Avukat Hüseyin Ersöz, Müyesser Yıldız'ın 'telefonu'nu yazdı! 'Masumiyetinin en büyük kanıtı'
Avukat Hüseyin Ersöz, Müyesser Yıldız'a yöneltilen suçlamalar hakkında "Ne yazık ki, ülkemizdeki ceza soruşturmaları öncesinde oluşturulan “yapay algının” neye hizmet ettiğini, son 10 yıldaki tecrübelerimiz bize gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Avukat Hüseyin Ersöz, Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel'in gözaltına alınmasını Oda TV'de değerlendirdi.
Hüseyin Ersöz, Müyesser Yıldız'a yapılan suçlamaların dayanağının olmadığını, "Müyesser Yıldız bizlerin 2000’li yılların başında kullandığı “akılsız telefonlardan” kullanıyor hala. Kısacası “telefon yoluyla Askeri Casuslukla” suçlanan Müyesser Yıldız absürt komedyalarda dahi örneğine rastlanmayacak şekilde sözde casusluğu “tuşlu telefonla”, “kendi adına kayıtlı numaradan” yapıyor." ifadeleriyle aktardı.
Avukat Hüseyin Ersöz'ün yazısı şöyle oldu:
Bu sabah uyandığımızda yine gazetecilerin gözaltına alındığını öğrendik.
Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, 2011 senesinden aşina olduğumuz görüntülerle gözaltına alındı. Yine yılların gazetecisi TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel de gözaltına alınan bir başka isimdi. Evlerinde yapılan aramada, “telefonlarına” el konulduğu bilgisi açıklandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada Kısıtlama (Gizlilik) Kararı olduğundan, gözaltına alınan gazetecilere yöneltilen suçlamanın mahiyeti Avukatlarınca “resmi kaynaklardan” öğrenilemedi.
Ancak Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in gözaltına alınmasının hemen ardından Sabah Gazetesi’nin internet sayfasında yayınlanan iki haberde, soruşturmanın kapsamına dair ayrıntılar vardı.
15:05’de yayınlanan ilk haberde “Yıldız’ın kendi adına kayıtlı telefondan ‘Askeri casusluk’ suçu kapsamında E.B. ile suç içerikli görüşmeler yaptığı belirlendi. İkilinin Türkiye’nin Libya’daki birlikleriyle ilgili kritik görüşmeler gerçekleştirdiği öğrenildi” deniliyordu. Bundan sadece 35 dakika sonra yayınlanan bir başka haberde ise “‘Siyasal ve Askeri Casusluk’ suçunu işledikleri, devletin gizli kalması gereken bilgilerini telefon yoluyla askeri kurumların dışına çıkardıkları ifade edildi” bilgisi veriliyordu.
Avukatlar dahi ulaşamıyorken soruşturmanın mahiyetine dair bilgilerin haberleştirilmesini bir yana bırakalım. Ona artık alıştık. Bu suçlamalara dair Müyesser Yıldız’ın ilk tepkisinin “Bana askeri casusluk suçunu yöneltebilecek insan henüz anasının karnından doğmamıştır” olduğu yansıdı. Müyesser Yıldız’a yakışan bir tepki.
ŞAKA GİBİ AMA GERÇEK!
Gerçekten de Müyesser Yıldız’ın vatanseverliğinden şüphe duyacak çok az insan olduğunu hatta kendisine milliyetçi duruşundan dolayı Türk Mitolojisindeki “Asena” yakıştırmasının bile yapıldığı yakın çevresinin malumudur.
Ne yazık ki günümüzde yürütülen soruşturmalarda, toplumda yükselen milliyetçi duyarlılığın da etkisiyle, “askeri casusluk” gibi kavramlar önce sosyal medya da sonra da bazı yayın organlarında haberleştirilmekte, arkasından ise gazetecilere yönelik gözaltılar yapılmaktadır.
Örneğin daha iki gün önce trol hesaplardan twiter’da “#ODATVdenLibyaİhaneti” paylaşımları yapılması sonrasında bu gözaltıların gerçekleşmesine sadece tesadüf denilebilir mi? Keza Barış Terkoğlu’nun gözaltına alındığı gece trol hesaplardan “sosyal medya linçine” uğraması da mı tesadüf?
Ne yazık ki, ülkemizdeki ceza soruşturmaları öncesinde oluşturulan “yapay algının” neye hizmet ettiğini, son 10 yıldaki tecrübelerimiz bize gösteriyor. Geçmişten ders çıkaran ne yazık ki bir avuç insandan ibaretiz. Çok yazık!
Ancak daha çarpıcı olan bir başka konu var. Oda da her iki haberde de vurgu yapılan “telefon görüşmesi”! Düşünün Askeri Casusluk amacıyla telefonla görüşeceksiniz ve bunu “adınıza kayıtlı telefondan” yapacaksınız!
Yani sözde casusluk amacıyla bilgileri, yıllardır kullandığınız telefon numarasından alacaksınız. Bunun ötesinde bu bilgileri aldınız diyelim, “haberleştirmeyeceksiniz” ve kimseyle paylaşmayacaksınız. Ne anladım ben böyle casusluktan? Şaka gibi ama gerçek!
Şimdi birileri diyecek ki “ya telefonunda WhatsApp yok mu” oradan yapmıştır görüşmeleri. Savcıyı dahi şaşırtacak bir ayrıntı olarak verelim “hayır yok!”. Daha doğrusu, el konulan telefonu incelendiğinde ortaya çıkacağı üzere, Müyesser Yıldız’ın “akıllı telefonu yok”!
Evet doğru, Müyesser Yıldız bizlerin 2000’li yılların başında kullandığı “akılsız telefonlardan” kullanıyor hala. Kısacası “telefon yoluyla Askeri Casuslukla” suçlanan Müyesser Yıldız absürt komedyalarda dahi örneğine rastlanmayacak şekilde sözde casusluğu “tuşlu telefonla”, “kendi adına kayıtlı numaradan” yapıyor. Çünkü günümüzde örneğine az rastlanan “salt gazetecilik” yapan biri olarak, gizli ajandası olmadığından o özgüvenle hareket ediyor.
Özetle, her ne kadar suçlama “telefon yoluyla asker casusluk” olsa da kullandığı telefon onun masumiyetinin en büyük kanıtı.
Ne diyelim… Bu günler de geçer, adalet tecelli eder elbet.