Emin Çölaşan: Böyle bir gazetecilik ayıbı ‘Rastlantı' olabilir mi?
Sözcü yazarı usta gazeteci Emin Çölaşan, Erdoğan'ın Suriye ile ilgili açıklamasını veren yandaş medyayı yazdı.
Emin Çölaşan, bugünkü "Talimatlı basın!" başlıklı yazısında, "Bu yapılanın ‘Özgür gazetecilikle' herhangi bir ilişkisi olabilir mi?" diye sordu.
Çölaşan'ın yazısı şöyle:
Sevgili okurlarım, gazetecinin ilk sırada gelen görevlerinden biri, günlük gazeteleri her gün dikkatlice okumak, belli haberleri ve özellikle güncel köşe yazılarını takip etmektir.
Kendimden örnek vereyim…
Bizim büroya her gün bütün gazeteler gelir…
Sabah işe geldiğimde o gazeteler masamda beklemektedir.
Önce bir bardak çayımı içerim, sonra başlarım hepsine göz atmaya.
“Hepsini okuyor musun” diye soracak olursanız hayır, okumuyorum. Buna zaten zaman yetmez.
Bazılarının belli bölümlerini okuyorum, bazılarının ise sadece manşetlerine bakmakla yetiniyorum. İç sayfalarını açmaya bile gerek görmüyorum.
Özellikle yandaşların çoğuna bakıyorum!
Ciddi okuduğum, okumak zorunda olduğum sadece birkaç gazete var.
★★★
Her gün çıkan, ya da çıkarılan yandaş gazeteler gerçekten de çok ilginçtir!
Bunlara bir yerden talimat gelir… Ve bir gün sonraki manşetlerinin belli makamlar, özellikle de Saray tarafından belirlendiği söylenir.
Birkaçı dışında bu yandaşların çoğu üç beş bin adet satar ama devletten daha fazla resmi ilan parası alabilmek için satışlarını 50 bin-100 bin dolaylarında gösterir.
Geçmişte Fetullah'ın Zaman gazetesi de bu uygulamayı yapardı. Günlük bayi satışı 18 bin olduğu halde satış rakamını 900 bin dolaylarında gösterirdi.
Bu vurgunu belgelerle kanıtlayınca beni mahkemeye verdiler, beraat ettim.
★★★
Az önce bunların Saray'dan yönlendirildiğini söylemiştim. Şimdi size dünkü yandaşların birinci sayfasında yer alan manşetlerinden birkaç örnek vereyim, ne demek istediğim belki daha iyi anlaşılır!
Recep Bey Suriye'den önümüzdeki dönemlerde ülkemize gelmesi beklenen yeni göç dalgasıyla ilgili uzun bir konuşma yaptı.
Şimdi bakalım yandaşların dünkü manşetlerine…
– Hürriyet: Cumhurbaşkanı AB'ye rest çekti. Kapıları açarız.
– Akşam: Olmazsa kapıları açarız. Erdoğan Avrupa'yı uyardı.
– Takvim: Kapıları açarız.
– Türkiye: Suriyeli göçmenler için dünyaya son uyarı. Kapıları açarız.
– Star: Kapıları açarız.
– Yeni Şafak: Kapıları açarız.
– Karar: Eylülden sonra kapıları açarız.
– Ortadoğu: Kapıları açarız.
– Milat: Kapıları açarız.
– Güneş: Kapıları açmak zorunda kalırız.
– Sabah: Başkan Erdoğan'dan Batı'ya uyarı. Kapıları açarız.
– Milliyet: AB'ye İdlib mesajı. Kapıları açarız.
– Akit: Kapıları açarız.
★★★
Sevgili okurlarım, yandaş gazeteler bunu hep yapıyor.
Liberali, dincisi, hiç fark etmiyor.
Şimdi soruyorum:
Bu yapılanın ‘Özgür gazetecilikle' herhangi bir ilişkisi olabilir mi?
Recep Bey uzun ve ayrıntılı bir açıklama yapıyor ama yandaşların manşetlerinde hep aynı cümle!
Bir soru daha soruyorum:
Böyle bir gazetecilik ayıbı ‘Rastlantı' olabilir mi?
Elbette olamaz.
★★★
O halde ortaya bir gerçek çıkıyor:
Bu arkadaşlara yüksek yüksek tepelerden sözlü bir talimat geliyor…
Ya da onlar o yüksek yüksek tepelere soruyor ve başlıklar böyle ortaya çıkıyor:
“Sayın cumhurbaşkanımızın şu cümlesi manşete çekilecek!”
★★★
O yandaşlarda yazan bazı köşe yazarları var. Hemen hiçbirini tanımam ama (yalancıları, küfürbazları, şantajcıları dışında) onlara yine de saygı duyarım.
Yandaşlarda çalışan yüzlerce muhabir arkadaşımız var.
Onlar bizim medyanın çilekeşleri, sömürülen emekçileri. Hepsi günün birinde kovulma ve işsiz kalma korkusu yaşıyor…
İş güvenceleri yok.
Zira medyada bir kez işsiz kaldınız mı, yeni bir iş bulmak neredeyse olanaksız. Açlığa mahkûmsunuz.
Çalışanları incitmek istemem ama gerçekler ne yazık ki böyle.
İnanın, o arkadaşların çoğu yandaş mandaş değil. Tam tersine durumundan şikayetçi olan, ekmek parası için çalışan gazeteciler.
★★★
Yandaş gazeteler elbette çıksın, meslektaşlarımıza iş olanağı sağlasın…
İktidarı her gün övmeyi yine sürdürsünler…
Ama bu işi emir komuta zincirinde değil, biraz olsun özgür gazetecilik ortamında yapmaya çalışsınlar…
Hiç değilse manşetlerini yukarıda verdiğim örneklerde olduğu gibi “Tek tabanca, ısmarlama, talimatla” hazırlamasınlar!