Gürsel Tekin'den ürküten İstanbul iddiası
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, yerel seçimdeki İstanbul adaylığına ve İstanbul'un sorunlarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, partisinin kendisini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday göstermesi halinde yapacaklarını Cumhuriyet’ten Leyla Kılıç'a anlattı.
Gürsel Tekin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanlığı Haziran verilerine göre 2,5 yıl sonra İstanbul'da mezar yeri kalmayacağını belirtti.
İşte Gürsel Tekin'in açıklamaları:
-İstanbul Büyükşehir başkanlığına partinizin aday göstermesi halinde aday olacağınızı söylediniz. Ekibinizle araştırıp raporlaştırdığınız İstanbul'un sorunları ve çözümleri nelerdir?
Bugün İstanbul’u halkın seçtiği yöneticiler yönetmiyor. Adını kimsenin bilmediği bir İstanbul Belediye Başkanı zaten İstanbul’un derin sorunlarını çözebilecek durumda değil. İstanbul’un bir numaralı sorunu yönetim. İstanbul beton ve rant lobisi tarafından yönetiliyor. İstanbul’un bütün kaynakları, bütün imkanları bu lobiyi doyurmak için kullanılıyor. Diyebilirim ki beton lobisi İstanbul’un toprağına beton dikiyor, derelerine çimento vuruyor, suyuna zehir katıyor.
İstanbul bugün İstanbulluların iyiliği, refahı ve huzuru için değil bir avuç adamın çıkarı için tahrip ediliyor.
Bu lobinin gücünü öğrenmek istiyorsanız Zeytinburnu’daki 16:9 kulelerine bakacaksınız. Kimse diş geçiremedi. Orada tarihi silüetin üstünde bir hançer gibi yükseliyor. O bütün İstanbullulara diyor ki bu şehrin hakimi benim.
Biz yola bu lobiye karşı çıktık. Ben diyorum ki İstanbul bir avuç çetenin değildir. İstanbul gariplerindir, fakirlerindir, fukaralarındır, çalışanlardır, ailesini geçindirmeye çalışan onurlu insanlarındır.
İstanbul’un bütün kaynakları, bütün imkanları İstanbulluların huzur ve refahı için kullanılmak zorundadır. Biz önce bunu başaracağız. Ekibimizle bu düzenin tekerine çomak sokacağız. İstanbul’un tüm bütçesini, bütün imkanları
İstanbul’u yeniden yaşanabilir bir şehir haline getirmek için kullanacağız.
İstanbul dünyada en yaşanabilir 10 şehirden biri olacak. Hedefimiz bu.
İstanbul’un ikinci acil sorunu deprem konusunda tedbir almaktır. Beton ve rant lobisi insanların canına kast etmiş durumda. Deprem beklenen ve yaklaşan bir tehlikedir. Gereken önlemleri alırsak bu felaketi çok az hasarla atlatabiliriz. Bugün ne yazık ki bu önlemler alınmadığı gibi deprem konusunda İstanbul adeta canavarın ağzına atılan lokma gibi duruyor.
17 Ağustos 1999 depreminden sonra bir arpa boyu yol alınmadı. 6306 sayılı yasa ve Kentsel Dönüşüm Projeleri" depreme dirençli kentler yerine "kentsel imar rantlarını" dönüştürmenin bir aracı haline geldi.
İstanbul'da afet toplanma alanı olarak belirlenen 493 bölgeden bugüne dek 416 tanesi, alışveriş merkezi, rezidans ve gökdelene, kentin hemen her yerindeki acil ulaşım yolları da otoparklara dönüştürülmüş durumda.
Bu tali bir sorun değildir. Eğer bir deprem yaşarsak 30 bin kişi hayatını kaybedecek, 2 milyon 374 bin kişi açıkta kalacak. Hemen bu konunun üstüne gideceğiz. İstanbul’da katılımcı bir modelle deprem önlemlerini uygulamaya başlayacağız. Kentsel Dönüşüm rant değil halk sağlığı odaklı olarak yeniden ele alınacak. Depreme dayanıklı konutlar yapmak için büyük bir seferberlik başlatacağız.
İstanbul’un çok ciddi bir alt yapı sorunu var. Altyapı yeterli değil. Çünkü bu şehrin altyapısı 3-3.5 milyon nüfusa göre kurgulanmış. Bir yağmur yağıyor tünelleri su basıyor. Hayat felç oluyor. Bağlantı yolları kullanılamaz hale geliyor. Bu beton lobisi bütün derelere çimentoyu bastı şimdi su toprağa kavuşamadığı için caddelerimizden çağlıyor. Yenilenmek zorundayız. Kritik mahallelerden başlayarak büyük bir altyapı yenilenmesi hareketi başlatacağız. Amacımız İstanbul’u dünyanın en ileri altyapı sistemine kavuşturmak. Burada akıllı şehircilik teknolojilerinden yararlanacağız. Çağın bütün imkanlarıyla İstanbul’un çehresini değiştireceğiz.
Ulaşım sorunu devam ediyor. Ulaşım sorununun bir çok boyutu var. Toplu taşıma hizmeti kaliteli ve konforlu değil. Talebe cevap verebilecek bir boyuta da ulaşmamış durumda. Metrobüslerde vatandaşlarımız balık istifi seyahat ediyor. Toplu taşıma projelerine önem vereceğiz. Bu hizmetin kalitesini de arttıracağız. Vatandaşlarımızın Avrupa şehirlerindeki gibi nitelikli bir hizmet almasını sağlayacağız. Deniz taşımacılığını geliştireceğiz. Önemli olan vatandaşların şehir yaşamından alacağı mutluluk ve huzuru arttırmak, bu şehir yaşamını zenginleştirmektir. İstanbullular gidecekleri yerlere toplu taşıma ile hızlı, ucuza ve konforlu ulaşabiliyorsa o zaman trafik sorununu çözmek açısından da büyük bir adım atmışız demektir. Bu çağ teknoloji çağı. Standartları belirlemek, bu standartları denetlemek, teknolojik uygulamalar ile vatandaşların sürece katılımını maksimize etmek, ihtiyaçları belirleyerek kaynakları bu ihtiyaçlar çerçevesinde verimlilik esasıyla dağıtmak mümkün. Bunu başaracağız.
Kentsel dönüşüm önemli bir sorun. Bugün İstanbul’da 100 bin imar mağduru var. Binlerce kentsel dönüşüm mağduru şehir içi sürgün olarak yaşıyor. Bu uygulama ile adeta halkın elinden evlerini alıp bir avuç şirkete rant olarak verdiler. Bunu yerinde dönüşüm uygulamalarıyla çözeceğiz. Çağdaş ve yenilikçi projelerle hem vatandaşlarımızı mağdur etmeyeceğiz hem de ortak yaşam alanlarını arttıracağız.
Yeşil alan konusu çok önemli. İstanbul kişi başına düşen yeşil alan miktarı açısından Ankara ve İzmir’in gerisinde. Dünya üzerinde popüler 50 şehir arasında İstanbul sondan ikinci sırada. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na göre bir şehirde kişi başına düşmesi gereken yeşil alan miktarı en az 15 metrekare. Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiye ettiği “aktif yeşil alan” oranı kişi başına en az 9 metrekare. İstanbul'da kişi başına 7,57 metrekare yeşil alan var. Londra’da green belt yani yeşil kuşak uygulaması ile doğa korunuyor. Orada yaşayan yeşil alanlara sahipler. Bir şehir beton ormanı değildir. Şehir insanların yaşadığı yerdir. O zaman şehir de insan yaşamına uygun olmalı. Bu çirkinlikten artık İstanbullular iğreniyor. Değiştireceğiz. İstanbul’da yeşili korurken, metropol alanda yeşil alan miktarını arttırmak için de ciddi bir çalışma içerisine gireceğiz. Bu kolay olmayacak. Beton ve rant lobisi buna direnecek. Ama bu kavgayı vereceğiz. İstanbul’un geleceğini kurtaracağız.
Turizm bakımından utanılacak bir seviyedeyiz. Geçen yıl Londra 17 milyar dolar turizmden gelir elde etti. Biz 6 milyar dolar elde edebildik. Neden? İstanbul’un nesi eksik? Tarihse tarih, kültürse kültür, denizse deniz, doğaysa doğa dünyanın en güzel şehrinde yaşıyoruz. İstanbul’da eksik olan tek şey yönetim aklı. Turizm tek boyutlu bir sektör değildir. Eğlence sektöründen, güvenlik sektörüne kadar şehir yaşamı ile ilgili her şey turizmde başarıyı belirler. Sanatın, kültürün olmadığı bir yerde turizm de gelişmez. Esnaf kardeşlerime özellikle söylüyorum, şehir yaşamını yok eden, sanata, kültüre düşman bütün politikalar esnafın cebine düşman politikalardır. Buraya turist gelecek, mal alacak, döviz bırakacak hepimiz zenginleşeceğiz. Beyoğlu’nu yeniden ayağa kaldırmak, Fatih İlçesini dünyanın en önemli turizm merkezlerinden biri haline getirmek, tarihi varlığımızı koruyarak güzelleştirmek zorundayız. Burada 16 milyar dolarlık bir kaynak var bu yarışta yerimizi almıyoruz. Ben diyorum ki bu parayı İstanbul kazanacak. Burada sanat ve kültürü destekleyeceğiz. Sokaklarımızı yeniden düzenleyeceğiz. İstanbul’da yaşamak benzersiz bir deneyimdir. Dünyada insanlar artık deneyim turizmi yapıyor. Bu kitleye hitap edeceğiz. Dünyanın en önemli yazarlarını, sanatçılarını, kültür ve düşünce insanlarını İstanbul’a getireceğiz. İstanbul Akımı turizmde yepyeni bir dönem açacak.
Ekolojik kalkınma alanında taş devri seviyesindeyiz. Artık vahşi, korkunç bir şekilde doğayı katlederek kalkınmanın ekonomiye de, insanlığa da ne kadar büyük zararlar verdiğini herkes görüyor. Çin Ekolojik Şehirler kuruyor. Amerika ve Avrupa’da ekolojik kalkınma temel parametre olarak ele alınıyor. Biz de bunu yapacağız. Ekolojik kalkınma modeli üzerine ciddi çalışmalarımız var. Toprağımızın bereketini koruyarak gelişeceğiz.
Yolsuzlukla mücadele. Bugün internete giriyorsunuz Londra belediyesi nereye kaç kuruş harcamış, nerede hangi imar planı tadil olmuş görüyorsunuz. Her şey şeffaf. İstanbul’da İstanbul Belediye Başkanı’nın hiçbir şeyden haberi yok. Saksı gibi Belediye Başkanı olunmaz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İstanbul’u şeffaf, katılımcı, hesap verebilir bir şekilde yönetmek zorunda. Halkın katılımı ve denetimi olmayan yerde hırsızlık vardır. Hırsızlık da bütün belaların anasıdır. Biz hırsızlık ağlarını çökerteceğiz. Her şey halka açık olacak. Halkın katılımı ve denetimiyle İstanbul yönetilecek. Kafamıza göre hareket etmeyeceğiz. Bir uygulama yaptığımız zaman o bölgede yaşayan halkın da görüşlerini alacağız, onları da yönetime dahil edeceğiz. İstanbul’u İstanbullular yönetecek.
Ayrımcılıkla mücadele. Ne demek istiyorum? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kimseye rozetine göre hizmet edemez. Sen şu partidensin, ben bu partidenim denemez. İstanbul Büyükşehir Belediyesi herkese, her görüşe, her kimliğe eşit uzaklıkta olacak. Herkese hizmet edecek. Efendim şurada Saadet Partisi çok oy aldı kaynak vermeyelim, burada MHP çok oy aldı bütçesini keselim, şurada HDP oy almış yolunu yapmayalım diye bir mentalite olamaz. Nerede ihtiyaç varsa orada olacağız. Herkese hizmet edeceğiz, herkesin aklından, görüşünden, teknik bilgisinden yararlanacağız. İstanbul’un sorunları yüzde 100’ün sorunlarıdır. Bu sorunları İstanbulluların yarısını karşımıza alarak çözemeyiz. İstanbul’un sorunlarını ancak hep birlikte ortak akılla çözebiliriz. Biz de böyle çözeceğiz.
Ancak bu sorunların hiçbirisini beton ve rant lobisinin elinden İstanbul’u kurtarmadan çözemeyiz. Beton lobisi deprem demiyor, rant diyor, o bölgeye AVM yapıyor, Beton Lobisi altyapı demiyor dolar diyor derelere çimento vuruyor, Beton Lobisi şeffaflık demiyor, tam aksine kapalı kapılar ardında iş götürmeye çalışıyor, hırsızlık yapıyor. Bunlar İstanbulluların düşmanıdır. Bunu böyle bilerek hareket etmemiz lazım.
2011 yılında rant haritası sunmuştunuz. Yurttaşları mağdur kılan firmalar ne durumdalar açıklayacağım dediniz. Bu konuyu değerlendirmek isteriz.
Şehir özellikle son 15 yıldır imar çetesi ve beton lobisinin eline geçti. Bu çete ve bu lobi İstanbul'u öyle bir duruma getirdi ki, kurtarmaya kimsenin gücü yetmedi. Bakın, Çevre ve Şehircilik Bakanı isyan etti “İmar hırsızlığı İstanbul ve Ankara'yı perişan etti” dedi. Biz beton lobisi derken, Sayın Bakan; “Beton canavarı” dedi. Cumhurbaşkanı, Başbakan hepsi isyan ettiler. Ne oldu? Hiçbir şey. Teslim olmuş durumdalar. Bu lobinin siyaset ayağı var, medya ayağı var, iş dünyası ayağı var, mafya ayağı var. İstanbul’a ihanet etmekten geçimini sağlayan bir şebeke ile karşı karşıyayız.
Bu şebeke kirli oyunlar ve iftiralarla bana da saldırıyor. Bunların dini, imanı yok. Bunlar her yalanı atar, her şeyi söylerler. Bir çıktılar neler diyorlar. 286 dairem, 7 villam, 8 uzay istasyonum Allah Allah neler nelerim var. Organize bir şekilde saldırıyorlar. Bizim alnımız açık. Dedim ki ne varsa çıkartın bunları hepsini 10 milyona vereceğim. Bu parayı da İstanbul’u beton ve rant lobisinden kurtarmak için harcayacağım. 10 milyona uzay istasyonu bundan iyi kimse bir teklif veremez. MASAK, Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu ne varsa gelsin. Şebekeye söylüyorum ben halkın içinden çıktım, halk ile birlikteyim, sizin maskenizi düşürmeden de bu işin peşini bırakmayacağım. Bunların defterini düreceğiz.
-Mezarlıklar ile ilgili bir konuyu gündeme getirdiniz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanı Adem Avcı birkaç yıl önce önemli bir açıklama yaptı. Dedi ki: “Anadolu’dan göç edenlerin cenazelerinin memleketlerine gönderilmesi konusunda cenaze yakınlarını teşvik ediyoruz. Hem doğdukları yere gömülsünler hem de İstanbul’daki yoğunluk hafiflesin diye bunu teşvik ediyoruz.”
Haziran ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanlığı verileri ortaya çıktı. Bu verilere göre İstanbul’da 2,5 yıl sonra mezar yeri kalmayacak. Yani düşünün koca İstanbul’da vefat edenleri gömebileceğimiz toprak kalmıyor. Geldiğimiz nokta bu. Artık duvara dayanmış durumdayız. Şimdi İstanbul için, hep birlikte ayağa kalkmalıyız. Bu yüzden değişim şart diyorum. Tam zamanı da şimdi.