Saygı Öztürk'ten 'Sözcü' yazısı: 'Yalanlar üzerinden ayrıştırmak isteyenler, ülkemize yazık ediyor'
Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk, "Her gazetede olabilecek bazı hatalar, gazetemizde olduğu zaman kıyamet koparılıyor." ifadelerini kullandı.
Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, “2020’nin torbasından felaket ve gözyaşı çıktı” manşetinin ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Sözcü Gazetesi'ni hedef göstermesini ve yaşanan tartışmaları bugünkü köşesine taşıdı.
Saygı Öztürk, "Sözcü etkili bir gazetedir. Her gazetede olabilecek bazı hatalar, gazetemizde olduğu zaman kıyamet koparılıyor. Yazmadığınız, söylemediğiniz, sanki söylenmiş, yazılmış gibi yorumlanıyor." ifadelerini kullandı.
Saygı Öztürk'ün yazısı şöyle oldu:
SÖZCÜ etkili bir gazetedir. Her gazetede olabilecek bazı hatalar, gazetemizde olduğu zaman kıyamet koparılıyor. Yazmadığınız, söylemediğiniz, sanki söylenmiş, yazılmış gibi yorumlanıyor. Bu durum giderek yaygınlaşıyor ve topluma yalan bilgiler veriliyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da gazetelerin Ankara temsilcileriyle yaptığı toplantıda benzer konuda yakındı. “Söylemediğimiz şeyler, sanki söylenmiş gibi bizi eleştiriyorlar. Bunları nereden uyduruyorlar anlamıyorum” diyordu.
Toplumumun kutuplaştırılmasında çoğu kez söylenmeyenler, yazılmayanlar, söylenmiş, yazılmış gibi gündeme getiriliyor. Asıl bunlardan, yalan üretenlerden korkunuz. Gazetemizin kırmızı çizgisini yeri geldiğinde vurgulamak durumunda kalıyoruz. “Vatan, millet, devlet, bayrak ve din” konusundaki duyarlılığımız bilinmesine rağmen, sanki bunlara karşıymış gibi gösteriliyoruz.
O GECE İLK SÖZLERİ
15 Temmuz darbe girişiminin başladığı ilk saatte, neyin ne olduğu, kimin darbeye kalkıştığı bilinmezken, Genel Yayın Yönetmenimiz Metin Yılmaz'la yaptığımız konuşmada ilk sözleri şöyle olmuştu: Biz demokrasiden yanayız. Seçimle gelenin darbeyle değil ancak seçimle gidebileceğine inanıyoruz. Hükümete muhalif olsak dahi darbeye karşı, hükümetimizin yanında olacağız.
SÖZCÜ, demokrasiden, insan haklarından yana olduğunu zaten her fırsatta ortaya koyan bir gazetedir. Bizler de bu gazetede olmaktan her zaman kıvanç duyuyoruz. Gazetemizin sahibi Burak Akbay, uğradığı onca haksızlık, hukuksuzluklara karşı devletine küsmedi. Ülkemize yakışır gazetecilik yapmamız için hepimizin önünü açtı. Gazetemizin yazarları özgürce düşüncelerini yazıyor, konuşuyor.
FIRSATA ÇEVİRME
Yeni yıla girildiğinde gazetelerde geçen yılda olup bitenlerin bir özeti yer alır. 2020 yılında ülke olarak depremler, acılar yaşadık. Maske, mesafe hayatımızın bir parçası oldu. Bu değişimler, acılar, yıkımlar anlatılırken, yıl içindeki önemli olaylardan birisi de Ayasofya'nın tamamının camiye dönüştürülme kararı oldu. Yılın en önemli kararlarından birisinin olduğunu söylemeyen kaldı mı? Kimisi müze olarak kalmasını, kimisi tamamen ibadete açılması yönünde görüşler ortaya koydu. Konu günlerce tartışıldı. Sonunda Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, elinde kılıçla mihraba çıktı, Atatürk'ü eleştiren konuşmasını da orada yaptı.
Ayasofya'nın bir bölümü yeni değil, yıllardır ibadete açıktı. Kamuoyuna, sanki Ayasofya'nın tamamı ibadete kapalıymış gibi gösteriliyordu. Önceki dönemlerde Danıştay'ın, Danıştay Dava Daireleri Kurulu'nun, Ayasofya ile ilgili kararlarını da SÖZCÜ belgeleriyle kamuoyuna duyurdu. Yaptığımız gazetecilik ve gerçeğin bilinmesiydi.
Aynı Danıştay, bu kez farklı karar verdi. Ayasofya'nın tamamının ibadete açılmasını uygun buldu. Mahkeme kararı da hemen uygulandı. Keşke, iktidar aynı duyarlılığı ilkokullarda okutulan “Andımız”la ilgili Danıştay'ın kararında da gösterebilseydi. Ama andımız Danıştay kararına rağmen bugün okullarda okutulmuyor.
ZOR BİR DÖNEM
Türk basınının usta kalemlerinin yargılandıkları ya da haklarında açılan soruşturma konuları okuyucularımızı da şaşkına çeviriyor. Gazetemiz yazarları Emin Çölaşan'ın, Necati Doğru'nun, Fethullahçı Terör Örgütü'ne üye olmamakla birlikte bilerek, isteyerek destek olmakla suçlanması bile en ağır cezadır. Yılmaz Özdil'in, Atatürk'e hakaretten dolayı hakkında soruşturma açıldığını öğrendiğimde vallahi “şaka” sandım. İnanın, bizler yazdığımız her cümleyi tekrar tekrar okuyoruz. “Ben, bu niyetle böyle yazdım ama yarın birileri çıkıp, ‘Aslında böyle demek istedi' diye hedef gösterdiklerine tanık oluyoruz.
Cumhurbaşkanı'nın gazetemizi okumamasına da saygı duyarız. Gazetemizde yayımlanan her konu hakkında kuşkusuz danışmanları tarafından Cumhurbaşkanı'na günlük olarak bilgi veriliyor. Bu yalnız bize özgü değil, diğer yayın organları için de geçerlidir. “SÖZCÜ Ayasofya'nın açılmasını felaket olarak gösterdi” yalanı da sosyal medyada yayıldı. Haberimizi çarpıtıp, gazetemizi hedef gösterdiler.
ÖĞRENEMEDİNİZ Mİ?
Oysa amacımız Ayasofya'nın ibadete açılmasını eleştirmek değil yıla damga vuran bir olay olduğunu hatırlatmaktı. En fazla editoryal hata olarak yorumlanan sunumda, Ayasofya'nın açılışına “felaket” demek gibi bir kastımız olmadığını okuyucularımız da, bu iddiayı ortaya atanlar da bilir. Ama, öyle bir dönem ki mutlaka birilerini düşman göstermeniz gerekiyor.
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, “SÖZCÜ bu toplumun bir parçasıdır. Bizler de milletimizin sevindiğine sevinir, üzüldüğüne üzülürüz. Kırmızı çizgimiz, ‘Vatan, millet, devlet, bayrak ve din'dir. Yıllarca SÖZCÜ gazetesi bunlara saygı duydu” diyor.
PKK, FETÖ, IŞİD, silahlı diğer terör örgütleriyle mücadelede, Yunanistan, ABD, Suriye, Rusya, Fransa gibi dış sorunlarda devletimizin hep en güçlü bir biçimde yanındayız. SÖZCÜ bağımsız bir gazetedir. Kimseden emir ve talimat almadığını hala öğrenemediniz mi? Toplumu, yalanlar üzerinden ayrıştırmak isteyenler, ülkemize yazık ediyor….