Müyesser Yıldız: 'FETÖ hâlâ tüm gücüyle iktidarda’ dersem yanlış mı olur?
Gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel hakkında ‘devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin ve ifşa’ iddiasıyla Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dördüncü duruşması görülüyor.
Gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel hakkında ‘devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin ve ifşa’ iddiasıyla Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dördüncü duruşması görülüyor.
Yıldız savunmasında Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan’ın MİT’in ‘casusluk’ faaliyetlerini deşifre ettikleri sözünü hatırlatarak, “Eğer MİT diğer casusluk faaliyetlerini de böyle ‘deşifre’ etti ve ediyorsa, yandık demektir” dedi. Yıldız, gazetecilik yaptıklarını kaydederek, “Bu davanın, bağımsız gazeteciliği ortadan kaldırıp, halkın bilgi ve fikir sahibi olmasını engelleme davası olduğunu” vurguladı.
Gazeteciler Müyesser Yıldız, İsmail Dükel ve astsubay Erdal Baran'ın ‘devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin ve ifşa’ ettikleri ididasıyla açılan davanın dördüncü duruşması Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılıyor.
Gazeteci Yıldız, savcının 41 yıla kadar hapis istemiyle verdiği mütalaasına karşı savunmasını yaptı. Yıldız, daha önce de firari FETÖ’cü eski savcı Zekeriya Öz tarafından da kendisine kurulan kumpastan cezaevinde yattığını hatırlatarak, mevcut davaya ilişkin “Bu davada kaç kişiyiz; üç. Benim ‘İntikamname’ olarak nitelendirdiğim iddianame kaç sayfa; 180. Dosyada ne var; yine haberler ve telefon tapeleri. Demek ki 10 yılda, yani ‘FETÖ’ döneminden bugüne, hiçbir şey değişmemiş” diye konuştu.
"CASUSLUK FAALİYETLERİ BÖYLE DEŞİFRE EDİLİYORSA YANDIK DEMEKTİR"
Yıldız, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın MİT’in 2020 yılı faaliyet raporundaki “Teşkilâtımız 2020 yılı içerisinde kanunun verdiği yetki ve sorumluluk hâlinde… terörle mücadeleyi uluslararası boyuta taşımış, istihbarata karşı koyma alanında ülkemizi hedef alan casusluk faaliyetlerini deşifre etmiş, teknik istihbaratı çalışmalarını ana bileşeni hâline getirmiştir” sözlerini hatırlattı.
Yıldız bu sözlerin kendi dosyalarını da ilgilendirdiğini ifade ederek, “Bu sözlerin davamızla ilgisi ne mi? Başlangıcı 'askeri casusluk' iddiasıyken, üçüncü gün suçun nevi değiştirildi ya; eğer MİT diğer casusluk faaliyetlerini de böyle ‘deşifre’ etti ve ediyorsa, yandık demektir” diye vurguladı.
"FETÖ HALA İKTİDARDA DERSEM YANLIŞ MI OLUR?"
Yıldız, telefonlarının illegal şekilde dinlendiğine dikkat çekerek, “MİT'in dosyadaki o kağıt parçasından sonra, bu da telefonlarımın çok önceden illegal şekilde dinlendiğinin delili değil midir? Şimdi sormak istiyorum. Telefonlarımı kimler, illegal şekilde dinledi, dinletti? Ve bunları “FETÖ'cüler” başta olmak üzere birilerine servis edenler kimlerdir; amaçları nedir? Şu tablodan sonra, ‘Demek ki, FETÖ hâlâ tüm gücüyle iktidarda’ dersem yanlış mı olur?” diye sordu.
Yıldız, davada gazetecilik faaliyetinden dolayı yargılandıklarını kaydederek, “Bu dava, bağımsız gazeteciliği ortadan kaldırıp, halkın bilgi ve fikir sahibi olmasını engelleme davasıdır” dedi.
Yıldız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nı da anımsatarak, “Ve dahi bu dava, bizzat Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 6 gün önce açıkladığı 'İnsan Hakları Eylem Planı'nı her yönüyle boşa çıkaran bir davadır. Biliyorum; birtakım güç ve güçlüler tarafından ‘diken’ sayılıyoruz. Biliyorum; artık adalet tanrıçası Themis'in yerini başka tanrılar aldı” diye konuştu.
NE OLMUŞTU?
Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel 8 Haziran 2020’de ‘askeri casusluk’ suçlamasıyla evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Üç günlük gözaltının ardından Dükel serbest bırakıldı, Yıldız ise tutuklanarak Sincan Cezaevi’ne konuldu. Yıldız ile birlikte haber kaynağı Erdal Baran da tutuklandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianamede gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel ile Erdal Baran’ın “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamasıyla 17.5 yıla kadar hapisleri talep edildi. 9 Kasım 2020’de görülen ilk duruşmada Yıldız, yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliye edildi. Mahkeme ayrıca sanıklar hakkında TCK’nin 327. maddesinde düzenlenen ‘devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek’ suçlamasıyla Ankara Başsavcılığı'na bildirimde bulunulmasına karar verdi.
Davanın ikinci duruşmasında, gazeteciler hakkında “zincirleme şekilde devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek” suçu uyarınca hazırlanan ikinci iddianame dava dosyasıyla birleştirilmişti.
Davanın üçüncü duruşmasında, üç ismin de Türk Ceza Kanunu’nun 327’nci ve 329’uncu maddelerinde düzenlenen suçlamaların zincirleme bir şekilde ihlal edildiğini öne sürerek, 41 yıla kadar hapislerini istemişti. (ANKA)