Fatih Altaylı: Bildiğim tek mücadele yolu...
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, geçtiğimiz günlerde Habertürk televizyonunda Ekrem İmamoğlu ve Ali Babacan'ı ağırlamıştı.
Fatih Altaylı, konuklarla ilgili gelen eleştirilere köşesinden yanıt verdi.
"Gazetecilik, birilerine dayanma veya yaranma ihtiyacı içinde değilseniz bu kadar basit bir iştir." diyen Altaylı'nın yazısından o bölüm şöyle:
Salı akşamı Ali Babacan, Çarşamba akşamı Ekrem İmamoğlu’nu konuk ettim Teke Tek’te
Aklı başında, biraz zeka sahibi herkes yayınlarla ilgili olumlu mesajlar iletti.
Her iki program da haber kanalları için çok yüksek “rating”ler elde etti.
Ancak trol kafalı bazıları komplo teorileri ile abuk sabuk şeyler yazıp söylüyorlar.
Beni bilirsiniz, bunları hiç iplemem ama doğru düzgün izleyiciyi bilgilendirmek, işlerin perde arkasını anlatmak bana göre yeni medya döneminin bir gereği.
Siz de ben de biliyor ve izliyoruz ki, her akşam televizyonlardaki tartışma programlarının bir bölümü Ali Babacan - Abdullah Gül konularına, Babacan’ın ve Davutoğlu’nun kurmayı planladıkları partilere ayrılıyor, pek çok yorumda “Babacan çevresinden önemli kaynaklardan” aldıkları kulis bilgilerini anlatıp duruyorlar.
Sözde kulis haberlerinin “mühimce” tartışıldığı bir ortamda, tüm bu tartışmaların odağındaki kişiyi, baş kahramanı, özneyi ekrana çıkarmayı başarmak suç ve ayıp oluyor trollere göre.
Bunun nedeni çok açık.
Medyamız bitmiş ve bitik kalsın isteniyor.
Kimse gerçek gazetecilik yapılsın istemiyor.
Konuyu ilgisiz kişilerden dinlemek normal.
Birinci dereceden muhatabından dinlemek anormal.
Hatta bir de derin planlama iddiaları.
Yok CHP içindeki tartışmayı gündemden çıkarmak için yapıyorum.
Yahu ben 2 saatlik bir program yapıyorum, sizin elinizde tüm medya var.
Ben mi değiştireceğim gündemi tek başıma.
Ayrıca bana ne!
Bakın size olayın nasıl olduğunu anlatayım.
Bir bir buçuk ay önce Ali Babacan ile karşılaştık ve biraz sohbet ettik.
Kasım sonu, Aralık başı televizyona çıkıp partisi ile ilgili bilgi vereceğini ama ondan önce konuşmayacağını söyledi.
Sonrasında 10 Kasım günü beni arayarak, istersem 26 Kasım günü Teke Tek’e konuk olabileceğini belirtti.
Ben de “elbette” dedim.
Kanal yönetimi de uygun gördü .
Tüm bunlar olurken Rahmi Turan’ın abuk sabuk bir yazı yazarak CHP’yi karıştıracağını nereden bilebilirdim ya da kim bilebilirdi!
Gazetecilik, birilerine dayanma veya yaranma ihtiyacı içinde değilseniz bu kadar basit bir iştir.
Ben böyle öğrendim, böyle yapmaya da devam edeceğim.
Son olarak dün aklı kıt birilerinin “Amerikan-İngiliz lobi savaşları” cümlesini okuyunca bu satırları yazmaya karar verdim.
Ekrem İmamoğlu ile Babacan nasıl arka arkaya çıkmış.
O da basit.
Ekrem İmamoğlu’na haftalar önce davet iletmiştim.
Onun basın ekibi de geçen hafta arayıp “Bu hafta gelebiliriz” demişler.
“Salı akşamı Teke Tek dolu” yanıtı alınmış.
Ben de kanal yönetimine “İsterseniz Çarşamba günü özel bir Teke Tek yaparım” dedim.
Ekrem Bey de Çarşamba konuk oldu.
Burada tek öncelik gazetecilik.
Ve gazetecilik adına, bilgilendirme adına yapılıyor her şey.
Bunun için Habertürk, en çok izlenen ve her geçen gün daha fazla güvenilen bir mecra oluyor, televizyonu ile gazetesi ile.
Bana da soruyor bazıları “Niye bu kadar uğraşıyorsun” diye.
Onun yanıtı da basit.
Bildiğim tek mücadele yolu işini iyi yapmak.
Bunu yapabilmeme izin verdiği için de Habertürk’e teşekkürler...