Yaklaşan İstanbul depreminde tarihi eserlerin durumu ne olacak?
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yaklaşan İstanbul depremi için teyakkuza geçildi. 35 bin tarihi alana sahip İstanbul'da 20 bin tarihi alan risk altında. İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, tarihi eserlerde deprem riskine karşı nasıl önlem aldıklarını Gerçek Gündem'e anlattı.
7.4, 7.6…
Merkez üssü Kahramanmaraş.
Şiddeti 9 saat arayla 11 kenti yıkmaya yetti
15 gün sonra
Merkez üssü Hatay.
Geriye kalanlar da 6.4, 5.8’e kurban gitti.
Bir ayı geçen deprem felaketinin ardından resmi açıklamalara göre 46 bini aşkın insan hayatını kaybetti. Milyonlarca insan evsiz, memleketsiz, yurtsuz kaldı. Hepsi sadece bir buçuk dakika sürdü. Bir buçuk dakikada canlarımızı, geçmişimizi, aidiyetimizi kaybettik.
Şehirler toz duman içinde yıkılırken bildiğimiz her şey de enkaz altında kaldı.
Yüreğimizde derin bir acı bırakan deprem felaketinin ardından gözler İstanbul’a çevirdi. Uzmanların bağıra bağıra duyurmaya çalıştıkları İstanbul depremi için adeta bir fragman niteliğinde oldu Güney Doğu bölgesi.
Yaşanacak olası bir depremde tarihi yarımadada olanlar başta olmak üzere eski eserlerin birçoğu hasar alacak. Ancak ne derecede?
35 bini aşkın tarihi alana sahip olan İstanbul’da eski eserler için önlem alındı mı? Restorasyon süreçleri denetimden geçiyor mu? Olası bir depremin kültürel mirasa etkileri neler olur? Soruların yanıtlarını, İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel verdi.
“TARİHİ YAPILARA MÜLKİYET ODAKLI DEĞİL SORUMLULUKLA YAKLAŞMAMIZ GEREKİYOR”
İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı, İstanbul’da Koruma mevzuatlarının ve KUDEB’in tanıdığı yetkiler ve tabii ki mesleki sorumlulukla, mülkiyetleri İBB’ye ait olsa da olmasa da birçok tarihi yapının takipçisi durumunda.
“İstanbul gibi deprem kentinde; mülkiyet odaklı bakmaksızın tarihi alanlara sorumlulukla yaklaşmak gibi bir zorunluluğumuz var” diye anlatıyor Oktay Özel:
“2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ilgili maddeleri gereği; “kamuya ait olanlarla birlikte gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir.
Mülkiyet sahibi aracıdır. O yapının korunmasını, geleceğe aktarılmasını sağlayacak aracı niteliğindedir. Bu tarihi yapıların gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak gerekir.”
Oktay Özel’in anlattıkları aslında tamamıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkisi kapsamında. Ancak denetim ve takip sorumluluğunu koruma mevzuatı gereği üstlenmiş durumdalar.
İBB Miras, düzenli şekilde 2 bin esere temizlik, basit onarım ve onarım gibi sürdürülebilir çalışmalar yapıyor. 2019’dan beri de yaklaşık 600 tarihi noktanın restorasyonunu tamamladı. Şu anda 60’a yakın yapının daha restorasyon çalışmaları devam ediyor.
“YANLIŞ RESTORASYONLAR YIKICI ETKİYİ CİDDİ ORANDA ARTTIRDI”
Peki özel mülkiyetteki tarihi eserlerin restorasyon süreçleri denetimden geçiyor mu? Özel yanıtlıyor:
“Beklenen İstanbul depreminde kültürel miras açısından bizi bekleyen bazı tehlikeli durumlar var. Bunlardan bir tanesi afet. İkinci metruk yapılar. Üçüncüsü de yanlış restorasyon. Güneydoğu Anadolu Depremi bizlere gösterdi ki; bölgede yakın geçmişte yürütülen restorasyonlar tarihi yapılara zarar vermiş! Yakın geçmiş restorasyon deneyimlerimiz ne yazık ki iyi değil… Son 20 yılda restorasyona para harcama odaklı, müteahhitlik odaklı bakıldı. Bu da yanlış restorasyonların başlangıcı oldu. Yıkılan tarihi yapıları görüyoruz, birkaç yıl önce restorasyonu yapılan var arasında. Tabii ki depremin yıkıcı etkisi önemli bir etken ama açık bir şekilde ortaya koymamız gerekir ki yanlış restorasyonlar yıkıcı etkiyi ciddi oranda arttırdı. O yüzden denetim konusu çok önemli.
İBB, denetim yetkisini, 2863 sayılı Koruma Kanunu ve alt mevzuatlarından alır. Dolayısıyla İstanbul’da tüm kültürel miras alanına dair müdahaleler İBB’nin de denetim yetkisi altındadır. Hatay deneyimi ile önemli dersler çıkardık. Yanlış restorasyonlar yapmaya artık İstanbul’un tahammülü yok. O neden İBB denetim mekanizmasını artırarak işletecek.”
“BAKANLIĞIN DA DAHİL OLDUĞU KOMİSYONDA AFET KILAVUZU ÇIKTI, YALNIZCA İBB KULLANIYOR”
Medeniyetin beşiği Antakya hepimizin yüreğinde ince bir sızıyken yaklaştığı söylenen İstanbul depremi nedeniyle 35 bini aşkın tarihi eser için bir an evvel harekete geçmeli. Özel, Türkiye’nin her ne kadar son 20 yılda restorasyon deneyiminin kötü olduğunu söylese de önemli çalışmalara da imza atıldığının altını çiziyor. 2017 yılında toplanan komisyonda “Tarihi Yapıların Deprem Riskinin Yönetilmesi Kılavuzu”nun oluşturulduğundan bahsediyor Özel ancak bu kılavuzu kullananın yalnızca İBB olduğunu vurguluyor:
“Koruma Kurulları böyle bir kılavuzun varlığından haberdar değil. Kültür Bakanlığı’nın birimleri böyle bir kılavuzun varlığından haberdar değil. Bu kılavuz, mevzuatlaştırılması gereken bir çalışma. Tarihi yapılara yönelik güçlendirme önerilerini içermesi nedeniyle son derece önemli bir çalışmadır. Kapanış bölümüyse çok hayatidir. Afet durumunda tarihi yapılara acil müdahale nasıl olur, bunu anlatır. Ne yazık ki biz bu kılavuzdan doğru faydalanamadık.”
“TARİHİ YAPILARIN DEPREM RİSKİNİN YÖNETİLMESİ KILAVUZU GELİŞTİRİLEREK MEVZUATA DÖNÜŞMELİ”
Tarihi yapılar için depremin çok büyük bir tehlike olduğunun altını çiziyor Oktay Özel ve “Tarihi Yapıların Deprem Riskinin Yönetilmesi Kılavuzu”nun mevzuatlaştırılması gerektiğini savunuyor:
“Türkiye’deki tarihi yapıların güçlendirilmesine odaklı bir mevzuat yok. Koruma Kurullarında uzman inşaat mühendisi yok. Artık bunu tartışmaya açmak zorundayız. İstanbul depremi bu kadar yakınken; Güneydoğu Anadolu depremi üzerinden henüz 1 ay geçmişken önceliğimiz tarihi yapılara yönelik güçlendirme projeleri olmuyor! Biz öncelikle kamu kurum ve kuruluşlarını deneyimli, liyakatli insanlarla buluşturmalıyız. Koruma kurulları tarihi yapıların deprem riskini değerlendirecek altyapıya sahip değil. Yetkili kamu kurumlarında tarihi yapıların deprem riski öncelik değil. 2017’de bir uzlaşı ile oluşturulan bu kılavuz geliştirilerek açık bir süreçle tartışılmalı ve mevzuatlaştırılarak uygulaması zorunlu hale gelmeli. Bu mirasımızı geleceğe taşıyabilmek için hayati bir durum.”
Fotoğraf: Şahan Nuhoğlu
“20 BİN TARİHİ YAPI RİSK ALTINDA”
7.5 büyüklüğündeki bir depreme İstanbul’daki tarihi yapılar nasıl tepki gösterir?
Oktay Özel, 20 bin tarihi yapının risk altında olduğunu söylüyor. Hatta içinde yaşayanlarla birlikte toplam 400-500 bin insanın can güvenliğini etkileyecek şekilde risk altında olduğuna dikkat çekiyor. İvedi olarak bu 20 bin yapının deprem güvenliğini sağlamak gibi bir zorunluluklarının olduğunu dile getiren Özel, “İBB Miras tarafından yürütülen restorasyon çalışmalarında öncelikle yapı sayısal olarak modellenir. Beklenen senaryo depreminde bu tarihi yapı nasıl davranacak? Bu belirlenir. Tarihi yapılara güçlendirme müdahalesi sınırlıdır. Ancak, afet durumunda toptan göçmeyi engelleyecek ve sınırlı da olsa hasar oluşabilecek düzeyde güçlendirme kararları ele alınır. Öncelik minimum ama efektif müdahalelerdir. Buna yönelik bir güçlendirme çalışması başlar.” diye yanıtluyor.
“AFET KOLLEKTİF ÇALIŞMAYI ZORUNLU KILAR”
“İstanbul için kaybedecek vakit kalmadı.”
Oktay Özel bu cümlesini üstüne basa basa söylüyor. Vakit yok ancak iş çok. Tarihi yapılar için güçlendirilme çalışmalarının ivedilikle yapılması gerekiyor. Ancak bu tek başına İBB’nin üstleneceği bir görev değil. Özel, kendi bünyelerinde yürüttükleri kapsamlı restorasyonda öncelikle güçlendirme odaklı çalıştıklarını söylüyor. Peki diğerleri? İşte buna yanıt vermek diğer kurumlara düşüyor.
Sivil mimarinin belgeleme çalışmalarının yapılmaması, Hatay Valiliği tarafından hazırlanan eksik kültür envanteri, yıkılan yapıların yeniden inşa sürecinde akıllarda soru işareti bırakıyor. Hatta yeniden inşası olacak mı, o bile bir muamma. Özel, İstanbul’daki 35 bini aşkın tarihi yapının belgeleme çalışmalarının tamamlandığını söylüyor. Tüm tarihi yapıların teker teker envanterlerini çıkarttıklarını söyleyen Özel, “Uluslararası mevzuata uygun şekilde envanter fişleri alınarak ve arşivlerde projelendirme çalışması varsa onu da sisteme dahil ederek büyük bir envanter toplamış olduk. Afet durumunda tarihi yapıların yok olmasına karşı alınan en önemli önlemlerden bir tanesi. Bu noktada depreme hazırız. Hazır olmadığımız konu kollektif çalışma. Afet, kollektif çalışmayı zorunlu kılar. Ne yazık ki bu durum şimdiye kadar oluşmadı. Belki Güneydoğu Anadolu depremi sonrasında bu kollektifi bir araya getirebiliriz.” diye anlatıyor.
METRUK YAPILAR İSTANBUL İÇİN BÜYÜK RİSK OLUŞTURUYOR
İstanbul’daki en önemli sorun da metruk yapılar. Binlerce metruk yapı kaderine terk edilmiş halde duruyor. Her gün bir tehlike riski taşıyan bu yapılar deprem senaryosunda ciddi felaketlere de sebep olabilir.
Oktay Özel, bine yakın mülk sahibine sorumluluklarını hatırlatan yazılar yazdıklarından bahsediyor:
“Bine yakın metruk yapı İstanbul için hayati durumda. Geçtiğimiz hafta Fatih’te bir yapı kendiliğinden çöktü. Deprem anında bu yapıların neredeyse direnci yok. Sokağın kapanmasına sebep olacak. Müdahaleleri engelleyecek durumda olacak. Ayrıca kültür varlığı da yok olmuş olacak. O yüzden özel mülkiyet sahipleri bu sorumluluğu hissetmek durumunda. Türkiye’deki mevzuat zorluklarını aşmak gerekiyor ama mülk sahiplerinin de sorumluluğunu hissetmesi gerekir.”
Metruk yapıların basit onarım ya da basit güçlendirmeyle yeniden ayağa kalkması zor. Ancak Oktay Özel’in dediği gibi, İstanbul için ciddi bir risk. Peki vatandaşın bütçesi buna yeter mi? Bu noktada Özel, halkın ulaşabileceği çeşitli fonlar olduğunu söylüyor:
“Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına ait Katkı Payları doğrudan özel mülkiyetle buluşturulmalı. Kamu kurumları kendi bütçeleri ile sahip oldukları tarihi yapıların restorasyonlarını sürdürebilirler. Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına ait Katkı Paylarının kamu kurumları tarafından kullanılmasını doğru bulmuyoruz. Doğrudan özel mülkiyetle, vatandaşla buluşturulması gerekir, ayrıca uygun kredi imkanları sonuna kadar zorlanmalı. Dış kaynakların özel mülkiyetle buluşturulması tartışılmalıdır.
Burada sizin aracılığınızla duyurmuş olalım. İBB Miras; proje ve uygulama danışmanlığı yapacak, hızlı tarama teknikleriyle tarihi yapıları düzenli şekilde takip edecek. Biz bu sorumluluğu üstleniyoruz ancak tarihi yapıları, metruk yapıları takip ederek mülkiyet sahiplerini uyaracağız. Gerektiğinde işlem de yapacağız. Tarihi yapılar rant projelerine dönüştüremezler. Buna izin vermeyiz."
“İBB MİRAS BÜTÜNLEŞİK BİR AFET PLANI OLUŞTURDU”
Oktay Özel, deprem olasılığına dair alınabilecek ve almaya başladıkları önlemleri teker teker anlattı. Ancak konuştuğumuz her şey bir zaman meselesi. İstanbul’un ise ne yazık ki öyle bir zamanı yok. Her an gelecek bir depreme karşı İBB koşarak bir şeylere yetişmeye çalışıyor. Peki bu yetecek mi? Oktay Özel yanıtlıyor:
“İstanbul’un tarihsel deprem döngüsünde zamanımızı doldurduk. Hazırlık için fazla zamanımız da yok. Çok hızlı bir şekilde hazırlıklarımızı tamamlamak zorundayız. İBB Miras bütünleşik bir afet yönetim planı oluşturdu. Uzunca bir süredir üzerinde çalıştığımız bir plandı ama Güneydoğu Anadolu depremi bize bu konuyu çok hızlı tamamlamamız gerektiğini ortaya koydu. Afet Öncesi, afet sırası ve afet sonrası her aşama titizlikle yönetilmeli. Bütünleşik bir planla bütün kurum ve kurulularla birlikte hazır olunmalı."