Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Cumhuriyet'e verilen cezaları yorumladı: 'Orantılı olma, ölçülülük ilkelerine aykırı'

Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Anayasa ile korunan "Basın hürdür, sansür edilemez...” ilkesini hatırlattı.

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Cumhuriyet'e verilen cezaları yorumladı: 'Orantılı olma, ölçülülük ilkelerine aykırı'

Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Cumhuriyet Gazetesi'ne verilen cezaları değerlendirdi.

Hikmet Sami Türk, "Özellikle 35 gün ve iki kez 17 gün süre ile resmi ilan ve reklamların kesilmesine karar verilmesi, Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesinde ceza ve güvenlik tedbirleri için öngörülen “İşlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olma”, anayasanın 13. maddesinde belirtilen “ölçülülük” ilkelerine aykırıdır." yorumunda bulundu.

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk

Eski Adalet Bakanı

  1. BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Demokratik rejimin vazgeçilmez unsurları olan düşünce, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlükleri ile basın özgürlüğü, birbirlerini tamamlayan özgürlüklerdir. Anayasamıza göre; “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.” (m. 25/I). “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” (m. 26/I). “Basın hürdür, sansür edilemez. ... Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.” (m. 28/I-II). 9.6.2004 tarih ve 5187 sayılı Basın Kanunu’na göre “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.” (m. 3/I). İster tek başına, ister toplu olarak kullanılsın; bu hak ve özgürlükler, kişi veya kişilerin kendi iradeleriyle bağımsız hareket etmelerini de içerir.

Söz konusu hak ve özgürlüklerin, özellikle basın özgürlüğünün kullanılmasında en önemli araç olan gazete ve dergilerin sürekli yayımlanmasını sağlayan başlıca kaynak, onların sayfalarında okuyucularına ilettikleri haber ve düşünce yazılarının yanında yer verecekleri ilan ve reklamlardan, bu arada resmi ilan ve reklamlardan elde edecekleri gelirlerdir. İlan ve reklamlar, satış ve abonman gelirleri ile birlikte gazetelerin can damarlarıdır. Kaynağın kuruması, can damarlarının kesilmesi durumunda gazete veya derginin yayınını sürdürmek olanağı kalmaz.

  1. RESMİ İLANLAR VE BASIN İLAN KURUMU

Resmi ilanlar, yayımlanacakları gazeteler bakımından özellikle 1950’li yıllarda ülkemizde tartışma konusu olmuştur. O yıllarda iktidarda bulunan Demokrat Parti’nin resmi ilanları kendisini destekleyen gazetelere verdirmesi, bir yandaş basın, -o dönemde kullanılan bir deyimle- “besleme basın” yaratmıştır. Gerçekleri oldukları gibi okuyucularına yansıtmaları gereken gazetelerin böyle bir duruma düşürülmeleri, kamuoyunun sağlıklı bir biçimde oluşmasını engelleyen bir etkendir.

Bu nedenle - zaman içinde değişen terimlerle - 27 Mayıs 1960 devrimi veya darbesinden sonra geçici anayasa niteliğindeki 12.6.1960 tarih ve 1 sayılı Kanun’un (1) 1. maddesi gereğince “yeni Anayasa ve Seçim Kanunu, demokratik usullere göre kabul edilip buna göre en kısa zamanda yapılacak genel seçimlerle yeniden kurulacak Türkiye Büyük Millet Meclisine iktidarı devredeceği tarihe kadar Türk Milleti adına hâkimiyet hakkını”; bu arada Meclis’e ait yasama yetkisin kullanan Millî Birlik Komitesi’nin öncelikli olarak yaptığı işlerden biri, resmi ilanlar konusunda yasal bir düzenleme yapmak, bu işi objektif kriterlere göre yürütecek bir kurum oluşturmak olmuştur.

Bu amaçla 2.1.1961 tarih ve 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun çıkarılmıştır. Bazı değişikliklerle 59 yıldan beri yürürlükte olan bu Kanun’dan aşağıda yapılacak alıntılar, -teknik terim olmadıkça günümüz Türkçesiyle- verilecektir: 195 sayılı Kanun’la kurulan “kamu tüzel kişiliğini haiz” Basın İlan Kurumu’nun önde gelen görevi, “Resmi ilanların mevkutelerde (süreli yayınlarda) yayınlanmasında aracı olmak” şeklinde ifade edilmiştir (m. 1, 2/1).

“Kurumun merkezi İstanbul’dur. Ankara, İstanbul ve İzmir ile gerekli görülen diğer yerlerde birer şube açılır.” (m. 3). “Kurum’un teşkilâtı, a) Genel Kurul, b) Denetçiler, c) Yönetim Kurulu, ç) Genel Müdürlük, d) Şubelerden ibarettir.” (m. 4). “Genel Kurul: a) Kurumun yönetimine katılmayı kabul eden gazete ve dergi sahiplerinin kendi aralarından satış rakamlarına göre seçecekleri 4, İstanbul, Ankara ve İzmir dışında kalan Anadolu gazete sahiplerinden 3, en çok üyeye sahip gazeteciler sendikasından 2, İstanbul, Ankara ve İzmir’deki en fazla sarı basın kartlı üyeye sahip gazeteci derneklerinden 1’er olmak üzere toplam 12 temsilci; b) Cumhurbaşkanınca görevlendirilecek 1, Hükümetçe görevlendirilecek (Başbakanlık 3, Adalet, Çevre ve Şehircilik, Gümrük ve Ticaret, İçişleri, Kültür ve Turizm, Maliye ve Milli Savunma Bakanlıkları ile Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünden 1’er) 11 olmak üzere toplam 12 temsilci; c) İstanbul, Ankara ve Ege Üniversiteleri Hukuk Fakülteleri ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1’er, İstanbul, Ankara ve Ege Üniversitelerinden Basın Yayınla ilgili eğitim yapan yüksekokul veya enstitülerden 1’er öğretim üyesi, ticaret siciline kayıtlı ilan prodüktörlerinden 1, Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliğinden 1, Türkiye Barolar Birliğinden 1, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürlüğü’nden 1, Anadolu Ajansı TAO’dan 1 olmak üzere toplam 12 temsilci. Böylece toplam 36 üyeden” oluşuyordu (m. 5).

Genel Kurulun oluşumundaki bu dengeli dağılım, 16 Nisan 2017 günü halkoylamasıyla kabul edilen 6771 sayılı Kanun’la yapılan Anayasa değişikliğiyle yürütme yetki ve görevinin Cumhurbaşkanına verilmesinin sonucu olarak, 2.7.2018 tarih ve 703 sayılı KHK ile yapılan “uyum” değişiklikleri arasında 195 sayılı Kanun’un yukarıda özetlenen 5. madde I. fıkrası (b) bendinin “Cumhurbaşkanınca görevlendirilecek 12 temsilci” şeklinde değiştirilmesinden sonra bozulmuştur. Genel kurul, kendi üyeleri arasından 3 denetçi ve 6 üye ile Genel Müdürden oluşun Yönetim Kurulunu seçer (m. 9, 10). Hükümet, Kurum üzerinde denetleme yetkisine sahiptir; bu yetki, yılda en az bir kez kurumun bütün hesap ve işlemlerini denetlemek suretiyle kullanılır (m. 14).

Hükümete tanınan yetkilerin, hangi teşkilât tarafından kullanılacağı Cumhurbaşkanı Kararı ile belirlenerek Resmi Gazete’de yayımlanır. (m. 52) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu yetkilerin İletişim Başkanlığı tarafından kullanılmasına 30.8.2018 tarih ve 2018/154 sayılı olarak karar vermiştir(2).

  1. RESMİ İLAN VE RESMİ REKLAM TANIMLARI

195 sayılı Kanun’da “resmi ilan” şöyle tanımlanmıştır: “a) Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmeliklerle (özel dernekler dışında) yayımlanması zorunlu olan veya b) Genel ve katma bütçeli idarelerle il özel idareleri, belediyeler, köyler ve iktisadî devlet teşekkülleri ve sermayesinin yarısından fazlası kamu hukuku tüzel kişilerine ait bulunan kuruluşların verdikleri, Reklam niteliğini taşımayan ilanlar, resmi ilan sayılır.” (m. 29).

195 sayılı kanun, bu maddede sözü edilen daire ve teşekküllerin kapsamını genişleten bir hükümle reklam yayınlatmalarını da öngörmüştür: “29. maddenin (b) bendinde anılan daire ve teşekküller ile kanunla veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kurulan sair müesseselerin veya bunların iştiraklerinin kurumun şubesi bulunan yerlerde yayınlanan gazete ve dergilere verecekleri ilan ve reklamlar, ancak Basın Ilan Kurumu aracılığı ile yayınlatılabilir.” (m. 42/I).

“Anayasamıza göre, herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet, resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Basın hürdür, sansür edilemez...”

Basın Ilan Kurumu Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliği, “resmi ilan” için 195 sayılı Kanun’la aynı anlamda değişik bir ifade kullanmak ve Kanun’da eksik kalmış bir ibare eklemek suretiyle şu tanımı vermiştir: “(1) Bu Yönetmelik kapsamında; a) Kanun, tüzük veya yönetmelik gereği yayımlanması zorunlu olan ilanlar, b) Merkezî yönetim kapsamındaki idareler, mahallî idareler, sosyal güvenlik kurumları, kamu iktisadi teşebbüsleri, kamu hukuku tüzel kişiliğini haiz teşekküller ile sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait veya bunların yüzde elliden fazla sermaye payı olan iştiraklerinin reklam niteliği taşımayan ilanları resmi ilandır. (2) Özel derneklerin birinci fıkranın (a) bendi kapsamında vermeleri zorunlu olan ilanlar, resmi ilan sayılmaz.” (m. 5).

Aynı Yönetmelik, resmi reklamlar için şu tanımı vermiştir: “Resmi reklamlar, 195 sayılı Kanunun 42. maddesi gereğince 5. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan daire ve teşekküllerle kanunla kurulan sair müesseselerin veya bunların iştiraklerinin gazete ve dergilere verecekleri özel ilanlar ile reklamlardır” (m. 7).

  1. RESMİ İLANLARIN DAĞITILMASI

195 sayılı kanun uyarınca “Resmi ilanlar, düşünce ve görüş farkı aranmaksızın 34. madde gereğince nitelikleri tespit edilecek süreli yayınlara Basın Ilan Kurulu Genel Kurulu’nun tespit edeceği esaslara göre dağıtılır.” (m. 32).

  1. madde şöyledir:

“Resmi ilan verilecek süreli yayınların nitelikleri: “a) İçerik, b) Sayfa sayı ve ölçüsü, c) Kadro, ç) Fiili satış, d) En az yayın hayatı süresi. Bakımlarından ve uygun görülecek diğer yönlerden Basın Ilan Kurumu Genel Kurulu’nca tespit olunur.”

  1. ÖZEL İLAN VE REKLAMLAR

195 sayılı Kanun’a göre “Resmi ilan sayılmayan ve gerçek ve tüzel tarafından gazete ve dergilerde yayımlanmak üzere verilip de reklam niteliğinde bulunmayan ilanlar, özel ilan sayılır. Satışı artırmak gibi ticarî amaçlarla veya bir şeye veya bir düşünceye rağbet sağlamak gibi maddî veya manevî bir yarar sağlamak amacıyla gazete ve dergilerde yazı, resim veya çizgilerle yapılan ilanlar, reklam sayılır.” (m. 40).

195 sayılı Kanun bu konuda şu kuralı koymuştur: “Özel ilan ve reklamların yayımlanması, özel ilan ve reklam prodüktörlüğü, bu Kanun hükümleri çerçevesinde serbesttir. Basın Ilan Kurumu da özel ilan ve reklam kabul eder.” (m. 41/I-II).

  1. YAPTIRIMLAR

195 sayılı Kanun, basında kanun, yönetmelik ve basın ahlâk ilkelerine aykırı davranışlar hakkında uygulanacak yaptırımlar da getirmiştir:

“Bu kanuna veya bu Kkanuna dayanılarak yapılacak yönetmeliğe veya Kurum Genel Kurulunun bu Kanunda yazılı konularda alacağı kararlarla yükletilen ödevlere ya da basın ahlâk esaslarına uymayan gazete ve dergiler ... hakkında, mevzuattaki diğer hükümlere halel gelmemek üzere, aşağıda yazılı olduğu şekilde işlem yapılır:

  1. a) Kurum tarafından o gazete veya dergiye verilecek ilan ve reklamlar, kesinleşen Yönetim Kurulu kararına dayanılarak, Kurum Genel Müdürlüğü’nce, iki ayı geçmeyecek bir süre ile kesilir. Ayrıca, bu kanunla sağlanan menfaatlardan da aynı şekilde faydalandırılmaz.” Bu durumda “Yönetim Kurulu Kararına, tebliğinden itibaren on gün içinde o yerdeki en yüksek dereceli Asliye Hukuku Hâkimliğine itiraz edilebilir. Hâkim, en geç on beş gün içinde evrak üzerinde kararını verir; bu karar kesindir.” (m. 49/I).

Aslında anayasanın 125. maddesine göre idarİ yargıya gitmesi gereken bir iş için adli yargıda “itiraz” edilmesi, 60 yıl öncesinin olanaklarına göre düşünülmüş bir hak arama yolu olarak değerlendirilebilir.

  1. BİK GENEL KURULUNUN BASIN AHLÂK ESASLARI HAKKINDA

129 SAYILI KARARI

Basın Ilan Kurumu Genel Kurulu, 195 sayılı Kanun’un 49. maddesinde sözü edilen “Basın Ahlâk Esasları” (İlkeleri) hakkında 18.11.1994 tarih ve 129 sayılı bir karar almıştır. Basın Ahlak Yasası niteliği taşıyan, 7 madde ile 1 geçici maddeden oluşan bu kararın 1. maddesi şöyle başlamaktadır: “Bir kamu hizmeti olan gazetecilik, kişisel veya ahlaka aykırı amaç ve çıkarlara alet edilemez ve kamu yararına aykırı bir şekilde kullanılamaz.

Haberlerde ve olayların yorumunda gerçeklerden saptırma, çarpıtma veya kısaltma yoluyla amaçlı olarak ayrılınamaz. Doğruluğu kuşku uyandırabilen ve araştırılması gazetecilik imkânları içinde bulunan haberler, araştırılıp doğruluğuna emin olunmadan yayımlanamaz.” 1. madde, bu hizmetin görülmesinde uyulması gereken ilkeleri (a)’dan (n)’ye kadar giden harflerle sıralanan 17 bentte göstermektedir. 129 sayılı karara göre; “Gazete ve dergilerin Basın Ahlak Esaslarına aykırı davrandığına ilişkin ihbar ve şikâyetler, kendilerini ilgilendiren hallerde gerçek ve tüzelkişilerce, genel olarak 195 sayılı kanunun 5. maddesinde temsili öngörülen kurum veya kuruluşlarca Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu’na yapılır. Yönetim Kurulu, gerekli görürse söz konusu aykırılığı doğrudan doğruya da ele alabilir.” (m. 2).

Karar’da Basın Ahlâk Esaslarına aykırılık başvuruları için yayın tarihinden itibaren 30 günlük, ilgili gazeteye Genel Müdürlükçe yapılacak tebligattan itibaren 10 günlük bir savunma süresi tanınmıştır. Bu süre içinde savunma verilmezse, savunma hakkından vazgeçilmiş sayılır. Yönetim Kurulu, süresi içinde yapılmış başvurular hakkında savunmanın geldiği veya bu haktan vazgeçilmiş sayıldığı tarihten itibaren 60 gün içinde kesin kararını verir. Yönetim kurulunun doğrudan doğruya ele aldığı aykırılıklar konusunda başvurular hakkındaki 30 günlük süre 60 gün olarak uygulanır (m. 3).

Gazete ve dergilerin Basın Ahlak Esaslarına uymadıkları Yönetim Kurulunca kendiliğinden veya başvuru üzerine tespit edildiğinde, 195 sayılı Kanun’un 49. maddesinin (a) bendi uygulanır (m. 4).

  1. CUMHURİYET GAZETESİ HAKKINDA BİK’IN VERDİĞİ YAPTIRIM KARARLARI

6.9.2019-18.4.2020 tarihleri arasında cumhuriyet.com.tr internet sitesinde yayımlanan 1 haber ile Cumhuriyet gazetesi ve internet sitesinde yayımlanan Işıl Özgentürk ve Orhan Bursalı imzalı 2 köşe yazısı, Işık Kansu imzalı 2 haber ve imzasız 2 haber dolayısıyla Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulunca 16.12.2019 -1.6.2020 tarihleri arasında 3’ü resen, 5’i şikâyet üzerine yaptırım uygulanmasını öngören 8 karar verilmiştir.

129 sayılı Genel Kurul Kararının değişik bentlerinin ihlâli gerekçesine dayanan bu kararlar, sırasıyla gazetenin resmi ilan ve reklamlarla ilgili mevzuat kapsamında ek göstergeden 2 gün süre ile yararlandırılmaması; internet sitesi için yararlandığı ek göstergeyi de etkileyecek şekilde resmi ilan ve reklamların 17, 5, 5, 5, 35, 2 ve 17 gün, toplam 86 gün süre ile, başka bir deyişle, yaklaşık 3 ay kesilmesi hakkındadır. Bu kararların çok yüksek maliyetlerle yayımlanan bir gazete için ne kadar büyük bir gelir kaybına yol açacağı ortadadır.

Kayda değer ki, Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu, Cumhuriyet gazetesinde 15 Nisan 2020 günü “CHP: Dolandırıcılık” ve “Pergolayı koydurduk” başlıklarıyla yayımlanan haber nedeniyle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun Vekili Av. Sezgin Tunç’un başvurusu üzerine verdiği 2.6.2020 tarihli Karar ile Cumhuriyet Gazetesine ait “cumhuriyet.com.tr” internet sitesinde 18 Nisan 2020 günü “Korkutan iddia: Cumhurbaşkanlığı hediye paketleri ile virüs yayıyor” başlığıyla yayımlanan haber hakkında resen yaptığı inceleme sonucunda verdiği kararda hemen hemen aynı sözcüklerle objektif bir değerlendirme ölçüsü de koymuştu:

“Herhangi bir yayın organında, inceleme konusu yayın, iddia niteliğinde kamuoyunun bilgisine sunulmuş ve bu yayında aşağılayıcı sözler kullanılmamış, hakaret edilmemiş, haksız isnatlarda bulunulmamış, iftira edilmemiş ve kişilik haklarını ihlal eden ifadeler yer almamış ise söz konusu yayının haber verme ve ifade özgürlüğünün sınırları içerisinde kaldığı sonucuna varılmalıdır.”

Fakat Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu, bu objektif ölçüye rağmen, farklı bir değerlendirme ile anılan ilk haber dolayısıyla Cumhuriyet gazetesinin 17 gün süre ile resmi ilan ve reklamlarını kesilmesine, ikinci haber dolayısıyla Resmi İlanlar ve Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliği’nin 73. maddesi I. fıkrasının (g) ve (ğ) bentleri uyarınca yararlandığı ek göstergeden 2 gün süre ile yararlandırılmamasına karar vermiştir.

  1. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu’nca verilen kararların gerekçelerini ayrı ayrı tartışmak, zaten uzamış olan bir gazete makalesinin sınırlarını aşar. Yalnız genel olarak şunu söylemek gerekir ki, bu kararların verilmesine neden olan haber ve yazılar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “İfade özgürlüğü” ile ilgili 10. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın sırasıyla “Düşünce ve kanaat hürriyeti”, “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”, “Basın hürriyeti” kenar başlıklı 25, 26 ve 28. maddeleri ve Basın Kanunu’nun 3. maddesi ile güvence altına özgürlüklerin kapsamı içindedir.

Özellikle 35 gün ve iki kez 17 gün süre ile resmi İlan ve reklamların kesilmesine karar verilmesi, Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesinde ceza ve güvenlik tedbirleri için öngörülen “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olma, anayasanın 13. maddesinde belirtilen “ölçülülük” ilkelerine aykırıdır. Işık Kansu’nun haberi ile ilgili olarak biri şikâyetçi anonim şirket, diğeri aynı şirketin yönetim kurulu başkanı tarafından yapılan şikâyet üzerine 5’er günlük resmi ilan ve reklamların kesilmesine karar verilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 7 Numaralı Protokol’ün 4. maddesinde düzenlenen “Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama” ilkesine aykırıdır.

“Basın İlan Kurumu, şimdi iktidarı eleştiren gazeteleri, onlara verilen resmi ilan ve reklamları kesmek suretiyle susturmaya yönelik bir uygulamanın aleti olmamalı, böyle bir uygulamadan kaçınmalıdır.”

En ağır yaptırımların hükümetin Basın İlan Kurumu üzerindeki yetkilerini kullanmakla görevlendirilen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı adına yapılan şikâyet üzerine verilen iki kararda birincisi 35, ikincisi 17 gün olmak üzere, toplam 52 gün resmi ilan ve reklamların kesilmesine karar verilmesiyle ortaya çıkması son derece düşündürücüdür.

1950’li yıllarda resmi ilanların iktidarı destekleyen gazetelere verilmesindeki adaletsizliğe bir tepki olarak 1961’de 195 sayılı kanunla kurulan Basın İlan Kurumu, şimdi iktidarı eleştiren gazeteleri, onlara verilen resmi ilan ve reklamları kesmek suretiyle susturmaya yönelik bir uygulamanın aleti olmamalı, böyle bir uygulamadan dikkatle kaçınmalıdır. Bu, 60 yıl öncesine dönmek anlamına gelir.

(1) 12.6.1960 tarih ve 1 sayılı “1924 Tarih ve 491 Sayılı Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Geçici Kanun” metni için bk. T. C. Resmi Gazete, 14.6.1960, S. 10525, s. 1533 vd; Server Tanilli, Türk Anayasaları ve İlgili Mevzuat, İstanbul 1980 (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 2757/621), s. 51-57; Suna Kili/A. Şeref Gözübüyük, Sened-i İttifak’tan Günümüze Türk Anayasa Metinleri, İstanbul 2000 (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Genel Yayın: 269, Tarih Dizisi: 19), s. 144-149; Tarhan Erdem (Haz.), Anayasalar ve Belgeler 1876-2012, İstanbul 2012 (Doğan Kitap), s. 131-136.

1 sayılı Geçici Kanun’un adındaki “Geçici” kelimesi, iki ay sonra 7 ve 18. maddelerindeki “Geçici” kelimelerinin 12.8.1960 tarih ve 55 sayılı Kanun’la kaldırılması sonucunda kalkmıştır (m. 1). 55 sayılı Kanun metni için bk. T. C. Resmi Gazete, 16.8.1960, S. 10579, s. 1975; Erdem (Haz.), age (Anayasalar ve Belgeler 1876-2012), s. 137.

(2) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 30.8.2018 tarih ve 2018/154 sayılı Kararı için bk. T. C. Resmi Gazete, 31.8.2018, S. 30521. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce 2018/43 sayılı Kararla İletişim Başkanlığı’na Prof. Dr. Fahrettin Altun’u atamıştı (T. C. Resmi Gazete, 28.7.2018, S. 30489).