Ezgi Mola yaşadığı tacizi anlattı
Ünlü oyuncu Ezgi Mola, Ayşe Arman'ın sorularını yanıtladı.
Ünlü oyuncu Ezgi Mola, Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe Arman'ın sorularını yanıtladı. Mola, yıllar önce İstiklal Caddesi'nde uğtadığı tacizi de anlattı.
Kadınların Türkiye’de yaşadığı kısıtlamalar sence ne?
- Ayıp, yasak ve günah üçgeni! O yüzden bir türlü özgür olamıyoruz. Her şeyde bunların arkasına sığınılıyor. Niye “ayıp” mesela pek çok şey? Oturup konuşalım. Hem de ayıplayan insanlarla konuşalım. O yasak, bu yasak? Neden “yasak”? Mantıklı bir sebebi var mı? Bizi hayati bir tehlikeye mi sürüklüyor, nedir? Yanlış anlaşılmasın, saygı duyuyorum ama her şeyin bir sebebi, bir açıklaması olmalı diye düşünüyorum. “Yasak” ve “ayıp” yetmiyorsa bu sefer dinin arkasına sığınılıyor! Karşımıza “günah” duvarı çıkıyor! Oysa bu ülke çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülke, birbirimize dinimizi öğretmeye ihtiyacımız yok yani. Birbirimize karşı saygılı değiliz. Çok acı ki insanlar sosyal medyada da saygı sınırını aşıyor, işleri hakarete vardırıyor, birbirini yargılıyor, hatta birbirini parçalıyor...
Kadınlar mı daha çok erkekler mi?
- Valla, kadının kadına yaptığını kimse yapmıyor bence! Çünkü aslında kadın, ülkede bir şekilde “gizli lider” de. Erkeklerin egosu bunu söylemeye müsaade etmiyor olabilir ama gerçek bu. Bunu idrak edemeyen erkek de çok fazla ama onu doğuran da ana... Büyüten da ana... Ama o çocuğu “Oğlum, paşam, yavrum!” diye o kıvama getiren de aynı ana! Dünyadaki tüm liderleri büyüten de anaları... Onlar da bir kadının gözlerinin içindeki merhametle büyüyorlar. Dolayısıyla kadının rolü çok çok önemli. Biz kadınlar, bunun farkına varmalıyız...
Tamamen katılıyorum... Hiç tacize uğradın mı?
- Elbette. Hayır diyecek bir kadın var mıdır? Hem de sıkı tacize uğradım. Çocuğu yakalasaydım öldürecektim ama yakalayamadım!
Nasıl oldu?
- Dört-beş yıl önceydi. Yaz ayları. Gece 4’te bir yerden çıkmışız, İstiklal’de yürüyoruz. Bir grup insanız, kızlı erkekli bir grup. Cıvıl cıvıl İstiklal. O sırada bana biri pandik attı! Ben de çocuğu kovalamaya başladım. Ama dur, hikayeyi anlatmadan, eğer bu röportajı okuyup “İyi de senin gecenin 4’ünde İstiklal’da ne işin vardı?” diyen biri varsa ona “Kardeşim, senin bu yaptığın psikolojik şiddet!” demek istiyorum. Bu tiplerden de bıktım ben! İstediğim saatte dışarı çıkarım, ki o yıllarda dediğim gibi İstiklal cıvıl cıvıldı... Ben çeşitli gerekçelerin arkasına sığınan insanların olduğunu biliyorum. Onlar bu düşüncelerinin yanlış olduğunu anlamalılar. “Sen de orada olmasaydın!” “O saatte çıkmasaydın!” “Onu giymeseydin!” dememeleri gerekiyor. Tacizin, istismarın gerekçesi olamaz!
Sen tacizcinin arkasından mı koştun?
- Evet. Çok karanlık, kimsenin olmadığı bir sokağa girdi. Ben de inanılmaz küfürler ederek çocuğun çıkması için onu tahrik etmeye başladım. Ama hiç kimsenin hazmedemeyeceği küfürleri sarf ediyorum... Fakat çıkmadı. Sonra ben burnumdan soluyarak İstiklal’de yürümeye başladım. Bir adam geldi, “Hanımefendi, az önce yaşadığınız şey...” dedi. Ben adamı ciddiye bile almadım, “Lütfen işinize gidin!” dedim. Dedi ki “Ben sivil polisim!” “Hadi şu kimliği sok cebine! Ben de onu ozalitçide yaptırırım!” dedim ve yürüdüm gittim. Biraz sonra aynı adamla bir kadın geldi. “Biz gerçekten sivil polisiz!” dediler. Biraz konuştuk. İkna oldum. Dedim ki “Çok özür dilerim!” Dediler ki “Lütfen davacı olun! Olmazsanız, bu insanlar özgür bir şekilde bu tacizleri yapmaya devam edecek!” Kafamı çevirdim, çocuk elleri kelepçeli, yerde bağıra bağıra yatıyor. Yakalamışlar! “Gelin emniyete, şikâyetçi olun!” dediler. Oldum. Dava açtık. Çocuk hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. Bu ülkede yaşayıp da tacize uğramamış bir kadın varsa, hatta sadece bu ülkede değil bu dünyada... Kıymetini bilsin, çünkü neredeyse imkansız! Bu tür rezilliklere maruz kalanlar da susup oturmamalı, seslerini çıkarıp haklarını aramalı.