Flash TV neden kapatıldı?
28 yıldır yayında olan televizyon kanalı Flash TV, "idari, siyasi ve mali baskıları" gerekçe göstererek yayın hayatına ara verdi.
28 yıldır yayında olan televizyon kanalı Flash TV, "idari, siyasi ve mali baskıları" gerekçe göstererek yayın hayatına ara verdi.
Peki, bu vedanın perde arkasında neler vardı? Barış Terkoğlu, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde bu sorunun yanıtını yazdı.
İşte “Flash TV’nin karartılmasının sırrı” başlıklı o yazı:
Koltukaltınızda Dostoyevski var, Nâzım’ı ezber ettiniz, dilinizde Dadaloğlu türküleri. Ama mahallenin kabadayısı, dul Leman Abla’ya musallat olduğunda görmezden geldiniz. Hani nerede devrimciliğiniz?
Tabii ki Flash TV’nin baskılar nedeniyle yayınına ara vermesinden söz ediyorum. Zulmün sıradanlaşması mı diyelim, kulakları sağır eden sessizliğin göze perde olması mı?
Hadi Levent Kırca’ya “muhalif” dediniz, Sarı Bıyık’la derdiniz neydi? Zuhal Olcay’a bile hapis cezası verildi de Dilber Ay’ın mahpus programı ne vakit sakıncalı oldu? Fatih Portakal sinirinizi hoplattı da Donald Trump’a göbek attıran haber spikeri nasıl düşman oldu?
Gitmesek de görmesek de 28 yıldır hayatımızda olan Flash TV, “iktidar sahiplerinin hukuk tanımaz uygulamaları, idari ve siyasi baskılar dayanılmaz bir hal aldı” diyerek yayınına ara verdi. Kısa süre önce kapısına AKP’li belediyenin dozerle dayandığını görmüştük. Ne olduğunu anlayamamıştık.
‘KANALIN BAŞINA ŞUNU KOY’
Ekranın kararmasının ardından kanalın sahibi Ömer Ziya Göktuğ ile görüştüm. Pek göz önünde olmasa da aslında onu AKP camiası tanıyor. Eski bir Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) örgütçüsü. Kimi İslamcı, kimi ülkücü olmuş kuşağın içinden merkez sağa yakın görüşlerle çıkmış. Cuma namazına da meyhaneye de giden eski muhafazakâr kuşağın son temsilcilerinden biri.
“Tayyip Bey’i İmam Hatip Lisesi’nden beri 50 yıldır tanırım” diyen Göktuğ’un Erdoğan’la arasının açılması yeni değil. Milli Görüş’teki ayrılık sürecinde Erdoğan’a uzak duran Göktuğ, “Başbakan olduktan sonraki ilk bakanlar kurulunda ‘benden uzak durmalarını’ söylemiş” diye anlatıyor ters düşmelerini.
O günden beri sanki hem Ömer Ziya Göktuğ’un, hem de Flash TV’nin suyu ısınıyor.
Kaçımız Ergenekon kumpasında mağdur edilen, yurdundan uzakta bir otel odasında hayata veda eden Erhan Göksel’in Gerçek Kesit programını hatırlar? Göktuğ, “Erhan Göksel’e program yaptırma dediler” diye anlatıyor sonucu. “Abdüllatif Şener’i kanala çıkarma diye uyardılar”, “Turhan Çömez’i işten at, dediler” sözleriyle devam ediyor. “Satır satır geri çektiler bizi” sözleri nasıl törpülendiklerinin özeti gibi. Ancak daha beteri var: “Kanalın başına şunu koy, diye adam gönderdiler.”
Yandaş medyayı ihya eden kamu reklamları Flash TV’ye uğramamış. Bunun yerine kanalı uyaran resmi yazılar almışlar.
Flash TV deyip küçümsemeyin. Kanal, pek çok kimsenin hayal edip de ulaşamadığı bir kesimin takibinde. “Dışarıdan bakınca ‘halay yapıyorsun’ diyorlar. Benim de bir izleyicim var” diyen Göktuğ, hiç de azımsanmayacak reytinglerini anlattı. Belki de asıl gücü şu sözlerde saklıydı: “Cami imamından genelev kadınlarına kadar bütün vatandaşlara yayın yapan bir kanalız. Biz Halk TV gibi CHP’lilere, Ülke TV gibi AK Partililere yayın yapmıyoruz. Biz ortalama insana yayın yapıyoruz. Bu insanlar ülkenin sessiz çoğunluğu. Herkes Flash TV’nin sıradan vatandaş üzerindeki etkisini bilir.”
İPLER NASIL KOPTU
Göktuğ’un anlattığına göre son dönemde ise ipleri kopartan olaylar ardı ardına gelmiş:
“Bizim 2 tane haber programımız var. Sabahki iki buçuk saat filan. Bir de gece kuşağı bir saat kadar sürüyor. Bu iki yayın zaman zaman hükümeti eleştiriyor. Yıkıcı değil, objektif eleştirilerde bulunuyor. Rahatsız olmuşlar. Bizden bu iki yayının da kaldırılmasını istediler.”
Ömer Ziya Göktuğ, talepleri reddettiğini anlatıyor:
“Bizde editoryal bağımsızlık var. Bir harf karışmam işlerine. Onlara güvenirim. ‘Buna dokunma, şuna dokunma’ diyemem. Benden bunu söylememi beklediler.”
24 Haziran seçiminde yaşadıkları ise menzile girmelerini sağlamış.
“Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki adayın da mitinglerini yayımladık” diyen Göktuğ, tarafsızlığın yetmediğini şöyle aktarıyor:
“Bizim binamız Bursa’da stadın karşısında. Kim orada miting yapsa ‘binaya benim resmimi as’ diye rica ediyor. Muharrem Bey’in resmini astık. Tayyip Bey’in resmini asmaya mecburmuşuz gibi yaptılar. Kızdım, son anda asmadık.”
Erdoğan’ın o gün “o binayı indireceğiz” dediğini iddia eden Göktuğ; Bursa Belediyesi’nin, Cumhurbaşkanı’nın telkinleriyle, Flash TV binasını yıkmaya karar verdiğini ifade ediyor. Göktuğ’a göre deprem yönetmeliği de bahane ediliyor.
19 senedir ayakta olan bina için özel bir şirketten alınan hatalı raporla yıkım kararı alındığını söyleyen Göktuğ, hem ODTÜ’den hem Uludağ Üniversitesi’nden lehine çıkan raporları gösterdi. ODTÜ’den iki profesörün imzaladığı değerlendirmeyi aktaralım: “Yapıya ‘risklidir’ denmesinin hatalı olduğu kanaatine varılmıştır.”
Yerel mahkemeler belediyenin yıkımını durdurmazken, son bir umutla istinaf mahkemesine götürülen dosya için 20 Şubat’ta Flash TV lehine karar çıktı. Ancak buna rağmen belediye ekibi kanalı yıkmaya başladı.
MAKLUBECİ BAŞKANIN EKİBİ
Yıkımı yapan kim mi?
Hani geçen günlerde Türkan Saylan’ı, Uğur Mumcu’yu, Bahriye Üçok’u, Nâzım Hikmet’i hedef alan Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı. Hani şu FETÖ’nün her kurumunda fotoğrafı çıkan, maklube sofralarından el sallayan Alinur Aktaş.
Sanki kurtları çakallara boğdurmaya yemin etmişler...
“Gelinen noktada hukuk tanımazlık, çok açıkça hedef alma var” diyen Göktuğ, “bağımsız tarafsız yayıncılık yaptırmadılar, onurumuzu kurtarmak için ara verdik” diye anlatıyor yaptığı seçimi.
“Memleket hayırlı bir yere doğru gitmiyor, bu hal iyi bir hal değil” sözleriyle ruh halini özetleyen Ömer Ziya Göktuğ’un bir de duası var: “Allah kimseyi zalimin radarına sokmasın.”
Sormadan edemiyorum: Flash TV yayınından dahi korkan iktidara “güçlü” diyebilir miyiz?
Bırakın Leman Ablalar özgür olsun, düğünlerde oynasın, cenazelerde helva dağıtsın!