Ünlü Şarkıcı Metin Arolat'a Veda... 'Melek Gibi Bir Çocuktu'

Kadıköy'de sahne aldığı sırada fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren ünlü şarkıcı ve yönetmen Metin Arolat için Teşvikiye Camii'nde cenaze töreni düzenlendi. Sevilen sanatçının naaşı törenin ardından gözyaşları içerisinde İzmir'e gönderildi.

RIFAT KIRCI

Kadıköy'de sahne aldığı sırada fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren ünlü şarkıcı ve yönetmen Metin Arolat'ın cenazesi bugün öğle namazında Teşvikiye Camii'nden kaldırıldı.

Ünlü Şarkıcı Metin Arolat'a Veda... 'Melek Gibi Bir Çocuktu' - Resim : 1

Henüz 52 yaşındayken aniden gelen ölüm haberinin yasa boğduğu sanat camiası Arolat'ı son yolculuğunda da yalnız bırakmadı.

Ünlü Şarkıcı Metin Arolat'a Veda... 'Melek Gibi Bir Çocuktu' - Resim : 2

GÖZYAŞLARINA BOĞULDULAR

Cenaze törenine çok sayıda ünlü isim katılırken Gülşen, Demet Sağıroğlu ve Gülben Ergen gözyaşlarını tutamadı.

Arolat'ın naaşı törenin ardından İzmir'e gönderildi. Arolat için yarın İzmir Beşikçioğlu Camisi’nde de cenaze namazı kılınacak.

Ünlü Şarkıcı Metin Arolat'a Veda... 'Melek Gibi Bir Çocuktu' - Resim : 3

'MELEK GİBİ BİR ÇOCUKTU'

Sevilen sanatçının cenaze törenine katılan şarkıcı Arto Dalga, Metin Arolat'tan 'Melek gibi bir çocuktu' diye bahsederek şunları söyledi:

"30 yıllık arkadaşım belki de daha fazla... hep çok kendi kendi ile yaşayan bir insandı, hiç kimseye zararı olmayan bir arkadaşımızdı. Konuştuğumuz her şey pozitifti, müthiş bir çocuktu, melek gibi bir çocuktu. İyi olan insanları Allah erken alıyor diye düşünüyorum. Çok üzgünüm, geçen hafta babamı kaybettim, bu hafta Metin... En büyük problemi çok fazla diyet yapıyordu, sürekli kilo alıp veriyordu... Görüyoruz ki seveni çoktu."

Arolat’ın birkaç gün önce Armağan Çağlayan'a verdiği röportajda ölümden döndüğü anları şu sözlerle anlatmıştı:

Çeşme'de bir arkadaşımın evindeydim. Onlar İstanbul'a döndüler ben kaldım. Sabah bana da not yazmışlar 'dolapta et yaptım, yersin'... Ben kalktım, dolabı açtım, etten bir parça ağzıma attım... Çiğnedim yutmaya çalıştım, yutamadım. Boğazımda takıldı. Su içtim, burnumdan çıktı. Nefesin gramı yok... Elimi soktum, dişlerim ellerimi kanattı. Orada bir şeye değdim ama alamadım. Giderek tansiyonum düşüyor. Dedim 'bu kadar hayat'... Yere düştüm, gözümü açtım havuz var. Keşke havuza atlasaydım diye düşündüm. Giderek havuz uzaklaştı, bir beyazlıklar falan... Ölüyorum diye düşünmedim. Son anda şunu düşündüm ; şimdi beni burada bulacaklar. Elalemin evinde. Ozaman annem yaşıyordu. Annem şimdi ikinci evladını kaybediyor olacak. Çok üzülecek. üstümde başımda ne var? Burada mı ölecekmişim! Gerçekten hayatla yüzleşme gibi bir an ve gittim ben. İçimden 'Arkadaşlarım İstanbul'da... günler sonra gelecekler beni burada kokmuş bulurlar herhalde' diyorum... Gittim ben, bilinç kapalı. Sonra birden bir titreşimle uyandım. Bir böğürme. Sanırım şarkı söylemek, diyafram kullanabilmek bu işe yaradı hayatımda. Uğraşıp çıkaramadığım o parça yerinden oynadı ve ben hayatımın en güzel nefesini aldım."

Kaynak: Gerçek Gündem