Emin Çölaşan 'Erdoğan'a hakaret' davasında Yargıtay'ın kararını yazdı: 'Başka bir sözüm yok'
Emin Çölaşan hakkında Erdoğan'a hakaret gerekçesiyle açılan davada hapis cezası hükmünün Yargıtay tarafından oy birliğiyle bozulduğunu köşesinde aktardı.
Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşesinde hakkında 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret suçlamasıyla hakkında açılan dava hakkında Yargıtay'ın verdiği kararı aktardı.
Hapis cezası aldığı davanın birinin son belgesinin eline iki gün önce ulaştığını belirten Emin Çölaşan, hükmün bozulmasına oy birliğiyle karar verildiği bilgisini aktardı.
Çölaşan, "İşte böyle efendim, adalet yerini bulmuş oldu. Söyleyecek başka bir sözüm yok." ifadelerini kullandı.
Emin Çölaşan'ın yazısı şöyle oldu:
Sevgili okurlarım, Türkiye'de yaşayan ve bu iktidara karşı olan çoğu kimsenin başına gelen vahim bir tablo var:
Birbiri ardına her adliyede açılan cumhurbaşkanına hakaret davaları!
Gazeteci, iş insanı, sokaktaki vatandaş… Bu açıdan bakıldığında, günün birinde herkesin başı derde girebilir.
“Vay sen böyle dedin, şunu yazdın, cumhurbaşkanına hakaret ettin… Çık bakalım mahkemeye, hesap ver.”
Hakkınızda bir dava açıldığında beraat etmeniz son derece zor.
Davalar ya Recep Bey'in avukatları tarafından verilen şikayet dilekçeleri sonrasında, ya da şikayet olmasa bile savcılar tarafından doğrudan açılıyor…
★★★
Tam saymadım ama bugüne kadar benim de hakkımda onlarca cumhurbaşkanına hakaret şikayeti yapılmıştı.
Devlet gücünü kullanarak öyle tutarsız ve anlamsız cümleleri bulup şikayet konusu yapıyorlardı ki ne insanın aklı alır, ne de hukuka sığar…
Her şikayet için adliye koridorlarında uzun turlar attım, savcılara ve hakimlere ifade vermek zorunda kaldım.
İyi ki o dönemlerde korona yoktu, aksi takdirde bir de adliye koridorlarında virüs kapacaktım!
★★★
Bazı savcılar yürekli idi.
Recep Bey'in avukatları tarafından yapılan şikayet başvuruları reddedildi…
Ama yine de bazı davalar açıldı.
Bazı mahkemelerde beraat ettim, çok azından hapis cezası aldım.
★★★
Hapis cezası aldıklarımdan birinin son belgesi iki gün önce elime ulaştı.
SÖZCÜ'de çıkan 18 Aralık 2014 tarihli yazımın başlığı “İki taraf da özür dilesin.”
Yapılan şikayet üzerine Küçükçekmece savcılığı dava açtı, Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandım.
Yazıda FETÖ-AKP iktidarı ilişkilerini irdeliyor, iki kesim arasında büyük bir kavga çıktığını anlatıyor ve özetle şöyle diyordum:
“Tayipgiller-cemaat meydan savaşı… Bundan bir süre öncesine kadar bu ikili arasında muhteşem bir dostluk ve iş birliği vardı. Tayyip gidip Fetullah'ın elini öper, dua isterdi. Yan yana, el ele kol kola otururlardı… Topluma Müslümanlık (!) taslayan iki tarafın da dini imanı para idi. Oysa din iman falan işin göz boyama sanatını oluşturuyordu. Şimdi iki taraf da özür dilemelidir.”
“Tayyipgillerin özrü şöyle olmalıdır: Ey ahali, adına cemaat denilen bu topluluğu biz birkaç yıl öncesine kadar her alanda tepe tepe kullandık. Şimdi anlıyoruz ki biz yanlış ata oynamışız. Pişmanız. Devletin böyle cemaatlerle falan aynı yatağa girmesi son derece yanlışmış.”
“Bu hıyarlığımız nedeniyle Türk ve dünya kamuoyundan özür diliyoruz…”
★★★
Evet, bu sözlerim nedeniyle yargılandım…
Mahkemenin gerekçeli kararını özetliyorum:
“…Cumhurbaşkanının dininin imanının para olduğu ve hıyarlık ettiği gibi oldukça ağır, haksız ve soyut suç isnatlarının basın özgürlüğünden yararlanmayacağı, yazının gerçeklikle ilgisi olmadığı kanaatine varılmıştır…
Sanığın cumhurbaşkanına basın yoluyla alenen hakaret suçunu işlediği değerlendirilerek 11 ay 20 gün hapis cezası ile mahkûmiyetine ve cezanın ertelenmesine karar verilmiştir.”
Ceza erteleniyor ama bizim suç kayıtlarına giriyor.
★★★
Burada araya kısaca gireyim!
Bu yazı çıktığı tarihte ortalıkta darbe olayı falan yoktu. Cumhurbaşkanına hakaret suçundan hapis ceza aldım.
Oysa aynı yazıda ve daha nicelerinde FETÖ'ye de bindiriyordum.
Ancak kaderin cilvesine bakın ki, daha sonra İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gazeteden Metin Yılmaz, Necati Doğru gibi bazı arkadaşlarımla birlikte bu kez FETÖ'ye yardımdan yargılandık…
Suçumuz aynen şöyle idi;
“Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek!..”
Ve benim payıma bu kez o davadan üç yıl altı ay 15 gün hapis cezası düştü!
★★★
Yazının başında elime son bir belgenin henüz geçtiğini söylemiştim ya…
O belge, yukarıda değindiğim cumhurbaşkanına hakaret suçundan aldığım hapis cezasına ilişkin Yargıtay kararı.
Küçükçekmece mahkemesinin verdiği 11 ay 20 günlük hapis cezasını avukatlarımız Yargıtay'da temyiz etti.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 21 Eylül 2020 tarih ve Esas 2018/ 1199 sayılı o kararını da özetliyorum:
“Köşe yazısının bir bütün olarak değerlendirilmesinde, cumhurbaşkanının şahsına yönelik olmayıp hükümet ve parti politikalarının eleştirilmesi amacıyla sarf edilen kaba ve sert ifadeler kullanılmış olması karşısında cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları oluşmayacağından, sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyet hükmü kurulması, bozmayı gerektirmiştir…
Hükmün BOZULMASINA oy birliği ile karar verildi.”
İşte böyle efendim, adalet yerini bulmuş oldu. Söyleyecek başka bir sözüm yok.