Dilipak'tan beyin yakan sorular: Humanoid’le evlilik zina sayılır mı, Sanal uyuşturucu haram mı?
"Ne yapıyoruz? Kim tezgahlıyor bu işleri?. "
Son dönemde AKP iktidarına ve kimi uygulamaların ayaptığı eleştirilerin dozunu artırıp, İstanbul Sözleşmesi nedeniyle işi hakarete vardırınca hakkında dava açılan Akit Yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında konuyu yine İstanbul Sözleşmesine getirdi. Ancak çok ilginç ve dolambaşlı bir yoldan.
Dilipak'ın ilginç sorulara yanıtlar aradığı yazısından ilgili bölüm şöyle:
Tarım ilaçları, ya da hormonlar, fenni gübre, GENOM, RF ya da MR hangi seviyede haram olur. Haram ya da helal, Allah’ın razı olup olmadığı şeyler ve işlerle ilgidir. Bunların bir kısmı muhkem, bir kısmı müteşabih’dir. Müteşabih olanı, Kur’an ve Hadislerdeki genel hükümler çerçevesinde, ilim, hikme, akıl, istişare ve şûra ile anlarız. Yoksa bu konularda içtihad ya da fıkhetme yetkisini FDI’a, DSÖ’ye, FAO’ya mı bıraktık! Ya da “Bilim kurulu” dediğiniz kurul bu hassasiyete sahip bir topluluk mu, o kurul “ruhani konsül” gibi bir şey mi? Bilim din mi, “yeni normal” düzende durum ne olacak?
Mesela sanki Bill Gates ya da Elon Musk zamane ilahları ya da tanrıları gibi davranmıyorlar mı?
Mesela şu sorulara kim, nasıl cevap verecek? Humanoid’le evlilik zina sayılır mı, Sanal uyuşturucu haram mı? Sihir haram da bir insanın beynine Chip takıp, beynini silmek ya da beynine onun iradesi dışında yüklemek yapmak ne oluyor? Kapıları dinlemek haram da şifreleri Hack’lemek ne oluyor. Sanal alemde yalan haber yaymak dedikodu, iftira olur mu? 3 boyutlu sanal porno ya da sanal pedofili..
Biliyorum “Allah yaklaşmayacaksın” dedi, varacağı yer orası olan yola çıkmamak gerekiyor.
Bilişimden mezun olup İlahiyatta, ya da İlahiyattan mezun olup bilişimde doktora yapan kaç kişi var?
İlahiyatçı Riba’nın adını “Faiz” koydu ve onun da haram olduğunu söylüyor. Kaime, daha doğrusu kağıt paranın mahiyetini biliyor mu? Döviz derken, FED’i, ya da dünyadaki paraların değer ve faizini belirleyen LIBOR’u biliyor mu? Enflasyondan haberi var mı? İktisatçı da varsayalım bunları biliyor, peki Riba’yı biliyor mu? Bilsin, tamam, bugünkü ulusal düzen ve uluslararası düzende nasıl davranmamız gerek, bu konuda bir fikri var mı? Siyasetçimizin, işadamımızın bu konudaki tavrı ne?
Faizi çok konuşuyoruz da mesela İstanbul sözleşmesinin içinde gizli bir düzine blok haram var, yoksa tek başına LGBT+’dan bir düzine haram çıkar. Bir İslam ülkesinde böyle bir yasa nasıl oy birliği ile kabul edilir. Ne şahidlik, ne mülkiyet, ne miras, ne nafaka, ne aile hayatı, ne çocuklarla ilişkiler, ne ailenin yapısı ve ferdlerin birbirine karşı sorumlulukları, anne-baba/çocuk ilişkisi, Şafide nikah’da anne-babanın rıza şartı yerine getiriliyor. Zaten şuracıkta bir çırpıda 1 düzine hak ihlali saydım. “GENDER” ne oluyor, Mü’min bir insanı nasıl “BİREY” olarak tanımlarsınız.
İnsanın cinsiyetini değiştirmeden önce bitkilerin geni/eril-dişil özelliği ile tohumu ile oynadılar. Ondan sonra sıra hayvanlara geldi. Bu süreç içinde biz onları tüketirken giderek onlara benzemeye başladık ve şimdi sıra insana geldi. Bitkilerle oynarken, onları görmezden gelerek feda etmeyecektik. Şimdi bitkilerin ve hayvanların başına gelen bizim de başımıza gelmeye başladı. Dikkat, bu gidişat hayra alamet değil. DSÖ’ye imtiyazlı bir statüde yerleşme imkanı sağlarken, bu işin sonunun nereye varacağını düşündüler mi, merak ediyorum. Bazı şeyler için yarın çok geç olabilir. Dün Kıbrıs barış harekatının hemen ardından Maraş’ı açmadık, bugün Ege ve Akdeniz’deki haklarımızı, Doğu Akdeniz’i konuşuyoruz ama, halen kendi kontrolümüzdeki Maraş’da durum ortada. İstanbul sözleşmesinden nasıl çıkarız diye düşünürken, Lanzarote’yi imzalıyoruz. DSÖ’ye faaliyet izni veriyoruz. Ne yapıyoruz? Kim tezgahlıyor bu işleri?.