Akciğer kanseri hastalarına koronavirüs uyarıları
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, akciğer kanseri olan hastaların koronavirüsten daha fazla etkileneceğini söyledi.
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, akciğer kanseri olan hastaların koronavirüsten daha fazla etkileneceğini söyledi.
Prof. Dr. Karagöl, koronavirüs ile akciğer kanseri bulgularının benzerliklerine dikkat çekerek, hastalara korunma önerilerinde bulundu ve “Bu hastaların genellikle antioksidan özelliği olan besinleri tüketmeleri gerekiyor” dedi.
Tüm dünyada etkisini artırarak sürdüren koronovirüsün (Kovid-19) kanser tedavisi gören hastalara etkisinin daha fazla olduğunu söyleyen Emsey Hospital’dan Prof. Dr. Karagöl, uyarılarda bulundu.
Dışarı çıkmak zorunda kalındığı takdirde eldiven ile maske takılması ve maske seçimine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Karagöl, maskelerde FFP3 veya N95 türü olmasının ve mutlaka bir hekime başvurup reçete ile alınması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Karagöl, “Akciğer kanseri olan hastaların normal insanlara oranla korunmada iki konuda dikkat olmalı gerekiyor. Bu hastalar genellikle antioksidan özelliği olan besinleri tüketmeli, elleri bol su ve sabun ile 30 saniye yıkamalı veya yüzde 70’den fazla alkollü kolonya, tıbbi dezenfeksiyon solüsyonları ile elleri dezenfekte etmeli” diye konuştu.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE DİKKAT!
Akciğer kanseri hastalarının, kanser kitlelerinin bronşlara ve alveol denilen hava keselerine baskısı nedeniyle solunum güçlüğü yaşadıklarını söyleyen Karagöl, “Bu durumun üzerine koronavirüs enfeksiyonu bindiğinde solunum güçlüğü daha da artıyor ve hastanın genel durumu bozuluyor. Böylece hastaneye yatış ve bazen solunum cihazı desteğine gerek duyuluyor” dedi.
Ameliyat, ışın ve kemoterapi tedavileri ile bağışıklık sisteminde zayıflama olabileceğini belirten Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, bunun sonucunda vücudun güçsüz hale gelebileceğini dile getirerek şunları söyledi:
“Bazı akciğer kanseri türlerinde kana salgılanan maddelere bağlı kemik iliğinde baskılanma ile vücut savunmasında görev alan beyaz kan hücrelerinde azalma olmaktadır. Bazen ise kanser hücreleri direkt kemik iliğine yayılarak bu düşüşe neden olmaktadır. Beyaz kan hücreleri düşünce vücut savunma sistemi bozulmakta ve enfeksiyon savunmasız vücutta hızla yayılarak hastanın genel durumunun kötüleşmesine, solunum sıkıntısı gelişmesine hatta yoğun bakım ihtiyacı duyulmasına neden olmaktadır. Kanserin karaciğere veya karın zarlarına yayılması ile ya da kana salgıladığı bazı zararlı maddelere bağlı olarak zamanla beslenme bozuklukları oluşmakta, iştahsızlık, bulantı-kusma, hızlı kilo kaybı gelişebilmektedir. Buna bağlı olarak, hastanın vücut savunma sisteminde baskılanma ile mikroba karşı verilen savaşta elimizin zayıflamasına neden olmaktadır’’
“KORONAVİRÜS İLE AYNI BELİRTİLER GÖRÜLÜYOR”
Akciğer kanseri ile koronavirüsün aynı belirtileri gösterdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Karagöl, “Örneğin, bazı akciğer kanseri hastalarında koronavirüs enfeksiyonu olmasına rağmen bağışıklık sisteminin baskılanmasına bağlı ateş gibi enfeksiyon bulguları görülmeyebilmektedir. Yine, akciğerde kanseri koronavirüs enfeksiyonu olmamasına rağmen ya kansere bağlı ya da kanserin zemin hazırladığı koronavirüsten başka diğer enfeksiyonlara bağlı öksürük ve nefes darlığı yakınması gelişebilmekte ve bu durum koronavirüs enfeksiyonu ile karışabilmektedir. Yine, koronavirüs enfeksiyonunda bağlı görülebilen bir bulgu olan tat ve koku değişiklikleri, enfeksiyon olmadan yapılan kemoterapi tedavisine bağlı olarak da oluşabilmektedir’’ diye konuştu.
BU ÖNERİLERE UYABİLİRSİNİZ
Akciğer kanseri olan hastaların normal insanlara oranla daha dikkatli korunması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Karagöl, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu hastalar genellikle antioksidan özelliği olan besinleri tüketmeli, elleri bol su ve sabun ile 30 saniye yıkamalı veya yüzde 70’den fazla alkollü kolonya ile ya da tıbbi dezenfeksiyon solüsyonları ile elleri dezenfekte etmeli. Anti-oksidan özelliği olan besinler doktor kontrolünde tüketilmeli. Yaban mersini, nar, kurt üzümü, elma, portakal, mandalina, limon, avokado, papaya, kivi, zerdeçal, zencefil, propolis, brokoli karnabahar, brüksel lahanası, pırasa, maydanoz, soğan, sarımsak, havuç, ıspanak bu besinlerin başında geliyor. Günlük en az 2 bardak yoğurt tüketilmelidir. Haftada 2 gün balık muhakkak yenilmelidir. Kuruyemişlerden ceviz ve badem tüketilmelidir. Günde 2 litre su içmek çok önemlidir, ihmal edilmemelidir.”
Günlük en az 20 dakikalık hafif bir egzersiz ve yürüyüşün ev ortamında yapılabildiğine vurgu yapan Prof. Dr. Karagöl, “İyi bir uyku bağışıklık sisteminin güçlenmesinde önemli faktör. Kanser hastalarını virüsten korumada etkili olabilecek diğer bir yöntem de bitkiler. Ekinezyanın 15 gün süreyle çay olarak tüketilmesi bağışıklık sistemini uyaracaktır, ancak enfeksiyon bulguları varsa kullanılmamalıdır. Ada çayı, papatya ve melisa çayı, meyan kökü çayı içilmesini öneriyoruz. Kara mürver yine enfeksiyon bulgusu olmayan hastalarda bağışıklık güçlendirilmesi için kullanılabilir. Reishi mantarı ve geven otu (Astragalus)ekstresi bağışıklık sistemini güçlendirmek için hastalık bulgusu olmayan hastalarca kullanılabilir. Bu çayların ve ekstrelerin dozları ve bazı kanser türleri ve tedavileri ile etkileşimli olabileceği için doktora danışılarak kullanılmasına dikkat etsinler” diye konuştu.