RTÜK toplantısına alınmayan CHP'li İlhan Taşçı'dan flaş açıklamalar!
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) toplantısını terk etmek zorunda bırakılan RTÜK üyesi İlhan Taşcı, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı’nın televizyon kanallarının yangın yayınlarının görüşüleceği bugünkü RTÜK toplantıya katılması, AKP ve MHP’li üyelerin oyları ile engellendi.
Taşcı, RTÜK’ün diğer CHP kontenjanından seçilen üyesi Okan Konuralp ile birlikte kurul toplantısından sonra, RTÜK önünde basın açıklaması yaptı. Taşcı, özetle şunları söyledi:
“Geçen hafta, RTÜK Başkanı tarafından, televizyonların yöneticilerine özel bir hat üzerinden sansür talimatı içeren, yangınları göstermemeleri yönünde bir metni deşifre etmiştim. Bu, RTÜK içerisinde ve belli çevrelerde bir rahatsızlık yarattı. Bunu zaten biz o günden beri sonuna kadar yaşadık, kurum içinde. Görünen o ki birilerinin, yangınlar sürerken, Türkiye cayır cayır yanarken bu görüntülerin halka ulaştırılmasının, halkın haber alma hakkının önüne geçilmesi için ciddi çaba bir sarf ettiği anlaşılıyor.
Bugün Üst Kurul gündemi görüşmelerine başladıktan sonra, idari dosyaların görüşmeleri tamamlandıktan sonra RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, bir gündem dışı söz alarak, benim dün yapmış olduğum kimi paylaşımlarla ihsas-ı reyde bulunduğum iddiasında bulunarak, bu müzakerelere katılmamam yönünde teklifte bulunup oylamak istedi. Ben buna itiraz ettim. Çünkü, hele hele bir üst kurul, anayasal bir üst kurulun çalışmaları, birilerinin keyfiyeti ile alınacak kararlarla şekillendirilemez. Çünkü RTÜK’ün kendi yasası, sadece ama sadece Üst Kurul üyeleri için tek bir kısıtlama getirmiştir. Bu da yapılan müzakerelerin içeriğinin kamuoyuyla paylaşılmasıdır. Onun dışında, Üst Kurul’un görüşeceği konuların paylaşılmasına ilişkin kısıtlama yoktur.
“SANSÜRÜ DEŞİFRE ETTİĞİM İÇİN, ONUN RÖVANŞI…”
Dün yapmış olduğum paylaşımların içeriğine baktığınızda; yangın görüntülerinin sansürlenmesi isteğine uymayan yayıncılar ile ilgili dosyaların görüşüleceğine ilişkin, bir kamuoyunu bilgilendirme açıklamasıydı. Üst Kurul’un alacağı kararlarla ya da üyelerin kullanacağı oylarla ilgili en ufak bir imada dahi bulunmamama rağmen, geçtiğimiz hafta sansürü deşifre ettiğim için onun rövanşını, sosyal medya paylaşımlarımla gerekçelendirip ‘ihsası rey’ dedi.
“BAĞLAYICI OLAN MEVZUATTIR”
RTÜK Kanunu’nun hiçbir yerinde, ihsas-ı reyde bulunma ile ilgili bir yasaklama, kısıtlama hükmü yoktur. Bunu hatırlattım, bu maddeyi göstermesini istedim. Birilerinin kişisel, keyfi tutumu ile biz hareket edemeyiz. Bağlayıcı olan mevzuattır. Böyle bir hüküm yasada olmamasına rağmen, bir oldubittiye getirerek, Kurul’daki sayısal çoğunluğunu da arkasına alarak, hukukun da arkasından dolanarak benim müzakerelere katılmamın engellenmesine dönük oylama yapmıştır. Oylama sonucunda 6 üyenin oyuyla, müzakere salonundan ayrılmam yönünde karar alınmıştır. Toplantı salonunu terk etmek zorunda bırakıldım.
Burası RTÜK. Varlık nedeni şudur: Basın özgürlüğünü, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğünü korumak ve geliştirmekle sorumlu kılınmış bir üstü kuruldur burası. Burada bireysel bir mücadele vermiyorum.
“BUNUN ADI SANSÜRDÜR, SUÇTUR”
Keyfi olarak, kamuoyunun bazı gerçekleri görmesini engellemek için, birilerinin beceriksizliğini görmemek için yayınlara müdahale ediyorsanız bunun adı sansürdür, suçtur. Buradaki anlayış şudur; Kurul toplantısına katılmalarına engellersek, Kurul içindeki yapılan görüşmeleri kamuoyu bilmezse, her şey oldubittiyle kapalı kapılar ardından devam eder. Bildiğimizi okuruz, istediğimiz gibi burayı yönetiriz anlayışı. Bunun hukukta, hukuk devletinde asla ve asla karşılığı yoktur.
“SUSMAYACAĞIM, BİLDİKLERİNİ YAPSINLAR”
RTÜK üyeleri olarak, basın özgürlüğünü, yurttaşlarımızın haber alma hakkını koruyamayacaksak varlık nedenimiz tartışmalı bir noktaya taşınır. RTÜK, halkın haber alma hakkının mücadelesinin, hukuki kavgasının verileceği yerdir. Yasa dışı yollarla bu mücadelenin engellenmesi mümkün değildir. Bundan sonra susmayacağım, onlar bildiklerin yapsınlar. Kıblemiz hukuktur, hakikattir; gazetecilerin önündeki engellerin kaldırılması için mücadele vermektir.
“YARGIYA BAŞVURACAĞIM”
Yangın gösterilmediği zaman, cayır cayır yanan Türkiye gerçeği ortadan kalkacak mı? ‘Yangınları göstermeyin, korkutucu.’ Yangın zaten korkutucu bir görüntüdür. Haberin de ta kendisidir. Dünyanın her yerinde de bu bir haberdir. ‘Bu haberi yapmayın’ demek, bunun bizler tarafından kamuoyuna duyurulmuş olması, bir sorumluluktur, görevdir. Bugün benimle ilgili alınmış olan karar, hukuken yok hükmündedir. Yok hükmündeki bu kararın ispatı için de en kısa sürede hazırlıklarımı tamamlayarak, yargıya başvuracağımı da duyurmak istiyorum.”
“GEMİ BATIYOR, YAPABİLECEKLERİ HİÇBİR ŞEY YOK”
RTÜK Üyesi Okan Konuralp ise şunları söyledi:
“İçeride bazı gerilimli anlar oldu. Fakat biz bunu kamuoyuna yaptığımız açıklamalarla da kısmen paylaştık. Çökmekte olan bir siyasi irade ile karşı karşıyayız. Bu irade bunları neden yapmaya tenezzül ediyor, düşünülmesi gereken konu budur. Çöküyor oldukları için, başaramadıkları için, iyi gazetecilik yapan kanallar sussun, halkın haber alma özgürlüğünden yana olan programlar sussun amacıyla böyle baskı yaratmaya çalışıyorlar.
Umutsuzluğa, karamsar olmaya gerek yok. Beceremedikleri için bunları yapıyorlar. Liyakatsizliğe ve kibre bulanmış vaziyetteler. Ünlü bir kitap vardır, ‘Gemi Batıyor, Seyreden Kimse Yok.’ Evet, gemi batıyor ve yapabilecekleri hiçbir şey yok. Halkımız, izleyicilerimiz, demokrasiden yana olanlar müsterih olsun. En kısa sürede Türkiye, özgür yayıncılığın, basın özgürlüğünün, fikir ve ifade özgürlüğünün en üst düzeyde yaşandığı bir ülkeye dönüşecektir.”
(ANKA)