'Bosna'da kendi cehennemimden geçtim' diyen İskoç ressam Peter Howson'ın son tablosu
İskoçya'nın önde gelen ressamlarından Peter Howson, 90'lı yılların başlarında, savaşın en çetin geçtiği zamanlarda Bosna'ya gitmenin onu "cehenneme sürüklediğini" söylüyor.
BBC Türkçe'nin aktardığına göre savaş döneminde gördüklerini resmeden 61 yaşındaki ressam, o dönemde tanık olduğu sahneleri kabullenmesinin ve bütün yaşadıklarıyla barışmasının çeyrek yüzyıl sürdüğünü anlatıyor. Bu yıllar boyunca içki, uyuşturucu ve depresyonla mücadele ettiğini belirtiyor.
Howson, son olarak 2013 yılında geçirdiği yeni bir zihinsel çöküntünün ardından hastaneye kaldırılmış ve iki yıl boyunca psikiyatrik tedavi görmüştü. Doktorlar, bu krizde de ressamın Bosna'da tanık olduklarının etkili olduğunu söylüyordu.
Hayatını bu denli derinden etkilemesine karşın, Howson, yeni bir eserinde yine Bosna Savaşı'nı ele almaya karar verdi. Eser, Glasgow'daki Aziz Mungo Müzesi'nde sergilenmeye başlandı ve üç yıl boyunca kentteki müzelerde sanatseverler tarafından görülebilecek.
Srebrenitsa Katliamı isimli tablo, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa topraklarında yaşanan en büyük mezalimi anlatıyor. Temmuz 1995'te yaşanan bu soykırımda, çoğu erkek, 8 binden fazla kişi öldürülmüştü.
Howson, Srebrenitsa'da yaşananlara bizzat tanık olmadı, ancak bu katliama giden yolda gerçekleşen birçok başka olayı gözleriyle gördü. 1993 yılında dini ve etnik gerilimin yaşandığı eski Yugoslavya'ya bir "savaş ressamı" olarak gittiğinde, göreceklerine hiç hazırlıklı değildi.
"İskoçya'da bugün bir savaşa bizzat tanık olmuş pek fazla insana rastlamazsınız ve ben gördüklerim karşısında büyük şok yaşadım" diyor ve ekliyor:
"Ordu beni sokaklarda dolaştırdı ve yerde yatan cesetler, yakılmış, yağma edilmiş evler, içinde hâlâ cesetler olduğu halde ateşe verilmiş otobüsler gördüm."
Howson gördüklerinden öylesine derinden etkilenmişti ki hiçbir sanatsal çalışma yapamadan birkaç gün içinde eve dönmeye karar verdi. Ancak bundan altı ay sonra Bosna'ya geri döndü ve bu kez karanlık ve rahatsız edici tablolardan oluşan bir koleksiyon hazırladı. Eserleri 1994 yılında Londra'daki Emperyal Sanat Müzesi'nde sergilendi.
Özellikle Hırvat ve Müslüman isimli tablosu büyük bir tartışma yarattı. Resimde, iki askerin bir kadına vahşi tecavüzü betimleniyordu. Tablo, David Bowie tarafından satın alınınca daha da büyük bir üne ulaştı. Howson, bu tablonun koleksiyonun en güçlü ve en yıkıcı parçalarından biri olduğunu söylüyor.
Howson "David Bowie tecavüz tablosunu satın aldığı zaman, dev bir tartışma koptu. Bence bu çok da iyi oldu, çünkü o zamanlar insanlar Bosna'da sistematik olarak tecavüzlerin yaşandığının çok da farkında değillerdi" diyor.
1994 yılındaki bu serginin ardından Emperyal Savaş Müzesi, daha az vahşet yansıtan sadece altı resme sabit koleksiyonunda yer verme kararı aldı. Bu, Howson'da hayal kırıklığı yarattı. Müzenin yöneticisinin gerekçesi, Howson'ın sadece bizzat tanık olduğu sahnelerin betimlendiği eserlere yer vermeyi tercih ettiği şeklindeydi.
Howson, "Bu beni epey şaşırtmıştı, çünkü Picasso örneğin Guernica'yı yaptığında orada yaşananlara tanık olmuş değildi" diyor.
Bosna'da geçirdiği zamanın ardından, savaşın dehşeti Howson'ın peşini bırakmadı. Kızının annesi Terry'yle evliliği bu nedenle bitmek durumunda kaldı, kendini içkiye ve uyuşturucuya teslim etti.
'Benim kendi cehennemim'
Howson, "Çok kereler, keşke hiç gitmeseydim diye düşündüm. Ama bugün biraz daha rasyonel baktığımda, her şeyin iyiye gittiğini görüyorum. Terry'yle halen dostuz ve kızımla da yakın bir ilişkimiz var" diye konuşuyor:
"Bosna'da gördüklerim beni kökten değiştirdi ve birçok açıdan çok daha iyi bir insan yaptı. Ben kendi cehennemimden geçtim. Bu da yıllar sürdü."
Peki Howson, Bosna Savaşı'nın hayatını bu kadar yaralamasına karşın neden bu konuya bir kez daha geri döndü?
Glasgow Müzeleri, Howson'ın Bosna tablolarından birini satın almak istedi, ancak tablolar artık özel koleksiyonlarda olduğu için bu mümkün olamadı.
Howson da bunun üzerine yeniden Bosna'yı resmetmeye karar verdi.
"Tabii ki etkileniyorsunuz. Bu tabloyu yapmaya başladığımda, kâbuslar da geri döndü. Ama geçmişteki kadar korkunç karabasanlar değildi bunlar" diyor.
Srebrenitsa katliamı gibi olayların yaşanıyor olmasını aklının almadığını söyleyen Howson, bu tablonun insanları farklı şekilde düşünmeye, hayatın sadece alelade şeylerden ibaret olmadığını fark etmeye itmesini umuyor:
"İnsan doğasının karanlık yanına da bakmak zorundayız. İyi insanlar olabiliriz, ama Bosna'da yaşananlar bana gösterdi ki derinlerde öyle iyi falan değiliz belki de.
"Bu cılız medeniyet kisvesi altında terör, dehşet, kargaşa ve kan var."
Howson, Srebrenitsa Katliamı'nın önlenebileceğini ama önlenmediğini de düşünüyor. Hollanda askerlerinden oluşan Birleşmiş Milletler barış gücü, katliam başladığında güvenli bölgenin denetiminden sorumluydu.
Howson, "Birleşmiş Milletler bu insanları korumakla yükümlüydü, ama onları tamamen yüzüstü bıraktı" diyor.
İskoç ressam, bu katliamının benzerlerinin her an her yerde tekrarlanabileceğini de söylüyor:
"İşler bir kez çığırından çıkmaya görsün, insanlar hemen akıllarını yitirmeye, çılgınca şeyler yapmaya başlıyorlar. Yugoslavya'da olan tam da buydu. Burada da olmayacağının hiçbir garantisi yok."
(Steven Brocklehurst-BBC News, İskoçya)