'Erdoğan muhalefette olsa gözü kapalı imza atardı': Köşe yazarları tarihi mutabakatı nasıl yorumladı?
Köşe yazarları, altı muhalefet partisinin üzerinde uzlaştığı 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' çalışmasını değerlendirdi. Verilen birliktelik görüntüsünün önemine dikkat çekildi.
GERÇEK GÜNDEM
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi temsilcilerinin uzlaştığı 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni', dün altı muhalefet liderinin katıldığı toplantı ile kamuoyuna duyuruldu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, üzerinde uzlaştıkları 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni'ni dün imzaladı.
Metnin içeriğinde, cumhurbaşkanının görev süresinden kadına yönelik şiddetle mücadeleye kadar pek çok konu yer alıyordu.
Peki köşe yazarları tarihi mutabakatı nasıl yorumladı?
'ERDOĞAN MUHALEFETTE OLSA GÖZÜ KAPALI İMZALARDI'
Halk TV yazarı Mehmet Tezkan, 'Erdoğan muhalefette olsa gözü kapalı imzalardı' başlıklı yazısında mutabakat metni kadar, o masanın kurulmasının da önemli olduğunu kaydetti.
"Niye mi? Çünkü biz de konuşma, anlaşma uzlaşma kültürü eksiktir. Hatta yoktur. Siyaset kavga gürültü, atışma çekişme üzerine kuruludur. Uzlaşan siyasetçiler değil kavga eden siyasetçiler makbuldür" diyen Tezkan, şöyle devam etti:
"Siyasetçilerin konuşmalarının maç gibi izlenme geleneği vardır. Kim kime çaktı, kim kime gol attı, kim kimi hacamat etti! Dün Bilkent Oteli’nden kurulan o masa bize siyaset anlayışının değişmekte olduğunun müjdesini verdi.
Uzlaşma kültürünün temellerinin atıldığını gördük. O masa değişimin simgesi oldu. Dilerim o masa amacına ulaşır. Dilerim o masa dediklerini yapar. Dilerim o masa hayal ettiğimiz demokrasiye kavuşturur. Dilerim o masa ağır ekonomik krize de çare olur. Dilerim o masa Türkiye’yi taçlandırır."
'MASANIN MİMARI ERDOĞAN'
Halk TV yazarı İsmail Saymaz, 'Yarının Türkiyesi bugünden kuruluyor' başlıklı yazısında iktidar yanlılarının 'Erdoğan altı benzemesi buluşturdu' şeklindeki sataşmasının özünde haklı bir tespiti içerdiğini söyledi.
"Doğrudur; ittifakı, tek adam iktidarı ve hukuk tanımazlıklarıyla bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan kurdu. Millet İttifakı'nın mimarı olması, hukuk devletini yıkma becerisinden geliyor" görüşünü dile getiren Saymaz, şunları kaydetti:
"Memleket Masası'nın öncelikli hedefi Türk demokrasisinde köklü sapma, radikal bir kopuş ve siyasi bakımından 'irtica hareketi' saydığım Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni lağvetmek olacak.
Zaten metnin önsözünde, “Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en derin siyasi ve ekonomik krizlerinden birini yaşamaktadır” denilmesi boşuna değil. Krizin çoğulculuk ve katılımcılıkla çözülebileceği vurgulanarak, şöyle deniyor:
'Türkiye’nin istişare ve uzlaşı ile çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Önemli olan, farklılıklarımızla beraber ‘biz’ düşüncesini, temel hak ve özgürlüklerin Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normları çerçevesinde güvence altına alındığı, bireylerin eşit ve özgür vatandaş olarak düşüncelerini özgürce ifade edebildiği ve inandığı gibi yaşayabildiği demokratik bir Türkiye’ye inşa etmektir.' "
'BİR SİYASETÇİ, 'BU GİDİŞLE MEMLEKETTE HAKİM BULAMAZLAR' DEDİ'
Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, 'Salondaki coşku kadınlardan' başlıklı yazısında dün açıklanan konuların bir bölümüne milletvekilinin yabancı olmadığını bildirdi. AKP döneminde muhalefetin hiçbir teklifinin genel kuruldan geçmediğini ifade eden Öztürk, bazı iddialara da yer verdiği yazısında şunları söyledi:
"İşte geçmeyen bazı yasa teklifleri yeni sistemin önemli parçaları olarak karşımıza çıkıyor. Geçen pazar günü yapılmak istenen değişiklikleri ayrıntılı olarak yazmıştım. Yazdıklarımın getirilmek istenen sistemde aynen yer aldığını duymak da gazeteci olarak beni ayrıca mutlu etti. Cumhurbaşkanının 7 yıllığına seçileceğini, görev süresi dolunca siyasi partilere giremeyeceğini de belirtmiştim.
Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun iki ayrı birime dönüştürüleceğini, kurulda Adalet Bakanı'nın ve yardımcısının bulunmayacağını, kararları nedeniyle devleti tazminat ödemeye mahkum eden hakimlere, bu cezanın rucu edileceğini de belirtmiştim. Ayhan Sefer Üstün tam bu bölümü anlatırken, arka sırada oturan siyasetçi 'Bu gidişle memlekette hakim bulamazlar' dedi. Önemli bir yola çıkılırken, kuşkusuz bazı korkular, endişeler de yok değil. Neyse, duyduklarımla bozgunculuk yapmayayım."
'CUMHURİYETİN DEMOKRASİ İLE BÜTÜNLEŞEBİLECEĞİ BİR DÖNEMİN IŞIĞI GÖRÜNÜYOR SANKİ'
Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı, 'Yeni bir siyasi iklim, düzen ve ahlaklı politikacı' başlıklı yazısında "Cumhuriyetin belki de ilk kez kendisine tasallut olan her türlü antidemokratik yapının, tek adamlık dahil, belki de artık tasfiye edilebileceği ve Cumhuriyetin demokrasi ile birleşebileceği/bütünleşebileceği bir dönemin ışığı görünüyor sanki" yorumunda bulundu.
"Şüphesiz, mesele uygulamada ve ittifakın tüm bileşenlerinin de 'yeni dönem tarzı siyaset' konusunda kafalarının berrak olup olmamasında. Çünkü bu yeni tarzı siyaset, yeni bir siyaset adamı profili gerektiriyor" diyen Bursalı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Veya yaşadığımız kötü geçmişin, bugünkü Millet İttifakı politikacılarını da yeni politika konusunda ve nelerin yapılmaması, nelerin yapılması konusunda eğitmiş olabileceğini umut etmek istiyoruz. Millet İttifakı’nın bir araya gelmesi, salt bir parti ve lider çıkarının üzerinde ve ötesinde bir anlam taşımalı."
'6 LİDERİN DAHA BÜYÜK VEBALİ VAR, GÜVENİLİR BİR 'EKONOMİK PROGRAM' VE KADRO'
Karar gazetesi yazarı Taha Akyol, şu an Türkiye'nin en acil sorununun çöken ekonominin düzlüğe çıkarılması ve sağlıklı büyüme yoluna girilmesi olduğunu söyledi.
"Tıpkı merhum Turgut Özal’ın '24 Ocak Kararları' gibi, tıpkı Ecevit döneminde Kemal Derviş’in 'Güçlü Ekonomiye Geçiş' programı gibi teknik olarak çok iyi hazırlanmış, okuyan her ekonomistin ve finans kurumunun doğru bulacağı ayrıntılı bir program ortaya koymak şarttır" diyen Akyol, şöyle devam etti:
"İktidar yüzde 6-7 faizle dışarıya borçlanıyor! Yüzde sıfır küsur veya yüzde 1-2 gibi faizle dış kaynak ve yatırım sermayesi sağlamanın yolu, 'güvenilir program' ve 'güvenilir kadro' ortaya koymaktır.
Bu günkü iktidarın 'faiz sebeptir' söylemi ve bir buçuk yılda üç defa politika değiştirmesi güvensizliği ve risk primini artırıyor: Naci Ağbal ve Lütfi Elvan’la 'reform ve acı ilaç', sonra başka isimlerle 'rekabetçi kur' ve ondan sonra da 'liralaşma' politikaları! Yarın ne?..
Sayın liderler; Kılıçdaroğlu, Babacan, Uysal, Davutoğlu, Akşener ve Karamollaoğlu… 'Yarının Türkiye’si için Mutabakat Metni' ile tarihi bir adım attınız; bunun onurunu hak ettiniz. Fakat daha büyük vebaliniz var: 1980 ve 2001’deki gibi güvenilir bir 'ekonomik program' ve ekonomiyi düzlüğe çıkarabileceklerine dünyanın inanacağı 'kadro'yu halkın önüne koymak. Bu olmadan, hiçbir şey başarılamaz."
'KILIÇDAROĞLU'NUN ÇABASI BÜYÜK'
Karar gazetesi yazarı Elif Çakır, altı liderin tören salonuna birlikte yürüyerek, gülümseyerek geldikleri görüntüyü ve kürsüde imza sonrası verdikleri fotoğrafı 'muhteşem' olarak niteledi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu gösterdiği çabalardan dolayı gönülden tebrik ettiğini ifade eden Çakır, ardından şunları söyledi:
"Bu birlikteliğin oluşmasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun çabası büyük. Türkiye’nin ihtiyacı olan bir fotoğraf bu. Bu fotoğraf, ülke meselelerinde bir araya gelebileceklerini, söz konusu ülke olduğunda siyaset üstü davranabileceklerini ortaya koyan bir kare. Ülkeye hizmet için birbiriyle rekabet eden ancak birbirleriyle yarışırken üsluplarını, seviyelerini koruyacaklarını, nezaket ve centilmenlik kurallarını hasıraltı etmeyeceklerini, birbirlerinin yüzlerine bakacak, aynı masa etrafında birbirlerine karşı mahcubiyet hissetmeden oturabileceklerini gösteren bir karedir.
Umarım hep böyle kalırlar. Seçim zamanlarında birbirleriyle kıyasıya yarışsınlar, en sert sözleri söylesinler ama nezaket ölçüsü hiç kaçmasın."