Emin Çölaşan: 3 Mart günü çok önemlidir, iyi bilelim
Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, üzerinden 95 yıl geçen 3 Mart Devrim Yasaları'nı önemine dikkat çekti.
Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, üzerinden 95 yıl geçen 3 Mart Devrim Yasaları'nı önemine ilişkin bir yazı kaleme aldı.
Emin Çölaşan'ın '3 Mart devrim yasaları' başlıklı köşe yazısı şöyle:
"Sevgili okurlarım, 3 Mart 1924, Cumhuriyet tarihimizde çok önemli bir yıldönümüdür.
TBMM o gün kabul ettiği üç yasa ile devlet yönetimini değiştirmiş, yeni bir devletin temelini atmıştı.
Bugün aradan tam 95 yıl geçti.
Şimdi 3 Mart 1924'ün biraz gerisine gidelim.
Türk ordusu İzmir'i 9 Eylül 1922'de ele geçirmiş, düşman ordusu denize dökülmüş ve yeni devlet silahlı zaferi kazanmıştı.
Ancak iş silahlı zaferle bitmeyecekti. Gerisinin gelmesi gerekiyordu.
Gazi Mustafa Kemal bu konuda kararlıydı.
★★★
Günlerden 1 Kasım 1922.
Saltanat kaldırıldı.
Aynı zamanda Müslümanların halifesi olan hain padişah Vahdettin bu karar alınmadan hemen önce İngilizlerin Malaya isimli zırhlısına binip Türkiye dışına kaçmak zorunda kaldı.
Ancak TBMM Halifelik kurumunu kaldırmadı. Bunun için koşulların biraz daha olgunlaşması gerekiyordu.
Meclis Vahdettin'in yerine hanedandan Abdülmecid efendiyi halife seçti.
★★★
Günlerden 3 Mart 1924. Saltanatın kaldırılmasından sonra aradan yaklaşık 1.5 yıl geçmişti.
O gün TBMM'de çok önemli üç devrim yasası kabul edildi.
Birincisi, halifelik kaldırıldı.
Halife İstanbul'da Dolmabahçe sarayında devletin parasıyla yaşıyor, törenler düzenliyor ve çeşitli atraksiyonlar yapıyordu. Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa' ya gönderdiği bir mektupta “Bu nasıl iştir, bu adam devlet midir” diye soruyordu.
★★★
Kabul edilen yasa ile halifelik kaldırıldı.
Halife başta olmak üzere Osmanlı hanedanının bütün mensupları yurt dışına gönderildi.
Artık ne padişah vardı, ne de halife…
Devlet yönetiminde tek söz sahibi bundan sonra TBMM olacaktı.
★★★
3 Mart günü yürürlüğe giren diğer iki devrim yasası:
Tevhid-i Tedrisat (Eğitimde Birlik) yasası kabul edildi.
Şeriye ve Evkaf Bakanlığı kaldırıldı, modern hukukun önü açıldı.
Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu, Müslümanlık hurafelerden kurtarıldı, Osmanlı'nın Şeyhülislamlık makamı kaldırıldı.
Böylece dine dayalı devlet yönetimiyle birlikte dine dayalı eğitim sistemi de kaldırılmış oldu.
Mahalle mektepleri ve medreseler kapatıldı.
Bunların yerine akla ve bilime dayalı yeni ve çağdaş bir eğitim sistemi, devletin okulları getirildi.
Tüm okullar Milli Eğitim Bakanlığına devredildi.
Ayrıca ülkenin dört bir yanında Osmanlı tarafından açılmış olan azınlık okulları da kapatıldı.
★★★
3 Mart 1924 Cumhuriyet tarihinde en önemli günlerden biridir. Devrimci Cumhuriyet rejiminin önemli bir kilometre taşıdır.
Laiklik ilkesinin doğum günüdür!
Ulusal egemenlik kavramıyla bağdaşmayan ve toplumsal gelişmenin önünde engel olarak duran çağdışı kurumların tasfiye edildiği tarihtir.
O devrim yasalarını çıkaran sivil kahramanların hiçbiri, aradan bunca yıl geçtikten sonra Türkiye Cumhuriyetinde bugünkü gibi geriye dönüş olaylarının olacağını herhalde düşünemezdi.
★★★
Sevgili okurlarım, bazıları Cumhuriyet yönetiminin çıkarmış olduğu devrim yasalarını ya hiç bilmez, ya da önemsemez!
Oysa Türkiye Cumhuriyeti o yasalar sayesinde uygarlaşmış ve ortaçağ karanlığından kurtulmuştur.
Örneğin Osmanlı döneminde ikinci sınıf “Kul” olarak görülen kadınlarımızın bütün hakları o yasalarla verilip erkeklerle “Eşit vatandaş” olmaları sağlanmıştır.
★★★
Peki 3 Mart 1924 sonrasında neler oldu? Sıra gözetmeden kısaca anlatayım:
Medeni Kanun çıkarıldı, modern aile yapısı kuruldu.
Çok eşlilik kaldırıldı.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi.
Şapka kanunu çıkarılıp fes, serpuş, sarık, cüppe vesaire sona erdirildi. Bu yapılırken kadınların giysilerine ve örtülerine hiçbir kısıtlama getirilmedi.
Harf devrimi yapıldı, Latin harflerine geçildi.
Eski unvanlar kaldırılıp soyadı alma zorunluluğu getirildi.
Saat, takvim ve bütün ölçüler Batı esaslarına göre yeniden düzenlendi.
Hangisini saymalı!
★★★
Tekke ve zaviyeler, medreseler kapatıldı.
Burada kısa bir olay anlatayım. 1922 yılında Yunan ordusuyla savaş kıran kırana devam ederken Mustafa Kemal Paşa Akşehir'de bir medreseye giriyor. Güçlü kuvvetli, sağlıklı, yanaklarından kan damlayan gençler askere gitmemiş, orada ense yapıyor. Arapça Kuran öğrenen medrese öğrencileri Osmanlı'dan kalan yasalar ve kurallar uyarınca askere alınmıyor ve orada uyuşuk yatıyor.
Paşa kızıyor ve şöyle diyor: “Bu vatanın çocukları cephelerde çarpışıp şehit düşerken siz burada ense yapmaktan acaba utanıyor musunuz?”
Mustafa Kemal Paşa sadece silahla kazanılan bir zaferin yetmeyeceğini iyi biliyordu.
Devrim yasaları silahlı zaferin eğitim, hukuk, aile düzeni ve çağdaşlık konularındaki tamamlayıcısı oldu.
3 Mart günü çok önemlidir, iyi bilelim."