Gazeteci Kibriye Evren yeni yaşını açlık grevinde karşıladı
53 gündür açlık grevinde olan gazeteci Kibriye Evren, yeni yaşına Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde girdi.
53 gündür açlık grevinde olan gazeteci Kibriye Evren, yeni yaşına Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde girdi. Kızının gazetecilik faaliyetlerinden ve gizli tanık beyanlarından dolayı hapiste olduğunu belirten Rıza Evren, “Tecrit haksızlıktır, bu haksızlığı bitirsinler, memlekette güzel şeyler olsun” dedi.
Gazete Duvar'dan Vecdi Erbay'ın haberi şöyle:
Rıza bey ve Şadiye hanımla aynı masada, karşılıklı oturuyorduk. Yüzleri gergin, sözleri acı ve aceleciydi. Ben, beceriksizce, bir esprinin ardına saklamaya çalışıyordum gerginliğimi. “Önce bir su içsek, çay içsek.” Öyle yaptık. Sular ve çaylar geldi. Çay kaşığının bardaktaki şekeri eritmeye çalışırken çıkardığı ses, sessizliğimiz oldu bir süre. Eninde sonunda geri döneceğimiz esas konudan uzaklaştırdı.
Rıza bey ve Şadiye hanım gözlerime bakıyorlar, ağzımdan çıkacak sözü bekliyorlar. Hala, bir adım kadar gerisinde, Şadiye hanımın arkasında sessizce oturuyor.
İstanbul’dan gelmişlerdi. Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde yatmakta olan gazeteci kızları Kibriye Evren’i görmek için. Kibriye, Ekim 2018 yılında gözaltına alınıp tutuklanmıştı ve 51 gündür açlık grevindeydi. Kızları 51 gündür açlık grevinde olan anne babaya, “Kızınızın sağlık durumu nasıl?” diye nasıl sorulur?
Gazetecilik, böyle durumlarda, katlanılmaz bir meslek oluyor, en azından benim için. Çünkü bu durumlar, aynı zamanda bir yüzleşme de gerektiriyor. Kızları 51 gündür açlık grevinde olan anne babanın neler hissettiği ile, son 51 günü nasıl geçirdikleri ile ilgili bir yüzleşme. Kamuoyu dediğimiz koca kütlenin bu sırada nasıl bir davranış biçimi sergilediği ile.
Masadan bir adım geride duran Kibriye’nin halası usulca içiyor çayını ve konuşmalara hiç katılmıyor.
Gazeteci Kibriye Evren’in annesi Şadiye hanım ve babası Rıza bey…
KİBRİYE İYİDİR AMA ADALET
“Kibriye iyidir, morali yerindedir” diyor Rıza bey. Cezaevinden, 51 gündür açlık grevinde olan kızının görüşünden yeni gelmiş. Kızının sağlık durumu hakkında endişe duyduğu her halinden belli. Aceleci konuşması bu nedenle olmalı.
“Biz istiyoruz ki kamuoyu duyarlı olsun, partiler bir şeyler yapsın. Cezaevinde üç yüze yakın insan açlık grevinde. Bunların hepsi bizim çocuklarımız. Kimse demesin ben onları tanımıyorum, benim kızımın yerinde komşumun kızı ya da oğlu olabilirdi. Ülke öyle bir hale geldi ki yarın kim girecek cezaevine belli değil. Bu devlet haksızlık yapıyor. Bugün bana yapıyor, yarın sana haksızlık yapar.”
Kibriye, iki kadın mahpusla birlikte açlık grevinde. Şadiye hanım, “Birisi ceza almış, açık görüşe çıkamadı” diyor. “Ailesi gelmişti ama disiplin cezası olduğu için görüşe çıkarmadılar. Kadın zaten açlık grevinde, ceza nedir? Ailesi kızlarını görmeden geri döndü. Ben olsam ne yapardım bilmiyorum. Kibriye’yi gördük biz, iyidir, ama bu nasıl adalettir.”
Kibriye’nin ailesine moral verdiği anlaşılıyor aslında. Çünkü tansiyon ve mide hastalığı var Kibriye’nin. İstanbul’da tedavi oluyordu ve tutuklanmasaydı birkaç gün sonra yine İstanbul’a, kontrole gidecekti. Açlık grevine başladıktan 40 gün sonra B1 vitamini vermeye başlamışlar.
Bu nedenle bir önceki görüşte Kibriye duraksayarak konuşmuş, unutma belirtileri göstermiş. B1 vitamini iyi gelmiş Rıza beyin dediğine göre. B1 ilacıyla birlikte bir başka ilaç daha alması gerekiyormuş Kibriye’nin ama midesindeki rahatsızlık nedeniyle bu ilacı alamıyormuş.
ANNENİN 4 GÜNLÜK AÇLIK GREVİ
Şadiye hanım, “Bana ‘3 günlük açlık grevine başladı’ dediler ama ben inanmadım. Endişelendim tabii, hangi anne endişelenmez? Sonra uzadı açlık grevi…”
Bu arada çocukları için yemekler yapmış elbette. Kızının açlık grevinde olduğunu bile bile evde yemek yapmanın eziyetini anlatamıyor. Sonra kendi kendine bir karar veriyor, kimseye haber vermeden, evde açlık grevine başlıyor.
“Ben de evde başladım açlık grevine, 4 gün bir şey yemedim. Tansiyonum çıktı, hastaneye kaldırdılar. Benim kızım 51 gündür bir şey yemiyor.”
Burada duruyor Şadiye hanım. İlk kez sesi titriyor, sert bakan gözleri buğulanıyor. Araya giren Rıza bey, siyasetçilerin ve hukukçuların Abdullah Öcalan’a yönelik tecritle ilgili dile getirdiklerini, kendi üslubunca tekrarlıyor: “Öcalan’ı 3 yıldır kimseyle görüştürmüyorlar.
Bu hangi hukukta var? Dünyanın hiçbir yerinde böyle haksızlık yok. Onun hakkıdır, ailesi, avukatları gitsinler yanına. Leyla Güven de bizim çocuklarımız da bunu istiyorlar. Bunu herkes istesin. Çünkü o zaman barış olur, demokrasi olur, adalet olur. Güzel şeyler olur.”
Hala çayını içmiş, başı önünde konuşmaları dinliyor. Arada başını sallıyor konuşulanları onaylar gibi ve bazen bütün gövdesini sallıyor oturduğu yerden, yeğeni için çektiği acıyı ifade etmek istercesine.
‘BENİM KIZIM GAZETECİ’
Jin News Muhabiri Kibriye Evren, 9 Ekim günü yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınmış, 11 Ekim günü tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilmişti. Evren hakkında Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlanarak 18 Ekim 2018 tarihinde iddianame hazırlandı.
“Örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” suçlamalarıyla hazırlanan iddianame, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken, ilk duruşma 6 Aralık 2018 olarak belirlendi.
Kibriye Evren’in gazetecilik faaliyetleri ve sosyal medya paylaşımlarının suç unsuru olarak görüldüğü iddianamede, gizli tanık beyanları, yurtdışı giriş çıkış kayıtları ve sosyal medya paylaşımları soruşturma için yeterli görülmüştü.
Rıza bey, “Ertuğrul Kürkçü’nün, Hasan Cemal’in tweetlerini paylaşmış Kibriye, bu suç mudur şimdi? Üç tane gizli tanık var, bunların söyledikleri birbirini boşa çıkarıyor. Avukatlar da söylüyor, bu gizli tanıkların beyanları birbirini çürütüyor ama mahkeme bunları dikkate almıyor. Kibriye arkadaşlarıyla pikniğe gitmiş, bu nasıl suç olur?” diye soruyor. Hep soruyor Rıza bey, belli ki iddianamede yazılanları akıldan uzak buluyor. “Benim kızım iki üniversite okudu, benim kızım gazeteci” diyor ısrarla.
10 Ocak’ta ikinci kez mahkeme karşısına çıkan Kibriye Evren’in duruşması 16 Nisan’a ertelendi.
‘BUGÜN KİBRİYE’NİN DOĞUM GÜNÜ’
Su ve çaylar içildi. Konuşulacak şeyler de bitti gibi geliyor bana. Ama en az 1 haftalık sakalıyla Rıza beyin söyleyecekleri bitmiyor. Daha doğrusu konuşmanın başından itibaren sık sık söylediğini bir kez daha dile getirmek istiyor. “Kimse sessiz kalmasın, ne siyasi partiler ne gazeteciler ne de başkası. Bizim çocuklarımız açlık grevinde, herkes onlara sahip çıksın.”
Anne Şadiye hanım da aynı şeyleri tekrar ediyor. Nereden geliyorsa aklıma, “Kibriye kaç yaşında?” diye soruyorum. “Yarın 43 yaşına girecek” diyor Şadiye hanım. “Birlikte kutlayamayacağız” diyor ve bir kez daha sesi titriyor.
Adını sormaya fırsat bulamadığım hala yine oturduğu yerde acıyla sallanıyor. Gergin, hüzünlü, öfkeli havayı dağıtmak için, “Hala” diyorum gülümseyerek, “Seninle hiç konuşamadık.” Hala o zaman ağlamaya başlıyor.