstanbullunun kimsesi olacak. Süreç ilerlerken olası sorunlara karşı projeksiyonlar geliştirdik ve hızla bunları uygulamaya koyduk. İstanbul’da olası bir gıda sorununa karşı tedarikçilerle toplantılar gerçekleştirdik. Hemşerilerim bilsin ki, İstanbul’un gıda sorunu olmayacak.

Gıdanın bulunabilirliği yanında alınabilirliği de gündemimizde. Bugün 200 bini aşkın aileye gıda veya başka tür yardımda bulunuyoruz. Yüz bine yakın çocuğumuza süt servisi yapmaya devam ediyoruz. Şimdi bir kampanya başlatarak yardım eli uzatılan aile sayısını daha da artırmayı hedefledik. Ne mutlu ki bu kampanyamıza destek akmaya başladı, gücü yeten herkesin de buraya katılmasını bekliyoruz. Çünkü bu savaşı #BirlikteBasaracagız. Bu arada bir kez daha belirtmek isterim ki İstanbulumuzun bu mücadeledeki yeri çok önemli. Türkiye’nin yüzde 60 oranında riski burada. O nedenle hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Ben de bu kentin seçilmiş belediye başkanı olarak ilk günden itibaren alınması gereken önlemleri, sokağa çıkma sınırlaması da dahil dile getirip duruyorum. Ancak, yeterince yankı alabildiğimizi söyleyemiyorum. Sonuçta bu kararlar merkezi hükümet tarafından alınmalı. Ancak, bazı bakanlıklara yazdığımız yazılara dahi henüz yeterince yanıt alamadığımızı söylemek durumundayım üzülerek. Bakın, pazartesi günü Lizbon Belediye Başkanı ile görüştüm. Kendisi bir gün önce ülkenin başbakanı ve ilgili bakanlarla yaptığı toplantıyı anlattığında içim sızladı. Çok üzüldüm. Ancak, Avrupa’nın en büyük kentinin belediye başkanı olarak ben, günlerdir sesleniyor olmama rağmen merkezi yönetime kimse ses vermedi. Daha geçen hafta ancak valilikte bir toplantı gerçekleştirdik. Oysa, bizim bu kadar büyük bir kentte ve risk faktörünün bu kadar yüksek olduğu bu kadim İstanbul için ortak yapmamız gereken çok ve acil işler var. Kaynak kullanımından alınması gereken kararlara, hızlandırılması gereken süreçlere kadar...

Umuyorum ki hiç değilse bundan sonra çok daha güçlü bir koordinasyon ve ortak akılla süreci yürütürüz. Çünkü bu salgını yenecek gücü bu şekilde daha rahat yaratırız. Bunlarla da yetinmeyip, salgın sonrası yeni bir dünyaya uyanacağımızı bilerek süreci iyi görmeliyiz, kafa kafaya vererek yapılması gerekenleri şimdiden öngörebilmeli, hazırlıkları başlatmalıyız.

ÖNCELİĞİMİZ SAĞLIK
Kaynaklarımızı en doğru şekilde ve kamu yararına kullanmamız gereken bu süreçte üzerinde mutabakat olmayan projelerin ihalesinin yapılıyor olmasına inanamıyorum. Sizler adına sürecin takipçisi olacağımı belirtmek istiyorum. Yine bütün dikkatimizi halk sağlığına odaklamamız gereken bu günlerde sokakta ve sosyal medyada organize bir şekilde yapılan saldırılara rağmen önceliğimizin İstanbullunun sağlığı olduğunu rahatlıkla söylüyorum. Ama bu koşumuzu yavaşlatmayı, nefesimizi kesmeye çalışanlara can sağlığınızın hesabını sormayı da asla atlamıyoruz.

Son olarak, elbette özveri ile çalışan sağlık çalışanlarımızı unutmadık. Her birine büyük bir saygı besliyoruz, şükranlarımızı iletiyoruz. Sağlık çalışanları için İSPARK’ı ücretsiz hale getirdik. Yine hastanelere yakın ve korunaklı yerlerde konaklamaları için otel ve yurt ihtiyaçlarını giderecek adımlar attık. İstekte bulunan sağlık kuruluşlarına elimizden gelen her desteği verdik, veriyoruz.

Önümüzdeki günlerde de vereceğiz. Değerli İstanbullu hemşehrilerime de son olarak şöyle seslenmek istiyorum:

DAYANIŞMA KAZANACAK
Bu süreç, bir arada hareket etmenin ve dayanışmanın kazanacağı bir süreç. Biz hep birlikte İstanbuluz. Anımsarsanız geçen yıl bu zamanlarda da bir sancı ile kıvranıyordu bu şehir.

O günleri nasıl aştıysak, direnerek yine başaracağız. Yine, 16 milyon el ele verip bu zorluğun üstesinden geleceğiz. Tabii bu kez sadece manen el ele vereceğimizi anımsatmak istiyorum. Bu süreçte sosyal mesafemize dikkat ederek, yaşlılarımıza yardımcı olarak, İstanbul için evde kalarak hareket etmemiz oldukça önemli.

Sonra yine bahar gelecek...

Size söz veriyorum o zaman sahillerde

piknik yapacağız, ben de geleceğim.

Mutlulukla ve sağlıkla.

Ne diyordu Nâzım:

“Hastalar

Kardeşlerim

İyileşeceksiniz.

Ağrılar, sızılar dinecek

Yumuşak, ılık bir yaz akşamı gibi inecek

Ağır, yeşil dalların ardından rahatlık.

Hastalar, kardeşlerim,

Biraz daha sabır, biraz daha inat.

Kapının arkasında bekleyen ölüm değil, hayat.

Kapının arkasında dünya, dünya cıvıl cıvıl

Kalkacaksınız yatağınızdan, gideceksiniz...”

Etiketler
Ordu