Yeşim Ceren Bozoğlu: gerçek starlar olmadığı için...

Oyuncu Yeşim Ceren Bozoğlu Posta'dan Alev Gürsoy Cimin'e konuştu.

Yeşim Ceren Bozoğlu: gerçek starlar olmadığı için...

İşte o röportaj:

‘Yüzleşme’ sizce ne kadar iddialı bir yapım?

İddiası işin ruhunda gizli. Ruhu veren senaryo. Yüzleşmek herkes için zor bir eylemdir. Ruhunuzu kanatır. İyileşmek için o kanın akması gerekir. Dizinin konusu da yüzleşme olduğu için elbette iddialı bir yapım olacak.

Oyuncu kadrosu son derece iyi seçilmiş görünüyor...

Kadro tam bir devler ligi. Böyle yönetmenler ve ustalarla oynamak rüya gibi... Macit Koper, Şerif Sezer, Mesut Akusta, Zeynep Eronat, Uğur Yücel... Sağım solum onlarla dolu. Çok şanslıyım çok!

İŞİNE İMAN EDEN BİR EKİBİZ

Ekiple aranız nasıl?

Ekibimle aşk yaşıyorum. İşkolikliğim ve oyunculuğa olan aşkımın tam karşılığını bulduğum bir ekibin içindeyim. Herkes işinde o kadar usta ve tutkulu ki gerçek bir takım duygusu oluşuyor. Geçen gün Uğur Yücel “Oyuncuya her şeyi verebilirsin. Reji, senaryo, dramaturgi... Ama inancı veremezsin” dedi. Buna bütün kalbimle katılıyorum... İşine iman etmiş, aşk duyan bir ekibiz.

Hayat verdiğiniz ‘Zümrüt’ karakterini bize anlatır mısınız?

Diğer dizilerde görmediğimiz çok farklı bir karakter? Bu duygu size geçtiyse ne mutlu bana. ‘Zümrüt’ bir aktrise hayatında bir ya da iki defa denk gelecek kadar nefis bir rol. Çok dişi, çok güçlü ve korkunç yaralı... Kırılmış parçalarını toplayıp kendi kendini doğurmuş. Gücü acılarından geliyor. Zümrüt’ü durdurmak için öldürmeniz gerek. İntikam almak için nefes alıyor. Göze alamayacağı hiçbir şey yok.

‘Zümrüt’ size ne kadar benziyor?

Hepimizin çocukluğunda travmalar vardır. Hayatla ve acılarımızla başa çıkma stratejilerimiz çok farklı. Rolle ilgili beni en çok zorlayan yer tam burası. Benim intikam taktiğim; bana o acıyı vereni hayatımdan çıkartıp, yola devam edip, mutlu olmaktır. Zümrüt’ün taktik ve manipülasyonlarını senaryoda okurken dehşete kapılıyorum. Zümrüt Karaca’nın benimle alakası yok. Ben onun gibi insanlardan çok korkarım.

YÜZLEŞME BENİM HAYAT FELSEFEM

Hiç kendinizle yüzleştiniz mi?

Yüzleşme benim hayat felsefem. Kendimi dönüştürerek olabileceğim en iyi versiyona ulaşmaya çalışıyorum. Bunun yolu da eksiklerini, yanlışlarını objektif olarak değerlendirmekten geçiyor. Hataları kabul etmek kolay değildir. Egonla karşı karşıya kalıyorsun ama dayanırsan ve vazgeçmezsen ödülü muhteşem olacak. Daha ‘insan’ olacaksın.

Saç renginiz ve tarzınız değişmiş. Siz yeni halinizi nasıl buldunuz?

Teşekkür ederim...Her şey Zümrüt hanımefendi için oldu. İlk üç hafta aynaya her baktığımda “Bu kadın da kim?” diye önce bir irkildim... Şimdi alıştım çok şükür. İnsanlar da yakıştırdı. Sonra ben de sevdim sarışın olmayı.

İLİŞKİLERİMDE ZOR GÜVENİRİM

“Zümrüt, bir aktrisin başına 40 yılda bir gelecek dişilikte bir rol” demiştiniz. ‘Zümrüt’ün dişiliğini bize biraz açar mısınız?

Dişi, doğuran demektir. ‘Zümrüt’ de matruşka bebekler gibi... İçinde bir sürü Zümrütler daha var. Seyirci yavaş yavaş keşfedecek.

‘Zümrüt’ müthiş zeki ve çok güzel bir kadın. Aynı zamanda da çok gizemli. Peki siz gerçekte gizemli misiniz?

Aslında çok açık kalpliyimdir. İnsan sevgim ve merhamet duygum yüksektir. İlişkilerimde zor güvenirim, zor teslim olurum. Biraz da ketumum ama duygularımı oyunculuk dışında da ifade etmeyi öğreniyorum yavaş yavaş. Manevi oğullarım Ahmet ve Yusuf bana duygularımı daha çok ifade etme ödevi verdi.

BİR ROL İÇİN 110 KİLOYA KADAR ÇIKTIM

“Güzellik her kapıyı açar” derler. Her role de kapı açar mı?

Bir kadın oyuncu için en büyük avantaj güzel olması mı, başarılı olması mı? Asıl mesele o rolün neye ihtiyaç duyduğudur. Bir rol için çirkinleşmem gerekiyordu. 110 kiloya çıktım. Tek saniyesinden bile pişman değilim. Güzellik de başarı da göreceli ve geçici. Üstelik ikisi de başkalarının onayına muhtaç. Ben mutlu olmayı tercih ederim.

Muhteşem görünüyorsunuz. Yaklaşık 40 kilo verdiniz!

Ben de muhteşem hissediyorum. Büyük bir yıkımın arkasından hakiki bir ‘yüzleşme’ sonrasında bir karar verdim. Sonraki hayatımda ne yaşamak istiyorsam ona dönüşmem gerekiyordu. Plan yapıp adım adım o plana sadık kaldım. Ruhsal ve fiziksel detokslar uyguladım. Herkese de tavsiye ediyorum. Hayattaki birincil önceliğimiz kendi mutluluğumuz ve sağlığımız olmalı. Uçak kalkışından önce bile “Oksijen maskesini önce kendinize sonra çocuğunuza takın” diyor. Kendi kendimizi mutlu etmeyi öğrenirsek o mutluluğu sevdiklerimize de verebiliriz.

KENDİNİ TEKRAR EDEN İNSANLARDAN SIKILIYORUM

Size göre güçlü bir kadın nasıl olmalı?

Kadın veya erkek diye ayırmıyorum. Çekici olan şey; hayatın o anki ritmine uyum sağlayıp onunla dans edebilen, onu okuyabilen insanlardır. Ben yeniye aşığım. Yenilenmeden duran enerjiden, bozuk plak gibi kendini tekrar eden insanlardan çok sıkılıyorum. O deneyim içinde ne zaman taş, ne zaman su olacağını ve nerede uçacağını bilmek en güzeli.

Oyunculuğu nasıl tanımlarsınız?

Oyunculuk hazzın ve acının uçurum kenarlarında dolanan bir meslek. Bir rol için kilo alıyorsun öbürü için saçlarını sarıya boyatıyorsun. Bunlar işin fiziksel değişim noktaları. Üstelik fiziksel değişim noktaları en kolayıdır. Feda ne kadar yüksek olursa seyirciden gelen sevgi ve takdir o kadar yüksek oluyor. Bu da paha biçilmez bir şey.

Kötü karakterleri oynamayı seviyor musunuz?

Kötü veya iyi karakter diye bir şey yok. İnsan var...İnsan, içinde de hem iyiliği hem kötülüğü barındırır. Her karakterin iyilik ve kötülük yüzdesi değişir. Bence dünyada saf iyilik ve saf kötülük yok. Ama haz ve acı konusunda çıtayı zorlayan, sınırları aşan karakterleri oynamak eğlenceli. Gerçek hayatta asla girmeyeceğiniz ruhsal sokaklara sokuyor sizi.

UĞUR YÜCEL İLE OYNAMAK 25 YIL BEKLEDİĞİM BİR MUCİZE

Uğur Yücel ile oynamak nasıl bir duygu?

25 yıl beklediğim bir mucize...

Türkiye’deki dizi sektörü nereye gidiyor?

Brezilya, Bali ve Güney Amerika’da çok meşhurmuşuz... Orta Doğu’yu saymıyorum bile. Dünya pazarına açılmış olmamızı sevindirici buluyorum ve sektörümle gurur duyuyorum. Dünya pazarına kıyasla dönen bütçelerin düşüklüğüne rağmen bu başarı olağanüstü.

GERÇEK STARLAR OLMADIĞI İÇİN DİZİLER TUTMUYOR

Bazı projeler ve yapımlar çok iyi olsa da bir bakıyoruz reytinge kurban gidiyor. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?

Birçok etken var ama bence sebep gerçek starların olmaması. Gerçek starlar olmadığı için diziler tutmuyor. Dizinin hikayesi bir ihtiyacı karşılamıyorsa izlemiyorlar. Bu kadar basit.

Kurduğunuz oyunculuk okulu ‘Atölye 1314’, kendi tabirinizle ‘temiz star’ adayları yetiştiriyor. “Türkiye’de çok az temiz star var” demiştiniz. Hâlâ öyle düşünüyor musunuz?

Evet. Bu mesleği yapıp ruhsal dengeni korumak zor iştir. Bunu uzun vadede başaran az insan vardır. Bu konudaki fikrim değişmedi.

KENDİMİ SET İŞÇİSİ OLARAK GÖRÜYORUM

Siz kendinizi bir star olarak görüyor musunuz?

‘Gönüllerin star’ı olursam ne mutlu bana. Neşet Ertaş, Amy Winehouse, Türkan Şoray gibi... Star olmak için ışık ve çekimi yüksek bir enerji gerekiyor. Ben kendimi set işçisi olarak görüyorum.

Biz şöhret yönetimini bilmiyoruz. Sizce bunu ne zaman öğreneceğiz?

Öğrenmek zorunda kaldığımız zaman...

Para mı kariyer mi?

Tekamül. Para ve kariyer, tekamül yolculuğunda geçici ve değişken sınav araçlarıdır.

Dizilerde oynayan bir oyuncu olarak evinizde televizyon olmaması beni çok şaşırtmıştı. Hâlâ televizyon almadınız mı?

Hâlâ televizyonum yok. Bu durumdan çok da memnunum. İyi kitaplarım ve güzel müziklerim var. Çay ve kahve de varsa ben tamamım.