İntihar haberleri medyada yer almalı mı? 'Dikkat edilmezse bulaşıcı hale gelebilir!'
Türkiye’de yaşanan intihar vakaları toplumsal infiale yol açarken, uzman isimler intiharların medyada yer alış şekliyle ilgili uyarılarda bulunuyor.
ECE SEÇİL ŞAHİN-ELİF ÜNSAL/GERÇEK GÜNDEM
Türkiye’de yaşanan ekonomik ve sosyolojik problemler birçok insanı hayatını sonlandırma fikrine götürmeye başladı. Bugün bir cemaate ait yurtta kaldığını söyleyen Enes Kara, bu yurtta aile baskısı nedeniyle kaldığını ifade ederek hayatına son verdi. Kaldığı yurtta mutlu olmadığını belirten genç, ailesinin tepkisinden korktuğu için bu durumu ailesine açamadığını da sözlerine ekledi. Toplumun kanayan yaralarından biri olan “cemaat ve tarikat” meselesi yeniden gündeme gelirken, diğer taraftan intihar haberlerinin yayımlanma şekli de tartışma konusu oldu. Uzman isimler intihar eden kişiye ait video, yazı, resim gibi dokümanların paylaşılmaması gerektiğini söylerken intiharın yöntem ve şeklinin de haberde yer almaması konusunda uyarılarda bulundu.
Konuyla ilgili Gerçek Gündem’in ulaştığı Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, haberlerin medyada nasıl yer alması gerektiği ile ilgili de değerlendirme yaptı. “İntihar haberleri medyada yer almamalı ancak bunun istisnaları var” diyen Bildirici, daha önce yazdığı bir yazıyı hatırlattı.
İLK OLARAK KİMLİĞİNE BAKILMALI
Bildirici, “Burada birinci mesele intihar eden kişinin kim olduğu; ünlü biri mi, kamuyu ilgilendiren biri mi bunlara bakılmalı. Eğer intihar eden kişi ünlü ya da kamuyu ilgilendiren biri değilse intihar haberlerinin verilmemesi gerek. Ancak bunun da istisnaları var. Örneğin Şule Çet olayında kriminal bir şüphe vardı ve bu nedenle haber yapılması doğruydu. Nitekim şüpheler de doğru çıktı. Örneğin intihar eden Yarbay Ali Tatar, aklanma amacı ile intihar etti. Kendine yönelik suçlamaları reddettiği için intihar etti ve dolayısıyla yine haber yapılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Bir de toplumsal bir soruna işaret etmek isteyen intiharların istisna olduğunu düşünüyorum. Bu tip istisnaların haber yapılmasını doğru bulsam da yazarken intiharın yöntemi, intihar biçimi gibi ayrıntılara girmeden olayı çok dramatize etmeden yazmak gerektiğini düşünüyorum.” diyerek kullanılacak dil konusunda uyarılarda bulundu.
İNTİHAR HABERLERİ BULAŞICI OLABİLİR
Bildirici “Günahlarımızda Yıkanmak” isimli kitabında konudan detaylı olarak bahsettiğini söyleyerek “İntihar haberlerinin özendiricilikten çok bulaşıcı olduğunu düşünüyorum. İntihar haberleri hem özendirici hem bulaşıcılığı olduğu için yayımlanmaması gerekiyor ancak toplumsal bir sorunu işaret ediyorsa dikkatli bir dille yayımlamak gerekiyor. Yayımlanan haberle sadece intihar eğiliminde olanları değil, o konuda müdahale etmesi gerekenleri ve o sorunu çözmesi gerekenleri de uyarmak gerekiyor. Türkiye’de 15 Temmuz sonrası yaşanan polis ve kaymakam intiharları, Ali Tatar’ın Ergenekon sürecinde intiharı, Meclis’in önünde bir vatandaşın kendini ateşe vermesi, Hikmet Uluğbay’ın intihar girişimi hep daha önceden müdahale edilmesi gerektiğini gösteren intiharlar. Yunanistan’da 2012’de yaşanan ekonomik krizde 77 yaşındaki Dimitris Christoulas, parlamento binası önünde intihar etmişti. Bu olay hem ülkemizde hem Yunanistan’da geniş olay olmuştu. Çünkü bu olay bir ekonomik krizin en önemli göstergelerinden biriydi, insanlara yansımasını gösteriyordu.” dedi.
GAZETECİLİK KURALLARI VARDIR ANCAK İSTİSNALAR ATLANMAMALI
“Gazetecilikte hep kurallar vardır ancak çok dinamik bir meslek olduğu için sık sık istisnalarla karşılaşılabilir” diyen Bildirici “Medyanın dikkat etmesi gereken şey sadece bu kurallara ve istisnalara uymaktır” diyerek yayımlanacak haberde kullanılacak dile dikkat çekti. 90’lı yıllarda yaşanan bir olaydan örnek veren Bildirici; “Bir genç boğaz köprüsünden atlamıştı ve atladığı sırada üzerinde olan pardösü paraşüt görevi görmüştü ve genç kurtulmuştu. Gazeteler bunu ayrıntılı bir şekilde yazdı ve 1 hafta kadar sonra başka bir genç üzerinde pardösü ile köprüye çıktı. Atlamadan önce üzerindeki pardösüyü üzerinden çıkardı ve hayatını kaybetti. Bu nedenle intihar yöntemini ve detayları vermemek gerekiyor.” dedi. Kimyasal madde ile 4 kadının intihar ettiği olayı hatırlatan Bildirici, olayın ardından pek çok şehirde kimyasal ile intiharların yayıldığını ifade etti. “İnsanlar intihar ederken daha acısız ve daha kesin sonuç veren yöntemleri arıyor” diyen Bildirici intihar detaylarını vermemek gerektiği görüşünü yineledi.
"ÇOCUKLAR MEDYADA GÖRDÜĞÜ HER ŞEYİN PEŞİNE DÜŞEBİLİYOR"
İntihar haberlerinin medyada görünür olmaması gerektiğini kaydeden, Psikiyatr Doktor Ahmet Koyuncu, "Sosyal medyada paylaşılan her şey gençler için özendirici oluyor. Bir kişinin yaşı ne kadar düşükse etkilenme oranı o kadar fazla oluyor. 40-50 yaşındaki insanlar etkilenmiyor ama 10, 15, 20 yaşındaki çocuklar ve gençler hayatı model alarak öğrendiği için medyada gördüğü her şeyin peşine düşebiliyor. Sosyal medyayı yakın takip eden gençlerin büyük çoğunluğu orada popüler olan insanların verdiği mesajlardan etkileniyor. Örneğin bir dönem Kurtlar Vadisi dizisi vardı. Bütün gençler Polat Alemdar'dı, Memati'ydi. 2000 yıllarda çok etkilemişti herkesi. Biz psikiyatristler başa çıkamamıştık o programla ve kaldırtamamıştık." dedi.
Özellikle çocukların intihar haberlerinden etkilendiğini kaydeden Koyuncu, "Bir çocuğun yaşı düştükçe baskın ve popüler olan kişinin yanında yer alma oranı artıyor. Baskın ve popüler olan intiharsa, bunu sosyal medyadan görüyorsa, bir seçenek olarak çocukta gündeme gelebiliyor. O yüzden bu tür haberlerin sosyal medyadan hatta televizyonlardan bile verilmemesi gerekir. Çünkü bu tür davranışlar bulaşıcıdır. Eğer haberde intihara zorlama vs. gibi durumlar yoksa bu tür haberlerin yapılmaması gerekir." diye konuştu.
İntihara meyilli kişilerin fark edilmesi halinde neler yapılabileceğini de anlatan Koyuncu, şunları söyledi:
"Acil olarak psikiyatrik yardım alınmalıdır. Genelde intihar eğilimini belli eden insanlarda intihar ciddi olmuyor. Bir an önce psikiyatrik yardıma götürmek önemli. Bu şekilde tedbir alınabilir. Ancak asıl önemli sorun intihar eğilimi hiç belli olmayan insanlar. Gerçekten intihar edecek kişiyi anlama şansınız yoktur."
"İNTİHAR OLAYLARI TOPLUMUN RUH SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLİYOR"
Psikolog ve Aile Danışmanı Caner Özdemir ise, "İntihar olayları kişiyi ve ailesini aşarak toplumun ruh sağlığını olumsuz etkileyen bir özelliğe sahip. Bu bağlamda sorumlu davranılmalıdır. Buna benzer bir olay 2014'te meydana geldi. Belki o dönemde insanlar bunu paylaşmak yerine sorumlu davransaydı 2022 yılında bu olay yaşanmamış olacaktı. Son dönemde ekonomik gerekçelerle çok sayıda intihar vakası yaşandı. Bu yüzden toplum ruh sağlığında zaten bir kırılma söz konusu. Bu tür videolar da tetikleme riski taşımaktadır." değerlendirmesini yaptı.
İntihar haberlerinin medyada nasıl ele alınması gerektiğini de anlatan Özdemir, "Burada vatandaşlarla beraber medyaya da sorumluluk düşüyor. Bu noktada intihar olayları flaş haber olarak verilmemelidir. Görselleştirmeden ve dramatize edilmeden bilgilendirme yapılabilir. Haberler kısa ve duygusallıktan uzak olmalıdır. İntiharın nasıl gerçekleştirildiğine dair detaylara yer verilmemelidir. En önemlisi de vefatın ardından eğer kalan izler varsa bu görüntüler yayınlanmamalıdır. Bu tür yayınlar gençler ve ergenler için rol model riski taşımaktadır. Psikoterapi desteğinin intihar vakalarını azaltacağı vurgulanmalıdır." diye konuştu.
Özdemir, intihara eğilimli insanlara nasıl yaklaşılması gerektiğiyle ilgili ise şu bilgileri paylaştı:
"İntihara eğilimli kişilere yönelik intiharı bir çözüm aracı olarak gösteren paylaşımlardan kaçınılmalı. İntihar eğiliminde bir yakınınız varsa ona vakit ayırılmalı ve açıkça intihar düşüncesi olup olmadığı sorulmalı. Kişiye vaatlerde bulunulmamalı, tartışmaya girilmemeli, çaresiz olduğunu anladığınız hissettirilmeli ve hangi zorluklarla karşılaştığı sorulmalı. Birlikte çözüm yolları araştırılmalı ve intihar dışındaki seçenekler fark ettirilmeli."