Nilüfer: Diğer tarafta evine yiyecek ekmek götüremeyen insanlar var...

Nilüfer, Hayalinin gerçek demokrasiye sahip bir Türkiye olduğunu vurguladı.

Nilüfer: Diğer tarafta evine yiyecek ekmek götüremeyen insanlar var...

Nilüfer verdiği röportajda ile dünü, bugünü, Türkiye’yi, demokrasiyi, özgürlüğü, şarkıların güzelliğini hakkında açıklamalarda bulundu.

Şarkı söylemenin kendisi için çok şey ifade ettiğini söyleyen Nilüfer, sahnedeyken ayaklarının yerden kesildiğini de ekliyor sözlerine.

Nilüfer olabilmek için özgürlüğünden ödün verdiğini belirten sanatçı, Türkiye’de telif konusunun büyük bir yara olduğunun altını çiziyor.

Hayalinin gerçek demokrasiye sahip bir Türkiye olduğunu vurgulayan Nilüfer, İnsanların ötekileştirilmediği, özgürlükçü bir Türkiye istiyor.

Nilüfer'in Cumhuriyet Gazetesi'nden Öznur Oğraş Çolak'a verdiği röportaj şöyle oldu:

DÜŞÜNME DÖNEMİ...

- Evlere kapandığımız bu dönemde, neler yapıyorsunuz?

Neredeyse zamanımın tamamını evde geçiriyorum. Duruyorum, bekliyorum, düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte neler yapacağım, nasıl bir hayat beni bekliyor, müzik konusunda mesleğimle ilgili neler yapabilirim, neler yapmalıyım diye... Biraz durma ve düşünme dönemi geçiriyorum diyebiliriz.

- Koronavirüsten dolayı ülke hatta dünya olarak beklemedeyiz. Tüm sanat beklemede... Sizin de konserleriniz iptal olmuştur. Özlediniz mi sahneyi, şarkı söylemeyi?

Ben maalesef çok ciddi, ağır bir rahatsızlık geçirdim ocak ayında. Virüs beni hastanelik etti ve 20 gün hastanede kaldım. Akciğerlerimin temizlenmesi oldukça büyük bir zaman aldı ve daha sonra uzun bir süre tedavim sonra evde devam etti. Bu sırada salgın baş gösterdi. Yani ben 5 aydır karantinadayım diyebilirim.

Şarkı söylemeyi ve sahne almayı elbette özledim ancak biraz kaygılıyım açıkçası. Ciddi bir rahatsızlık geçirdiğim için biraz hassas bir durumda bedenim. Çok güvenilir bir ortam olmadıktan sonra sahne almam çok kolay olmayacak gibi duruyor.

MÜZİK PİYASASI ETKİLENDİ

- Bu durum müzik piyasasını nasıl etkiledi sizce?

Müzik piyasasını çok etkiledi tabii ki. Sahne etkinliklerinin devam etmemesi, durması müzisyenleri birçok açıdan olumsuz etkiledi. Ekonomik açıdan çok büyük darbe yaşadılar ve problemler yaşadılar.

O yüzden bir an önce normale de dönmesi lazım. Onun dışında, bu süreçte sosyal medyada gördüğüm kadarıyla pek çok şarkının piyasaya sürüldüğünü gördüm. Sanırım insanlar korona sürecine o kadar konsantreydi ki bence pek müzik dinleyecek ve müzikte yeni bir şey keşfedecek psikolojide değillerdi. Şahsen ben bu süreci sadece haber kanalları izleyerek geçirdim.

- Devlet nasıl önlemler almalıydı?

Önlemler düzgün ama 2 milyon test sayımız var ki bunun az olduğunu düşünüyorum Rusya ve Almanya ile kıyasladığımızda... Bundan sonra antikor testleri başlayacakmış ve bunun da gecikmeden yapılmaya başlanması lazım. Normalleşme süreci başladı ve birçok yer açılmaya başladı...

Fakat ben biraz erken açıldığını düşünüyorum. Restoranlar, parklar, plajlar, oteller. Elbette ekonomiyi düşündüğümüzde çarkın dönmesi için bu yerlerin açılması gerekiyor ve milyonlarca insan geçimini bu işlerden sağlıyor. Fakat dilerim ki bu normalleşmeyle birlikte yeni patlamalar olmaz.

- Çocukluğumdan bugüne kadar sizin şarkılarınızı dinliyorum. İçten, hissederek söylüyorsunuz, bize de bunu hissettiriyorsunuz. Nedir bu işin sırrı?

Evet şarkılarımı hissederek söylüyorum. Zaten karşımdakilere geçirebilmek, o hissi karşıya yansıtabilmek çok önemli. Bir şarkıcının sadece çok iyi bir sesi olması yeterli olmuyor. Yorumculuk başka bir şey ve böyle doğulduğuna inanıyorum. Düzgün şarkı söylemenin tekniğine çalışabilirsiniz.

O şarkıyı söylerken, o şarkının ruhunu verebilmek, bu duyguyu seyirciye geçirebilmenin doğuştan ve Allah’ın verdiği bir yetenek olduğuna inanıyorum. Mutlaka çok güzel sesi olan genç sanatçılar var ve son yıllarda müzik piyasasında yer aldılar. Zaman içinde kalıcılıkları ne kadar olacak, ne kadar dayanabilecekler görülecek. Şöhret ayrıca zor bir şeydir hazmedilmesi de taşıması da zordur.

- Bugünün şarkılarının çoğunun içi boş, çoğunu bilmiyoruz bile... Yenilere tavsiyeleriniz neler?

Arada iyi müzikler de yapılıyor. Ama onlar daha az ilgi görüyor. Onu görmek çok üzücü. Ama çoğunlukla içi boş ve kötü müzikler oluyor. Ama bu her dönem vardı. Fakat toplumun kulağı kötü müziğe alıştırıldı diyelim.

KÖTÜLÜĞE VARAN HIRSLAR

- Nedir Nilüfer’i Nilüfer yapan... Sesi mi? Yorumu mu? Mütevazı hayatı mı?

Aslında her şeyi bir paket olarak düşünüyorum ben. Tabii ki bir şarkıcının tabii ki sesi, tabii ki yorumu, özellikle yaşadığımız ülkede özel hayatı çok önemli... Ama iyi şarkılar olmadığı zaman bir şarkıcının başarılı olması neredeyse imkânsız. Evet, mütevazıyım, hatta çevremdeki arkadaşlarım fazla mütevazı olduğumu söylerler ama ben böyleyim.

Üstelik önceki yıllara göre daha çok gevşedim. Şöhretin büyütülecek bir şey olmadığını düşünüyorum. İnsan ne ise öyle davranmalı. Çok büyük lükste, parada, ihtişamda hiçbir zaman gözüm olmadı. İyi ve kalıcı şeyler yapmaya ve takdir görmek, dürüst olmak gibi önemli kavramları özümseyerek yaşamaya çalıştım. Her zaman iyi bir insan olmak gerektiğine inanıyorum. Kısa bir ömrümüz ve bir tane hayatımız var. Kötülüğe varan hırslarla yaşamanın, insanın önce kendisine zarar vereceğine inananlardanım.

‘NİLÜFER OLMAK İÇİN ÖZGÜRLÜĞÜMDEN VAZGEÇTİM’

- Nilüfer olabilmek için hayatınızda nelerden vazgeçtiniz, ödün verdiniz?

Hayatımda vazgeçtiğim şey aslında sadece özgürlük oldu diyebilirim. Yaşım küçükken özgürlüğümden vazgeçtiğim zamanlar oldu... Toplumun önünde olan insanların dikkatli olması gerekiyor. Hata yapmamaya çalıştım. Mutlaka hatalarım olmuştur ama büyük hatalar yapmamaya çalıştım.

- Şarkı söylerken nasıl hissediyorsunuz?

Özellikle sahnedeyken karşımdaki seyircilerle öyle bir alışveriş içerisinde oluyorum ki, aramızda inanılmaz bir sinerji oluşuyor. Onların güzel bakışlarını, gülümsemelerini, gözlerini gördükçe çok mutlu oluyorum.

Zaman zaman şarkı söylerken ayaklarımın yerden kesildiğini ve başımın döndüğümü hissedebiliyorum. Bu çok güzel bir duygu. Çok şanslıyım her zaman söylüyorum. Allah’ın verdiği bu hediyeyi, bu sesi değerlendirme şansı buldum. Biraz şansım yaver gitti sanıyorum biraz da doğru adımlar atarak devam ettirebildim.

‘TELİF KONUSU TÜRKİYE’NİN YARASI’

- Hükümetin sanata ve sanatçıya bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok uzun yıllardır telif konusu Türkiye’de çok büyük bir yaradır. Meslek birlikleri o kadar az oldu ki hâlâ da müzik yazarları, müzisyenler, sinema ve tiyatro sanatçıları teliflerini alamıyorlar. Örneğin bir şarkı yazarının, sadece meslek birliklerinden alınan teliflerle hayatını sürdürebilmesi imkânsız. Herhalde bir elli sene daha geçmesi lazım bunun biraz daha oturabilmesi için.

‘ATATÜRK ÖYLE BİR CUMHURİYET KURMUŞ Kİ TEMELİ ÇOK SAĞLAM’

- Nasıl bir Türkiye hayal edersiniz?

Elbette, demokratik bir Türkiye, gerçek demokrasiye sahip bir Türkiye hayal ederim. İnsanların ötekileştirilmediği bir Türkiye... Özgürlükçü bir Türkiye ve tabii tüm insanların refah içinde yaşayabilecekleri bir Türkiye... Bu ne yazık ki çok mümkün olamıyor... 13 yaşımdan beri böyle. Bir tarafta çok parası olan insanlar, diğer tarafta evine yiyecek ekmek götüremeyen insanlar var. Orta sınıfın yok olduğu bir Türkiye var şu an. Türkiye çok köklü ve altyapısı çok sağlam bir devlet. Mustafa Kemal Atatürk öyle bir Cumhuriyet kurmuş ki ne kadar sarsılırsa sarsılsın temeli çok sağlam. Türkiye’ye hiçbir zaman bir şey olmaz.

Etiketler
Ekmek Türkiye