Can Dündar'dan mal varlığına el koyma kararına tepki: Dost ve düşman bilsin ki...
Gazeteci Can Dündar, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hakkında verdiği mal varlığına el koyma kararına tepki gösterdi.
MİT TIR'larının durdurulmasına ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğraflara Cumhuriyet Gazetesi'nde Genel Yayın Yönetmeni olduğu dönemde yer verdiği gerekçesiyle çarptırıldığı 5 yıl 10 ay hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan Can Dündar'ın yargılandığı davada İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Dündar'ın 15 gün içinde mahkemeye gitmemesi durumundu mal varlığına el konulmasına karar verdi.
Can Dündar'ın mal varlığına el konulacak
Gazeteci Can Dündar, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hakkında aldığı mal varlığına el koyma kararına sosyal medya hesabından yaptığı şu açıklama ile tepki gösterdi:
"40 yıldır gazetecilik dışında hiçbir iş yapmadım. Alın terimizle kazandığımız parayla, eşimin ve benim üzerime kayıtlı bir evimizle yazlığımız var. Bir de rahmetli babamdan kalan, halen yalnız annemin oturduğu ev…Mahkemenin 4 dakikada elkoyduğu, bizim 40 yıllık emeğimiz.
Halen Gezi Davası’ndan Cumhuriyet’e, MİT TIR’ları davasından Özgür Gündem’e, 17-25 Aralık dosyasından Erdoğan’a hakaret davasına kadar, süren çok sayıda davam var; ancak hakkımda verilmiş hiçbir mahkûmiyet kararı yok.
Hükümetin illegal operasyonunu, yolsuzluk dosyasını yazdığım için yargılandım,tutuklandım,hapis yattım. Tahliyeden sonra bile defalarca yurtdışına çıkıp döndüm.Ancak Adliye önündeki silahlı saldırıdan sonra tetikçi hemen salınıp kahraman muamelesi görünce asıl niyeti anladım.
AKP, muhaliflerini mezarda veya hapiste çürütmeye kararlı... İkisinde de olmayanlar ya sustu veya hayatını riske ederek mücadele veriyor.Savcıların talimatla dava açtığı, yargıçların emirle hüküm kestiği bir adalete teslim olmamı istiyor, “Yoksa mallarına elkoyarız” diyorlar.
Bu halkın 100 yıllık birikimine el koyup tüketmiş, ülkenin toprağını ormanını, deresini gölünü, keçisini geyiğini, Cumhuriyet’in asırlık kurumlarını satmış bir iktidar, bizim evimize göz dikmekten çekinmeyecektir elbette… Ama nihaî hükmü, tarih verecektir.
27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün belgesellerini yaptım. Mutlak gücün mutlaka bozduğunu, sonunda gücü kötüye kullananları vurduğunu, adaletsiz tahtın, sultanlara, cuntacılara, diktatörlere bile kalmadığını tanıklardan dinledim, ekranda sergiledim.
Bugün #17Eylül... Zulümle yönetmiş, hukuku hiçe sayarak muhaliflerini ezmiş bir iktidarın hazin sonunu yazan bir tarih yaprağı… Bize düşen, ülkemizin bir daha böyle hazin sonlar yaşanmadan, sonu gelmiş bu baskı rejiminden kurtulabilmesi için mücadele etmektir.
Dost ve düşman bilsin ki, bütün kayıplarımıza rağmen doğru bildiğimizi cesaretle, inançla, inatla söylemeye devam edeceğiz. Son nefesimize kadar…"