Emin Çölaşan: Korona salgını aslında CHP'yi korumuş oldu!
Sözcü yazarı Emin Çölaşan bugünkü köşesinde koronavirüs salgının Ramazan'da kurulan iftar çadırlarına etkisini yazdı.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan bugünkü köşesinde koronavirüs salgının Ramazan'da kurulan iftar çadırlarına etkisini yazdı.
Çölaşan, "Korona salgını aslında CHP'yi korumuş oldu!.. Yoksa tantana bütün gücüyle başlatılır, 'Geçmişte camileri kapatıp ahır yapan din düşmanı tek parti iktidarı yeniden hortladı. CHP şimdi de hem namazları hem de iftar sofralarını yasakladı' yalanlarıyla ortalık inim inim inletilirdi" dedi.
Emin Çölaşan'ın Sözcü'deki yazısı şöyle;
Sevgili okurlarım, bugünden başlayarak hepimiz, dört gün boyunca evlerimizde hapis durumdayız!..
Ve düşünün ki, bayram boyunca gazeteler bile çıkmayacak.
Bu konuda en tepelerden emir mi geldi?
Hayır!..
Gazeteler bu kararı kendiliğinden almak zorunda kaldı zira 82 milyonu kapsayan sokağa çıkma yasağı ortamında gazete satışı olması mümkün değildi.
Bence en doğru yol seçildi.
Ama şunu hiçbir zaman unutmayalım, böyle bir uygulama sıkıyönetimli darbe dönemlerinde bile olmamıştı.
★★★
Şimdi dört günlük bu son bayram yasağının da bittiğini varsayalım…
Peki bundan sonra ne olacak?
Yasaklar sürüp gidecek mi?
Bence evet!..
Özellikle hafta sonlarında, belki o iki güne bir gün daha ekleyip üç yapılarak aynen sürüp gidecek.
Yani şu anda mevcut tabloya baktığımızda yasakların kalkmasını beklemek söz konusu değil.
Ancak biz yine bir dilekte bulunalım, olmayacağını bile bile “İnşallah bu son olsun” demeyi ihmal etmeyelim!
★★★
Geçen gün de aynen söylemiştim…
Bu dönemde iyi ki CHP iktidarda değilmiş.
Düşünün ki namazlar yasaklanmış, toplu iftar sofralarına da sağlık nedeniyle yasaklama getirilmiş ve iktidarda CHP var!..
Korona salgını aslında CHP'yi korumuş oldu!..
Yoksa tantana bütün gücüyle başlatılır, “Geçmişte camileri kapatıp ahır yapan din düşmanı tek parti iktidarı yeniden hortladı. CHP şimdi de hem namazları hem de iftar sofralarını yasakladı” yalanlarıyla ortalık inim inim inletilirdi.
★★★
Nerdee o yıllardır alıştığımız kalabalık iftar sofraları, nerde!
Türkiye'nin dört bir yanında güya fakir fukara için 200 kişilik, 500 kişilik göstermelik iftarlar düzenlenir, onlara çoğunlukla çorba-kuru fasulye-pilav ve tatlıdan oluşan buz gibi soğumuş yemekler çıkarılır ve sonra oy istenirdi.
Çoluk çocuk, kadın erkek herkes bir beleş yemek uğruna saatler öncesinden kuyruğa girer, ya da adam gönderip masalarda yer kapardı. Üstelik oralara çökenlerin çoğu oruçlu falan değildi.
Hatta bazıları ezan saatini beklerken sigara tüttürmeye bile koyulurdu!
★★★
Ama iş sadece sözüm ona fakir fukara için düzenlenen toplu iftar sofralarıyla bitmezdi…
O iftarların bir de finansman boyutu vardı!
Harcamaları belediyelerle birlikte birileri, özellikle haramzade kesimi kendi ceplerinden karşılar ve böylece geçmiş günahlarını Allah indinde af ettirmeyi umardı!
Yolsuzluk yapanlar, devleti ve milleti soyanlar, üç kuruşluk malı adamını bulup devlete üç liraya kakalayanlar, kamu arazilerini eşe dosta ve yabancı işbirlikçilere peşkeş çektirenler ve her türlü pisliği yapanların bütün umudu o iftar sofraları ile kazanacakları sevaptı!
Allah'ı öylece aldatmaya kalkışırlardı.
★★★
Oysa o gibilerin çoğu da vakti geldiğinde kendi sofrasına çöküp besmele çeker ve öylece iftar açardı.
Fakir fukara iftarlarında olduğu gibi onların da çoğu oruç moruç tutmaz ama öyle görünmek zorunda kalırlardı.
Doğrusunu isterseniz sofraları muhteşem olurdu.
Yemekler özel aşçılar tarafından özenle hazırlanır, papyonlu garsonlar tarafından önlerine getirilirdi…
Ve sonra abicim…
Yiyin efendiler yiyin, tıksırıncaya kadar doya doya yiyin!..
★★★
O görkemli sofraların çoğu beş yıldızlı otellerde, ya da efendilerimizin yaşamakta olduğu saraylarda, köşklerde, villalarda düzenlenirdi.
İftarını kuru fasulye pilavla yapan halkımız o kapıların ardında neler olduğunu bilmezdi zira içeriye davetsiz olarak bir sineğin bile girmesi mümkün değildi.
Ancak, eğer işlerine gelecekse salona kameralar alınıp çekim yaptırılır ve yandaş kanallara servis edilirdi.
Hatta mizansen tam olsun diye imamlar (bazen Diyanet Başkanı bile) önce kürsüye çıkarılıp Kuran okutulur, iftar şovu böylece tamamlanmış olurdu.
★★★
Hey gidi günler hey…
Kim derdi ki günün birinde adına korona denilen ölümcül bir hastalık çıkacak ve ülkeyi yöneten bizim varlıklı efendiler bile Ramazan şovlarına, her Ramazan ayında tavan yapan din sömürülerine ara vermek, iftarları saraylarında ve köşklerinde gizlice ve reklam etmeden düzenlemek zorunda kalacaklar!
Sen neymişsin be korona…
Hepinize maskeli, izole edilmiş iyi bayramlar diliyorum efendim.