CHP'li Özel: 5'inci madde intikam maddesi

CHP'li Özel, Sağlık Komisyonu'nda konuştu.

CHP'li Özel: 5'inci madde intikam maddesi

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Sağlık Komisyonu’nda görüşülen kanun teklifinin 5’inci maddesine ilişkin olarak, “Şimdi, maddenin kendisi aslında bir intikam maddesi, bir başa buyrukluk maddesi, bir kaba güç kullanma maddesi. Uluslararası alanda meşruiyetinizi tartışmaya açmayacaksınız. Yurt içinde de tartıştırmayacaksınız çünkü meşruiyet uçağın gölgesinden hızlı, indiğiniz havaalanına gelip sizi peşinizden takip eden bir lekedir. Bir deli Trump’a istediği papazı vermekle çözülebilecek bir iş değil meşruiyet tartışması, bu başka bir tartışma. Bunu öyle bir deliyi ikna ederek, bir deliye istediğini vererek, bir şirketle anlaşarak çözemezsiniz. Diş macunundan çıkan tüp gibidir meşruiyet tartışması. Bu ülkeyi çöküşe götürüyorsunuz. Bu ülkenin çöküşe gitmemesinin yolu hukuka sarılmaktır” diye konuştu.

SARAY İLE AKP GRUBU ARASINDA MUVAZAALI İLİŞKİ VAR

Özel, TBMM Sağlık Komisyonu’nda görüşmelerine devam edilen 44 maddelik sağlık torbasının 5’inci maddesi üzerinde yaptığı konuşmada, “Komisyonunuza sevk edilmiş olan kanun teklifi açıkça bir turnusol kâğıdı niteliğinde çünkü tam da 24 Haziran sonrası tamamen uygulanmaya başlanmış olan, 16 Nisan referandumuyla kabul edilmiş ve bizim rejime kasteden bir anayasa değişikliği olarak gördüğümüz meselenin kendisiyle son derece ilgili. Öncelikle, iddia odur ki elimizde bir kanun teklifi var ama hepimiz biliyoruz ki, sağır sultan biliyor ki, bu bir kanun teklifi değil; bu bir torba yasa tasarısı” dedi. Özel, şunları kaydetti:

MEŞRUİYET, SİZİ PEŞİNİZDEN TAKİP EDEN BİR LEKEDİR

“Bu işlere bakanlıklar karışmayacaksa nasıl oluyor da oluyor bir torba yapma konusunda kooperatif kuruluyor? Bir kooperatif kurmuşlar, birbirlerinin ayağına pranga vuruyor 6 milletvekili. Getirdiğiniz sistemde teklif meselelerini torba yapmak makul değildir. Eğer bakanlığın yaptığı iş yürütmenin yetki alanındaysa Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleyeceksin; düzenleyemiyorsan haddini bileceksin, orası Meclisin alanı. Habermas diyor ki: senin meşru olman iki şeye bağlı. Birincisi: Arkanda halk desteği olacak. İkincisi, doğru, hukuka uygun, demokrasiye uygun, evrensel ölçütlere, kazanımlara uygun işler yapacaksın. Şimdi, bence bir iktidarın, hele hele hazinenin başındaki Bakanın, dış ülkelerin Türkiye’yi yıpratmak için toplantılar yapıp saldırılar düzenlediğini söyleyen bir iktidarın en temel dayanması gereken yer meşruiyet meselesidir. Uluslararası alanda meşruiyetinizi tartışmaya açmayacaksınız. Yurt içinde de tartıştırmayacaksınız çünkü meşruiyet uçağın gölgesinden hızlı, indiğiniz havaalanına gelip sizi peşinizden takip eden bir lekedir. Meşruiyet sorunu bir başladı mı bitmez. Şimdi, 49’a 51 kazanmışsınız referandumu. 51 aldığınız vatandaşa demişsiniz ki: ‘Katı kuvvetler ayrılığı’. 250 yıl önce Montesquieu, ‘Yasama, yürütme, yargı birbirinden ne kadar ayrıysa o kadar ileri gidilir, ne kadar birbirine yakınsa devletler o kadar kolay çöker’ dedi. Arşimet fırlayarak koştu ‘Buldum, buldum, evraka’ diye. O günden bugüne Arşimet’in kurallarına uygun inşa edilen gemiler yüzüyor, ona direnen gemiler batıyor. O yüzden, ona direnen gemi yapmazlar. Bindiğiniz gemiler Arşimet’in tespit ettiği temel kurala uygun yapılmıştır. Burayı aydınlatırken Edison’u, Nikola Tesla’yı tartışmazsınız, tartışırsanız karanlıkta kalırsınız ama siz Montesquieu ve John Locke’un tespit ettikleri bir gerçeğe direnen bir sistemde görev yapmaya çalışıyorsunuz.

YANLIŞIN NERESİNDEN DÖNERSENİZ KARDIR

Şimdi vatandaş demiyor mu ‘Bunu bana böyle anlatmamışlardı’ diye? ‘Bunu bana böyle anlatmamışlardı’ lafının öz Türkçesi ‘kandırıldım’, siyaset bilimindeki size düşen karşılığı meşruiyet tartışmasıdır. Bir: Aldığınızda yüzde 51’lik halk desteği var ama halka anlattığınız sistemi yürütemiyorsunuz. O yoğun propaganda gücüyle anlattınız, aldınız ama sistem tıkandı, çöktü. Şimdi teklif diye tasarı getiriyorsunuz. Muvazaa kanuna karşı yapılan gizli iş birliğidir. Şu anda milletvekillerine muvazaalı ilişki kurduruyorsunuz. Anayasaya karşı yapılan gizli iş birliğiyle karşı karşıyayız. Bunun üzerinden, kurulan bu muvazaalı ilişki üzerinden rejimin ta kendisine kastediyorsunuz, hem kendi inşa etmeye çalıştığınız 16 Nisan sonrası rejimin ruhuna hem de ‘Kuvvetler ayrılığı olmazsa ülkeler batar, ülkeler çöker, zenginleşmez fakirleşir ve dağılır’ diyen Montesquieu’nün kuralına direniyorsunuz. Arşimet’in kuralına aykırı gemiye binmeyen, Montesquieu’nün kuralına aykırı gemiye milleti bindirmesin arkadaşlar. Yanlışın neresinden dönerseniz kârdır.

100 KİŞİDEN 7’Sİ KOMİSYON TARAFINDAN MASUM İLAN EDİLDİ

Şimdi, maddenin kendisi aslında bir intikam maddesi, bir başa buyrukluk maddesi, bir kaba güç kullanma maddesi. Bir mutlak yozlaşma meselesi ve ‘Her şeyi ben yaparım, doğru yaparım, ben bilirim, mahkemeler bana ayak bağı olmasın’ maddesi bu. Bir yandan ‘Ağaç kökü yesinler’ maddesi bu. Bir yandan da empati yapamama maddesi. O karşıdakiyle farklı yollardan aynı menzile ilerlediğin için, ne istediyse verdiğin bir adamı karşına koyduğunda empati yapma yeteneğin yok çünkü 720 derece diye, 360 derece diye bir açı yok, onlar sıfır. 180 derece diye bir açı var. Empati yeteneği 180 derece karşıya geçerek bakabilmeyi gerektirir. Bu yüzden FETÖ organizasyonuyla empati yapamazsanız. 125 bin başvurudan 40 binini karara bağlamış OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu. O komisyon ki biz o komisyonu etkin bir hukuk yolu olarak görmeyiz. Bugün gelinen noktada her itiraza rağmen, 40 bin dosya karara bağlanmış 2 bin 700’ü hatalı. Ortaya çıkıyor ki her 100 kişiden 7’si kendi kurduğunuz komisyon tarafından masum kabul edilen adamlar. Bu getirdiğiniz suçu ispatlanana kadar herkes suçsuzdur ilkesini, masumiyet karinesini ayaklar altına alan bir madde, kişilerin lekelenmeme hakkını ayaklar altına alan bir madde.

SUÇUN ŞAHSİLİĞİ SADECE BAKANLARA TANINACAK BİR HAK DEĞİLDİR

Bakın, tabiplerin meslek kanunlarının 28’inci maddesi, ‘Hekimlik mesleğinin icrası için TCK 53’üncü maddede belirtilen süreler geçmiş dahi olsa kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlarda hapis cezasına mahkûm olmamak gerekir’ der. Adam FETÖ’cüyse, adam bir terör örgütünün mensubuysa ve bir mahkeme bu adama mahkûmiyet cezası verdi ve onaylandıysa hekim değil artık. İki gün veya on beş gün hapis cezası alsa adam mesleğini yapamayacak. Siz diyorsunuz ki: ‘Mahkemeye delil sunmasak da, mahkemenin önüne bir şey koymasak da, biz biliyoruz ki bu FETÖ’cüdür demek suretiyle biz bu kişilerin atanmasına veya uzmanlık sınavına girmesine, uzmanlık yapmasına, görev yapmasına engel olacağız.’ Bakın, suçun şahsiliği meselesi sadece bakanlara tanınacak bir imtiyaz değildir, kabinede bakanınız var, adamın kardeşi darbeci, hiçbir sorununuz yoktu veya şu anda Hollanda’ya Büyükelçi yaptınız, adamın kardeşi darbeci. Bence liyakat tartışması ayrı bir şey ama kardeşi darbeci diye adam büyükelçi olmaz diye bir şey yok. Kurucu liderin hayatına kastetme meselesi bana tanıdık geliyor, sizdeki hissiyatı anlıyorum ama bir liderin bu durumda hukuktan ayrılmaması meselesi de inşallah Tayyip Erdoğan’a Atatürk’ten örnek alacağı bir davranışa dönüşür. İzmir’de silahı alnının çatısına dayadılar, Atatürk'ü öldürmek için hazırlık yaptılar, son anda yakalandılar ama bunu yapanın oğlunun devlette görevlendirilmesine engel olunmadı.

ÖNLÜKLERİNİZ LEKE KALDIRMAZ

Siz kimsesizlerin kimsesizi mi olacaksınız, yoksa bir yerlerden talep geldiğinde o talebi yerine getirenler mi olacaksınız? Meşruiyet meselesi önemli. Bir muhalefet partisinin iktidarla ilgili bir meşruiyet tartışması açması öyle vakayıadiyeden bir iş değildir. Biz daha sizi uyarmadan Dünya Tabipler Birliği Başkanı’nın tweeti ‘Görünüşe göre bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Sağlık Komitesinde kamudan ihraç edilen hekimlerin mahkeme prosedürü ya da etik kararlar olmaksızın özel sektörde çalışmasının yasaklanmasını amaçlayan bir yasa tasarısı görüşülüyor.’ yazmış. Bazı metinlerin İngilizcesi olur ama hissen tercümesi olmaz. Türkiye'yi bu duruma düşürmeyin. Bu adamın attığı tweeti dünyada milyonlarca doktor okuyor. Bir deli Trump’a istediği papazı vermekle çözülebilecek bir iş değil meşruiyet tartışması, bu başka bir tartışma. Bunu öyle bir deliyi ikna ederek, bir deliye istediğini vererek, bir şirketle anlaşarak, bir bilmem ne yaparak çözemezsiniz. Diş macunundan çıkan tüp gibidir meşruiyet tartışması. Gelenekleşen kuvvetler ayrılığının ayakta kalması iki yüz elli yıl önce Montesquieu’nun dediği gibi bu ülkeyi çöküşe götürüyorsunuz. Bu ülkenin çöküşe gitmemesinin yolu hukuka sarılmaktır. Bu Komisyonda beyaz renk dışında önlük giyen yoktur. En çok lekeyi sizin önlükleriniz gösterir. Siyah önlüklüler olsaydınız varın yapın üç beş nasıl olsa görünmez. Sizin önlükleriniz leke kaldırmaz arkadaşlar.”