Hüsnü Mahalli: Çok ağır sağlık koşullarıma rağmen...
Gazeteci ve Korkusuz yazarı Hüsnü Mahalli, kendisne verilen hapis cezasının ardından kimsenin aramadığını yazdı ve "İnsanlar bu kadar mı ilgisiz.Yoksa korkuyor mu?" diye sordu.
Gazeteci Hüsnü Mahalli, "Cumhurbaşkanı'na alenen hakaret etmek" suçu gerekçesiyle 2 yıl 5 ay 5 gün hapis cezasına çarptırıldı, "kamu görevlilerine hakaret" suçundan aldığı 1 yıl 8 ay 15 günlük hapis cezası hükmünün açıklanması ise geri bırakıldı.
'Aslında mahkum edilen Hüsnü Mahalli değil hepimiziz'
Hüsnü Mahalli bugünkü yazısında sitem dolu ifadeler kullandı. Mahalli, "O gün bu yazının okunma, tıklanma, paylaşılma ve beğenilme rekoru kıracağını umuyordum. Dayanışma ve destek için. Ama yanılmışım.Yanılmam bununla da kalmadı.Başta CHP, muhalefet yaptığını sanan hiç bir politikacı aramadı." dedi.
Mahalli'nin bugünkü "Korkmak kötü bir şey" başlıklı yazısı şöyle:
Neden bu haldeyiz?
2004 BOP ve 2011 Arap Baharı'ndan dolayı.
Ergenekon ve Balyoz operasyonları, 12 Eylül 2010 referandumu, Gezi olaylarında örgütlenme beceriksizliği, 16 Nisan referandumu ve 24 Haziran seçimlerinin tezgahları…
Gerisi teferruat!
AKP adım adım ilerledi muhalefet her seferinde ikişer ikişer adım geriledi.
Bazen de koşar adım.
En hafif söylemle beceriksizlik.
Tüm kesimleriyle muhalefet beceriksiz olunca vatandaş önce moral sonra da umut ve inancını kaybetti.
İktidar umutların toptan sönmesi için birçok gazeteci, aydın ve politikacıyı içeri attı.
Başkaları mahkemelerde sürünüyor.
Bununla yetinmeyen iktidar vatandaşları korkutmak için sosyal medyayı da takibe aldı.
İnsanlar yazmaktan, yorum yapmaktan, başkalarının yazdıklarını paylaşmaktan hatta beğenmekten kaçınır oldu.
Gazete ve kitap okuyanlar azaldı.
Beş yıl öncesiyle karşılaştırıldığında heyecan yüzde 70-80 azaldı korku doruğa çıktı.
İlgisizlik ve vurdumduymazlık ayrı bir hastalık.
Belki de korku.
Nasıl mı?
Benim hikayem.
Mahkeme perşembe günü kararını açıkladı.
O gün avukatlarım hariç hiç kimse gelmemişti.
Kararın detaylarını cuma günkü köşemde anlattım.
O gün bu yazının okunma, tıklanma, paylaşılma ve beğenilme rekoru kıracağını umuyordum.
Dayanışma ve destek için.
Ama yanılmışım.
Yanılmam bununla da kalmadı.
Başta CHP, muhalefet yaptığını sanan hiç bir politikacı aramadı.
Muhalif gazeteler konuyu önemsemedi.
Cumhuriyet ve Birgün kısa haber olarak iç sayfalarında verdi.
Yeni Şafak, Akşam ve Posta gibi…
Haber televizyonlarından bazıları kısa verdi.
Yalnızca 4 gazeteci dostum arayıp geçmiş olsun dedi biri de eve geldi.
Muhalif bildiğiniz gazetecilerden hiç kimse aramadı.
Dost bildiklerimin büyük bölümü aynı durumdaydı.
Hocalarımdan ilk önce Pendik Bölge Hastanesi'den Prof.Dr.Turgut Göksay aradı.
Halk TV'de Lale, Artı1'de Musa ve Tele1 olmasaydı insanların haberi bile olmayacaktı.
Can Ataklı ‘Aslında mahkum edilen Hüsnü Mahalli değil hepimiziz' dedi.
Dedi ama sosyal medya üzerinden ‘geçmiş olsun' diyenlerin sayısı yüzü geçmedi.
Demek ki bu yüz kişi ve o gün yazımı okuyup paylaşanlar birer kahraman.
İnsanlar bu kadar mı ilgisiz.
Yoksa korkuyor mu?
Bir ara kendimden şüphe eder gibi oldum.
İnsanların sevgisini bilmeseydim hemen o gün her şeyi bırakacaktım.
‘Korktu kaçtı' diyenler hiç umurumda değildi.
Kendimi bildim bileli inançlarım ve yüzde yüz emin olduğum doğrularım için mücadele ettim ediyorum. Çok ağır sağlık koşullarıma rağmen. Bu bir vicdan meselesidir.
Birileri beğensin diye hiçbir şey yapmadım yapmam. Kimseden de ‘Aferin' beklemem.
Bu tür komplekslerim yok ve hiç olmadı.
En büyüğünden en küçüğüne kadar beni tanıyan herkes hiçbir şeyi kendim için yapmadığımı, hiç kimseden hiçbir şey istemediğimi ve beklemediğimi bilir.
Peki ya muhalif geçinenler!
Palavra, içi boş sloganların dışında hiçbir şey yazıp anlatmayanlar!.
Yapar gibi görünenler kuru hamasetin dışında topluma hiçbir şey vermiyor ve bazıları da insanların her şeyi kanıksamasını sağlıyor.
Bundan böyle hepsini iyi dinleyin ya da okuyun sonra da bakın bakalım neler öğrendiniz.
Elbette aralarında benim de değer verdiğim gerçek devrimci, yurtsever ve demokrat onurlu insanlar var.
Ben öyle görüyor öyle düşünüyorum.
Dürüst olma zamanı çoktan gelip geçmiştir. AKP istediği her şeyi yaptı ve yapacak.
Durdurmak için mucize gerek.
Yerel seçim tiyatronun son perdesi.
Muhalif politikacı ve gazeteciler mızmızlanman ötesinde hiçbir şey yapmıyor yapamıyor.
Bu işte bir gariplik var!
Bu süreci durdurma iradesi, beceri ve kararlılık yoksa bu iş bitmiştir. Değer verdiğiniz her şeyi kaybedeceksiniz. Çok yakında yaşama dair hiçbir heyecanınız kalmayacak.
Rol yapmayı becerenler için sorun olmayabilir.
Buna da oportünizm denir.
Hikayenin özeti şimdilik bu kadar.
Böyle giderse yakında yazılacak hiçbir şey kalmayacak.
Herkes işine gücüne bakar ve ev sohbetlerinde muhalif gibi görünmeye çalışır.
Ya yerin kulağı varsa?
İşte o zaman herkes hapı yuttu.
Korkunun ecele hiç faydası yok ve olmamış. Ama tarih sayfalarında altın harflerle yazılmak da var.
Bu da boş laf ise benim oturup düşünmem gerekiyor!