Faruk Bildirici’den yürütmeyi durdurma başvurusu: Tek tek yanıt verdi
CHP kontenjanından RTÜK üyesi olan Faruk Bildirici, üyeliğinin düşürülmesi kararı hakkında yürütmenin durdurulması ve sonrasında iptal edilmesi için mahkemeye başvurdu.
CHP kontenjanından RTÜK üyesi olan Faruk Bildirici, üyeliğinin düşürülmesi kararı hakkında yürütmenin durdurulması ve sonrasında iptal edilmesi için mahkemeye başvurdu.
Bildirici dilekçede, “Kararının Üst Kurul’da alınması; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerinin gaspı niteliğinde olup Anayasa ve kanunlara açıkça aykırıdır” dedi.
Bildirici yürütmenin durdurulması talepli dava dilekçesinde kararın hukuka uygun ve somut gerekçelere dayanmadığını belirtti. Dilekçede, üyeliğinin düşürülmesi için gerekçe gösterilen tüm iddialara tek tek yanıt veren Bildirici, karara dayanak oluşturan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in başvurusunun kin ve garez saikiyle yapıldığına dikkat çekti.
Bildirici ayrıca üyeliğinin düşürülmesine gerekçe olarak ileri sürülen iddialarla ilgili savunmasının alınmadan işlem yapıldığı bilgisini de verdi.
Dilekçede “Görevden çekilmiş sayılma kararının Üst Kurul’da alınması; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerinin gaspı niteliğinde olup Anayasa ve kanunlara açıkça aykırıdır” diyen Bildirici şöyle devam etti:
“RTÜK üyeleri Anayasa ve yasa uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütün milletvekillerinin katıldığı oylamayla seçilmektedir. Ben de TBMM’de yapılan oylamada 283 oy ile bu göreve seçildim. 283 milletvekilinin seçtiği bir RTÜK üyesi olarak altı kişinin el kaldırmasıyla görevden çekilmiş sayılmam yetki gaspıdır.
Bu durum ‘usulde paralellik ilkesi’ne de aykırı olduğu gibi RTÜK’ün ‘özerk, bağımsız ve tarafsız’ bir kuruluş olmasına gölge düşürücü niteliktedir. RTÜK’ün 25 yıllık tarihinde ilk kez kullanılan bu yöntemle bundan sonra 9 kişilik kurulda 5’i bulan taraf, susturmak istediği ya da hoşuna gitmeyen azınlıktaki bir üyeyi savunma bile almaya gerek duymadan kuruldan atabilir. Demokrasi ve çoğulculuk açısından açısından vahim bir durum doğmuştur.”
BİLDİRİCİ'NİN DİLEKÇESİ ŞÖYLE;
AÇIKLAMALAR :
Ebubekir ŞAHİN’in 31.10.2019 tarihli dilekçesinin (Ek 1) Üst Kurul’un 31.10.2019 tarihli ve 2019/44 sayılı toplantısında görüşülerek oy çokluğuyla alınan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Üyesi Faruk BİLDİRİCİ’nin Üst Kurul Üyeliğinden çekilmiş sayılmasına ilişkin 1 no’lu Üst Kurul Kararı (Ek 2 / Ek Kurul kararının tebliğine ilişkin yazı) 6112 sayılı Kanuna aykırıdır. Söz konusu karar, Ebubekir ŞAHİN’in, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 38. maddesinde açıkça belirtildiği halde yasayı ihlal ederek TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi'nin Yönetim Kurulu üyesi ve Basın İlan Kurumu Genel Kurulu temsilciliği görevlerinde bulunması nedeniyle üyelikten çekilmiş sayılması için verdiğim hukuk mücadelesinin karşılığı olarak GAREZ SAİKİYLE yapılan başvuru neticesinde alınmıştır.
RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN’in dilekçesindeki iddialar ve gerekçeler ise hukuka aykırı, keyfi ve 6112 sayılı Kanunun 38. Maddesinde öngörülen yasaklarla ilgisiz ve dayanaksız kişisel değerlendirmeler niteliğindedir. Şöyle ki;
1. Üst Kurul üyesi olarak TBMM’de yaptığım basın toplantısı nedeniyle tarafsızlığı ihlal ettiğim iddiası
11 Eylül 2019 tarihinde RTÜK Başkanlığına sonra da TBMM Başkanlığına dilekçeyle başvurarak RTÜK Başkanı olarak üyelikle bağdaşmayan görevleri kabul ettiği gerekçesiyle Ebubekir ŞAHİN’in görevden çekilmiş sayılması için gereğinin yapılmasını talep ettim. RTÜK üyesi olarak, üyelikle bağdaşmayan işlerle ilgili tespitimi RTÜK üyelerini seçen TBMM’ye başvurarak bildirmem ve gereğinin yapılmasını istemem tamamen hukuka uygun ve yerinde olduğu gibi ve bu önemli konuyu alenileştirerek kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla basına açıklama yapmam için TBMM’den daha uygun bir yer düşünülemez. Kürsüden RTÜK Üyesi Faruk Bildirici olarak yaptığım açıklama siyasi bir parti ile ilişkilendirilebilecek bir konu değil, tamamen kamu yararı ve hukuka uygunluk kriterlerinin gözetilmesi için yapılan bir çağrıdır.
Kaldı ki söz konusu basın açıklamasında RTÜK Başkanı olarak Ebubekir ŞAHİN’in RTÜK’ün görev alanıyla ilgili alanlarda faaliyet göstermekte olan “TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi” ile “Basın İlan Kurumu”nda görev aldığını ve bu görevlerin ne olduğunu belirttim ve bu durumu 6112 sayılı Kanun ve etik ilkeler çerçevesinde değerlendirdim. Söz konusu açıklamaların somut durumu ortaya koyduğu, bu yönüyle bir siyasi açıklama ya da itiraz niteliğinde olmadığı açıktır.
Orada hazır bulunan basın mensuplarına Meclis çatısı altında yaptığım açıklama herhangi bir siyasi partiye ayrılmış, bir siyasi partinin sembolü olabilecek bayrak vs. olan bir alanda yapılmamıştır. TBMM’nin basın toplantılarına ayrılan salonunda mevcut basın mensuplarına konuyla ilgili doğru bilgiyi ilk elden vermek için açıklama yaptım. Zaten ben açıklama yapmasaydım, basın mensuplarının bana sorduğu sorulara yine orada cevap vermiş olacaktım. Basın mensuplarına teker teker açıklama yapmak yerine kürsüden açıklama yapmayı tercih ettim. TBMM Yönetimi ve İdare Amirliği’nden bu kürsüden konuşamayacağıma ilişkin herhangi bir itiraz ya da uyarı da gelmemiştir.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile kürsüde aynı anda ve yan yana bulunmadığım da kayıtlarda yer almaktadır. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in “RTÜK üyemiz” ifadesini de makama ve göreve duyulan saygının bir ifadesi olarak değerlendirdim. Tıpkı “Sn. …Başkanımız”, “Sn. Cumhurbaşkanımız” ifadelerindeki gibi iyelik eki halk arasında söylenegelen yaygın bir kullanımdır. Kaldı ki gündelik dildeki kullanımları düzeltmek zorunda olmadığım gibi, bu kullanımlar nedeniyle bir siyasi parti mensubu haline getirilmem mümkün değildir.
Şurası açıktır ki Cumhuriyet Halk Partisi kontenjanından RTÜK üyesi seçildim. Nasıl ki RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN Adalet ve Kalkınma Partisi kontenjanından seçildiyse ve bu Anayasanın ve Kanunun öngördüğü seçim sistemine uygunsa, benim seçilmemin de bu açıdan bir özelliği ve farklılığı bulunmamaktadır.
RTÜK üyeliğine Cumhuriyet Halk Partisi kontenjanından seçildiğimin açık olması gibi bu partinin üyesi olmadığım da o kadar nettir. 6112 sayılı Yasanın 38. Maddesinin ikinci fıkrası “siyasi partiye üye olamaz” şeklinde somut bir kriter getirmiştir. Bahsi geçen madde yoruma açık değildir. Yorum yoluyla benim “bir siyasi parti temsilcisi gibi” hareket ettiğim iddia edilerek bunun da “Siyasi partiye üye olamaz” yasağı kapsamına girdiğini kabul etmek mümkün değildir ve hukuka ve Kanunun lafzına açıkça aykırıdır.
Bu arada RTÜK Başkanı olarak Ebubekir ŞAHİN’in Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezi’ne gidip, parti yöneticisi Vedat Demiröz ile fotoğraf çektirmesi, parti bayrağı da bulunan bu fotoğrafın tweetlenmesi üzerine “Üst Kurulumuza ve şahsıma her alandaki desteğiniz için ben teşekkür ederim” yazması siyasi faaliyet, bir siyasi partiyle ilişkidir ve tabii tarafsızlık açısından değerlendirilmeye muhtaçtır (Ek 3). Sürekli iktidar partisi milletvekilleri ve yöneticileri ile çekilen fotoğraflarını sosyal medya hesabından ve RTÜK’ün kurumsal web sayfasından yayınlaması da bu bakımdan dikkat çekicidir.
Katıldığım programlarda siyasi parti temsilcisi gibi hareket ettiğime ilişkin örnekler ise tamamıyla maksatlı şekilde, niyet okuma yöntemiyle yorumlanmış, hukuki dayanaktan yoksun RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN’in subjektif görüşleri olmaktan öteye anlam taşımamaktadır. Tersine RTÜK’ü tarafsız şekilde görevini yapmaya davet eden, tarafsızlığı yitirdiği durumları eleştiren ve tarafsızlık konusuna 40 yıllık gazetecilik ve medya ombudsmanlığının getirdiği deneyimle en hassas yaklaşan kişi benim.
2. Gizliliği ihlal iddiası
6112 sayılı Kanun’un 40/5. maddesinde yer alan “Üst Kurul toplantılarındaki müzakereler gizlidir ve açıklık kararı alınmadıkça müzakereler açıklanamaz” hükmünden ve 38/4. maddesinde yer alan “Üst Kurul üyeleri ve Kurum personeli, Kurumla ilgili gizlilik taşıyan bilgileri ve medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara ve yayın hizmeti yapan gerçek ve tüzel kişilere ait her türlü sırları, görevlerinden ayrılmış olsalar bile açıklayamaz, kendilerinin veya başkalarının menfaatine kullanamaz” hükmünden bahisle Ebubekir ŞAHİN’in dilekçesinde sosyal medya hesabımda ve basın kuruluşlarına verdiğim demeçlerde gizliliği ihlal ettiğim iddia edilmiş ve Üst Kurul bu iddiayı esas alarak hakkımdaki dava konusu işlemi tesis etmiştir.
Üst Kurul toplantılarındaki müzakereleri açıklamadığım gibi, medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara ve yayın hizmeti yapan gerçek ve tüzel kişilere ait herhangi bir sırrı kamuoyuna duyurmam asla söz konusu olmamıştır. Bu da tamamen soyut, dayanaksız bir iddiadır. Sadece RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN’in TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi Yönetim Kurulu üyeliği ve Basın İlan Kurumu Genel Kurul Temsilciliği ile ilgili bilgileri açıkladım; bunlar da zaten aleni olan ve aleniyet kazanması için ilan edilen bilgilerdir.
Bunun dışında, Üst Kurulda alınan kararlara ilişkin kendi şerhlerimi açıklamam zaten bu kapsamda değerlendirilemez. Kaldı ki, 6112 sayılı Kanunun “Üst Kurulun çalışma esasları”na ilişkin 40. Maddesinin 7. Fıkrasında “Üst Kurulun gizliliği bulunmayan düzenleyici ve denetleyici nitelikteki kararları uygun vasıtalarla kamuoyuna duyurulur” denilmektedir.
Bu nedenle de Üst Kurul’ün “düzenleyici ve denetleyici nitelikteki” kararları RTÜK’ün web sitesinde ilan edilmektedir. Yani bu kararlar zaten gizlilik taşımamaktadır. Ancak prosedürler uzun sürdüğü için kararların web sayfasına konulması gecikmektedir. Örneğin bugün itibariyle RTÜK web sitesinde en son yayınlanan kararın tarihi 10 Eylül 2019’dur.
RTÜK, hemen herkesin evinin içine kadar nüfuz eden bir kuruldur. Bu kadar geniş etki alanı olan bir kurulun şeffaf olması gereklidir. RTÜK’te olup bitenleri bilmek bu ülkede yaşayan herkesin hakkıdır. Kamuoyunu ilgilendiren konularda kendi düşüncelerimi açıklamam “gizli bilgi” açıklamak anlamına gelmez.
6112 sayılı Kanunun 38. Maddesinde öngörülen yasağın kapsamı açıktır ve şunları kapsar:
-
Kurumla ilgili gizlilik taşıyan bilgiler
-
medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara ve yayın hizmeti yapan gerçek ve tüzel kişilere ait her türlü sırlar
Müzakereleri açıklamam söz konusu değildir. “Düzenleyici ve denetleyici nitelikteki kararlar” ile ilgili karşıoylarım “müzakere” kapsamında olmadığından hangi kararda ne yönde davrandığımı toplumun bilgisine sunmam hukuka uygun olup bunu görevimin gereği etik bir sorumluluk olarak görüyorum. Zaten bu karşıoylar kararlarla birlikte yayınlanmaktadır. Üst Kurul kararları da gerekçesi ve karşı oylarıyla bir bütündür; kararlar açıklanırken karşı oyların gizli kalması düşünülemez.
Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara ve yayın hizmeti yapan gerçek ve tüzel kişilere ait bir sırrı açıkladığım yönünde herhangi bir somut iddia söz konusu değildir.
6112 sayılı Kanun’a göre, Üst Kurul üyeleri TBMM tarafından seçilen kamu görevlileridir; sadece özlük hakları bakımından Devlet Memurları Kanunu’na tabidirler. Görüş açıklama, demeç verme bakımından bir yasak söz konusu değildir: aksine görüş, eleştiri ve değerlendirmelerini açıklamak görevleridir. Bu durum Danıştay tarafından da onaylanan Ankara 18.İdare Mahkemesi’nin 22/04/2016 tarih ve 2015/291 Esas No’lu kararıyla da teyid edilmiştir.
3. 6112 sayılı Kanun’un 38. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen tarafsızlık ilkesinin ihlali iddiası
6112 sayılı Kanun’un 38/2. maddesine göre, “Üst Kurul üyeleri, (…) özel veya kamu medya hizmet sağlayıcılarının görev ve yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı olarak taraf olamaz ve bu konularda hiçbir maddî menfaat sağlayamaz (…).”
RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN’in dava konusu karara esas alınan şikâyet dilekçesinde demeç ve açıklamalarımda bazı medya kuruluşları lehinde, bazı medya kuruluşları aleyhine tutum içerisinde bulunduğumun tespit edildiği iddiası yer almaktadır.
6112 sayılı Kanun’un 3. maddesinde “Medya hizmet sağlayıcı: Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti içeriğinin seçiminde editoryal sorumluluğu bulunan ve bu hizmetin düzenlenme ve yayınlanma biçimine karar veren tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Kanun’un 37. maddesinde, medya hizmet sağlayıcılarının yayın hizmetlerini, bu Kanun hükümlerine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası andlaşmalara uygunluğu açısından izlemek ve denetlemek ve gerektiğinde yaptırım uygulamak Üst Kurul’un görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Medya hizmet sağlayıcılarını izlemek ve denetlemekle görevli Üst Kurul üyesi olarak mesleki bilgi ve deneyimlerim çerçevesinde yaptığım herhangi bir açıklama “bazı medya kuruluşları lehinde bazı medya kuruluşları aleyhine tutum” olarak nitelenemez. Özellikle mevzuat tarafından düzenlenen ve etik ilkeleri belirlenmiş bu alanda yürütülen faaliyetlerin içeriğiyle ilgili yasal düzenlemelerin ve etik ilkelerin ortaya konulmasına ilişkin açıklamalar, doğrudan toplumun haber alma hakkına ilişkin olup bir tüzel kişinin lehine ya da aleyhine davranıldığı anlamına gelmez.
Suçlamalarda adı geçen medya kuruluşlarıyla ilgili sözlerim, o kuruluşların habercilik yaklaşımına ilişkin genel değerlendirmelerimdir. RTÜK’te dava konusu yaptığım işlemlerin bile haber yapılmamasından kaynaklanan tespitlerimin dile getirilmesidir.
Kaldı ki, demecimde adı geçtiği için lehinde taraf olduğum öne sürülen TV kanallarıyla ilgili olarak Üst Kurul’daki oylamalarda aleyhte oy kullandığım da sabittir. 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin ilk fıkrası (s) bendinde düzenlenen “Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez” hükmüne aykırı davranan tv kanalıyla ilgili yaptırım kararı benim de katılımımla oybirliğiyle kuruldan geçmiştir. (Ek 4) Bu durum ne denli tarafsız davrandığımın en somut kanıtıdır.
4. Yargı kararlarının uygulanmamasına ilişkin iddia
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesine göre “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” Bu hüküm doğrultusunda RTÜK’ün taraf olduğu davalarda verilen kararları uygulama yükümlülüğü bir tüzel kişilik olan RTÜK’ün sorumluluğunda olup, söz konusu kararların uygulanması için gerektiğinde Üst Kurul tarafından karar alınmaktadır. Bazı mahkeme kararlarının uygulanması için yalnızca Başkan’ın karar alması da mümkündür.
Yargı kararlarını tanımama yönünde oy kullandığım iddiası asılsız olup, üyelikle bağdaşmayan görevler üstlenmiş bir Başkan’ın başkanlığında Üst Kurul’un toplanması ve karar alması yetki yönünden hukuka aykırı olduğundan, yetki ve usul kurallarına aykırı toplanılması nedeniyle ve bu yönden karşı oy kullandım. Kendisinin müstafi sayılması gerektiği ve bu nedenle itiraz ettiğime ilişkin gerekçemi de muhalefet şerhinde belirttim. Nitekim görevden çekilmiş sayılan Başkan’ın katılımıyla alınan her karar, dava açıldığında iptal edilmesi muhakkak, sakat bir idari işlem oluşturacaktır.
Kaldı ki bu husus 6112 sayılı Kanunun 38. Maddesinde öngörülen bir yasak değildir. Sözkonusu mahkeme kararları Üst Kurul’da kabul edilmiş ve uygulanmaya geçilmiştir; bir engelleme durumu olmamıştır.
5. Üst Kurul’u ve çalışanlarını haksız bir şekilde itham ettiğim iddiası
Bu iddia herhangi bir açıklaması olmayan kendi başına soyut, hatta uçuk bir suçlamadır. RTÜK’ün 6112 sayılı Kanun’da öngörülen ilke ve kurallara uygun olarak işleyişinin sağlanarak, görevini tam bir tarafsızlık ve bağımsızlık içinde yerine getirmesini sağlamaya yönelik görüşlerimi dile getirmem, Üst Kurul’a ya da çalışanlarına yönelik haksız bir itham ya da bunların saygınlığını hedef alan açıklama olarak nitelendirilemez.
Aksine Üst Kurul’un tarafsız ve bağımsız faaliyette bulunarak saygınlığının sağlanmasına yönelik değerlendirmeler yapmak, bir Üst Kurul üyesinin görevidir.
6. Terörle mücadele karşıtı açıklamalar yaptığım iddiası
Ebubekir ŞAHİN tarafından Üst Kurula verilen şikayet dilekçesinde 10 Ekim 2019 tarihinde RTÜK Web sayfasından yapılan Barış Pınarı Harekâtına ilişkin basın açıklamasının usulü ile basın ve ifade özgürlüğü ile bilgi edinme hakkına aykırı bazı ifadelere katılmadığımı söylemem ve medyayı nesnel ve etik gazeteciliğe davet etmem terörle mücadele karşıtı açıklama olarak sunulmuştur. Açıklamamda bu kapsamda değerlendirilecek bir ifade asla bulunmadığı ve bu açıklamanın maksatlı şekilde yorumlandığı su götürmez derecede açıktır. Açıklamam aynen şöyledir:
“Bu açıklama Üst Kurulda görüşülmeden RTÜK Başkanı tarafından yapılmıştır. Üst Kurul üyesi olarak açıklamadaki basın ve ifade özgürlüğü ile bilgi edinme hakkına aykırı ifadelere katılmıyorum. Doğru olan tehdit diliyle susturmaya çalışmak değil nesnel ve etik gazeteciliğe davetti.”
Görüldüğü gibi bu açıklamada Ebubekir ŞAHİN’in Üst Kurul’da görüşülmeden kurul adına açıklama yapmasının usule aykırı olduğu vurgulanmıştır. Üst Kurul’da görüşülmüş olsaydı, açıklamada basın özgürlüğüne ve toplumun bilgi edinme hakkına aykırı ifadelerin yer almamasının sağlanabileceğine dikkat çekilmiştir. 9 yılı aşkın bir süre Hürriyet gazetesinin ombudsmanlığını yürütmüş bir kişi olarak basın ve ifade özgürlüğü ile bilgi edinme hakkı konusunda duyarlılık göstermem, buna aykırı ifadelere katılmış gibi gösterilmeme itiraz etmem doğaldır.
Ayrıca, Ebubekir ŞAHİN’in dilekçesinde bahsedilen yayın yasağı kararları Anayasa Mahkemesi tarafından basın ve ifade özgürlüğünün ihlali olarak görülmüştür. Dolayısıyla Üst Mahkeme olan Anayasa Mahkemesinin kararının gereğinin yerine getirilmesi hususunda gereğinin yapılmasını teminen talepte bulunmam Üst Kurul üyesi olarak sadece benim değil, yargı kararlarının uygulanması açısından RTÜK’ün görevidir.
Ebubekir ŞAHİN’in şikayet dilekçesindeki bu iddia Anayasa Mahkemesi kararlarının RTÜK’ü bağlamadığı anlamına gelmekte olup hukuksal durumu ifade etmemin bu yönde kullanılması hukuka aykırıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanması ve yüksek mahkeme tarafından ihlal kararı verilen yayın yasaklarının RTÜK’ün web sitesinden kaldırılması için verdiğim dilekçelerin gereği yerine getirilmemiştir. (Ek 5)
Oysa mahkemelerden gelen yayın yasaklarını medya kuruluşlarına duyurmak kadar ihlal kararı verilen yayın yasaklarını duyurmak ve yürürlükten kaldırmak da RTÜK’ün görevidir. RTÜK Başkanı olarak Ebubekir Şahin, benim uyarılarıma rağmen bu yasakları siteden kaldırmayıp görevini ihmal etmekle kalmamış; dilekçelerimin içeriğindeki Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasını istediğimi gizleyip suçlayıcı yorumlarda bulunarak kötü niyetli bir tavır sergilemiştir. Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasını talep etmek suç ve suçlama nedeni olamaz.
RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN bu iddiaları nedeniyle benim hakkımda suç duyurusunda bulunabilirdi. Ancak RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN’in bunu yapmayıp Kanunda öngörülmediğini bildiği halde üyeliğimi düşürme gerekçesi olarak sunması, yapılan işlemi kamuoyunca ve yargı yerlerince tartışılamaz ve denetlenemez kılmaya yönelik basit, sıradan, artık ne olduğu herkes tarafından anlaşılabilecek derecede dayanaksız bir taktiktir.
II- Üst Kurulun 31.10.2019 tarih ve 2019/44 sayılı Üst Kurul toplantısında alınan 1 no’lu Kararına dayanak oluşturan Ebubekir ŞAHİN’in 31.10.2019 tarihli başvurusu kin ve garez saikiyle yapılmıştır.
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 38. Maddesinin ikinci fıkrasında şu hüküm yer almaktadır:
"Üst Kurul üyeleri, aslî görevlerini aksatmayan bilimsel amaçlı eser hazırlama, ders ve konferans verme, jüri ve komisyon üyeliği yapma hariç, resmî veya özel nitelikte hiçbir görev alamaz, özel veya kamu medya hizmet sağlayıcılarının görev ve yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı olarak taraf olamaz ve bu konularda hiçbir maddî menfaat sağlayamaz..."
Bununla birlikte 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye 24.05.2013 tarihinde eklenen Ek. 16. Madde ile "düzenleyici ve denetleyici kurumların başkan ve üyelerine, kendi mevzuatında yer alan kısıtlamalara bağlı olmaksızın kurumun görev alanıyla ilgili olmamak kaydıyla kamu kurum ve kuruluşları ile sermayesinin yarısından fazlası devlete ait kurum ve kuruluşlar ile kayyım sıfatıyla TMSF tarafından yönetilen şirketlerin yönetim kurulu, denetim kurulu ve danışma kurulu üyeliği görevleri ile benzeri organlarda görev verilmesi" yolunda bir istisna getirilmiştir.
Madde metninde Üst Kurul üyelerinin özel veya kamu medya hizmet sağlayıcılarının görev ve yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı olarak taraf olamayacağı düzenlenmiş ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye 24.05.2013 tarihinde eklenen Ek. 16. madde ile düzenleyici ve denetleyici kurumların başkan ve üyelerinin sermayesinin yarıdan fazlası devlete ait kurum ve kuruluşlar tarafından yönetilen şirketlerin yönetim kurulları ve benzeri organlarda görev almalarına kurumun görev alanıyla ilgili olmamak kaydıyla kısmen izin verilmiştir.
Ebubekir ŞAHİN RTÜK Başkanlığı görevini yürütürken düzenlemelere aykırı şekilde 11 Haziran 2019 tarihli Genel Kurul kararı ile 10 Haziran 2022 tarihine kadar TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi'nde Yönetim Kurulu üyesi seçilmiştir. Yönetim Kurulu seçimine ilişkin karar, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin 30 Temmuz 2019 tarihli ve 9879 sayılı nüshasının 859-860 sayfalarında yayımlanmıştır (Ek 6). Ek olarak, Ebubekir ŞAHİN, Cumhurbaşkanlığı'nın 30 Ağustos 2019 tarihli ve 2019/302 sayılı kararı ile de Basın İlan Kurumu Genel Kurulu temsilciliğine atanmış ve 31 Ağustos 2019 tarihli ve 30874 sayılı Resmi Gazete'de bu karar yayımlanmıştır (Ek 7). Basın İlan Kurumu ile TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun görev alanına giren konularda faaliyetlerini sürdürmektedirler; RTÜK ile ilgili kuruluşlardır.
Şöyle ki; Basın İlan Kurumunun görevleri arasında "resmi ilanlar ile kamu kurum kuruluşlarına ait reklamların, gazete ve dergilerde yayınlanmasına aracılık etmek" ve "yazılı basını Ahlak Esasları kapsamında denetlemek" hususları bulunmaktadır. Basın İlan Kurumu'nun görev alanındaki basılı yayın organlarının çoğu medya gruplarına bağlı şekilde faaliyet göstermektedir. Bu medya gruplarının RTÜK'ün görev alanına giren internet ortamındaki yayınları ya da radyo ve televizyon kanalları bulunmaktadır. Dolayısıyla RTÜK'ün ve Basın İlan Kurumu'nun görev alanlarında ortak noktalar bulunmaktadır.
Ayrıca Basın İlan Kurumu Genel Kurul üyelerinin “A-Basın Grubu”, “B-Hükümet Grubu” ve “C-Tarafsızlar Grubu” olarak sıralandığı Basın İlan Kurumu'nun sitesinde 9 Eylül 2019 tarihinde haber olarak yayımlandığı üzere RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN’in Basın İlan Kurumu'nda Hükümet Grubu'nda yer aldığı görülmektedir. 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 34. Maddesine göre RTÜK'ün, idarî ve malî özerkliğe sahip, tarafsız bir kamu tüzel kişiliği niteliğinde olduğu açıktır. RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN'in "Hükümet Temsilcisi" olarak Basın İlan Kurumu Genel Kurulu'nda yer alması tarafsızlığına gölge düşürmektedir.
TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi ise RTÜK ile doğrudan ilgili bir şirket olup RTÜK ile aynı alanda faaliyet yürütmektedir. TÜRKSAT'ın resmi internet sitesinde “Faaliyet alanlarımız” bölümünde yer aldığı üzere uydular üzerinden ses, veri, internet, TV ve radyo yayıncılık hizmetleri sağladığı belirtilmektedir. TÜRKSAT uydusu üzerinden yayın yapan radyo ve televizyon kanallarına lisans verilmesi, bu radyo ve televizyonların denetlenmesi görevi de RTÜK'e aittir. TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi'nin "Kablo Platform ve Altyapı İşletmecisi olarak denetimi de 6112 sayılı yasanın 29. maddesine göre RTÜK'ün görev alanındadır. Hatta aynı maddeye göre platform işletmecilerinin medya hizmet sağlayıcı kuruluşlarından alacağı hizmet bedelleri bile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun onayına tabidir. Kaldı ki TÜRKSAT’ın hizmet tarife bedellerinin onaylanmasına ilişkin yazı İzin ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı'nın 01.10.2019 tarihli ve 17756 sayılı yazısı ile Üst Kurul gündemine getirilmiştir (Ek 8).
Ayrıca RTÜK ile TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV İşletme Anonim Şirketi arasında hizmet alım sözleşmesi yapılarak personel alınmaktadır. Bütün bunlar değerlendirildiğinde RTÜK ile TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV İşletme Anonim Şirketi'nin görev alanlarının ortak olduğu ve iki kuruluşun birbiriyle bağlantılı faaliyet yürüttüğü görülmektedir.
Yukarıda izah edilen durumlar değerlendirildiğinde 375 sayılı KHK'ye eklenen 24.05.2013 tarihli Ek. 16. Maddeyle getirilen istisnanın şartı olarak belirtilen Kurumun görev alanıyla ilgili olmamak kaydı hem Basın İlan Kurumu ile RTÜK arasındaki görev alanı ortaklığı hem de TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV İşletme Anonim Şirketi ile RTÜK arasındaki görev alanı ortaklığı sebebiyle ihlale uğramıştır. Bununla birlikte Basın İlan Kurumu'nda "Hükümet Temsilcisi" olarak yer alması da izah edilen sebeplerle tarafsızlığını zedelemiştir. Bu sebeplerle RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN'in bahsi geçen kurumlarda yer alması hukuka aykırı bir durumdur.
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 38. Maddenin altıncı fıkrasına göre:
"Bu maddede belirtilen esaslara aykırı davranan Üst Kurul üyeleri görevlerinden çekilmiş sayılır. Bu husus Üst Kurul tarafından resen veya yapılacak müracaatın değerlendirilmesi sonucunda karara bağlanır ve gereği için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirilir" denilmektedir.
Bu tespitlerle, 11.09.2019 tarihinde 24670 kayıt no ile Ebubekir ŞAHİN’in görevden çekilmiş sayılması işlemlerinin başlatılması için RTÜK Başkanlığı'na başvuruda bulundum (Ek 9). RTÜK Başkanı'nın hukuka aykırı olarak başkanlık makamında görevini sürdürmesinin yaratacağı sakıncaları göz önünde bulundurarak konunun Üst Kurul gündemine alınması talebimi iki kere tekrarladım (Ek 10).
Üst Kurul, 02.10.2019 tarihinde yaptığı toplantıda Ebubekir ŞAHİN'in görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin 11.09.2019 tarihli ve 24670 kayıt nolu dilekçemi ve görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin yaptığım başvurumun gündeme alınması hakkındaki 17.09.2019 tarihli ve 01.10.2019 tarihli dilekçelerimin görüşülmesi için Ebubekir ŞAHİN tarafından Üst Kurul’a teklifte bulunulmuş ve 6112 sayılı Kanunun 38/5. maddesi uyarınca kendisi hakkındaki toplantıya katılması mümkün olmayan Ebubekir ŞAHİN toplantıdan ayrılmış, Başkan Vekili Esat Çıplak başkanlığında yapılan görüşmede, "dilekçelerin gündeme alınmasına gerek olmadığına" karar verilerek Ebubekir ŞAHİN’in üyelik görevinden çekilmiş sayılmasına ilişkin değerlendirme yapılmasının önüne geçilmiştir (Ek 11).
Bunun üzerine RTÜK Başkanlığı’na başvurumun gündeme alınarak yasa gereği “değerlendirilerek karar oluşturulması”nın zorunlu olduğuna dikkat çeken başvuruda bulundum. Ayrıca bu kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali için Ankara 16.İdare Mahkemesi nezdinde dava da açtım. 30.10.2019 tarih ve 2019/2041 Esas No’lu bu dava halen devam etmektedir. (Ek 12)
III- Üst Kurulun 31.10.2019 tarih ve 2019/44 sayılı Üst Kurul toplantısında alınan 1 no’lu Kararın gerekçesi olan üyeliğimin düşürülmesine neden olduğu ileri sürülen isnatlarla ilgili savunmam alınmadan işlem yapılmıştır.
RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN, kin ve garez saikiyle, çeşitli yerlerde yaptığım açıklamalarımı çarpıtarak kanun maddelerine uydurmaya çalıştığı, esasen hukuki ve somut hiçbir dayanağı olmayan gerekçelerle, 6112 sayılı Kanun’un 38. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarına istinaden üyelikten çekilmiş sayılmam ile alakalı kararın alınması için gerekli müracaatın yapılacağını 22.10.2019 tarih ve 27077 sayılı yazı ile tarafıma bildirmiştir (Ek 13). Bahsi geçen yazıdaki isnatlar için Üst Kurul’ca tarafımdan cevap istenmesi gerekirken bu yönde hiçbir girişimde bulunulmamış, hakkımdaki iddialara ilişkin somut fiil ve delillerin ne olduğu tarafıma bildirilmeden ve bu konuda savunma ve açıklamalarım alınmadan görevden çekilmiş sayılmama ilişkin dava konusu işlem tesis edilmiştir.
Savunma ve açıklama yapma hakkı tanınmadığı için hakkımda üyelikten çekilmiş sayılmam gerektiği yönünde oy kullanan üyeler de aslında somut durum ve olayları değerlendirerek karar vermemiştir. Hukukun evrensel ilke ve esaslarından olan savunma hakkım ihlal edilerek verilen dava konusu karar bu yönden de hukuka aykırıdır.
IV- Görevden çekilmiş sayılma kararının Üst Kurul’da alınması; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerinin gaspı niteliğinde olup Anayasa ve kanunlara açıkça aykırıdır.
RTÜK üyeleri Anayasa ve yasa uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütün milletvekillerinin katıldığı oylamayla seçilmektedir. Ben de TBMM’de yapılan oylamada 283 oy ile bu göreve seçildim. 283 milletvekilinin seçtiği bir RTÜK üyesi olarak altı kişinin el kaldırmasıyla görevden çekilmiş sayılmam yetki gaspıdır.
Bu durum “usulde paralellik ilkesi”ne de aykırı olduğu gibi RTÜK’ün “özerk, bağımsız ve tarafsız” bir kuruluş olmasına gölge düşürücü niteliktedir. RTÜK’ün 25 yıllık tarihinde ilk kez kullanılan bu yöntemle bundan sonra 9 kişilik kurulda 5’i bulan taraf, susturmak istediği ya da hoşuna gitmeyen azınlıktaki bir üyeyi savunma bile almaya gerek duymadan kuruldan atabilir. Demokrasi ve çoğulculuk açısından açısından vahim bir durum doğmuştur.
Zaten yasa da Üst Kurul’a bir üyeyi “üyelikten çekilmiş sayma” yetkisi vermemiştir. 6112 sayılı Kanun’un 38.maddesinin altıncı fıkrası şöyledir:
“Bu maddede belirtilen esaslara aykırı davranan Üst Kurul üyeleri görevlerinden çekilmiş sayılır. Bu husus Üst Kurul tarafından resen veya yapılacak müracaatın değerlendirilmesi sonucunda karara bağlanır ve gereği için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirilir.”
Burada sözü edilen, Üst Kurul’un “değerlendirme” yaparak, “çekilmiş sayılma” durumunun olup olmadığını tespit etmesi ve TBMM’ye bildirmesidir. TBMM de bu tespiti alarak Genel Kurul’a iletir, üyenin çekilmiş sayılıp sayılmayacağına ilişkin karar orada verilir.
Kanunda açıkça görevden alma yetkisi başka bir makam verilmedikçe görevden alma ancak “yetki ve usulde paralellik ilkesi” gereği göreve atayan ya da seçen makamca yapılabilir. Kanunda RTÜK’e verilen yetki bir üyenin durumunu saptayarak gereğinin yapılması için TBMM’ye bildirilmesi yetkisidir. Yasadaki “gereğini” yapma yani “çekilmiş sayma” yetkisi TBMM’ye aittir. Aksi düşünceden hareketle dava konusu olayda olduğu gibi aksi şekilde davranılması halinde RTÜK kurulundaki 5 kişilik sayısal çoğunluk her zaman için TBMM’nin iradesinin üzerinde bir irade oluşturabilir.
Dava konusu işlemle görevden çekilmiş sayılmama karar verilmesi, “yetki gaspı” hatta RTÜK üyelerinin TBMM Genel Kurulunca seçilmesi nedeniyle “fonksiyon gaspı” oluşturacak derecede ağır bir sakatlıktır.
V- Yukarıda açıklandığı üzere görevinden çekilmiş durumdaki Ebubekir ŞAHİN’in başkanlığında yapılan toplantıda alınan dava konusu Üst Kurul kararı yetki yönünden hukuka açıkça aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere RTÜK Başkanı Ebubekir ŞAHİN, üyelikle bağdaşmayan görevleri kabul etmesi nedeniyle, bu RTÜK üyeliğiyle bağdaşmaz nitelikteki görevleri Resmi Gazete’de ve Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği tarihte 6112 sayılı Kanun uyarınca görevden çekilmiş sayıldığından, Ebubekir ŞAHİN’in başkanlığında yapılan toplantıda alınan karar yetki kurallarına açıkça aykırıdır. Dava konusu işlemin bu yönden de iptali gerekir.