Akıl ve ruh sağlığı yerinde olmayan insanlar devlet hastanelerinde neler yaşıyor?
Devlet hastanelerinde ruh sağlığı bölümlerinde nöbete kalan bir hemşire 45 hastaya bakarken 15 dakika olan terapinin daha kısa sürmesi talep ediliyor.
Uzmanlara göre sorunlar silsilesi nedeniyle ruh sağlığı hizmetleri imkânsız.
BirGün'den Filiz Gazi'nin haberine göre; kadınlar, çocuklar, yaşlılar, translar (…) toplumun yok sayılanlar listesinde dahi pek akla gelmezler. İnsan ilişkilerinin o kafa karıştırıcı girdabına bile dahil değillerdir. Çünkü aklını yitirmek, toplumun dışına hızlıca sürüklenmektir.
Akıl ve ruh sağlığı yerinde olmayan insanlar devlet hastanelerinde neler yaşıyor? Tedavileri bittikten sonra iş bulmaları sağlanıyor mu? Rehabilitasyon için yeterince vakit veriliyor mu? Kimliksiz ya da yakınları tarafından artık unutulmuş hastalara ne oluyor?
‘Sağlıkta dönüşüm’ ile içi boşaltılan devlet hastanelerinde sorunlar artarak büyüyor. Ruh sağlığı alanında hizmet veren çalışanlar uzun yıllardır “Ruh Sağlığı Yasası’nın” kanunlaşmasını talep ediyor. Buna göre devlete yükümlülükler getiren, tedavi edici eksenli, meslek mensuplarının sınırları, çalışma alanları ve sorumluluklarının belirlendiği düzenlemeler talep ediliyor.
İsmini vermek istemeyen devlet hastanesinde çalışan psikiyatrist, en baş problemin muayene sürelerinin kısa olmasından kaynaklandığını söylüyor. Başhekimin normalde 15 dakika olan muayene süresinin daha kısa olmasını talep ettiğini dile getiren psikiyatrist, şunları anlatıyor:
“Döner sermaye baktığınız hasta sayısına göre belirleniyor. Ben nitelikli hizmet vereyim, günde on hastaya bakayım dediğiniz zaman daha az gelir elde etmeyi de kabul etmiş oluyorsunuz. Başhekimler de zaten böyle bir talebi kabul etmiyor. Bu yüzden hekimler kendi muayenelerini açıyorlar ya da özel hastanelerde çalışıyorlar. Tüm bunlar devlette psikoterapinin imkânsızlığının nedenlerinden sadece birkaçı.”
MHRS BU ALANA UYGUN DEĞİL
Psikiyatriste göre psikoterapinin önündeki en büyük engel Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS): “Psikoterapinin önündeki en büyük engel MHRS sistemi. Bir psikiyatri uzmanı, hastasına şu gün gel diyemiyor. Hastanın sistemi arayıp, randevu alması lazım. 15 gün sonra arayın diyorsunuz, hasta aradığında randevu dolmuş olabiliyor. Sistemin bu kadar ultra merkezi olması psikoterapi hizmetini sürdürülemez kılıyor. Bir kere bu sistemde hasta ile hekim arasında devamlılık yok. Herhangi başka hekimde randevu alıyorsunuz. Oysa hastanın aynı hekim tarafından takip edilmesi gerekiyor.”
HEMŞİRE 45 HASTAYA BAKIYOR
Sosyal Hizmet Uzmanı Sevgi Keskin*, öncelikli olarak yetersiz personelden kaynaklı sorunlar olduğunu paylaşıyor: “Elimizden geldiği kadar hastayı iyileşene kadar hastanede tutuyoruz ama yetersiz kadroyla çalıştığımız için tıkandığımız yerler oluyor. Nöbete kalan hemşire arkadaş 45 hastaya bakıyor. Bunlar normal hastalardan farklı… Siz düşünün. Sosyal hizmetler, hekimler döner sermayeden ücret alamadıkları ve çok fazla çalıştıkları için özel hastanelere gidiyorlar ya da kendi muayenelerini açıyorlar.”
Keskin, tedavileri tamamlanmış olan hastaların topluma kazandırılması için “özgürleştirici politikalar” uygulanmadığını kaydederek bu nedenle iş bulamadıklarını kaydediyor. Çoğu hastaya sosyalleşme ve çalışmanın iyi geldiğini dile getiren Keskin, “İŞKUR (Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü) engelli insanlara iş imkanı sunuyor ama ruh ya da akıl sağlığı bozuk olan insanların şöyle bir durumu var: KPSS’de (Kamu Personeli Seçme Sınavı) başarı düzeyleri düşük oluyor. İş bulamıyor bu insanlar” diyor.
KURUMLAR ARASI İLETİŞİMSİZLİK
Bürokratik işlemlerde en çok kimliksiz hastalarla ilgili sıkıntı yaşandığına dikkat çeken Keskin, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bürokratik işlemlerde en çok sıkıntı yaşadığımız kimliksiz hastalarla ilgili. Sınırları çizilmiş bir politika oluşturulması gerekiyor. Aradığımız kurumlar, ‘bizim işimiz bu değil’ dediğinde, bir o kadar daha telefon trafiği devam ediyor. Kimlik tespitinden sonra bu insanları bakım evlerine gönderiyoruz. Mültecilerin ise oturma izini olmadığı için kurum bakımı yapılamıyor. Bu hastalar için kurumlar arasında saatlerce süren telefon trafiği oluyor. İl Göç İdaresi, Emniyet…. En nihayetinde ise hasta mülteci ise göç idaresi bu hastaları göndermeye çalışıyor.”
*Konuştuğumuz sosyal hizmet uzmanının gerçek ismi kullanılmamıştır.