Müjdat Gezen: İktidara seçim malzemesi lazım!
Müjdat Gezen: "Böylesi ilk defa başımıza geliyor. 12 Eylül’de de yargılandık ama yargılanmak için çıkartıldığımızda serbest kaldık"
Halk TV’de Uğur Dündar’ın programında yaptıkları açıklamalarından dolayı Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın, "Sanatçı müsvettesi" diyerek tepki gösterdiği ve ardından Metin Akpınar ile hakklarında soruşturma başlatılan sanatçı Müjdat Gezen, Fox TV Ana Haber sunucusu ve Gazeteci Fatih Portakal ile Sözcü gazetesi hakkındaki 'FETÖ' davalarını hatırlatarak, "Çok basit seçimlere gidilirken seçim malzemesi gerekiyor iktidara. Bakın burası çok önemli. Bunları alt alta yazalım" dedi.
"Böylesi ilk defa başımıza geliyor. 12 Eylül’de de yargılandık ama yargılanmak için çıkartıldığımızda serbest kaldık" diyen Gezen, "Bugün de yargıç bana suçunuz şu diyemiyor. Yani bu davada da suç unsuru yok. Çünkü ortada suç yok. Ben Cumhurbaşkanı’nın söylediği lafların aynısını söyledim. Herkese ‘Haddini bil’ diyorsun o zaman ben de diyorum ki ‘Sen de bil’ Burada suç yok" sözlerini sarf etti.
Gezen "12 Eylül’de de yargılandım ama böyle absürt suçlamalara tanık olmadım" ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın eleştirilerinden bir gün dahi geçmeden biri 75, diğer 78 yaşında olan iki sanatçı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmış; sabah saatlerinde polislerce gözaltına alınarak ifade vermeye götürülmüştü. Haklarında da yurt dışı yasağı getirilen iki sanatçı adli kontrol şartı ile serbest bırakılmıştı.
Yurt dışı yasağına, "Benim bir suçum mu var da kaçacağım. Ben Cumhurbaşkanı’na karşı eleştiri sınırlarını aşmışım. Bunun karşılığı’nda böyle bir karar olamaz" diyerek tepki gösteren Müjdat Gezen, Birgün'den Can Uğur'un sorularını şöyle yanıtladı:
İktidardan niye böyle bir tepki geldi?
Çok basit seçimlere gidilirken seçim malzemesi gerekiyor iktidara. Bakın burası çok önemli. Bunları alt alta yazalım. Fatih Portakal en muhalif olan gazetecilerden bir tanesi, Fox TV AKP’nin havuz sistemine dahil olmayan kanallardan, Halk TV yine AKP’ye teslim olmayan bir kanal ve halkın bilgilenmesi adına kamu yararına yayınlar yapıyor, Arena en çok izlenen programlardan… Yine Sözcü en çok okunan gazetelerden bir tanesi. Bunların hedefe konması tesadüf değil. Bizim sözlerimiz de bu anlamda seçimler yaklaşırken iktidarı rahatsız etti. Bu kişi ve kurumların hepsine dava ya da soruşturma açılıyor. Bu tesadüf olabilir mi! Marta kadar sürecek bence bunlar.
İktidarın uygulamaları eleştirilemez mi?
O demokrasi olan ülkelerde sorulacak bir soru. Cumhurbaşkanı’nın emir verip de savcıların hemen harekete geçtiği bir ülkede demokrasiden bahsedilebilir mi? Eleştiri hakkından bahsedilebilir mi? Asgari düzeyde demokrasinin olması dahi bu yaşadıklarımızı imkânsız kılardı.
Sanat ve iktidar ilişkisi bakımından yaşadıklarınızı nasıl yorumluyorsunuz?
Böylesi ilk defa başımıza geliyor. 12 Eylül’de de yargılandık ama yargılanmak için çıkartıldığımızda serbest kaldık. Bugün de yargıç bana suçunuz şu diyemiyor. Yani bu davada da suç unsuru yok. Çünkü ortada suç yok. Ben Cumhurbaşkanı’nın söylediği lafların aynısını söyledim. Herkese ‘Haddini bil’ diyorsun o zaman ben de diyorum ki ‘Sen de bil’. Burada suç yok. Günde 200 kere herkese haddini bil diyen birine suçlu demiyorsunuz biz bir kişiye deyince mi suç oluyor!
Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Biz işimizi yapmaya devam edeceğiz. Mizah yapıyoruz. Politik tiyatro yapıyoruz. Bunları engellemeye kalkarlarsa, bu kadar ileri giderlerse sanırım seçmen de onlara gereken yanıtı verir.
Davanızda nasıl bir hukuki yol izleyeceksiniz?
Avukatımız gereken adımları atıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar gidebilecek bir yasal sürecimiz söz konusu. Ülkemi AİHM’e şikayet etmeyi elbette istemiyorum ama her türlü yolu kapatıp hakkımızı gasp ederlerse de atacak adım kalmıyor. Son çare oysa onu da yapacağız.
***
Siz 12 Eylül Darbesi’nde de yargılandınız
İşte fotoğraf orada (Sanatçı Savaş Dinçel’le duvarında asılı olan fotoğrafını gösteriyor) Elimizde ayağımızda zincir vardı. Ama o darbe döneminde bile bu denli çarpık ve hukuksuz bir sürece tanık olmamıştık.
İktidar hesaplaştığını iddia ediyor ama 12 Eylül’le?
Valla bu yapılanlara bakılırsa bir hesaplaşmadan ziyade 12 Eylül’ün sivil uzantısı diyebileceğimiz bir tablo ile karşı karşıyayız.
Bundan sonraki süreç için ne söylemek istersiniz? Önümüzde seçimler var…
Bu böyle sürmez. Zaten eşit şartlarda yapılmayan bir seçim var bir de ‘Kimse bizi eleştirmesin’ fikri çok çirkin bir şey, hoş değil. Eleştiri sınırlarını aşmanın cezası yurtdışına çıkma yasağı ya da her hafta gidip karakola imza verme zorunluluğu olur mu! Bu ne yahu. Casusluk mu yapıyoruz. Ülkeden mi kaçacağız. Bu saçmalık.