İstanbul'da bir garip olay: Turistler de alışmış
Tarihi Sultanahmet bölgesinde Ayasofya Camii, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Yerebatan Sarnıcı ve Arkeoloji Müzesi’nin restorasyon (yenileme) çalışmaları aynı döneme denk geldi.
İskender Lahdi’nden Kaşıkçı Elması’na kadar birçok bölüm restorasyon nedeniyle kapalı. Yurttaşlar paravanlar ve iskeleler arasında tarihi eserleri geziyor.
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberi şöyle:
Yurttaşlardan ve bölgede çalışan rehberlerden gelen tarihi eserlerin aynı anda restorasyona girmesine yönelik eleştiriler üzerine Sultanahmet’e gidip İstanbul’da görmeden gidilmeyecek 5 tarihi eseri turist gibi geziyoruz.
Turumuza Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı turist bilgi masasına giderek başlıyoruz. Görevlilere gezebileceğimiz 5 tarihi eseri soruyoruz ve “Ayasofya Camii, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Yerebatan Sarnıcı ve Arkeoloji Müzesi” yanıtını alıyoruz.
Turistler de alıştı
Ayasofya Camii’ne girdiğimizde bizi yüksek iskeleler karşılıyor. İskelelerin başlangıç noktası ise perdelerle örtülü. Perdelerin üzerinde “İnşaata girmek tehlikeli ve yasaktır” tabelaları asılı. Bir rehbere iskelelere ilişkin turistlerin tepkilerini soruyoruz:
“Ben kendimi bildim bileli bu iskeleler var. Turistler de artık alıştı.”
Güvenlik görevlileri ise iskelenin uzun yıllar daha Ayasofya’da kalacağı görüşünde. Caminin hemen çıkışında ise bizi paravanlar çekilmiş medrese restorasyonu karşılıyor.
Restorasyon çalışmalarını yürüten görevliler restorasyonun ne zaman biteceğinin belli olmadığını söylüyor. Ayasofya’nın ardından Sultanahmet Camii’ne yöneliyoruz. Burada da restorasyon geçen yıl başlamış, caminin büyük bölümü kapatılmış. Bitiş tarihi ise 2020 yılı olarak öngörülüyor.
Kaşıkçı Elması’nı göremedik
Ayasofya’dan çıkıp kısa bir yürüyüşün ardından Topkapı Sarayı’na varıyoruz. Bilet gişesinin yanında sarayın açık ve kapalı bölümlerinin bulunduğu uzun bir tabela asılı. En çok merak edilenlerden Kaşıkçı Elması’nın bulunduğu alandan padişah elbiselerine kadar birçok bölüm kapalı. Üstelik Topkapı Sarayı surları da restorasyona girdiği için demir paravanlarla çevrilmiş. Tabelada işin bitiş tarihi 2018 yılının ilk ayı görünse de paravanlar yerinde duruyor.
Sütunlar perdelerle örtülü
Sarayın ardından rotamızı Yerebatan Sarnıcı’na çeviriyoruz. Burada da durum diğerlerinden farklı değil. En çok ilgi gören Medusa’nın olduğu alanı gezebiliyorsunuz ancak sarnıcın içindeki restorasyon çalışmalarından dolayı sarnıçtaki su çekilmiş.
Sarnıcın içindeki pek çok sütun bez perdelerle örtülmüş. Sarnıcın giriş kısmında yer alan park da restorasyon kapsamında karton paravanlarla çevrilmiş.
İskender Lahdi nerede?
Sarnıcı gezdikten sonra kısa bir yürüyüşün ardından Gülhane Parkı’na varıyoruz. Parkı çevreleyen sarayın duvarları da paravanlarla örtülü. Turumuzun son durağı olan İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne yöneliyoruz. Bilet gişesinde “Restorasyon çalışmaları nedeniyle İstanbul’un Çevre Kültürleri: THRAKİA-BİTHYNİA-BİZANS Salonu ve İskender Lahdi’nin bulunduğu salon geçici olarak ziyarete kapatılmıştır” yazılı tabela asılı. Görevliler 4 yıldır kapalı olduğunu ve bu bölümün ne zaman açılacağının belli olmadığını söylüyor. Zaten müzeye girer girmez de paravanlarla örtülmüş bina ve dubalarla çevrilmiş alanla karşılaşıyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na konu hakkında bilgi almak için sorularımızı ilettik ancak yanıt alamadık.
TURİSTLER SİSTEM
“İstanbul’a gelen yerli ve yabancı turistlerin ilk uğrak yeri Sultanahmet. Tarihi yarımadanın ‘tarihi’ konumundaki turistik alanda neyi görmek ister turist: Ayasofya, Topkapı, Sultanahmet Camii, Arkeoloji Müzesi ve Yerebatan Sarnıcı... Bu 5’liyi görmeden gitmek olmaz. Bir de kıtalararası yolculuk yapıp gelmiş bir turist ise daha da önemli ve anlamlı olur bu gezi. Ancak şu sıra turistler, Sultanahmet’ten ayrılırken rehberlere ‘Bi şey görseydik bari’ diye sitem ediyor. ”
‘BİR ŞEY GÖRSEYDİK BARİ'
İsmini vermek istemeyen rehberler gazetemize şöyle konuşuyor: “Türkiye, yurtdışı tanıtım reklamlarında Topkapı’yı Kaşıkçı elmasıyla, Arkeoloji Müzesi’ni İskender Lahdi’yle, Sultanahmet Camii’ni (Blue Mosque) mavi çinileriyle tanıtıyor. Ancak İstanbul’a gelen turist, tanıtım reklamlarında övgüyle anlatılan bu eserleri göremiyor. Eserler muşambaların ardında... Nedeni, bitmeyen ve aynı anda başlatılan restorasyonlar... Turisti kandırmış olmuyor muyuz? Parasını ödeyip içeri giren turiste gösterecek bir şey bulamıyoruz. Çıkışta ‘bi şey görseydik bari’ diyorlar... Bir kere daha geleceksiniz restorasyon bitince diyoruz yarı şaka... Restorasyonun nisana yetişmesi ise tek dileğimiz..”