'Duruş bozukluğu gençleri maskeliyor'
Gençlerdeki duruş bozuklukları ve buna bağlı ağrılı durumların yaygınlaşırken kötü duruş sosyal sorunları da beraberinde getiriyor.
Araştırmalar, son yıllarda gençlerdeki duruş bozuklukları ve buna bağlı ağrılı durumların yaygınlaştığını gösteriyor.
Kötü bir duruş, en çok kişilik gelişimi ve geçiş dönemi duygulanımlarının yoğun olduğu ergenlik dönemindeki gençleri etkiliyor. Gencin sadece sosyal çevresini olumsuz etkilemekle kalmayıp, yorgun ve kendine güvensiz bir görüntü vererek güçlü yanlarını da maskeleyebiliyor.
Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre, çocuk ve gençler arasında bilgisayar ve elektronik oyunlara ayrılan süre artarken, spor ve egzersiz alışkanlıkları azalıyor ve bu durum obezitenin artmasına yol açıyor. Bu statik aktiviteler sırasında omurgaya fazla yük biniyor ve uzayan saatler sonrasında duruş tamamen bozulduğu için ağrılar başlıyor.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Füsun Uysal, “Çocukluktan gençliğe geçişte, insan vücudunda önemli değişiklikler oluyor. Bu dönemde iskelet sisteminde ve vücut yapısında görülen farklılaşma kısa sürede çok belirgin hale gelebiliyor. Kemiklerin hızla uzadığı ergenlik döneminde, kas kitlelerinin büyümesi ve güçlenmesi daha yavaş oluyor.
Böylece, yapısı sürekli değişen iskeleti dik tutmaya ve hareket ettirmeye çalışan kasların işi zorlaşıyor ve duruşta bazı dengesizlikler ortaya çıkıyor. Bu dengesizlikler ve normalden uzaklaşmalar ‘duruş bozuklukları’ olarak kabul ediliyor. Çocuklar ve ergenler üzerinde yapılan çalışmalar, bu yaş gruplarında duruş bozukluklarının yüzde 30-60 oranında görüldüğünü ortaya koyuyor” diyor.
RİSK EN ÇOK 5-7 YAŞ ARASINDA VE ERGENLİK DÖNEMİNDE
Yanlış duruş gelişme riskinin en fazla olduğu hızlı büyüme dönemlerinin 5-7 yaş ve ergenlik dönemi olduğu belirtiliyor. Özellikle ergenlik gibi büyümenin hızlı ancak stabil olmadığı bir dönemde vücudun nasıl kullanıldığı konusu büyük önem taşıyor. Bu yaş grubundaki gençlerde, okulda oturarak geçirilen uzun saatler sonucunda, baş ve omuzlarda öne düşme ve sırtta kamburlaşma gelişebiliyor.
Günümüzde değişen yaşam tarzı ve alışkanlıklar nedeniyle, gençler okul dışı saatlerde de sürekli bir ekrana ya da telefona bakarak vücudu aşağı doğru çeken kuvvetlere teslim oluyorlar. Araştırmalar son yıllarda gençlerdeki duruş bozuklukları ve buna bağlı ağrılı durumların yaygınlaştığını gösteriyor.
ERİŞKİN YAŞAMA KÖTÜ DURUŞLA BAŞLAMAYIN
Vücudu aşağı ve öne doğru çeken kasların kısalması, dik tutan kasların ise yetersiz kalmasıyla; omuzların çökük ve öne doğru yuvarlanmış, sırtın yuvarlak ve kambur, bel ve kalçaların ise öne doğru yer değiştirdiği bir duruş gelişiyor. Buna bir de asimetrik yüklenmeler eklendiğinde, omurgada yana doğru kaymalar meydana geliyor. Bu, gencin erişkin yaşama kötü bir duruşla başlamış olduğu anlamına gelip ileride oluşabilecek omurga ve çevresine ait sakatlıklara zemin hazırlıyor.
GENCİN GÜÇLÜ YANLARI MASKELENİYOR
Özellikle kişilik gelişimi ve geçiş dönemi duygulanımlarının yoğun olduğu ergenlik döneminde kötü bir duruş, gencin sosyal çevresindeki duruşunu da etkiliyor. Kötü duruş yorgun ve kendine güvensiz bir görüntü verdiği için bireyin güçlü yanları maskeleniyor. Bu nedenle gencin bu yaşlarda edindiği duruş alışkanlıkları ve bedensel zindeliği sadece bugününü değil erişkin çağında yaşamdaki duruşunu da belirliyor.
GENÇ YAŞTAKİ BOYUN AĞRISI ERİŞKİN ÇAĞ AĞRILARININ HABERCİSİ
Araştırmalar gençlik döneminde en sık görülen kas iskelet sistemi ağrısının boyun ağrısı olduğunu gösteriyor. Bu dönemde yaşanan boyun ağrıları erişkin çağdaki ağrıların habercisi olarak değerlendiriliyor. Ancak gençlikteki ağrıların sadece geleceği değil genç bireyin o anki yaşantısını da etkileyip onu okul ve okul dışı aktivitelerden alıkoyacak şiddette olabileceğini unutmamak gerekiyor.
15-16 YAŞ GRUBUNUN ÜÇTE BİRİNDE DURUŞ BOZUKLUĞU VAR
15 -16 yaş grubunda yaklaşık 6 bin çocuğun araştırıldığı bir çalışmada, kızların yarısında ve erkeklerin üçte birinde duruşa bağlı boyun ağrılarının olduğu ve gençlerin yüzde 5’inin bu ağrılar nedeniyle doktora başvurdukları görülüyor. Bu noktada ilk dikkat çeken, ağrının uzun oturma saatleriyle ilintili olmasıyken diğer taraftan aşırı fiziksel aktivitenin de ağrılı durumlara neden olabildiği görülüyor.
Büyümekte olan ve hızlı değişimlere uğrayan kas iskelet sistemine bu kritik dönemde tam gereken miktarda ve şekilde egzersiz yaptırarak doğru büyümenin kontrol edilmesi büyük önem taşıyor. Kısa ve zayıf kaslar yerine uzun ve güçlü kaslarla desteklenen iskeletin büyürken dengeli ve kontrollü olmasını sağlamak mümkün görülüyor.
TEDAVİ EDİCİ ANTRENMAN SİSTEMLERİNİN MOTİVE EDİCİ ETKİSİ
Prof. Dr. Füsun Uysal, “Duruş bozukluklarının en önemli özelliği, sonuçları çok belirgin olmasına rağmen doğru egzersizler ve pasif germeler ile düzeltilebilmesidir. Burada önemli olan, henüz ağrılı olmasa bile dışarıdan gözlenen bir duruş bozukluğu varlığında zaman geçirmeden tedaviye yönelmektir.
Son yıllarda rehabilitasyon alanında kullanılan ‘tedavi edici antrenman sistemleri’ ve ‘manuel tekniklerle yapılan germeler’ doğru uygulandığında son derece yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Gençler bu tedavilere önce isteksiz yaklaşsalar da sonuçlarını gördükçe fazlasıyla motive olmaktadırlar. Kendilerindeki estetik düzelme ve zindelik gibi yaşam kalitelerini artıran tedavileri sonlandığında ise çoğu düzenli spor yapmak istemekteler ” diyor.