Hilal Kaplan'ı yerin dibine sokacak sözler: Görgüsüzlüğe, çiğliğe, çirkinliğe bakar mısınız?
Korkusuz gazetesi yazarı Can Ataklı, Pelikan grubunda olan Hilal Kaplan ile gazeteci İsmail Saymaz arasında yaşanan "kitap" polemiğini bugünkü köşesine taşıdı. Ataklı, Hilal Kaplan'a çok sert sözlerle yüklendi.
Korkusuz gazetesi yazarı Can Ataklı, Pelikan grubunda olan Hilal Kaplan ile gazeteci İsmail Saymaz arasında yaşanan "kitap" polemiğini bugünkü köşesine taşıdı. Ataklı, Hilal Kaplan'a çok sert sözlerle yüklendi.
Ataklı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle oldu:
Medyadaki son kapışmalardan biri İsmail Saymaz ile Hilal Kaplan arasında yaşandı.
Görmüş olmalısınız ama çok kısaca hatırlatayım.
Saray yazarı Hilal Kaplan, geçen hafta yazdığı bir yazıda İsmail Saymaz’dan “Bylock İsmail” diye söz etti.
İsmail Saymaz da bu sıfatı yazan Kaplan’a Twitter üzerinden, “Daha iki ay önce Hilal Kaplan, ‘Ailenin Adı Yok Ya Da Neden Feminist Değilim?’ Sayın İsmail Saymaz Beyefendiye selamlarım ile diye bir kitap gönderdi bana. Hiç utanmıyor musun?” diye cevap verdi.
Saymaz, Twitter mesajında Hilal Kaplan’ın kendisine gönderdiği imzalı kitabın fotoğrafını da paylaştı.
Buraya kadar olanlar alışık olduğumuz bir tür polemik niteliğinde.
Sonrası biraz tuhaf…
Çünkü önce Hilal Kaplan’ın kitabını çıkaran yayınevi yöneticisi, “O kitabı biz imzalayıp gönderdik, Hilal Hanım’ın haberi yok bundan” diye açıklama yaptı.
İşe daha doğrusu rezalete bakar mısınız?
Bir kişi kitap yazıyor, yayınevi bazı kişilere sanki yazarı kitabı kişiye özel imzalamış gibi sağa sola gönderiyor.
Ardından Hilal Kaplan bu sahtekârlığın üzerine tüy diker gibi İsmail Saymaz’ı kendince aşağılayan bir başka mesaj daha atıyor.
Diyor ki; “Sana kitap imzalayıp gönderdiğimi düşünecek kadar zavallı durumdasın. Beyefendi olmadığını kanıtlamak için bu kadar uğraşmasaydın. Genç bir emekçiyi de zor durumda bıraktın. Bylock İsmail’e ‘Görgüsüz İsmail’ lakabını kendin eklemiş oldun. Hayırlı olsun.”
Peki yapılan sahtekarlık, kandırmaca, o konuda bir cümlesi var mı Kaplan’ın?
Yok.
Bunu yapmadığı gibi önce yayınevi yöneticisini satışa getiriyor, sonra da “Bir emekçiyi zorda bıraktın” diyerek üste çıkıyor.
Şu kadın yazardaki görgüsüzlüğe, çiğliğe, çirkinliğe, hırsa bakar mısınız?
Bunların çoğu böyle…
Çok hızlı sınıf atlayıp bir anda ulaştıkları büyük güç, başlarını döndürüyor.