Türk Eczacıları Birliği'nden aşı uyarısı: Uzmanlar dışında kimseye itibar etmeyin
Türk Eczacıları Birliği, koronavirüs salgınında devam eden aşı çalışmalarına ilişkin dezenformasyonlara karşı bilime ve bilim insanlarına itibar edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Türk Eczacıları Birliği, koronavirüs salgınında devam eden aşı çalışmalarına ilişkin dezenformasyonlara karşı bilime ve bilim insanlarına itibar edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Gazete Duvar'da yer alan habere göre; Çin aşısına ilişkin, “Aşı güvenlidir ancak koruyucu olup olmadığını önümüzdeki süreç gösterecek” denilen açıklamada aşı kararsızlarıyla ilgili olarak da “Aşı yaptırmamak başkasının canına kast etmek manasına gelmektedir” ifadelerine yer verildi.
Türk Eczacıları Birliği, (TEB) koronavirüs ile mücadelede aşı sürecine ilişkin kamuoyunda oluşan dezenformasyonlara karşı bilime ve bilim insanlarına itibar edilmesi gerektiğine dikkat çekerek aşı çalışma süreçlerinden aşı kararsızlığına kadar birçok noktaya ilişkin açıklama yaptı.
HER ÜLKE KENDİ KENDİNE AŞI GELİŞTİRMİYOR
Korona virüsü gibi büyük bir pandeminin sadece aşı ve ilaçların durdurabileceğine vurgu yapılan açıklamada, “Bir gün gözümüzü açtığımızda Covid- 19 geçmiş olmayacak. Bu büyük felaket, ancak aşıyla ve ilaçla durdurulabilir. Bu nedenle tüm dünya Covid-19’dan korunma ve tedaviye odaklanmış durumda. Şu anda 11 aşı, Faz3 uygulamasını tamamlamak üzere, yani çok sayıda insanda bu aşıların etkinliği ve güvenilirliği araştırılmaktadır.
Her ülke kendi kendine aşı geliştirmiyor. Aşı geliştirme süreçleri, dünyanın neresinde olursa olsun Dünya Sağlık Örgütü tarafından yakından izleniyor. Aşıyla ilgili bildirilen yan etkiler de yine Dünya Sağlık Örgütü’nün bağımsız bilim insanlarınca oluşturulmuş bir komitede değerlendiriliyor. Çeşitli ülkelerde aşı uygulamaları da başladı. Örneğin İngiltere, son bir haftadır tarihinin en yoğun aşı kampanyasını yürütüyor” ifadelerine yer verildi. Yapılan açıklamada şu noktalara dikkat çekildi:
AŞI ZARARLI OLABİLİR Mİ?
Covid-19 aşıları ile ilgili en çok kafa karıştıran konu, aşılar “Acil Durum Kullanımı” prosedürlerine göre yapılmaya başlanacağı söylendiği için yaşanan kitlesel güvensizlik hissi oldu. Nitekim İngiltere acil durum protokolü uygulayarak aşı kampanyasına başladı. Amerika bir aşıya acil durum kullanım izni verdi, diğer bir aşıyı da değerlendiriyor. Avrupa’da pek çok ülke de benzer bir yolu izleyecek. Acil Durum Kullanımı Onayı ilk kez yapılan bir uygulama değil. Halk sağlığı acil durumları karşısında 1960’lardan beri uygulanıyor. Onay mekanizmaları uzun sürebildiği için bu sistem daha fazla can kaybı yaşamamak için devreye sokuluyor ve her ilaç ya da aşı için bu onay verilmiyor. Aşının hastalığı önlemede sonuç alıcı olduğuna dair güçlü kanıtlar olması gerekiyor.
AŞILAMA GÜVENLİDİR, YAN ETKİLERİ GEÇİCİDİR
Aşılama güvenlidir ve aşıların yan etkileri genellikle minör (basit, küçük) ve geçicidir. Kolda yanma veya hafif ateş hissedebilirsiniz. Daha ciddi yan etkiler de olasıdır ancak bunlar son derece nadir görülürler. Hatırda tutmamız gereken ise şudur: Bir kişinin bir hastalıktan ya da Covid-19 enfeksiyonundan ciddi şekilde zarar görme olasılığı, Covid–19 aşısından zarar görme olasılığından çok daha fazladır.
AŞI KARŞITLIĞI HALK SAĞLIĞINA ZARAR VERİR
Aşı yolu ile bağışıklama, hastalıkların önlenmesi ve ölüm oranlarının düşürülmesi noktasında çok değerlidir. Kolay ve maliyet etkin olması ise toplum sağlığı açısından değerini artırmaktadır. Bugün kullandığımız pek çok aşı onlarca yıldır milyonlarca insanda kullanılmış ve test edilmiştir. Yeni aşılar için, tüm ilaçlarda olduğu gibi, her aşının bir ülkede uygulanmadan önce kapsamlı ve titiz testlerden geçmesi gerekir. Kullanıldıktan sonra, onları alan insanlar için güvenli olduklarından emin olmak için sürekli olarak izlenmeleri gerekir.
Tıbbi ve güvenilir ürünler olan aşılar, yalnızca aşılanmış bireyi değil, aynı zamanda aşılanmamış bireyleri ve dolayısıyla toplumu da korumaktadır. Aşılar, milyonlarca insanın yaşamına sağlıklı olarak devam etmesini sağlamaktadır. Covid-19 pandemisinin gidişatı göz önüne alınırsa aşı karşıtlığı Covid-19 salgınının yıllarca sürmesi ve milyonlarca cana mâl olması anlamına gelmektedir. Böylesi bir salgında aşı yaptırmamak başkasının canına kast etmek manasına gelmektedir.
DEZENFORMASYONUN KARŞISINDA BİLİME GÜVENMELİYİZ
Türkiye'ye Çin’den gelecek Covid–19 aşısı için geri sayım sürüyor. Söz konusu aşının aralık sonu itibariyle Türkiye’ye gelmesi öngörülüyor. Aşılamanın yüksek riskli gruptan başlayarak etap etap uygulanacağı biliniyor. Bir yandan da sağlık kuruluşları aşı uygulaması ile ilgili hazırlıklarına devam ediyor. Bir aşının ülkemizde uygulanabilmesi için öncelikli olarak Sağlık Bakanlığımızdan onay alması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığının aşı ile ilgili biriminde, aşının daha önce uygulandığı kişilere ait klinik verilerin ilgili komisyonlarca değerlendirilmesi, aşı için gerekli laboratuvar araştırmaların eş zamanlı olarak sürdürülmesi, elde edilen sonuçların aşıyı geliştirmiş ülke sonuçları ile karşılaştırılması ve onaylanması aşamaları gerçekleştirildikten sonra ruhsatlandırılarak kullanıma sunulması söz konusudur.
Çin’den gelecek aşı, konvansiyonel aşılar sınıfındadır. Yani, daha önce kullanımda olan aşıların üretim proseslerini içermektedir ve bu aşının güvenliği yüzlerce insanın katıldığı Faz 2 çalışmalarında kanıtlanmıştır. Bu sonuç, kısa vadede ağır bir yan etkisinin olmayacağı anlamına gelmektedir. Faz3 çalışmaları ise Endonezya, Brezilya ve Türkiye'de sürmektedir. Bir başka deyişle, aşının güvenliğinin sağlaması yapılmış durumdadır, ancak koruyucu olup olmadığını önümüzdeki süreç gösterecek. Bunun yanı sıra toplumda koruyucu kalkan sağlanması için toplumun çok büyük bir kısmının aşılanması gerekiyor. Bu durum aşılama başlasa dahi tedbirlere devam edilmesi gerektiği anlamına geliyor.
AŞININ ETKİLİLİĞİ VE GÜVENLİĞİ İKİ AYRI DEĞERLENDİRME GEREKTİRİR
Aşının etkililiği ve güvenliği iki ayrı değerlendirme gerektirir. Bu aşıyı yaptırdığımızda bize bir şey olmayacak, bunu çalışmalar gösterdi. Ancak Covid-19’dan tam olarak koruyup korumayacağını henüz bilmiyoruz. Diğer yandan salgından korunmak için toplumun çok büyük bir çoğunluğunun aşıyı olması gerekiyor. O nedenle, sağlık çalışanları ve riskli hastalarımızdan başlayarak, aşımızı olacağız ve belirli bir süre geçene kadar da maske – mesafe – hijyen önlemleriyle yaşamaya devam edeceğiz.
Pandemi dolayısıyla sağlık sistemi ile ilgili çok büyük bir yükle karşı karşıyayız. Sağlık sisteminin kapasitesi farklı açılardan aşılmış durumda ve her gün artan vaka sayılarına, pek çok insanın yaşamını kaybetmesine şahitlik etmekteyiz. Bu denli kısa sürede aşı çalışmalarının başarıya ulaşması ise bilimin hurafeler karşısında, bilim insanlarının Covid-19 karşısında zafer kazanmak üzere olduğunun göstergesi. Zaferin nihayete ermesinin önündeki temel nedenlerden birisi aşı karşıtlığı. Bu gerçek asla unutulmamalı, aşı konusunda sağlık erki, bilimsel otoriteler, sağlık meslek örgütleri, uzmanlar dışında kimseye itibar edilmemeli; aşılama konusunda temel politika ise aşıyı olabildiğince yaygın, ücretsiz şekilde uygulayarak salgının önüne geçmek olmalıdır.