Halk sağlığı uzmanı: Koronavirüs sigara içenleri daha çok etkiliyor
Koronavirüs ile ilgili açıklamalarda bulunan Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Melike Yavuz, sigara kullananlar bireylerde hastalığın daha ağır seyrettiğini söyledi.
Henüz aşısı bulunmayan ve dünyada binlerce kişinin ölümüne neden olan koronavirüs, en çok kronik hastalıkları bulunan kişileri etkiliyor.
Çin'deki salgın sırasında yürütülen bilimsel çalışmalar virüsün bir noktada mutasyon geçirdiği ve insandan insana bulaşacak bir zincir olduğunu ortaya koyuyor.
Hayvanlardaki koronavirüsün nadiren insanları infekte ettiğini söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Melike Yavuz, risk gruplarından doğru bilenen yanlışlara kadar birçok konuda uyarılarda bulundu.
"SİGARAYI AZALTMAYI DEĞİL BIRAKMAYI ÖNERİYORUM"
Virüsün sigara içen bireyleri daha çok etkilediğinin altını çizen Dr. Yavuz, "Koronavirüs solunum yollarını etkileyen bir hastalıktır. Ağır vakalarda solunum yetmezliği ve akciğer organ yetmezliği gelişir. Ölüme neden olan da daha çok bu durumlardır. Sigara bilindiği üzere en çok akciğerlerimizi etkiler. Sigara içenlerin akciğerlerinde içilen sigara miktarı ve süresine göre değişken olmakla birlikte hasar gelişir. Hastalığın sigara içenlerde daha ağır seyretmesinin temel nedeni budur. Sigarayı azaltmak bu riski azaltmaz. Bilimsel çalışmalar sigara bırakma ne kadar erken gerçekleşirse sigarayla ilişkili hastalık riskinin de o kadar azaldığını göstermektedir. 30 yaşından önce sigara bırakanların sigarayla ilişkili hastalık riski zaman içinde hiç sigara içmemişlerle aynı seviyeye inmektedir. Sigarayı azaltmayı değil bırakmayı öneriyorum. Çünkü sigara için güvenli bir düzey yoktur. Günlük bir sigaranın bile kalp damar hastalığı riskini artırdığına dair yayınlar vardır" uyarısında bulundu.
"BİLİMSEL OLMAYAN HİÇBİR ŞEYE İTİBAR EDİLMEMELİ"
Dr. Yavuz, virüsle ilgili doğru bilinen yanlışları ise şu sözlerle sıraladı:
"Bu konuda en önemlisi ve etkilisinin el yıkama olduğunu söyleyebiliriz. Çok basit ve klişe geldiği için pek itibar görmüyor. Onun yerine virüsten korunmada etkisi ispatlanmamış başka şeylere daha çok itibar ediliyor. Sarımsak, sirke, burnun tuzlu suyla yıkanması gibi birçok şeyden bahsediliyor. Bilimsel olmayan hiçbir şeye itibar edilmemeli. Tüm virüs, bakteri ve mantarlara karşı etkisi kanıtlanmış en etkin korunma yöntemi el yıkamadır. Bol su ve sabunla sık sık ve en az 20 saniye etkin el yıkamak. En önemli diğer bir yanlış ise herkesin bilinçsizce maske kullanması. Maske çok etkin bir yöntem. Ancak doğru kullanılırsa etkili olur. Oysa maske çoğunlukla bilinçsizce kullanılıyor. Maske takmadan önce ellerin iyice yıkanmış olması gerekir. Maskeyi düzeltmek için sık sık elimizi yüzümüze götürmememiz gerekir. Aksi durumda maskede biriken mikroplarla temas etmiş oluruz. Maskenin kullanıldıktan sonra hemen çöpe atılması ve sonra da ellerin yine etkin bir şekilde yıkanması gerekir. Oysa bu maskeler gün boyu tekrar tekrar kullanılıyor, sık sık düzeltmek ya da hava almak için elle temas ediliyor. Maske kullanımı öncesi ve sonrasında da el yıkama alışkanlığımız olduğunu pek düşünmüyorum. Bu şekilde yanlış kullanıldığında da bir korunma yöntemi, infeksiyonu yayan bir bulaşma kaynağı haline geliyor. Doğrusu maskeyi hasta olanların kullanması. Böylece daha az maske kullanımı ile daha etkin bir korunma sağlanacaktır."