Emin Çölaşan isyan etti: Oysa sadece yarım saatlik bir iş...
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, "Demek ki iktidar gibi Ziraat'ın yetkililerini de korku bürümüş, bu işin ağırlığı altında ezilip kalmışlar." dedi.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, "Demek ki iktidar gibi Ziraat'ın yetkililerini de korku bürümüş, bu işin ağırlığı altında ezilip kalmışlar." dedi.
Çölaşan'ın bugünkü "750 milyon doların başına gelenler" başlıklı yazısı şöyle:
SEVGİLİ okurlarım istesek de istemesek de ülke gündeminde her gün Sedat Peker var. İster mafyacı olsun ister başka şey, bu adamın söylediği her cümle ve gündeme taşıdığı her iddia bugüne kadar doğru çıktı.
Herhangi bir yalanına tanık olmadık.
Keşke olsaydık.
Şakayla karışık söylemek gerekirse, bir mafya babası toplum nezdinde güven tazeledi!
Anlaşıldığı kadarıyla videoları bundan sonra da sürüp gidecek, milyonlar tarafından acayip bir yoğunlukta izlenecek.
★★★
Son açıklamasını geçtiğimiz pazar günü yapmıştı.
Konularından biri devletin Ziraat Bankası tarafından Demirören ailesine iktidarın talimatıyla verilen 750 milyon dolarlık kredi idi.
Başka bir deyişle büyük bir kıyak.
Muhteşem bir para…
Üstelik ilk iki yılı ödemesiz!..
★★★
Şimdi Sedat Peker'den öğreniyoruz ki, Demirören ailesi bu borcu ödememiş.
Hatta sadece anaparayı değil, biriken faizlerini bile ödemiyormuş.
Böylece borç tutarı bir milyar dolara ulaşmış.
Sıradan bir vatandaşın herhangi bir bankaya bu rakamın binde biri kadar bile borcu olsaydı mahkemeye verilir, kapısına icra gelir, çiftçi ise tarlasına, esnaf ise iş yerlerine haciz konulurdu.
Demek ki söz konusu olan iktidarın adamı Demirörenler olunca bankacılığın ve hatta ekonominin temel kuralları bile işlemez hale geliyormuş!
★★★
Peki ama geçmişte gazetecilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan Demirören ailesi bu ballı kredi ile nelere sahip oldu?
Hangi medya kuruluşlarını üzerine geçirdi?
-Hürriyet, Milliyet, Posta ve Fanatik gazeteleri.
-CNN-Türk ve Kanal-D televizyonları.
Öyle bir olay ki, bu yayın organları, bu kredi sayesinde devşirildi.
Her biri AKP iktidarının destekçisi kesildi.
★★★
Bu kredinin geri ödemesine başlanıp başlanmadığı, Meclis'te hükümete çeşitli zamanlarda milletvekilleri tarafından ısrarla soruldu.
Önergeler verildi.
Ancak her seferinde yanıt hep aynı oldu:
“Bu bir ticari sırdır. Bankacılık kuralları gereğince bu sorunuza yanıt verilemez!”
Para devletin parası…
Veren kuruluş bir devlet bankası olan Ziraat Bankası.
Devletin parası hortumlanmış, milletin parası peşkeş çekilmiş ama iş hesap vermeye gelince ticari sır!
Bu nasıl iştir, bu nasıl sorumsuzluktur yaaa!
Yağma Hasan'ın böreği mi bu!…
Doyuncaya, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yesinler de bakalım filmin sonu nasıl bitecek!
Onu şu anda bilemiyoruz.
★★★
Yine de içimizde bir umut ışığı ile sabretmeye çalışıyoruz…
Umut ışığı “Sedat Peker inşallah yalan söylemiştir!..”
Beklemeyi sürdürüyoruz!
“Recep Bey başta olmak üzere devlet yetkilileri bu olayın üzerine mutlaka gider. Birkaç güne kadar yalanlama yapılır, kredinin ödeme sürecinin başladığı (ya da başlamadığı) resmen açıklanır ve hepimiz rahat bir nefes alırız.”
★★★
Bugün üçüncü gün, tık yok!
Mustafa Balbay dün kendisine özgü mizah üslûbuyla bunlara soruyordu:
“Susmaktan yorulmadınız mı?”
Yorulmazlar!
İşlerine gelmeyen konularda suskun kalmak bunların çok önemli kaçış ve unutturma yöntemidir.
Devekuşu gibi başlarını kuma gömerler.
★★★
Oysa bu kredi olayının gerçeklerini açıklamak sadece yarım saatlik bir iştir.
Dosyasını açıp bakarsınız, orada her şey karşınıza tabak gibi çıkar.
Sonra bir basın toplantısı düzenleyip gerçekleri Türk Milleti'ne anlatırsınız.
Demek ki iktidar gibi Ziraat'ın yetkililerini de korku bürümüş, bu işin ağırlığı altında ezilip kalmışlar.
Devlet parasının nasıl buharlaştığını açıklamaları mümkün olmuyor.
Oysa kredi borcunu ödemeyen gariban çiftçi veya esnaf olsaydı tepesine anında binip gerekeni yaparlardı.
Demirören kredisi (daha niceleri, pislikler ve yolsuzluklar gibi) bir utanç anıtı olarak karşımızda duruyor.
Bunları Sedat Peker'den mi duymalıydık?