Gazeteciler Cemiyeti'nde Nazmi Bilgin yeniden başkan
Gazeteciler Cemiyeti’nin bugün yapılan Genel Kurulu’nda Nazmi Bilgin yeniden başkan seçildi.
Gazeteciler Cemiyeti Genel Kurulu bugün Ankara Ticaret Odası Meclis Salonu'nda toplandı. Yeni yönetimin belirlendiği toplantıda mevcut Başkan Nazmi Bilgin'in listesi oy birliği ile seçildi.
Bilgin konuşmasında, pandemi nedeniyle zor günlerden geçen bir dünyada, salgından daha büyük felaketin basının yaşadığı sıkıntılar olduğunu vurguladı. “Yarım yüzyılı geçen meslek hayatımda darbeler, darbe teşebbüsleri ve ciddi sıkıntılı dönemlerden geçtik ama demokrasinin, insan haklarının, basın ve ifade özgürlüğünün bu denli cenderede olduğu bir dönem görmedik” dedi.
“BU KAPIDAN HİÇBİR ZAMAN KORKU GİRMEDİ”
Bilgin şöyle konuştu:
“Üç yıllık dönemde pek çok meslektaşımız sorgulandı, tutuklandı, hapse atıldı ve birçoğu da işsiz kaldı. Bu salonu dolduran sizleri tenzih ederek, gazetecilik maalesef güvenilirlik noktasında Gökhan Durmuş’un da dediği gibi politikacılardan sonraki sırada geliyor. Bu sorun, başlangıcından itibaren devlet kaynaklarıyla gazeteleri satın alıp onları yandaş hâle getiren bir yönetim anlayışından kaynaklanıyor. Satın alınan gazetelerde adı gazeteci olan satılık kişiler çalışmaktadır ve bu kişiler mesleğimizin bu noktada güvensiz hale gelmesinden sorumludur.
Gazetecilik çok kutsal bir meslektir, bizim diğer insanlardan ayrıcalığımız, gözlerimiz ve kulaklarımız sadece kendimiz için değil, belki yüzbinlerce insan için bakıyor, dinliyor ve bunları haber yapıyoruz. Meslek ikiye ayrılmış vaziyette; bir iktidar şakşakçıları dediğimiz yandaş medya bir de her zaman var olan muhalefet ama gerçeği yansıtmamak bu mesleğin en büyük ayıbıdır. Gazetelere bakıyoruz, aynı başlıkla haberler ve köşe yazıları çıkıyor. Bu mesleğe ve topluma ihanettir. Türkiye’de devletin resmi rakamlarına göre tirajlar yüzde 40’a düştü ama doğru rakam yüzde 70’lerde… Türkiye’de ciddi tiraj kaybı var ve bunu doğal karşılıyorum. İnsanlar neden aynı pencereden bakan beş gazeteyi alsın, amiral gemisi dediklerimizin tirajı bile 30 binlere düşmüş. Gazetelerin büroları kapanmış, kısaca âdeta birileri görevlendirilmiş, ‘Siz Türkiye’de pek çok şeyi batırdığınız gibi medyayı da paramparça edin’ demiş gibi bir ihanetin içindeyiz. Bu konuda bedbinliğe gerek yok ama ben muhakkak tünelin ucunda bir ışık olduğuna inanıyorum. Pandemide bile cumhuriyete sadakatle bağlı bir cemiyetin salonu doldurması bize umudu kesmediğimizi gösteriyor. Bu cemiyetin kapısından her türlü düşünce girmiştir, ama bir şey girmedi; korku. Her dönemde düşüncelerimizi ve cumhuriyete sadakatimizi sesimiz çıktığı kadar haykırdık ve bundan sonra da haykırmaya devam edeceğiz.”
BİLGİN: SOSYAL MEDYANIN SINIRLANDIRILMASI, DİYANET’İN GÖREVİ DEĞİL
Bilgin, Atatürk’ün 1924 yılında basına cumhuriyetin etrafında bir çelik kale oluşturma görevi verdiğini hatırlatarak, kale gedik alsa da, o kalenin burçlarında mücadeleye devam edeceklerini belirterek konuşmasını sürdürdü:
“Neden? Çünkü ülkemizi seviyoruz. Neden? Çünkü Cumhuriyeti ve Atatürk’ü seviyoruz. Neden? Çünkü mesleğimizi ve mesleğimizin onurunu seviyoruz. Devam etmek mecburiyetindeyiz… Biraz önce Gökhan Durmuş, yeni yasadan bahsetti. Sosyal medyaya düzenlemeler getirecekler, zaten nefesi az çıkan toplumu iyice havasız bırakmak için. Gazetelerin tiraj kaybetmesinden dolayı özellikle haber portallarına ulaşmaya çalışıyor halk ve iktidar bundan rahatsız olmuş, mecliste değerlendirecek. Geçen gün elime Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir kitabı geçti, sosyal medyanın sınırlandırılmasıyla ilgili… Türkiye’de Diyanet’in başka görevi yok mu? Altı yaşından 10 yaşına kadar Kuran kursuna gittim ve daha sonra diğer dinleri de merak edip, İncil ve Tevrat’ı okudum. Çok özür dileyerek, bugün bize dayatmaya çalışılan din benim okuduğum din değil, başka bir din yaratılmış ve onun peşinde gidiliyor. Sosyal medyanın kısıtlanmasına karışan Diyanet, harama, kul hakkına, hırsızlığa, yalana karşı ne söylüyor? Bunlar üç dinde de var. Sosyal medyanın sınırlandırılması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi değil…
Ben ve benden büyüklerin mensup olduğu 1968 kuşağı, soluyla sağıyla bu ülkede sıkıntı yaşamış, zindana atılmış, arkasında ağlayan analar, çocuklar bırakmış ama inançlarından vazgeçmemiştir. Bu yakın tarihi okusalar, bizim ortak noktamızın bayrak, yurt sevgisi ve bu ülkenin bölünmez bütünlüğü olduğunu görürler. Bugün de böyle ve cumhuriyetin temel ilkelerinden taviz verme ihtimali olmayan bir kuşaktan gelerek, bizim cesedimizi çiğner ama inancımızı çiğneyemezler. Bizim tek yolumuz Atatürk’ün çizdiği uygarlık ve medeniyet yoludur; ne ondan geçeriz ne de onun eserinden...”
KANLI: DİJİTAL ARAÇLAR VE VERİ GAZETECİLİĞİ KONUSUNDAKİ ÇALIŞMAMIZLA ÖRNEK OLDUK
Daha sonra kürsüye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı ve AB destekli Demokrasi için Medya, Medya için Demokrasi Proje (M4D) Direktörü Yusuf Kanlı davet edildi. Kanlı, Cemiyetin 75 yıl önce basın organlarındaki gazetecileri tek çatı altında toplamak, mesleki ve sosyal hakların savunuculuğunu yapmak ve mesleğin gerekliliğini hak ve özgürlerini savunmak için kurulduğunu hatırlattı. 13 medya kuruluşunu bir araya getiren bir medya dayanışma grubu kurarak, basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili konularda çalışma yürüttüklerini belirten Kanlı, bu minvalde basın yasası hazırladıklarını ve uluslararası medya kuruluşlarıyla temas kurduklarını ifade etti.
Gazeteciler Cemiyeti’nin yürütmekte olduğu M4D Projesi ve diğer çalışmalar hakkında bilgi veren Kanlı, 35 yaş altı genç gazetecilere verilen destekler, araştırmacı gazetecilik ödülleri ve bu çerçevede Avrupa Birliği ülkeleri ile işbirliğine dayalı çalışmalar yaptıklarını anlattı. 24 Saat Gazetesi’nde işsiz gazeteciler tarafından hazırlanan şimdiye değin 500 telifli haberi yayınladıklarını vurgulayan Kanlı, bu haberleri 9. Köy isimli dijital dergide de yayınladıklarını söyledi. Meslek Onur Ödülleri kapsamında Altan Öymen ve Bekir Coşkun’un ödüle değer görüldüğünü belirten Kanlı, üçüncü ödülü de bu yıl vereceklerini ifade etti.
Kanlı, 2013 yılında başlatılan Özgürlük için Basın Projesinin Gazeteciler Cemiyet’i için güçlü bir referans kaynağı olduğunu vurguladı. Söz konusu projenin sürdürülebilirliği dolayısıyla diğer projeleri aldıklarını söyleyen Kanlı, 2019’un Ocak ayında başlayan M4D Projesi’nin son dönemine girdiklerini hatırlattı. Projeler aracılığıyla çok sayıda işsiz gazeteciye destek sağladıklarını belirten Kanlı, “Genç gazetecilere destek olduk, ekipman sağladık, internet sitesi ile Gazetecilik Akademisi adı altında online ve ücretsiz eğitim hizmeti sunduk. Pandemi nedeniyle online gerçekleştirdiğimiz etkinliklere 7500’ün üzerinde katılım sağlandı. Gazeteci buluşmalarında 230 konuk ağırladık. Medya Köprüleri projesi ile de Avrupa Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte çok sayıda gazeteciye temas edebildik. İrlanda, Hollanda ve Norveç ile çeşitli etkinlikler ve küçük projeleri hayata geçirdik. Özellikle dijital araçlar ve veri gazeteciliği konusundaki çalışmamızla örnek olduk” dedi.
DURMUŞ: SİYASETÇİLERDEN SONRA EN GÜVENİLMEZ MESLEK GAZETECİLİK
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş da önümüzdeki dönemde, hazırlığı yapılan ve sosyal medya ile internet siteleri ile medya meslek örgütlerini de kapsayan kanuni düzenlemeye dikkat çekti. Durmuş, şöyle konuştu:
“Baskının aracı hâline dönüşen Basın İlan Kurumu ve RTÜK’ün üstünde bir başka yapının oluşturulacağı duyumunu aldık” dedi. Mesleği korumayı amaçlayan herkesin dayanışma ruhu içinde mücadele etmesi gerektiğini belirten Durmuş şöyle devam etti: “Türkiye’nin saygın meslek grupları içinde ilk sıralarda değiliz, siyasetçilerden sonra en güvenilmez meslek gazetecilik. Mesleğimiz zaten ayaklar altına alındı, her gün yeni bir gözaltı ve tutuklama haberinin olduğu, gazetecilerin haberlerini savunmak zorunda kaldıkları bir dönemdeyiz. Bizim yolumuz dayanışmayı güçlendirerek, gazetecilerin meslek onuruna sahip çıkmasını sağlamaktır. O şekilde bu saldırıları püskürtüp, mesleği onurlu hâle getirebiliriz ve bunu yapınca, demokrasi de yeniden gelecek.”
Genel Kurul’da tek listeyle yapılan seçim sonucunda Nazmi Bilgin yeniden Gazeteciler Cemiyeti başkanı seçilirken; Cemiyet’in yeni yönetim, denetim, onur ve seçici kurulları da şu isimlerden oluştu:
YÖNETİM KURULU: Ayhan Aydemir, Ertürk Yöndem, Ümit Gürtuna, Yusuf Kanlı, Zeynep Gürcanlı, Kenan Şener, Ali Oruç, Ali Topçu, Güray Soysal, Nursun Erel, Önder Sürenkök, Önder Yılmaz, Savaş Kıratlı,
ONUR KURULU: Ercan San, Abdi Pehlivan, Ali Şimşek, Can Pulak, Ergin Ünal, Fethi Akkoç, İbrahim Saraçoğlu, Mehpare Çelik, Mustafa Yoldaş, Orhan Gürdil, Sener Güneşsoy
DENETİM KURULU: Doğan Bulgan, Abdulkadir Çağlar, Ertuğrul Bülent Danacı, Faysal Geyik, Gülsen Solaker, İzzet Dağıstanlı, Metin Işık, Murat Eralp Gürgen, Mustafa Salihoğlu, Serkan Güler, Süreyya Oral.
SEÇİCİ KURUL: Seva Erten, Besim Güçtenkorkmaz, Göksel Bozkurt, Orhan Karadağ, Osman Nuri Üntürk, Remzi Dilan, Seçil Keskin, Sedat Bozkurt, Semra Topçu, Talay Ulusu, Tülin Daloğlu."