Habertürk yazarları arasında 'Beyoğlu' gerilimi: Merak etmesin, Boşnak lokantası değil, Çerkes lokantası
Habertürk yazarları Fatih Altaylı ve Nagehan Alçı arasında "Beyoğlu" gerilimi yaşandı. Altaylı, Alçı'ya "Odakule’nin hemen yanında, Kallavi sokakta, hala felafelci olmadıysa Fıccın diye şahane bir Lokanta vardır. Oraya gideriz" diye seslendi.
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, “Monopolit” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Altaylı bugünkü yazısında, bir diğer Habertürk yazarı Nagehan Alçı’ya sert sözlerle yüklendi.
Altaylı, Alçı’nın eşi Rasim Ozan Kütahyalı'nın 2017 yılında Beyaz TV’de canlı yayınlanan futbol programı sırasında kullandığı ‘kusturmalı Boşnak saksosu’ ifadesine gönderme yaptı. Altaylı, "Odakule’nin hemen yanında, Kallavi sokakta, hala felafelci olmadıysa Fıccın diye şahane bir Lokanta vardır. Oraya gideriz. Merak etmesin, Boşnak Lokantası değil, Çerkes lokantasıdır” ifadelerini kullandı.
Altaylı şu ifadeleri kullandı:
Nagehan Alçı Hanım, Beyoğlu gerçeklerini çarpıttığımı, benim anlattığım gibi bir Beyoğlu olmadığını, bir Suriyelileşmenin göze çarpmadığını, tam aksine 10 yıl öncesinden çok daha iyi, çok kültürlü, kozmopolit bir yer olduğunu anlatmış Beyoğlu’nun.
Ona kim, hangi Beyoğlu’nu gösterdi bilmiyorum.
Ama söylediklerinin hiç ama hiç doğru olmadığını, bu yanlışlığın cehaletten mi, yoksa böyle söylemesi gerekliliğinden mi kaynaklandığını bilmiyorum.
Önce 10 yıl öncesine bakalım bir.
Kozmopolit kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini biliyor mu bilmiyorum ama Nagehan Alçı’nın iddia ettiğinin tam aksine, 10 hatta 15 yıl önce bugünkünden çok daha kozmopolit bir Beyoğlu vardı. Hatta dahası tarih boyunca Beyoğlu, İstiklal Caddesi olmadan önce Grand Rue de Pera zamanlarında bile bugünkündün çok çok daha kozmopolit bir yerdi.
10 yıl önce Asmalımescit’e AK Parti tokadı inmemişti, dünyada aklınıza gelebilecek neredeyse tüm milletlerden insanlar birlikte eğlenirdi.
Mesela tam da Rus Konsolosluğunun karşısında Avustralyalı bir barmenin açtığı süper bir bar vardı. Kokteyllere kattığı meyve özlerini kendi hazırlardı. Burada çalışanların çoğu Türkiye’ye gezmeye gelen yabancı gençlerdi.
Yeni açılmış Soho House’un misafirlerinin büyük bölümü yabancılardı, Londra ya da New York Soho House’da gördüğünüz kişilerle, İstanbul Soho House’da da karşılaşabiliyordunuz.
İstiklal Caddesi’nde yürüdüğünüz zaman, dünyanın tüm dillerini duyabiliyordunuz.
İstanbul’un ilk fusion lokantası diyebileceğimiz Changa da Beyoğlu’ndaydı, Kevin Spacey’le oturup yemek yediğimiz, Michelin alacak ilk Türk şef denilen Murat Bozok’un Mimolette’i de.
Filistinli bir gencin açtığı küçük Felafelci’nin yanında Hint, onun çaprazında ise nasılsa hala direnen Japon lokantası da vardı.
Oysa bugün bunların hiçbiri yok.
Her taraf Alçı’nın da söylediği gibi Arap mutfağı lokantaları ile dolu.
Bunları açanlar, Finli, buralarda yemek yiyenler Çinli değilse ortada bir kozmopolit durum yok.
Beyoğlu’nda yürürken duyacağınız tek yabancı lisan Arapça.
Galata’ya inerseniz birkaç Batılı turiste rastlamanız mümkün.
Pazar günleri ise bir Afrikalı yoğunluğu var.
Ama Nagehan Alçı’ya göre her şey normal, korkmamıza gerek yok, Suriyeliler ve dahi Afganlar hepsi gelebilir.
Alçı’ya göre ben abartıyorum, biz abartıyoruz. Biz yalan söylüyoruz, o doğru.
Fakat ilginçtir.
Aynı hanımefendi, bundan birkaç sene öncesine kadar bizim “Bunların amacı başka, bunlar tehlikeli, inanç özgürlüğü başka devlette örgütlenmek, yapılanmak başka” diyerek tehlikeye dikkat çektiğimiz zamanlarda Fetullah Gülen ve Cemaatine övgüler düzüyor, bizi yalan söylemekle, bizi abartmakla suçluyorlardı.
Yani tehlikeyi öngörmekte kimin daha yetkin, kimin ise sınıfta kaldığı malum.
Bu yüzden yarın öbür gün herkesten çok Suriyeli ve göçmen düşmanı olurlarsa hiç şaşırmayın.
Ne de olsa “aldatılanların” güçlü olduğu bir ülke burası.
Bu arada beni yemeğe de davet etmiş Nagehan Hanım.
Böyle bir daveti geri çevirmek çok ayıba girer.
Odakule’nin hemen yanında, Kallavi sokakta, hala felafelci olmadıysa Fıccın diye şahane bir Lokanta vardır.
Oraya gideriz.
Merak etmesin, Boşnak Lokantası değil, Çerkes lokantasıdır.
NOT: Monopolit, çok toplumluluk anlamına gelen cosmopolit’e karşı benim uydurduğum bir kavram.
BİRİLERİ ARAP TAKLİDİ Mİ YAPIYOR
Gerek sosyal medyada, gerekse doğrudan mail yoluyla Nagehan Alçı’nın söylediğinin tam tersi bir durumu deneyimlemiş yüzlerce, belki de binlerce kişi gerçek durumu anlattı.
Bunlardan birini burada paylaşmakta bir beis görmüyorum:
“Siz bizi yanıltmaya, yanlış algı yaparak yönetmeye mi çalışıyorsunuz? Kendi faşist çizginize çekmeye mi çalışıyorsunuz? Başta Suriye'den gelen Araplar olmak üzere bizi yabancıların üzerine mi yönlendiriyorsunuz?
Öyle ya Nagehan Kütahyalı adlı kişi sizi negatif algı yaratmakla suçluyor adeta.
Kendisine göre Taksim- Beyoğlu hattı güllük gülistanlık ve hemen arkasındaki sokaklarda da müthiş kültürel etkinlikler söz konusu.
Sahiden kuzum siz nereleri gezip dolaşıyor da bize bilgi veriyorsunuz? Baksanıza o bölgeleri en iyi bilen kendisi imiş. Kendisinden sokak ve cadde öğrenin de öyle dolaşın oraları. Benden de tavsiye Kalkanoğlu'ndan kavurmalı pilav da yiyin.
Bu arada ben de Viaport'a her gittiğimde Arapça konuştuğunu duyduğum kişileri hep Arap sanıyordum. Meğer onlar İsveçli ya da başka Batılı ülkelerden olsa gerek. O kadar çoklar ki hepsi Arap olamaz. Arap taklidi yapıyorlar belli ki.”