Tutuklu gazetecilerin avukatlarından tarihi savunma: 'Türkiye’de uzun bir sürerdir hukuk tutulması yaşıyoruz'

MİT şehitleriyle ilgili haberler nedeniyle tutuklu bulunan altı gazeteci bugün ilk duruşmalarına çıkarken avukatlar savunmalarını gerçekleştirdi.

Tutuklu gazetecilerin avukatlarından tarihi savunma: 'Türkiye’de uzun bir sürerdir hukuk tutulması yaşıyoruz'

MİT şehidimizin cenazesini haberleştirdikleri gerekçesiyle tutuklu bulunan gazeteciler Murat Ağırel, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Manisa Muhabiri Hülya Kılınç, Yeni Yaşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ve Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser bugün hakim karşısına çıktı.

Oda TV'nin aktardığına göre; tutuklu gazetecilerin avukatlarının savunmaları şöyle oldu:

Barış Terkoğlu'nun avukatı Yiğit Akalın şunları kaydetti:

"Eren Ekinci’nin ifadesi 21 Nisan’nda alındı. İddianameden 2 gün önce. İddianameden 2 gün önce dahi TCK 329 ortada yok. Huzurdaki davada Odatv özelinde hiçbir suç unsuru yoktur.

Ben kendimde suç buldum, biz izah edememişiz.

Barış Terkoğlu hala neden tutuklu? İddianamede Terkoğlu’nun isminin geçtiği yerlerde o da haberi biliyordur diye bir şey yok. Sadece sorumlu haber müdürü olması nedeniyle yazıyor. Müvekkilimin huzurda olmaması gerekiyor.

Huzurda TCK 329’dan tutuklu değiliz, esas hakkında savunma yapmıyoruz. Tahliye talebinde bulunuyorum 27/3’ten tutuklandığım için 27/3’ten tahliye talebinde bulunuyorum.

Hayatım boyunca kimse için beraat talebinde bulunmadım. Bulunmam da ama Terkoğlu’nun derhal beraat etmesi gerekiyor. Başta müvekkilim olmak üzere hepsinin tahliyesini talep ediyoruz."

Barış Pehlivan'ı avukatı Hüseyin Ersöz şu ifadeleri kullandı:

"Onların yapmış olduğu savunmaların bir benzerini de orada yaptılar. Olayı tarafsız bir şekilde anlattılar.

Onların avukatlıklarını yapmak çok zor ki ama bir şeyi unuttular tahliye talep etmediler onu da biz talep edeceğiz.

Soruşturma aşamasında bir sürü hukuksuzluk yaşandı belki bunlar sizin önünüze gelmedi. Müvekkillerimiz avukatsız tutukluk incelemesine maruz kaldı.

İddianamenin ortasında bu suçlarla ilgisi olmayan iki olayı da koydular. Biri Barış Pehlivan’ın darp meselesi ve Ağırel hakkında iki farklı karar verilmesi.

Sizin vicdanlarınıza, hukuk adamlığınıza yönelik savunmalar gerçekleşti. Gazeteciliği tartışacağımız yer burası olmamalı.

Her akşam tartışma programlarında koca koca adamlar çıkıp Libya’da ne olacak diye konuşup cumhurbaşkanının söylediklerinin peşine düşmeyeceksiniz... Kusura bakmayın gazetecilik bu değil.

Hepsi haber, hepsi gazetecilik faaliyeti, hepsi ifade hürriyeti kapsamında.

Bir de şunu hiç tartışmadık, Ankara’da Ümit Özdağ hakkında fezleke var. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hem MİT Kanunu hem TCK 329’dan yaparken neden Ankara sadece MİT kanunundan fezleke hazırladı?

Ortada gazetecilik faaliyetinden başka bir şey yoktur.

Talebimiz; haksız bir şekilde tutuklanmış hayatlarından 19 ayın çalınmış olan ve üstüne 3,5 ayda eklenmiş müvekkillerimizin tahliyesini talep ediyoruz."

Hülya Kılınç'ın avukatı Celal Ülgen şunları kaydetti:

"İddia makamı bir zoru başarmak istemiş: Bir tarafında Yeniçağ bir tarafında Odatv bir tarafında Yeni Yaşam almışlar, bir örgüt oluşturabilir miyiz diye iddianame yazmışlar.

İddianameyi hazırlayan savcı suç olarak MİT Kanunu gösterdi 27 md. Peki iddianamede 329 nerden çıktı.

Temel bir olay var iddianamenin hukuki değerlendirme bölüm AYM’nin kararından ve Yargıtay’ın verdiği Berberoğlu kararından kopyalanarak alınmıştır.

İddianamedeki hukuki değerlendirme bölümü sözcük hatalarına kadar oradan alınmıştır.

Bu olayda Hülya Kılınç için TCK 329 uygulanamaz.

MİT Kanunu 27/3 geldiğimiz zaman burada örgütlü bir suçtan bahsetmeliyiz.

İfşa, bir defa açıklama oldu mu bir daha ifşa olmaz.

Bir şeyin farkındayız. Mahkemenizi suçlamıyorum. Türkiye’de uzun bir sürerdir hukuk tutulması yaşıyoruz... Buradan çıkış yolu aramamız gerekiyor.

Müvekkillerimizin tahliyesini talep ediyoruz."

Ferhat Çelik'in avukatı Özcan Kılıç şunları söyledi:

"Bu haber 19-20-21-22 günleri yayınlanmış haberler.

Vefat eden MİT mensupları görevdeyken değil, vefat edildiği haberleri yapılıyor.

22 Şubat’ta ihale Murat Ağırel’e yıkılıyor. Mailleri hacklaniyor.

Vefat etmiş, cenaze haberi yapıyorsunuz. Sanki görevdeyken ifşa ettiniz, hayatlarını tehlikeye attığı gibi gösteriliyor.

Hakikaten mantığa uygun değil. 30 yılda en rahatsız olduğum dava bu oldu. Bu tür davalarda haber olur. Asliye cezaya çıkarsanız, zaten asliye cezalıktı bir maddeyle ağır cezalık oldu.

AYM’nin kararı tarifi çok ayıp bir şey. 2010’lar toplu davalar vardı, biz TV’lere gazetelere bakıldığında kim tutuklanacak kim bırakılacak bilirdik...

Müvekkillerimizin ifadeleri karşılaştırıldı haber yapıldı Sabah gazetesinde. Basın hepsinin hükmünü verdi.

Bu örgüt davası değil, MİT görevlilerini deşifre etmiş değil, hakaret değil.. üç savcının imza atmış olması özel karakteristik bir örnek olmuş. Mahkemeniz hukuki ve adil bir değerlendirme yapabilir."

Aydın Keser Avukat Sercan Korkmaz şunları söyledi:

"Söylenecek hiçbir şey kalmadı. Şapkadan tavşan çıkartamayacağız. İddianamenin ciddiyetsizliği ortada ama ciddiyeti olan bir durum ise salgın ortamıdır."

Murat Ağırel'in avukatı Ruşen Gültekin özetle şunları kaydetti:

"Bugün yargılama konusu olan iki kişi bu vatan için şehit olan kişiler.

Bu yargılamanın ruhu açısından Türkiye’nin Libya’yı işgali değil, Libya’nın doğru bir yere gidebilmesi için oraya giden unsurlarla gurur duyarız.

17 yıl cumhuriyet savcısı olarak görev yapan ben, bir TV kanalından iddianame alıntı yapılıyordu. Bu işin suç olduğunu anlattım ve ben bu yayına girdikten sonra bu iddialar kesildi.

Ben ülkemde adalet olduğuna inanıyorum ve bunu sağlamak için de elimden gelen mücadeleyi yapmak istiyorum.

Bu mahkemenin huzurunda arz edildi. Benim müvekkilim bütün bilgileri internetten toplamıştır.

Murat’ı kesseniz Türkiye ile ilgili bir bilgiyi kimseye vermez.

Bir kere şeklen iddianamede Murat’ın diğer sanıklarla bir bağlantısı yok.

Olması gereken şudur, tevkif edilmeliydi sizin önünüze ayrı ayrı gelmeliydi.

Bu iddianamede ne anlatılıyor biz anlamıyoruz.

Murat bunların MİT mensubu olduğunu anladığında çok değişik bir müdahaleyle karşılaşıyor. Gökten bir el geliyor ve bunu alıp ve yok edebiliyor.

Bu iddianamede ne anlatılıyor biz anlamıyoruz.

Murat bunların MİT mensubu olduğunu anladığında çok değişik bir müdahaleyle karşılaşıyor. Gökten bir el geliyor ve bunu alıp ve yok edebiliyor.

Caseofficer sözcüğü açıklandı ama şeklen yabancı kelimeleri yazmak daha çok okutur.

Suçlamanın asıl temelinde yatan şey ilk paylaşan kişinin Murat olduğu...

MİT mensubu gemiye kendi adıyla binmiyor. Olayda ifşa gerçekleşmemiştir.

Müvekkilim bu suçu işlemediğine ben kalben inanıyorum. Bugün Türkiye’de tutuklama kanayan bir yara.

Murat’ın kızı uyumuyor artık.

Bu insanların kaçma şüphesi yok kovsanız gitmez. 16 kilo verdi bu çocuk içeride evlat özlemi var.

Adli kontrol talebiyle tahliyesini talep ediyoruz."

Erk Acarer'in avukatı Ömer Faruk Eminağoğlu şunları söyledi:

"Bu dava bütün sanıklar yönünden derhal beraat koşulunun oluştuğu bir davadır.

Müvekkillim yurt dışındadır. Suç işlediği söylendiği süreçte yurt dışındadır. Gaip konumdadır. Bu yüzden hakkında yakalama kararı verilemez.

Gaip sanık için ne yapılır? Bulunduğu ülke ile suçluların iade anlaşması uygulanır. İade talebinde bulunur, geçişi tutulmaya göre Türkiye götürülür.

MİT şehitleri bu yasa kapsamına girmez. 27. Maddenin uygulanma koşulları yoktur.

Her şeyden önce burada yargılananlar için derhal beraat kararı verilmelidir."

Etiketler
OdaTV tutuklamaları Hitler Şehit Türkiye