'Çorba dağıtarak Filistinliler özgürleştirilemez!'
İBB Meclis Üyesi Ercan Erdem Meclis Kürsüsünde, “Biz çorba dağıtarak ne Filistin’i kurtarabiliriz, ne de Filistinlileri özgürleştirebiliriz” dedi.
Hıdır ULAĞ/ İBB meclisi üyeleri geçtiğimiz haftalarda gruplar halinde Kudüs ziyareti gerçekleştirmişti. Geziyi Meclis kürsüsünde gerçekleştirdiği konuşmasında değerlendiren İBB Meclisi CHP Üyesi Ercan Erdem, “İBB meclis Üyelerinin Kudüs Gezisi” konulu gündem dışı konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında, “İBB meclis üyeleri olarak hep beraber bir Kudüs ziyareti yaptık. Gayet de güzeldi. Bana göre bu Mecliste yapılmış en güzel işlerden bir tanesiydi. Çünkü en azından birbirimizi tanıma fırsatı bulduk. Keşke bunu daha önceden yapsaydık da baktığımız olayları farklı perspektiflerden değerlendirebilseydik. Biliyorsunuz, Ülkemizde bir ötekileştirme var. Ötekilerle başladığımız bu gezide, ötekilerini tanıma fırsatına sahip olmamız en büyük kazançtı bence” sözlerine yer vererek memnuniyetini dile getiren CHP’li Ercan Erdem sözünü Filistinlilerin özgürleştirilmesine getirdi ve şu ilginç cümleleri sarf etti,“Bu iş TİKA’nın çorba dağıtmasıyla olmaz. Benim söyleyeceğim budur. Biz çorba dağıtarak ne Filistin’i kurtarabiliriz, ne de Filistinlileri özgürleştirebiliriz. Biz bu işi farklı kafayla yapmalıyız. Onun için o kafayı değiştirmek bizlerle, bizim gidip görmemizle yapılabilecek bir iştir. Bir başka kafayla bunu yapmalıyız diye düşünüyorum” dedi.
İsrail Şirketi Büyükşehir Belediyesi dahil bazı Bakanlıklar ve bazı Bankaların güvenlik teknolojisini kuruyor!
Meclis Üyesi Ercan Erdem konuşmasının bir kısmında Kudüs’e giderken Atatürk Havalimanın’da yaşadığı ilginç olayı da şöyle anlattı: “Dış hatlar terminalinin THY kontuarında check-in için beklerken bir adamla tanıştım. Adamın adı Cem. Ne yapıyorsun falan filan, herkes bekliyor falan filan derken, Adamcağız İsrailli. Adı Cem. 1974’de Türkiye’den gitmiş, o Üniversitedeki şeylerden kapışmalardan sonra falan filan. “Aileyi mi görmeye geldin” falan dedim? “Yok “dedi. “İş için geldim” Ne yapıyorsun? “3-4 ayda bir gelirim” dedi. Ne iş yaparsın? Yahu dedi “ben Siber teknoloji güvenlik uzmanıyım. İsrail’deki bir Şirketin” Yahu nasıl Türkiye’de böyle falan oluyor mu? Yahu dedi “Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesiymişsiniz, Büyükşehir Belediyesi dahil bazı Bakanlıklar ve bazı Bankalar hepsinin güvenlik şeyi bizden kurulur. Tüm dünyada olduğu gibi” dedi. Demek ki arkayı kaptırmışız biraz, yani arkada İsrailliler oturuyor. Onun için o işe dikkat etmemiz lazım. En önemli iş budur, en önemlisi”
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi 2018 yılı Mart ayı Meclis toplantılarında Üsküdar Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Ercan Erdem, “İBB meclis Üyelerinin Kudüs Gezisi” konulu gündem dışı konuşmasının tamamı:
Sayın Başkan, Değerli Arkadaşlarım; Öncelikle İstiklal Marşımızın Meclisteki kabulünün 97 yılı bugün, onun için hepimizi kutluyorum, iyi ki İstiklal Marşımız var. İBB meclis üyeleri olarak hep beraber bir Kudüs ziyareti yaptık. Gayet de güzeldi. Bana göre bu Mecliste yapılmış en güzel işlerden bir tanesiydi. Çünkü en azından birbirimizi tanıma fırsatı bulduk. Keşke bunu daha önceden yapsaydık da baktığımız olayları farklı perspektiflerden değerlendirebilseydik.
Kudüs şöyle bir yer; hepimiz gittik, hepimiz biliyoruz, hepimiz gittik ama bazılarınız bu fotoğrafa dikkat etmemiştir, o haritaya. Şuradan girdik, Lion dedikleri o Aslanlı kapıdan. Hemen ilk biraz ileride sola kıvrıldık ve askerlerin arasından sabah namazına gittik.
Öncelikle bu organizasyonu düşünen ve gerçekleştirenlere teşekkür ederek başlamalıyım. Dönüş yolunda otobüste de belirttiğim gibi, bu görev gezisinin en önemli bölümü şuydu; Biliyorsunuz, Ülkemizde bir ötekileştirme var. Ötekilerle başladığımız bu gezide, ötekilerini tanıma fırsatına sahip olmamız en büyük kazançtı bence.
Hatırlarsınız, bu göreve gitmeden önce Üyesi bulunduğum AB ve Uluslararası İlişkiler Komisyonunda önüme gelen bu ziyaret dosyasında “Doğu Kudüs” kısmına itiraz etmiştim. Ve Meclis konuşmamda da “İşgal altındaki, ezilen ve özgürleştirilmesi gereken Filistin halkının Başkenti Kudüs’ün tamamını ziyaret etmeliyiz” demiş idim.
Grup sorumlumuz olarak bizimle beraber gelen ama şimdi görmüyorum, buralarda mı Hüseyin Bey? Yok... Ama güzel bir şey hazırlamıştı. Bunu bir vesileyle paylaşmış. “İBB Meclis Üyeleri 1.Grup Kudüs Ziyaret Raporu” Önemli bir şeydi. Ama Kudüs yazdığı için kendisini özellikle de tebrik ediyorum. Yanlışlıkla Doğu Kudüs de diyebilirdi. Ama demek ki gittiğimiz, gezdiğimiz zaman birbirimizi anlamışız, onu ifade etmek için söylüyorum. Ancak ben de daha önce Kudüs’ü ve İsrail’i ziyaret eden bir kişi olarak, bu kez ziyaret ettiğim işgal altındaki topraklarla bir mukayese yapma imkânım oldu. Bu farklılığı ortaya koymak istedim.
Belki hepinizde olmadı ama bazıları 1.Grupla değil de 2.Grup ve 3.Grup giden Arkadaşlarımız Kudüs’ün biraz daha Batı tarafını veyahutta Tel Aviv’i görüp onların yaşamlarını tespit etmiş olma imkânlarının olabildiklerini zannediyorum. Ama biz de o maalesef olmadı, yani tam anlamıyla ama ben daha önceden gördüğüm için bunu şey yapalım. Sizin olduysa o zaman şimdi benim anlattıklarıma katılacaksın muhakkak suretle.
Dış hatlar terminalinin THY kontuarında check-in için beklerken bir adamla tanıştım. Adamın adı Cem. Ne yapıyorsun falan filan, herkes bekliyor falan filan derken, Adamcağız İsrailli. Adı Cem. 1974’de Türkiye’den gitmiş, o Üniversitedeki şeylerden kapışmalardan sonra falan filan. “Aileyi mi görmeye geldin” falan dedim? “Yok “dedi. “İş için geldim” Ne yapıyorsun? “3-4 ayda bir gelirim” dedi. Ne iş yaparsın? Yahu dedi “ben Siber teknoloji güvenlik uzmanıyım. İsrail’deki bir Şirketin” Yahu nasıl Türkiye’de böyle falan oluyor mu? Yahu dedi “Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesiymişsiniz, Büyükşehir Belediyesi dahil bazı Bakanlıklar ve bazı Bankalar hepsinin güvenlik şeyi bizden kurulur. Tüm dünyada olduğu gibi” dedi. Demek ki arkayı kaptırmışız biraz, yani arkada İsrailliler oturuyor. Onun için o işe dikkat etmemiz lazım. En önemli iş budur, en önemlisi.
Şimdi buradan hareket ederek size bizim nasıl girdiğimizi göstereyim. Tel Aviv’e indik. Havalimanından Ben Gurion Havaalanı, hepinize söylemişler, otelimize yerleşirken hepinizin kaldığı gibi şu duvarların arasından geçerek girdik. Sorgu, sual falan filan yapıyorlar insanlara orada. Hele sabah namazına şey yaparsan, çıkıp gelirken görmüşsünüzdür, insanlar nasıl duruyorlar, nasıl bir sefalet çekiyorlar, bunların hepsini gördük. Sabahleyin Beytüllahim’den çıkıp da Mescid-i Aksa’ya sabah namazına giderken, siz de tabi hepiniz gördünüz ama bu fotoğrafı çektiniz mi bilmiyorum buna benzer.
Bu sağ tarafta şurada gördüğünüz İsrail askerleri. Ben hayatımda silahların altında bir namaz kılmamıştım. Ama demek ki bunlardan geçerek girdik, bu o kadar iyi bir şey değildi. Sonra otele döndük tekrar. Görev gezisini Sayın KARAKAYA raporunda gayet güzel özetlemiş. Ben fazla girip de zamanınızı almak istemem. Sonra Beytüllahim’e gittik, Doğuş Kilisesi falan derken. Avedis nerede, Hacım? Hacım el sallıyor. Aramızda bir Hacı var ha, ona göre. Yani Avedis Hacı oldu. Onu tebrik ediyorum.
Sonra dünyanın en pahalı yer kapma Yahudi mezarlığı Zeytindağı’nda biliyorsunuz. Milyon dolarlık, bunların büyük hevesi şey, işte kıyamet zamanı geldiğinde mezarlardan kalkınca kısa kısa hemen koşup orada Süleyman’ın tapınağına yatmak için uğraşıyorlar onlarda. Bu görevde esas ilgilendiğim kısım şu oldu; İsrail’i gözlemlemiş ve orada bulunmuş bir kişi olarak Filistin halkının durumuyla Belediyecilik açısından bir karşılaştırmalı sonuca varmaktı.
Bu sonuca varmak için de fazla uğraşmaya gerek yoktu. Bu tamamen Kudüs’ün Filistinlilere reva görülen çöplük tarafları. Yani bunları Batı tarafında görme ihtimali yok. Onlar çöplerini kaldırıyorlar ama Filistinlilerinkini özellikle bırakıyorlar orada. Tabi bazılarınız muhakkak görmüştür. Onu da anlayabiliyorum. Ancak burada bu belki hepinizin görmediği bir yerdir. Neresi olduğunu bilen var mı bilmiyorum ama burası Batı Kudüs’teki modern eski Osmanlıdan kalma bazı yerlerin güzel oteller yapıldığı ve pırıl pırıl bir yer olan oradaki bir Çarşı. Gördüğünüz gibi her şey var. Biz bunu göremedik ama görseydik iyi olurdu. Bu da öbür tarafı. Bana göre başarılı bir resim çektiğimi düşünüyorum. Bizim Grupla gelen Arkadaşlar, belki o resimde budur. Bu kadın sabah namazına gittikten sonra o işler bitince bu kadıncağız bizi karşıladı, üstünde Jerusalem yazıyor. Üstünde Jerusalem yazıyor, Kudüs demek.
Bazı Yahudiler, birçok Yahudi Kudüs falan denilince Kudüs’ü falan bilmiyor, işte El-Kudüs falan. Onlar böyle bakıyorlar ama gördüm ki bu Filistinli de Jeruselam diye bakıyor olaya. Yani bir şeylere bir başka şey göstererek bu böyle yapacağız demekle o şeyler olmuyor. Onu da söyleyeyim. “Siz yardım edilmiş yoksullar görmek istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk” demiş Victor Hugo.
Otobüs duraklarının hikâyesini biliyoruz. Otobüslerin içinde Amerika’da bir zamanlar zencilere uygulanan sistemin aynısının uygulandığını ve Filistinlileri Yahudi otobüslerine almadıklarını biliyoruz. Bazı araçların özel bir numaraları olduğunu her yere girmek için, onları biliyoruz. Efendim, ondan sonra bir ara El Halil’e gittik. Orayı da kısa geçeyim... O da bu hepiniz biliyorsunuz.
Bu iş, TİKA’nın çorba dağıtmasıyla olmaz. Benim söyleyeceğim budur. Biz çorba dağıtarak ne Filistin’i kurtarabiliriz, ne de Filistinlileri özgürleştirebiliriz. Biz bu işi farklı kafayla yapmalıyız. Onun için o kafayı değiştirmek bizlerle, bizim gidip görmemizle yapılabilecek bir iştir. Bir başka kafayla bunu yapmalıyız diye düşünüyorum. Bu Hazreti İbrahim’in şeyi. Üst tarafta 75 metre, yukarıda hepimize anlatılanlar olduğu gibi, bu Peygamber Efendimizin ayak izi falan. Onları söyledikten sonra şu önemli. Biz burada dua ederken öbür tarafta bir pencere vardı, bilmem fark edenler oldu mu?
Öbür taraftaki pencereden de gelen, huşu içindeki Yahudi ibadetlerini izliyordum. Buraya yazdım gerçi ama bize Cebirde öğrettiler “Aynı şeye eşit olan şeyler, birbirine eşittir” falan diye yani. Aynı adam işte Hazreti İbrahim, öbür tarafta İsrailliler başka türlü davranıyor. Biz burada farklı.
Çok teşekkür ediyorum hepinize. En son biraz şaka yollu bitireyim, yani benim takkeli resmimi göstereyim size ki zannetmeyin bu kipa’dır, bildiğimiz yani Camide kullandığımız takke. Onunla da giriliyor yani. Ben en son size işte bu, şu, bu falan filan derken bir resim vardı, onu da paylaşarak bitireyim. O da şudur; Sevgili Hüseyin Bey’in çektiği şu resim çok önemli; Çocuklarla beraber Rabia işareti. Ancak bu Rabia işaretini bir türlü becerememiş çocuklar. Kaçırıyorlar orayı, o kaçırıyorlar, bu kaçırıyorlar, olmamış. Bazılarını göreceksiniz bunu yapmışlar. İnşallah şimdi son zamanlardaki Bozkurt’lan falan bir öğretmeye kalkarsak yandı gülüm keten helva. Onu da karıştırırlar. Hiçbir şey çıkmaz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum...