Dilipak'tan Fahrettin Koca'yı kızdıracak sözler: Eski patron CHP'ye, yeni patron AKP'ye yakın!
Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Türkiye'nin anlaştığı Sinovac aşılarını hedef aldı.
İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, “Aşı! Cevabını arayan sorular” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Abdurrahman Dilipak bugünkü yazısında, koronavirüs aşılarıyla ilgili endişelerine değindi. Türkiye’nin anlaştığı Çin aşısı Sinovac için “baştan sona problemli bir ürün” diyen Dilipak, “Sağlık Bakanlığı, durup dururken aşının aracı şirketlerden değil, doğrudan Çin’den üretici firmadan alındığını beyan ediyor. Sonra ortaya Keymen diye bir şirket çıkıyor” dedi. Dilipak, Keymen şirketi için ise dikkat çeken ifadeler kullandı.
Aburrahman Dilipak’ın yazısı şöyle:
“Zaten aşı konusu netameli bir konu. Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada. Sadece bugün değil, uzun yıllardan beri. Bu endişe CoVID ile başlamadı yani. CoVID ile çok daha büyüdü.
Bugün en çok konuşulan iki aşı var: mRNA ve Sinovac. Yani Çin aşısı.
mRNA Alman mı, İngiliz mi, Türk mü, Microsoft’un bir tezgahı mı net belli değil. Zaten o bir aşı değil, insana RNA temelli bir data yükleniyor. İnsan mutasyona uğratılarak CoVID’e karşı daha dirençli hale geliyor. Hızlı onay alınmış. Üretici firma yan etkilerinden emin değil, hukuki ve mali sorumluluk kabul etmiyor.
Sinovac zaten baştan sona problemli bir ürün. Reuters haber ajansı Türkiye’nin de sipariş ettiği Çinli Sinovac şirketi tarafından geliştirilen Covid-19 aşısına dair etkinlik düzeyi tartışmalı diyor. CNN Sinovac şirketinin geliştirdiği CoVID aşısı CoronaVac’ın üçüncü faz testleri devam ederken Türkiye’nin sipariş verdiğini söylüyor.
Özellikle ileri yaştakilerin nasıl etkilenecekleri konusunda risk iması da bulunuyorken, Türkiye’nin 3. Faz testleri için deney alanı olduğunu da iddia etmiş oluyor. Euronews ise ‘Faz-3 çalışmalarına ilişkin ön değerlendirme raporuna atıf yaparak, Türkiye’de yayınlanan Sinovac aşısının ön raporu kafalarda soru işaretleri yarattı’ diyor.
Sağlık Bakanlığı, durup dururken aşının aracı şirketlerden değil, doğrudan Çin’den üretici firmadan alındığını beyan ediyor. Sonra ortaya Keymen diye bir şirket çıkıyor. Keymen bir Türk şirketi. 2012 raporunda önemli detaylar var. Kendi tanıtım kataloglarında Türkiye, Azerbaycan, KKTC ve bazı Arap ülkeleri ile ilişkilerinden söz ediliyor. İnsan hakları, çevre ve yolsuz konusunda yüksek hassasiyet sahibi bir şirket. Daha sonra bu şirket ‘Küresel İlkeler / Global Compact’ sözleşmesini imzalamış. 2015’de BM’nin de desteklediği bu ‘Küresel İlkeler’ sözleşmesinin lideri tanıdık bir isim Bill Gates. 2016’da büyük idealler ile kurulan şirket, bugünkü yeni sahibine devrediliyor. Eski Patron CHP’ye yakın, AK Parti ve Erdoğan karşıtı. Sosyal media paylaşımları bunu gösteriyor. Yeni Patron, AK Parti’ye yakın.
Bakan, biz Çin’le doğrudan DMO üzerinden temas halindeyiz diyor, Keymen’in avukatı biz getiriyoruz diyor. Bakanlık sonra açıklama yapıyor, ‘Keymen Sinovac’ın Türkiye temsilcisi, biz onun için sözleşmeyi Keymen’le yaptık!’ Burada bir sorun var. Keymen bir Türk şirketi. Keymen’in taahhüdü, sorumluluğu riski, hem Çinli firma, hem de DMÖ ile yaptığı sözleşme ile sınırlıdır.
Ortada bir tek üretici var ve bir tek alıcı var. Elde edilen ürün, ücretsiz ve hatta doğrudan ya da dolaylı olarak zorlayıcı düzenlemelerle herkese yapılacak.
3. fazı henüz tamamlanmamış bir aşının etkisi, ya da yan etkileri konusunda hukuki ve mali sorumluluk kime ait olacak?. Vatandaş zarar görürse bunun tazminatını kim ödeyecek? Bakanlık, ilacı incelemiş olmalı. Gerçekten hali hazır durumu ile bu ilacı sipariş ederek asıl sorumluluğu üstleniyorlar mı? Bu konuda üretici firmaya ‘rücu’dan söz ediliyor. Bu taahhüdü kim veriyor.
Çinli firma 2 günde ‘Sinovac Türkiye’ diye bir şirket kurar. Ofise kendini temsilen bir Çinli gelir, Keymen de idari olarak bu şirkette yer alır. Bunu anlarım ama Çinli firmanın Türkiye temsilcisi ile yapacağınız bir sözleşmeyi anlayamam. O zaman Çinli firmanın Keymen’le satışa ilişkin yaptığı sözleşmeyi bilmemiz gerekir.
Tek sorun bu değil, bu aşının farklı ülkelere çok farklı fiyatlardan satış sözleşmesi yaptığı iddiasının da soruşturulması gerekir. Farklı fiyatlar, farklı niteliklerdeki ürünleri mi kapsıyor bunu bilmemiz gerek.
Bir yandan Ankara’da, İstanbul’da, Antalya’da, Tekirdağ’da, Kayseri’de ‘yerli ve milli’ aşı çalışmasından söz ediliyor, bir yandan, Rusya ile ortak üretimden söz ediliyor, bir yandan da mRNA’nın Türkiye’de nihai ürüne dönüştürüleceği, yani Türkiye’de üretiminin konuşulduğunu hatırlatalım. Hangisi doğru?
Aşı olduk. Aşı olan evden dışarı çıkabilecek mi, maskeyi bırakacak mı, sosyal mesafe şartı kalkacak mı, kolonya da kullanmasa olur mu. Yooo, hayır, onlar aynen devam. Niye, çünkü mutasyon var. Çünkü aşı mutasyon durumunda etkili olmayabilir. Biz niye aşı oluyoruz? ‘CoVID 19’ için. Etkisi ne kadar olacak diyorsunuz, cevap 6 ay gibi, o da mutasyona uğramazsa!
Peki aşı oldum, CoVID 19’a yakalanırsam ne olacak? Hasta ölür, sakat kalırsa, aşı yan etki yaparsa, kimi kime şikayet edeceğim. Hem zaten, aşı olsam ardından hasta olsam, bu mikrobun CoVID 19 mu, 20 mi, 21 mi olduğuna kim, nasıl karar verecek! Daha bir yıl oldu, Tanı kiti’nin doğru bir sonuç vermediğini bu ay kabul ettik.
Zaten Sinovac’ı üreten Çinli şirket internete girin bakın, sabıkalı bir şirket. Hiçbir ön araştırma yapmadan, faydası ve riski bu kadar tartışmalı bir aşı konusunda kim neden, nasıl böyle bir işe girebilir. Bakın, Koç, Sabancı, Eczacıbaşı birlik olsa böyle bir mali ve hukuki sorumluluğu üstlenemez. Peki bakın bakalım Keymen’in sermayesi kaç lira. Sermayesini 15-20 milyon lira diye gördüm. Ben arama yaparken Keymen datalarına erişilemiyordu.
İster misiniz, şunlar zorunlu aşı olacak diye ya da aşı olanlara imtiyazlı bir statü oluşturmazlar. Bu dolaylı bir baskı ve ayırımcılık anlamına gelir. Bu aşının etkisi konusunda belirsizlikler var ve zaten yeni bir mutasyonundan söz ediliyor. Yarın aşı olanlar hastalığa yakalanır ya da aşı olanlarda ölüm vakası yaşanırsa, işler daha da karışabilir, Allah korusun. ‘Allah korusun’ diyoruz da Allah cahilleri ve zalimleri korumayacak, haberiniz olsun, aksine onların işlerini sarp dağlara sardıracak.
Selâm ve dua ile.”